Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/950 E. 2019/83 K. 23.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/950
KARAR NO : 2019/83

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/11/2016
KARAR TARİHİ : 23/01/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı …’in müvekkili ile ilaç alım- satım ilişkisi bulunduğu, ilaç satışlarını ….. Ecza deposu …ltd.şti, ilaç alımlarını ise ….. Ecza deposu..ltd.şti aracılığıyla yaptığı, ….. Ecza Deposu..ltd.şti alacaklarını tahsil etmiş iken ….. Ecza deposu…ltd.şti ‘nin borçlarını ödemediğini, şirketlerin … kontrolünde olduğu, borçlu şirket hakkında kambiyo senetlerine dayalı takipler başlattıkları ancak bir malvarlığının olmadığının anlaşıldığı, ….. Ecza Deposu..ltd.şti ‘nin hissedarı ….’in …’in kardeşi olduğu, ancak …. isimli kişiye görünüşte 2012 yılında devredildiğini, esasen şirketin içinin tamamen boş olduğu, davalı …’in ….şirketi aracılığıyla yaptırılan AVM deki finansman sıkıntısını aşmak için müvekkilini zarara soktuğunu, davalı gerçek ve tüzel kişiler tarafından birlikte hareket edilerek aleyhinde delil tesbiti talep edilen ….. Ecza Deposu ..ltd şirketi ile organik bağ içerisinde bulunmaları nedeniyle asıl borçlu ile özdeş kılınarak tüzel kişilik perdesinin aralanmasına, ihtiyati tedbir ile fazlaya dair haklar saklı tutularak 500.000- TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ….. Ecza Deposu..ltd.şti ve … vekili, davacı vekilinin aynı iddialarla yaptığı suç duyurusu üzerine İstanbul C. başsavcılığının ….. sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, ticaret sicil kayıtlarından da anlaşılacağı üzere ….. Ecza Deposu..ltd.şti ile ….. Ecza Deposu..ltd.şti’nin farklı zamanlarda kurulmuş tüzel kişilikler olduğunu, aralarında fikri ve muvazaalı birliktelik durumunun söz konusu olmadığını, davacının iddialarının kötüniyetli iddialar olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Diğer davalı ….GAYRİMENKUL … LTD. ŞTİ davaya cevap vermemiştir.
Aleyhine delil tespiti istenen ….. ECZA DEPOSU … LTD.ŞTİ davaya cevap vermemiştir.
Dava, ticari satımdan kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalıların dava dışı borçlu ….. Ecza … Ltd.Şti. ile organik bağ içinde hareket ederek davacının zararına işlem yaptıkları iddiası ile açılan 500.000- TL’lik alacak davasında dava dışı borçlu ….. Ecza … Ltd. Şti’nden alacaklarını tahsil kabiliyeti kalmadığından borçlu ile organik bağ içinde olan davalılardan tahsili isteğine ilişkindir.
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış; iddia ve savunmalarının irdelenip değerlendirilmesi açısından taraf ticari defterleri ve dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda özetle:” Davacının dava dışı …… LTD.ŞTİ’nden 16.949.924,72 TL alacaklı bulunduğu, bu dava dışı şirket ile davalı …… şirketi, davalı … ve davalı …….şirketi arasındaki iş ve işlemlerin dava dışı ….. Ecza Deposu şirketi ile davalılar arasında organik bağ olduğuna işaret ettiği” bildirilmiştir.
Bilindiği üzere, gerek Türk gerekse Kara Avrupası Hukuk sistemlerinde tüzel kişiliğin, bu kişiliğin arkasındaki kişilerin sorumluluğunu ortadan kaldırmak amacıyla kullanılmasına imkân verilmemektedir. Bilimsel görüşler ve yargısal kararlar, eğer tüzel kişilik, arkasına saklanan kişilerin sorumluluğunu gölgelemek amacıyla kötüye kullanılıyorsa, bu perdenin aralanmasına ve arkadaki gerçek sorumluya ulaşılmasına imkân tanınmaktadır.Tüzel kişiliklerde mal ayrılığı ilkesi geçerli olup, tüzel kişinin malvarlığı onun ortaklarının ve onun yönetiminde bulunan organları oluşturan kişilerin ve kardeş ortaklıkların malvarlığından bağımsız ve ayrıdır. Eğer kişilik ve mal varlığı ayrılığı ilkesi uygulanmıyorsa yani malvarlıkları birbirine karışmışsa ve bu durumdan 3. kişiler zarar görüyorsa, art niyetle ve hesabi davranışlarla sırf sorumluluktan kurtulmak amacıyla tüzel kişilik perdesi ardına sığınılmış ise bu durumda TMK’nin 2. maddesi gereği şahıs ve mal ayrılığı ilkesi istisnaen uygulanmamaktadır.
Somut olayda davacı, alacağını dava dışı borçlu şirketten alamadığını ve borçlu şirket ile davalıların organizasyonları ile malvarlıklarının birbirine karıştığı iddia edildiğine göre, tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesi gereğince davalı tarafa ait ticari defterlerin de incelenmesi suretiyle borçlu ile davalıların malvarlıklarının karışıp karışmadığı, tüzel kişiliğin perdesinin kaldırılması koşullarının var olup olmadığının tespiti yoluna gidilmiştir. Az yukarıda özetle verilen bilirkişi raporunda dava dışı borçlu şirket ile davalı şirketler arasında gerçekleştirilen iş ve işlemlerin kapsam ve mahiyeti dikkate alınarak dava dışı şirket ile davalı şirketler arasında kimin finansman ihtiyacı var ise diğer şirketin onun finansmanını sağladığına ilişkin tespit ile organik bağın varlığı kabul edilmiştir. Mahkememizce de bilirkişi raporunda ayrıntılarıyla belirlenen hususlar dikkate alındığında davalı şirketler ve davalı şirketin hakim ortağı olan davalı … arasında organik bağ olduğunu ve dava dışı borçlu şirketin mal varlığının davalıların mal varlığı ile karıştığı, davacının dava dışı şirketten olan alacağından sorumlu tutulmaları gerektiği sonucuna varılmıştır.
Hal böyle olunca, tarafların iddia ve savunmalarına, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgelere, dava dışı borçlu şirketin davacıya borçlu olmasına ve borç miktarına, alınan bilirkişi raporu ile davalılar ile dava dışı borçlu şirket arasında davacının zararına yapılan iş ve işlemlere ve aralarındaki organik bağın bilirkişi raporu ile tespit edilmiş bulunmasına, dava dışı şirketin davacıdan aldığı ticari malları veya bedelini diğer davalılara aktarmış olmasına ve onların finansal ihtiyaçlarını karşılamış ve mal varlıklarının karışmış bulunmasına ve bu nedenle tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesinin uygulanma koşullarının gerçekleşmiş bulunmasına göre taliple bağlılık ilkesi de gözetilerek davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kabulü ile 500.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalılardan müteselsilen tahsiline,
2-Alınması gereken 34.155,00 TL karar harcının peşin alınan 8.538,75 TL harçtan mahsubu ile bakiyesinin davalılardan tahsiline,
3-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 33.950,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvurma harcı ile 8.538,75 TL peşin harcın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 2.724,60 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere hazır taraf vekillerinin yüzünde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/01/2019 10.35

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

YARGILAMA MASRAFLARI
DAVACI
45 Tebligat – 614,40 TL
2 Müzekkere – 10,20 TL
Bilirkişi Ücreti – 2.100,00 TL
Toplam = 2.724,60 TL