Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1107 E. 2018/1108 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1107 Esas
KARAR NO : 2018/1108

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/12/2017
KARAR TARİHİ : 22/11/2018
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/12/2018
Davacı vekili tarafından açılan İtirazın İptali davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile; davalı adına kayıtlı olan ve davacı … Şirketine sigortalı … plaka sayılı aracın karıştığı kaza nedeniyle …. plaka sayılı araçta meydana gelen hasar nedeni ile 25.08.2016 tarihinde 10.110,47 TL ödeme yapıldığını, meydana gelen kazada davalıya ait araç sürücüsü kusurlu ve sorumlu olduğunu ve kaza sonrası sürücünün olay yerini terk ettiğini, bu nedenle 6102 sayılı TTK. Md. 1472-1481 uyarınca sigorta şirketinin ödenen tazminatın davalıdan tahsili için Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün….E. sayılı dosyasında icara takip başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu, bu nedenle İcra takibine itirazının iptali ile % 20’ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile; Olay esnasında şahısların kendilerini darp etmesinden dolayı raporlarının mevcut olduğunu, olaydan sonra kendisinin kaçmadığını, olay sonrası darp edinildiğini ve hastaneye gitmek zorunda kaldığını, park halindeki araca çarpmış olsa da olayda bir kastının bulunmadığını, kendisinden sonra kaza tutanağının hazırlandığını ve aleyhine yazıldığını bu tutanağa da itiraz ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; davacı ( alacaklı ) tarafından davalı ( borçlu) aleyhine Küçükçekmece ….İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasında 10.110,47 TL asıl alacak, 258,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.389,33 TL rücuen hasar bedeli alacağı için icra takibinde bulunduğu, davalının ( borçlunun ) yasal süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin durmuş olduğu, davacı vekilinin yasal süre içinde davalının itirazının iptali için İİK 67 maddesine göre itirazın iptali davası açtığı, uyuşmazlığın davalıya ait aracın yapmış olduğu kaza sonucu olay yerini terk edip etmediği, icra takip dosyasındaki miktarın davalı tarafından davacıya rücuen ödeme yapıp yapmayacağı hususunda olup, dosyada deliller toplandıktan sonra bilirkişi ile inceleme yaptırılmış, bilirkişinin 12/07/2018 havale tarihli raporunda; ……. Bazı durumlarda Sigorta Şirketi, sigorta ettirene (kendi sigortalısına) rücu edebilir. Özellikle KTK. m. 95’e göre sigorta ettirenin prim borcunu ödememiş olması, limitlerin artmasından sonra ek poliçe yaptırmaması, sigorta süresi bittikten sonra poliçenin yenilenmemesi gibi durumlar, zarar gören üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden, sigortacı, yeni limitler üzerinden veya sözleşme süresi bittikten sonra ödeme yapmış ise, yükümlülüklerini yerine getirmemiş olan kendi sigortalısına karşı dönme hakkını kullanabilecektir.
Bunun dışında Genel Şartların B.4 (eski 4) maddesinde sayılan durumlarda da, sigortacının kendi sigortalısına karşı dönme hakkını kullanabileceği kabul edilmiştir. Bunlar:
a) Tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasdi bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) İşleten, yetkili makamlardan izin almaksızın düzenlenen bir yarış için Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yapılması gereken özel bir sigortanın yapılmamış olduğunu biliyorsa veya gerekli özeni göstermesi halinde bilebilecek durumda ise,
c) Tazminatı gerektiren olay, aracın Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevkedilmesi sonucunda meydana gelmiş ise,
d) Tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay, yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa,
e) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tesbit edilmiş olan istiab haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,
f) Sigorta ettirenin, rizikonun gerçekleşmesi halinde, B.l maddesinde belirtilen, (beş gün içinde ihbar, koruma ve kurtarma önlemleri alma, bilgi ve belgeleri gecikmeksizin verme, açılan davayı duyurma, başka sigorta sözleşmeleri varsa bunları bildirme) yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
g) Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gaspedilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gaspedilme olayında işletenin kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse,
Bütün bu durumlarda sigortacı, sigortacısına (işletene) karşı dönme (rücu) hakkını kullanabilecektir.
Bu durumlar ayrıntılı olarak incelendiğinde;
Kazanın, işletenin ve eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin “kasti bir hareketi veya ağır kusuru” sonucu olması; Genel Şartlar B.4 maddesi (a) bendine göre, işletenin ve eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin “kasti bir hareketi veya ağır kusuru” sonucu meydana gelen kazalar nedeniyle sigorta bedelini ödeyen sigortacı, sigorta ettirene (işletene) rücu edebilecektir.
Bunun karşıt anlamı, eğer işletenin ve eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin “kasti bir hareketi veya ağır kusuru” yoksa, “yüzde yüz kusurlu olsalar bile” sigortacının dönme (rücu) hakkından söz edilemeyeceğidir.
Sürücünün veya yardımcı kişilerin “kasıtlı” davranışları saptanabilir bir eylem olarak ortaya çıkabilir ise de, “ağır kusur”un ne olduğu bugüne kadar yeterince tanımlanmış ve unsurları belirlenmiş değildir. Yargıtay kararlarındaki tanımlamalara göre. “Ağır kusur, özel bir hukuk kavramı olup, kasıt olmamakla birlikte, kasta yakın bir kusurun varlığı anlamına gelir.” Gene Yargıtay kararlarına göre: “Sürücü yüzde yüz kusurlu olmakla birlikte, kastı veya kasta yakın bir kusuru söz konusu değilse, sigortacının dönme (rücu) hakkı doğmayacaktır.”
Davacı … şirketi davalı sürücünün olay yerini terk ettiğini beyan ederek ödemiş olduğu tazminatları işleten- araç maliki/ sigortalısından rücu etme talebindedir. Ancak olay yerini terk etme başlı başına rücu hakkını doğuran bir sebep olarak kabul edilemeyeceği yukarıda ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
Davacı … Şirketinin, dava dışı sürücünün kastı ve ağır kusurunun bulunduğunu somut delillerle ispatlamak külfetine sahiptir. Dava dosyasında mübrez belgelerde; ZMMS Genel şartlarında teminat dışı kalan haller maddelerine giren durumların somut olarak ispatlanamadığı, bu itibarla davalı araç malikinden ödemiş olduğu hasar tutarlarını talep edemeyeceğinin takdir ve münakaşası Mahkemeye aittir.
SONUÇ
18.06.2016 tarihinde meydana gelen olayda; Sürücünün yaşanan kazada tam kusurlu olması; Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısının, sigortalısından; üçüncü kişilere ödemiş olduğu tazminatları rücu etme hakkını doğurmadığı, Sigorta şirketinin araç işleteni/ maliki/ sigorta ettiren gerçek veya tüzel kişiye rücu edebilmesi için; araç sürücüsünün kazada “Kasdi bir hareketi veya ağır kusurunun bulunması” gerektiği, “Sürücünün yolun kenarında park halinde bulunan araçlara çarparak trafik kazasına neden olduğu, bu halin kasıt veya ağır kusur olarak değerlendirilemeyeceği, Dava konusu olayda, sürücü kusurlu olmakla birlikte, ağır kusurlu olmadığının kabulünün Mahkemeye ait olduğu, Dava konusu olayda; davacı vekili aynı zamanda, sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk ettiğinden sigortacının rücu hakkının doğduğu iddia ettiği görülmektedir. Ancak yukarda açıklandığı üzere, ZMSS Genel Şartları’nda teminat dışı haller tahdidi olarak sayılmış olup, sigortalı araç sürücüsünün kaza sonrası olay yerinden ayrılması tek başına hasarın teminat dışı kalmasına neden olmayacağından ve davacı … şirketinin hasarın teminat dışında kaldığını somut delillerle ispat edememesi nedeni ile; Küçükçekmece … İcra Dairesi….E. sayılı dosyaya davalı borçlu tarafından yapılan itirazın yerinde olduğu, davacı … şirketinin işbu davasında ispat külfetini yerine getirmemesi nedeni ile ödemiş olduğu tazminatları davalıdan rücu edemeyeceği, açıklanmış, davacı vekilinin rapora karşı itirazlarının değerlendirilmesi için bilirkişiden ek rapor alınmış, bilirkişinin 01/10/2018 havale tarihli ek raporunda; ……….18.06.2016 tarihinde meydana gelen olayda; KÖK raporumuzda belirtilen görüşümüz dahilinde, herhangi bir değişiklik yapılmaksızın;
1- Davalı araç sürücüsünün; Sigortalı araçlara çarpıp kaçmadığı, 18.06.2016 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde tarafların tartışma- kavga ettikleri, olayın Savcılığa taşındığı oradan ise Mahkemeye sevk edildiği ve kavgaya dahil olunanan davahnmda darp edildiğinin tespiti ile;
2- ZMSS Genel Şartlarının B-4 Maddesi (f) bendi gereğince; “Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşlarına gitme, can güvenliği nedeni ile uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgeleri düzenlemesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,…” denilmesi nedeni ile,
– Sürücünün yaşanan kazada Tam Kusurlı olması; Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısının, sigortalısından, üçüncü kişilere ödemiş olduğu tazminatları rücu etme hakkını bulunmadığı,
– “Sürücü, bilirkişi raporuna göre, yolun kenarında park halinde bulunan araca çarparak trafik kazasına neden olmuştur. Bu hal kasıt veya ağır kusur olarak değerlendirilemez. Bilindiği üzere* “ağır kusur” kavramı, bir özel hukuk kavramı olup, kasıt olmamakla birlikte kasta yakın bir kusurun varlığını ifade eder. Dava konusu olayda, sürücü kusurlu olmakla birlikte, a&ır kusurlu olmadığının kabulü gerekir. Aksi halde, sigorta yaptırmanın bir anlamı kalmaz.” (ll.HD. 11.05.2000,2961-4140) (Yasa H.D.2002/1- 92. no:35) göre;
– Sigorta şirketinin araç işleteni/ maliki/ sigorta ettiren gerçek veya tüzel kişiye rücu edebilmesi için; araç sürücüsünün kazada “Kasdi bir hareketi veya ağır kusurunun bulunması” gerektiği,
– Ve dava konusu olayda, sürücü kusurlu olmakla birlikte, ağır kusurlu olmadığının kabulünün takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu,
– Dava konusu olayda; davacı vekili aynı zamanda, sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk ettiğinden sigortacının rücu hakkının doğduğu iddia ettiği görülmektedir. Ancak yukarda açıklandığı üzere, ZMSS Genel Şartlarında teminat dışı haller tahdidi olarak sayılmış olup, sigortalı araç sürücüsünün kaza sonrası olay yerinden ayrılması tek başına hasarın teminat dışı kalmasına neden olmayacağından ve davacı … şirketinin hasarın teminat dışında kaldığım somut delillerle ispat edememesi nedeni ile;
– Küçükçekmece … İcra Dairesi …. E. sayılı dosyaya davalı borçlu tarafından yapılan itirazın yerinde olduğu, davacı … şirketinin işbu davasında ispat külfetini yerine getirmemesi nedeni ile ödemiş olduğu tazminatları davalıdan rücu edemeyeceği, açıklanmış, bilirkişi kök raporu ve ek raporunda da açıklandığı üzere davacı tarafından davalı aleyhine açılan rücuen tazminat davasında meydana gelen kazada davalı sürücünün kasdi bir haraketi veya ağır kusurunun bulunmadığı, kazada sürücünün kusurlu olmakla birlikte ağır kusurlu olmadığından ZMMS genel şartlarında teminat dışı haller tahdidi olarak sayıldığından sigortalı araç sürücüsü davalının kaza sonrası olay yerinden ayrılması da tek başına hasarın teminat dışı kalmasına neden olmayacağından davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının REDDİNE,
2-Davacının yapmış olduğu masrafların üzerinde bırakılmasına,
3-Alınması gereken 35,90.-TL karar harcından peşin alınan 120,82.-TL harcın mahsubu ile bakiye 84,92.-TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
4-Kalan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) Davacı vekili Av. …, Davalı … yüzüne karşı verilen karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.22/11/2018

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.