Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1030 E. 2018/843 K. 18.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1030
KARAR NO : 2018/843

DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/11/2017
KARAR TARİHİ : 18/09/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP; Müvekkilinin 01/01/2017 tarihinde kira akdine istinaden sözleşme gereğince davalılara işyerinin yapılması tadilatı ve anahtar teslim işini verdiğini, kiracı sıfatı ile bu tadilatın tüm masraflarını üstlendiğini, Florya İç Mimarlık olarak çalışan davalıların bu işin yapımını üstlendiğini, müvekkili şirket ile aralarında 27 Mart 2017 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşme ekinde davalılara teslim edilen çeklerin listesinin de mevcut olduğunu, davalıların 80 gün iş günü içerisinde işi bitirmeyi taahhüt ettiğini, 50.000 TL nakit ve çekler olmak üzere anlaşma sağlandığını, sözleşmede belirtilen süre olan 75 günlük sürenin 15 Haziran 2017 tarihinde dolduğunu, tadilat işinin %10 luk kısmının ancak yapıldığını, yapılan kısımların ayıplı, eksik ve kullanılmaz halde olduğunu, müvekkilinin aynı işleri yapması için başka firmayla anlaştığını ve halende işyerini açmadığını, müvekkil ile davalılar arasındaki hukuki ilişki neticesinde davalılara teslim edilen çeklerin iadesi konusunda uzlaşma sağlandığını vefaketen halen 70.000 TL değerinde olan 2 adet çekin iade edilmediğini, bu nedenlerle dava konusu çeklerin karşılığında davalılara herhangi bir borcun bulunmadığının tespitine, dava konusu 2 adet çekin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara ilk aşamada çıkartılan tebligatların bila ikmal iade olduğu, 25/01/2018 tarihli HMK 138. Md. Gereğince Ara Karar’ın 1 ve 2 nolu ara kararları gereği davacı vekiline davalıların tebligata yarar açık adreslerini veya T.C kimlik numaralarının mahkememize bildirmesi için iki haftalık süre verildiği, verilen süre içerisinde ara kararlara istinaden mahkememize herhangi bir beyanda bulunulmadığı, Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğüne yazılan müzekkereler ile davalıların adres araştırılması hususunda talimat verildiği, ancak Esenyurt İlçe Emniyet’in cevabi yazısında belirtilen adreslerde şahıslara ulaşılamadığını, çevrede yapılan araştırmada şahısları tanıyan bilene rastlanmadığı, Mahkememizce verilen 18/07/2018 tarihli ara kararın 1 ve 2 nolu ara kararları gereği davalıların adres araştırmasının olumsuz sonuçlanması neticesinde ilanen tebligat yapılmasına karar verildiği, dosyada yeterli gider avansı bulunmadığından davacı vekiline 1.500 TL gider avansını depo etmesi için ara kararın tebliğinden itibaren 1 hafta kesin süre verildiği, aksi taktirde davanın usulden reddine karar verileceğine dair karar verildiği, ara kararın davacı vekiline 30/07/2018 tarihinde tebliğ olduğu, ancak davacı vekili tarafından belirtilen süre içinde gereken gider avansının yatırılmadığı, herhangi bir beyanda bulunulmadığı anlaşıldı.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava İİK 72.madde kapsamında ve TTK 732.madesi uyarınca açılmış çekten dolayı menfi tespit davasına ilişkindir.
Mahkememizce tensip ve ara karalar ile davalının adresine tebligat yapılmaya çalışıldığı ancak gönderilen tebligat parçalarının iade edildiği devam eden yargılama boyunca davalıya tebligatın yapılmadığın anlaşılmış olup davalı hakkında detaylı adres araştırmasına rağmen davalının adresine tebligat yapılamadığı yargılamada esasen ön inceleme ve tahkikat aşamasına geçilemediği tespit edilmiştir.
Yapılan araştırmalar sonucunda davalının mernis ya da diğer adreslerine ulaşılamamış son aşamada ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. İlanen tebligatın şartları ve usulü 7201 sayılı Tebligat Kanununun 28-31. maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu hükümlere göre adresi meçhul olanlara ilanen tebligat yapılmalıdır. Adresin meçhul olması halinde keyfiyet tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tespit edilir. Bununla beraber tebliği çıkaran merci muhatabın adresini resmi veya özel daire ve müesseselerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir. (Tebligat Kanununun md. 28/1-3). İlan alakalıların ıttılaına en emin bir şekilde vasıl olacağı umulan ve varsa tebliği çıkaran merciin bulunduğu yerde yayınlanan bir gazetede yapılır. (Tebligat Kanunun md. 29/1). Tebliğ olunacak evrak ve ilan sureti, tebliği çıkaran merciin herkesin kolayca görebileceği bir yerine de asılır (Tebligat Kanun md. 29/1-2).
Yargılama sırasında yapılan tebliğlerle ilgili tebliğ mazbatalarının ve ilgili diğer belgelerin dosyaya konulması gerekir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu Kanunun uygulanması için çıkarılan Tüzük hükümleri tamamen şeklidir ve titizlikle uygulanması gerekir. Bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını hâkim kendiliğinden denetlemelidir.
Davacı öncelikle iddialarını yasaların belirlediği deliller ile ispat etmesi gerekmektedir. Nitekim Medeni Kanunun 6. maddesine “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Demek suretiyle ispat külfetinin kimde bulunduğunu açıkça düzenlemiştir. İspat külfeti ile ilgili düzenleme HMK 190. maddesinde “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklinde yer almıştır.
Davacının ortaya koyduğu iddiaların tespit edilmesi bir başka anlatımla davacının dosyaya sunduğu deliller kapsamında öncelikle inceleme yapılabilmesi için davalıya tebligatın usulüne uygun yapılması elzemdir.
Davalı, davadan ve duruşma gününden haberdar edilip, kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün değildir. Aksi halde, iddia ve savunma hakkı kısıtlanmış sayılır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen “Adil yargılanma hakkı”nın en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir.
Aksine hüküm bulunmadıkça tebligat giderlerini tebliğin yapılmasını isteyen taraf peşin olarak ödemelidir. Tebliğ gideri verilen süre içinde yatırılmaz ise, talep eden kişi bu isteminden vazgeçmiş sayılır.
Davacı tarafa birden fazla ilanen tebligat masraflarının yatırması için süre verilmesine rağmen bu ara kararları yerine getirmemiş gider avansını tamamlamamıştır.
Yargılamada süreler kanunun belirlediği süreler ve hakimin belirlediği süreler olarak ikiye ayrılırlar. Bu husus HUMK 163. (HMK 94madde) maddesin de “Kanunun tayin ettiği müddetler katidir. Bu müddetlerde yapılması lazım olan muamele yapılmazsa o hak sakıt olur. Hakim tayin ettiği müddetin kati olduğuna da karar verebilir. Aksi takdirde tayin olunan müddeti geçirmiş olan taraf yenisini isteyebilir. Bu suretle verilecek müddet katidir. Bir daha verilemez.” Görüldüğü üzere kanunun belirlediği süreler kesindir. Hakimin verdiği sürenin uzatılmasını taraflar isteyebilir. Talep üzerine verilen ikinci süre kesindir. Ancak hakim verdiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu durumda kesin süre içinde yapılmayan işin tekrar yapılmasını kesin süreye uymayan taraf isteyemez. Bir başka açıdan HUMK 414. maddesi “İki taraftan her biri istimaını talep eylediği şahit ve ehlihibrenin veya talebine mebni icra kılınacak keşif ve sair muamelenin masrafını tediyeye ve buna kifayet edecek meblağı mahkeme veznesine tevdie mecburdur. Hakim tarafından tayin olunan müddet içinde masrafı vermeyen taraf talebinden sarfınazar etmiş addolunur.” Şeklindeki düzenleme ile de hakimin verdiği kesin süre içinde keşif veya bilirkişi ücretlerini yatırmayan taraf bu talebinden vazgeçmiş sayılır. Bir tarafa verilen kesin süre diğer taraf için de kazanılmış bir hak doğurur.(Yargıtay 11. HD 25/06/2012 tarih ESAS NO: 2011/14737 , KARAR N0: 2012/10834)
HUMK 163 ve 414. maddesinin amir hükmü karşısında davacı taraf verilen kesin süre içinde ilanen tebligat ücretini yatırmamakla tekrar tebligat talebinde bulunamaz. Keza davalıya usulüne uygun tebligat yapılmadan da davacının talepleri konusunda bir hüküm kurmak mümkün bulunmamaktadır. Emsal Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin30/12/2009 tarih … sayılı kararında duruşmada bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğinden davacıya masrafları yatırmak için 10 günlük kesin süre verildiği, davacı yanın kesin süreye riayet etmediği, davacı vekilinin dosya kapsamına göre karar verilmesini beyan ettiği, davacının davasını ispat edemediği gerekçeleri ile davanın reddine karar vermiş Yargıtay …. HD …. esas , …. sayılı kararı ile bu karar onanmıştır. Emredici kanun kuralları ve Yargıtay … Hukuk Dairesinin zikredilen onama kararları karşısında davanın kesin süre nedeniyle usulden reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı eksikliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 31,40 TL karar harcının daha önce alınan peşin harçtan mahsubu ile karar kesinleştiğinde bakiye harcın davacıya talep halinde iadesine
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.18/09/2018

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.