Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/823 E. 2019/54 K. 16.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/823
KARAR NO : 2019/54

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 23/09/2016
KARAR TARİHİ : 16/01/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %25 oranında hissedarı olduğunu, şirketin kuruluşundan beri kar etmesine rağmen kar dağıtmadığını, şirket yetkililerinin şirketin tüm imkanlarını kendi menfaatlerine seferber ettiğini, şirket müdürünün kullandığı yatın masraflarının da şirkete ödettirildiğini, müvekkilinin şirket kayıtlarını incelemesine izin verilmediğini, sonradan verilen izinle incelendiğinde kayıtların manipüle edildiğinin görüldüğünü, ayrıca şirketin tescilli tek markasınında çeşitli ilişkilerle devredildiğini, şirket ortağı olan ….. ’nun …. ile bağlantılı olduğunu, şirket kayıtlarında bu bağlantıyı gösteren satış kayıtları bulunduğunu, müvekkilinin gelinen aşamada ortaklıktan ayrılma talebini davalı şirkete ilettiğini ancak yanıt alamadığını,şirket ana sözleşmesinde pay devrinin genel kurulun iznine tabi bulunduğundan müvekkilinin bedeli mukabilinde ortaklıktan çıkma dışında bir seçeneğinin kalmadığını ileri sürerek TTK 595/5 maddesi gereğince müvekkilinin sermaye payının gerçek değerinin ödenerek ortaklıktan çıkarılmasına,bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde davalı şirketin feshine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının iddiasının aksine şirket sözleşmesinde devir yasağı bulunmadığı gibi, genel kurul onay talebinin de bulunmadığını, davacının kar dağıtımı ve kayıtların incelenmesi talebinin bulunmadığını, ana sözleşmenin 12. maddesine göre kar dağıtımı için ortalar kurulu kararı gerektiğini ve bu yönde alınmış bir ortaklar kurulu kararı olmadığını, davacının belirttiği yatın şirkete ait olduğunu ve masraflarının da şirketçe ödenmesinin de doğal olduğunu, davacının marka devri yapıldığı iddiasının da doğru olmadığını, devredildiği söylenen markanın davalı şirkete ait bulunmadığını, ortak …..’nun sahip olduğu hissenin bizzat davacı tarafından verildiğini, davacının şirketin…. ile bağlantılı gösterme iddialarının doğru olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Dava, Limited şirket ortaklığından çıkma veya şirketin feshi talebine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere;
Davacının davalı şirkette %25 oranında pay sahibi olduğu, davalı şirketin sicil adresinin mahkememiz yargı alınında kalması nedeniyle mahkememizin yetkili ve uyuşmazlığın niteliğine göre ise mahkememizin iş bu davaya bakmaya görevli olduğu saptanmıştır.
Davacının terditli taleplerine bakıldığında öncelikle TTK 638/2. maddesi gereğince şirketten çıkmayı istediğinden öncelikle bu talebi incelenmiştir.
Bilindiği üzere TTK 638/2. maddesi haklı nedenlerin varlığı halinde her ortak şirketten çıkması için dava açabilir. Kanunun bu düzenlemesine göre ortaklıktan çıkmak için haklı nedenin varlığı gerekir. Bir başka değişle, haklı neden yok ise ortak ortaklıktan çıkma talebinde bulunamaz.
Somut olayda davacı, şirketin kuruluşundan beri kar etmesine rağmen kar dağıtmamasını haklı neden olarak ileri sürmüştür. Davacı, davadan önce şirketten pay dağıtımı yönünde karar almasını istediğini iddia ve ispat etmemiştir. Her ne kadar şirketin uzun süredir kar dağıtımı yapmadığı bilirkişi raporu ile belirlenmiş ise de davacı açacağı bir dava ile her zaman kar payını talep edebileceğinden, bu yöndeki nedenin haklı bir neden olarak kabulü mümkün görülmemiştir. Yine davacının şirket yetkililerinin şirketin tüm imkanlarını kendi menfaatlerine seferber ettiğini, şirket müdürünün kullandığı yatın masraflarının da şirkete ödettirildiğini ileri sürmüş ise de bu iddialarını ispat edemediğinden bu nedenler de çıkma hususunda haklı neden olarak görülmemiştir. Yine davacı, şirket kayıtlarının incelemesine izin verilmediğini, sonradan verilen izinle incelendiğinde kayıtların manipüle edildiğinin görüldüğü iddiasını haklı neden olarak ileri sürmüş ise de bu iddialarını ispat edemediğinden bu nedenler de çıkma hususunda haklı neden olarak görülmemiştir. Davacı, ayrıca şirketin tescilli tek markasının da çeşitli ilişkilerle devredildiğini haklı neden olarak ileri sürmüş ise de şirkete ait markanın davacının ortağı olduğu davalı şirketten olan alacağı için icradan kendisinin haczettirdiği ve icra marifetiyle satıldığı saptandığından bu neden de çıkma hususunda haklı neden olarak görülmemiştir. Yine davacı, şirket ortağı olan ….’nun ….. ile bağlantılı olduğunu, şirket kayıtlarında bu bağlantıyı gösteren satış kayıtları bulunduğunu haklı neden olarak ileri sürmüş ise de adı geçen kişiye kendisi aracılığı ile pay devir edildiğinden bu neden de çıkma hususunda haklı neden olarak görülmemiştir. Yine davacı, gelinen aşamada ortaklıktan ayrılma talebini davalı şirkete ilettiğini ancak yanıt alamadığını, şirket ana sözleşmesinde pay devrinin genel kurulun iznine tabi bulunduğunu ileri sürmüş ise de bu yöndeki iddiasını ispat edemediği gibi şirket ana sözleşmesinde de bu yönde bir hükme rastlanmadığından bu neden de çıkma hususunda haklı neden olarak görülmemiştir.
Davacı terditli olarak şirketin feshi talebinde de bulunduğundan bu talebin de incelenmesi gerekmiştir.
Bilindiği üzere, TTK 636/3. maddesi haklı nedenlerin varlığı halinde her ortak, şirketin feshini mahkemeden talep edebilir. Ne var ki, davacı şirketin feshini gerektiren haklı nedenlerin bulunduğunu ispat edemediğinden fesih talebi de yerinde görülmemiştir.

Her ne kadar, alınan bilirkişi raporunda çıkma konusunda haklı sebeplerin bulunduğu bildirilmiş ise de bu görüşün dosya kapsamına ve delilere uygun olmadığı sonucuna varılarak bilirkişi görüşüne itibar edilememiştir.
Hal böyle olunca davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Reddine,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar harcının peşin alınan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiyesinin davacıdan tahsiline,
3-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere hazır taraf vekillerinin yüzünde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 16/01/2019 09:53

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …