Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/676 E. 2018/323 K. 19.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/676
KARAR NO : 2018/323

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/2016
KARAR TARİHİ : 19/03/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP; Davacı vekili davalı şirket ile aralarında ticari ilişki olduğunu, davalının cari hesap borcunu ödemediğini, davalı ödeme yapmadığı için hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu,bu nedenlerle takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesi gerektiğini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Müvekkil şirketin davacı tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, davacı tarafın bu iddiasını ispatlaması gerektiğini, ticari defterler incelendiğinde müvekkilin herhangi bir cari hesap borcu olmadığının görüleceğini, müvekkil şirket ile davacı şirket arasında geçmiş yıllarda aralarında ticari ilişki olduğunu, bu ilişkinin uzun bir süre önce sona erdiğini, müvekkil şirketin ödemelerini eksiksiz yaptığını, haksız nedenlerle açılan davanın reddine, kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE YARGILAMANIN ÖZETİ;
Dava İİK 67.madde kapsamında taraflar arasındaki cari hesap ticari ilişkiye dayalı kur farkı alacağından kaynaklı itirazın iptali talebine ilişkindir.
Takibe konu İcra dosyası Faturalar ve Ticari defter kayıtları dosya arasına alınmış ve iddia savunma kapsamında davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda HMK 222. Maddesi uyarınca defter incelemesi yapılması sonucunda,
Davacı ( alacaklı ) tarafından davalı ( borçlu) aleyhine Başlatılan İcra Takibi: Davacı şirket, davalı şirket hakkında 13675,70 Euro alacağın icra giderleri, vekalet ücreti ve avans faizi ile birlikte tahsili talebiyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip tarihi itibariyle fatura alacağından kaynaklanan alacağı için haciz yolu ile takibe geçtiği görülmüştür. Davacı vekilinin yasal bir yıllık süre içinde davalının itirazının iptali için İİK 67 maddesine göre itirazın iptali davası açtığı, uyuşmazlığın davalının davacıya takibe konu alacaktan dolayı borcunun olup olmadığı hususunda olup, dosyada deliller toplandıktan sonra dosyada HMK 266.madde uyarınca çözümü teknik bilgiyi gerektirmesi sebebiyle mali müşavir bilirkişi ile inceleme yaptırılmış,
Bükme esas alınan ikinci Bilirkişi KÖK RAPOR’da DAVACI tarafından davalıya hitaben sekiz adet “Kur Farkı’1 açıklamalı fatura düzenlendiği, bu faturlardan toplam 17,834.47-TL’lik 6(altı) adetinin DAVALI tarafa tebliğ edildiği, DAVALI tarafından kabul ile ödendiği, ANCAK dava konusu adetinin faturaların DAVALIYA tebliğine ilişkin ispat edici bilgi ve belge DAVACI tarafından sunulamadığı gibi, taraflar arasındaki 22/03/2014 tarihli muhasebe mutabakat yazısı İçeriğinden DAVACInın talebi ile 28/02/2014 tarihli … no1 lu 17.738,87-TL’İlk “kur farkı” faturasından bilgi sahibi olan DAVALI tarafından kabul edilmeyerek “mutabık değiliz” kaydının düşüldüğü görülmüştür. Ek raporda ise , Davacının talep konularının subuti ve hukuki değerlendirmesinin nihai takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, DAVACININ KUR FARKI ALACAĞI Döviz ClsInsİnden ve TL Cinsinden ayrı ayrı tespit ve hesapla maya konu edilmiştir. Kur Farkı faturasına konu edilebilecek alacak tutarının: Dava tarihi İtibariyle 6.113J9$(ABD Dolan) ve 8.3Ö8,70€(Euro) olması gerektiği, hesaplaması ve tespiti yapılmış olup, TL CİNSİNDEN Dava tarihi itibariyle ANAPARA TL KARŞILIĞININ 39,481,00-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir
Davalı davayı inkar ettiğinden alacağı olduğunu iddia eden davacı ispat yükü altında olup davacı tarafça sunulan ticari defterler de ayrıca ispat vasıtalarından birisidir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere uyuşmazlık taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre davacının kur farkı talep edemeyeceği hususudur.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı tarafından davalı adına düzenlenen kur farkı faturasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Davalı ile davacı arasındaki ticari ilişki sırasında davalı tarafından davacıya gönderilen faturalar içeriğinde; Kur farkı faturanız sipariş teyit formundaki ödeme şartları çerçevesinde kesilecektir.” şeklinde açıklama eklendiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin euro ve dolar yabancı para cinsinden davalıya faturaların düzenlendiği görülmüş olup davalı tarafından düzenlenen faturaların davalı defterine itirazsız şekilde kaydediği anlaşılmış olup ticari ilkinin buna göre kurulduğu, davacının davalı tarafından talep edilen ürünleri temin ettiği ve davalının da bu ürün bedellerini davacıya ödediği, bu hususta herhangi bir ihtilaf olmadığı görülmüş ve sipariş formlarında Cinslerinin Birim Fiyatının Euro cinsinden düzenlenmesi ve davalı tarafından bu hususa daha önce itiraz edilmemesi ve davalının geç ödemeleri sebebiyle 2001-2012 yıllarına ait daha önce kur farkı açıklamalı faturaların cari hesaba göre davalı tarafından da ödendiği anlaşılmış olup bu hususun davalı kabulünde olduğu taraflar arasındaki fiili uygulamanda da tespit edilmiş sonuç olarak, taraflar arasındaki sözleşmenin bu belgeler üzerinden kurulduğu anlaşıldığından, davacının davalının geç ödemeleri ve önceye dayalı ur farkını ödemesi sebebiyle davaya konu içerikleri bilirkişi tarafından denetlenen iki adet kur farkı faturasından dolayı davacının kur farkı uygulayabileceği kanaati oluşmaktadır. “Kur farkı ise, yabancı para cinsinden belirlenen bir alacağının ödenmesi gereken tarihteki kur ile fiili ödeme tarihindeki kur arasındaki farktır.”
Bu açıklamalardan sonra somut davaya gelince taraflar arasındaki faturalarda yer alan ibareler taraflar arasında tek başına kur farkı uygulamasının kabul edildiği anlamına gelmeyip bu durumda taraflar arasında kur farkı alacağının doğması için fiili bir uygulamanın yapılmış olması gerekir. Kur farkı faturasının düzenlenip tebliğ edilmesi ve bu faturaya itiraz edilmemesi dahi tek başına yeterli değildir. Alınan bilirkişi raporu ile daha önceye dayalı düzenlenen faturalar ve davalı tarafından daha önce kur farkı faturasından dolayı yapılan ödemeler taraflar arasında böyle bir kur farkı uygulaması bulunduğu saptanmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık incelendiğinde, davacının davalıya hitaben düzenlediği faturalar davalının ticari defterlerinde kayıt altına alındığından, faturaların içeri malı teslimi konusunda taraflar arasında çekişme bulunmadığı kanaati edinilmiştir. Mahkememizce ticari defterler üzerinde inceleme yapılmış davalının söz konusu faturalarda yabancı para cinsinden kayıtlara itirazın bulunmadığı anlaşılmış olup düzenlenen faturalar ve devam eden uygulama göz önüne alındığında davalı ya verilen yana cinsinden kayıt bulunan faturalar ve buna itiraz edilmediği de dikkate alındığında davacının kur farkı alacağı talep etmesi dürüstlük kuralına aykırı görülememiş davacının gecikme faiz talebi TBK 117.madde uyarınca davalıya yapılmış bir sözleşme bulunmadığı gibi geçmiş gün faizinin de davalı borçlunun daha önce temerrüde düşürülmemesi nedeniyle takip tarihi itibariyle bu husus muaccel olduğundan davacının işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiş olup sonuç olarak davacının talep edebileceği 8.388,70 Euro (takip tarihindeki kur dikkate alınarak) 26.976,38 TL’nin takip tarihinden itibaren 305 sayılı 4/a uyarınca faizi ile istenebileceği kanaatine varılarak talebin asıl alacak yönünden kısmen kabulüne işlemiş faiz ve takip tarihi itibariyle kura göre hesaplanan kura göre fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş ve sonuç olarak davalının itirazında haksız oluşu ve alacağın likit olması nedeniyle davalının alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL-KISMEN REDDİNE,
2-Davalı borçlunun İstanbul …. İcra Müdürlüğünün…. E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile takibin 8.388,70 Euro (takip tarihindeki kur dikkate alınarak) 26.976,38 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına,
3-Davacının fazlaya ilişkin kur farkı alacağı ve işlemiş faiz talebinin reddine,
4-Hüküm altına alınan asıl alacağa 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereği takip tarihinden ödeme tarihine kadar devlet bankalarının Euro yabancı para birimi ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmasına,
5-Hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden takip tarihindeki kur üzerinden hesaplanacak şekilde davalının %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine,
6-492 sayılı Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 1842,75 TL nispi karar harcından peşin alınan harçtan 814,59 TL mahsubu ile bakiye 1028,16 TL ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. hükümleri uyarınca 3.237,17 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. hükümleri uyarınca red edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.486,72 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan 29,20 başvurma harcı, 4,30 TL vekalet harcı ve 814,59 TL peşin harç olmak üzere 848,09 TL toplam harç nedeniyle yargılama giderinin kısmen kabul red oranına göre 479,64 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-6100 sayılı HMK’nın 326/2 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1094,00 TL yargılama giderinin kısmen kabul red oranına göre 618,71 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine
-Gider Avansından kalan miktarın 6100 SY nın 333 md göre karar kesinleşince davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.19/03/2018

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.