Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1072 E. 2020/11 K. 08.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1072
KARAR NO : 2020/11

DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 01/12/2017
KARAR TARİHİ : 08/01/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki kapsamında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, müvekkili tarafından davalı ile yapılması planlanan işlere ve aradaki güven ilişkisine istinaden davalı tarafa bir takım avans ve ön ödemeler yapıldığını,ancak yapılması planlanan işlerin gerçekleşmediğini,buna rağmen davalının yapılan ödemeleri iade etmediğini, davalının cari hesaptan kaynaklanan borcunu müvekkiline ödemediğini ileri sürerek 400.000,00 TL alacaklı olduklarının tespiti ile davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Dava, cari hesaptan kaynaklanan alacak davasıdır.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere;
Davacı davalı ile aralarındaki cari hesap ilişkisi kapsamında yapılması planlanan işlere ve aradaki güven ilişkisine istinaden davalı tarafa bir takım avans ve ön ödemeler yapıldığı, ancak yapılması planlanan işlerin gerçekleşmediğini,buna rağmen davalının yapılan ödemeleri iade etmediği iddiasıyla iş bu davayı açmıştır.
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış; iddia ve savunmaların irdelenip değerlendirilmesi bakımından bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi raporunda özetle:”davacının incelenen ticari defter kayıtlarında davalının iki ayrı hesapta takip edildiği, buna göre … nolu hesapta davacının 20/08/2014 tarihi itibariyle davalıdan 28.534.037,04 TL alacaklı gözüktüğü, ancak aynı tarihli borç üstlenme sözleşmesi gereğince borç bakiyesinin sıfırlandığı, 19/07/2013 tarihinde tutulmaya başlayan ikinci … nolu hesapta ise davacının 01/10/2015 tarihi itibariyle davacının davalıdan 24.823.461,52 TL alacaklı gözüktüğü, ödemelerin avans olarak kayıtlı bulunduğu” bildirilmiş; alınan ek raporda ise aynı görüşler tekrar edilmiştir.
Dosyaya davacı tarafça sunulan 20/08/2014 tarihli borç üstlenme sözleşmesi gereğince davalının davacıya olan mevcut borçlarının dava dışı …. LTD.ŞTİ. tarafından üstlenildiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan bu borç üstlenme sözleşmesinin davacı tarafından da benimsendiği ve kendi ticari kayıtlarında davalıdan olan alacağını 20/08/2014 tarihli borç üstlenme sözleşmesi gereğince aynı tarihte sıfırladığı saptandığından 20/08/2014 tarihi itibariyle davacının davalıdan bir alacağının bulunmadığının kabulü gerekmiştir.
Davacı kendi ticari defterlerinde bir başka hesapla davalıdan 24.823.461,52 TL alacaklı gözükmekte ve bilirkişice bunların avans ödemesi olduğu bildirilmiş ise de yine davacı tarafından dosyaya sunulan 08/07/2013 tarihli protokol ile taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğu anlaşılmaktadır. Davacının kendi defterlerinde davalı ile ilişkilerini takip etmek içini tutmaya başladığı diğer … nolu hesabın açılma tarihi olan 19/07/2013 tarihi, bu protokol tarihinden 11 gün sonrasına tekabül etmektedir ki bu protokol gereğince açılan bir hesap olduğu sonucuna varılmıştır.
Taraflar arasında 08/07/2013 tarihli protokolle adi ortaklık ilişkisi kurulduğu sonucuna varıldığından, davacının yaptığı avans ödemelerinin davalıya değil, adi ortaklık ilişkisi içinde adi ortaklığa yapıldığı, dolayısı ile bir alım satım için yapılan avans ödemesi olarak kabulünün mümkün bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Dolayısı ile adi ortalığın amacının gerçekleşmediği veya gerçekleşmesinin imkansız bulunduğu iddiası ancak adi ortalığın haklı nedenle feshi ve tasfiyesi talepli açılacak bir davada karara bağlanacağından, davacının yaptığı ödemeler nedeniyle adi ortalıktan ve dolayısı ile davalı adi ortaktan bir alacağının olup olmadığı, var ise miktarının ne olacağı adi ortaklığın tasfiyesinin tamamlanmasından sonra ortaya çıkabilecektir. Ne var ki, somut davada davacının taraflar arasındaki adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine yönelik bir talebi bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca taraflar arasında 08/07/2013 tarihinden öncesine ait ticari ilişkiden doğan borçların davacı tarafından da kabul edilen borç üstlenme sözleşmesi gereğince dava dışı … LTD.ŞTİ. tarafından üstlenildiği ve davalının bu borçlardan doğan her hangi bir sorumluluğunun kalmadığı, bu durumun bizzat davacı ticari defter kayıtlarından anlaşıldığı, 08/07/2013 tarihli protokolle kurulan adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan bir alacak var ise ancak bu alacağın az yukarıda açıklanan adi ortaklığın fesli ve tasfiyesi talipli dava ile ortaya çıkabileceği, ancak somut davada davacının bu yönde bir iddia ve talebinin bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar harcının peşin alınan 6.831,00 TL harçtan mahsubu ile bakiyesinin talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzünde oybirliği ile karar verildi. 08/01/2020 10:09

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …