Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/668 E. 2018/924 K. 03.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/668
KARAR NO : 2018/924

DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 17/08/2012
KARAR TARİHİ : 03/10/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 17/08/2012 tarihli dava dilekçesi ile; davalılardan …’ ın keşidecisi olduğu bono, vade tarihinde ödenmemiş ve borçlulara yapılan başvurularda sonuçsuz kaldığını, sorumlu olduğu tutarın borçlu ve kefilleri tarafından ödenmemesi üzerine davalı ve kefiller hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini ve takibin kesinleştiğini, yapılan haciz işlemleri sırasında borçlu-davalı …’ın borcunu karşılar miktarda menkul, gayrimenkul veya üçüncü kişilerde sair hak ve alacağının bulunmadığının anlaşıldığını, takip dosyası içeriği itibariyle, İİK md.105/2 uyarınca geçici aciz vesikası niteliğinde olduğunu, taşınmaz mallarının haczi amacıyla yapılan tapu kayıtlarının araştırıldığı sırasında borçlunun; …. İli, …. ilçesi, …. Köyü, ….ı Mevkii’nde kain…. cilt/sayfa no, …. Parsel sayılı 7.400,00 m2 yüzölçümlü tarla niteliğindeki gayrimenkulun kendi adına kayıtlı iken, söz konusu taşınmazı 31.03.2009 tarih ve … yevmiye no ile davalılardan …’ya “ölünceye kadar bakma akdi” sebebiyle, …. İli, …. İlçesi, …. Köyü, …. Mevkii’nde kain …. cilt/sayfa no, …. Parsel sayılı 31.650,00 m2 yüzölçümlü tarla niteliğindeki gayrimenkulün kendi adına kayıtlı iken, söz konusu taşınmazı 31.03.2009 tarih ve 3763 yevmiye no ile davalılardan …’ya “ölünceye kadar bakma akdi” sebebiyle, …. İli, …. İlçesi, …. Köyü, …. Mevkii’nde kain …. cilt/sayfa no,…. Parsel sayılı 1.080,00 m2 yüzölçümlü Kargir Ev ve Bahçe niteliğindeki gayrimenkulün kendi adına kayıtlı iken, söz konusu taşınmazı 31.03.2009 tarih ve …. yevmiye no ile davalılardan …’ya “ölünceye kadar bakma akdi” sebebiyle, …. İli, …. ilçesi, …. Köyü, ….Mevkii’nde kain…. cilt/sayfa no, …. Parsel sayılı 16.000,00 m2 yüzölçümlü tarla niteliğindeki gayrimenkulün kendi adına kayıtlı iken, söz konusu taşınmazı 31.03.2009 tarih ve … yevmiye no ile davalılardan …’ya “ölünceye kadar bakma akdi” sebebiyle devrettiğini ve sözkonusu taşınmazlar üzerinde kendi lehine intifa hakkı tesis ettirdiğini, tasarruflarının iptali talep edilen söz konusu taşınmazların müvekkilinin …. A.Ş’nin alacağına zarar vermek kasdıyla devredildiğinin açık olduğunu, söz konusu tasarruf işlemin takibe konu senetin keşide edilmesinden sonra yapıltığını, tasarruf işleminin diğer tarafı olan davalı …’nun borçtan haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, İ.İ.K.’nun 280. maddesinde ‘zarar verme kasdından dolayı’ iptal hükümlerinin düzenlendiğini, İ.İ.K md. 280/ll’de ise sözkonusu zarar verme kasdını bildiğinin farzolunan kişiler belirtilmiş olduğunu, bu kişilerle ilgili Yargıtay’ın önüne gelen tasarrufun iptali davalarında verilen kararlarda da borçlunun alacaklılarından mal kaçırma ya da alacaklarına ızrar kastıyla hareket ettiğini bilebilecek kişilerdendir ” şeklinde hüküm tesis edildiğini, bu durumun bile başlı başına İ.İ.K md. 280/2 anlamında iptal sebebi olduğunu, ayrıca dava konusu tasarruf işlemi İ.İ.K md. 278/3 anlamında da iptal sebebi olduğunu, söz konusu tasarruf işlemine yönelik doktrindeki ve Yargıtay kararlarındaki hakim görüşe göre; “Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin gerçekte malvarlığının tümünü ya da bir kısmını alacaklılardan kaçırmak amacıyla hareket etmesi ve bu durumun gizli bir bağışlama niteliğinde bulunması” durumunda da bağışlama sebebine dayanarak tasarruf işleminin bu madde gereği iptal edilmesi gerektiğini, ….ile kızı … arasında her ne kadar ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapılsa da söz konusu akdin usul-füruğ arasında yapılması örf-adet kurallarına ve genel ahlaka aykırı olduğunu, genel ahlak anlayışı içinde korunan çeşitli hukuki varlıkların var olduğunu, bu sebeple yasa koyucu B.K. md.27’de genel ahlaka aykırı sözleşmelerin kesin hükümsüz sayılacağını belirtmiş olduğunu, bunlardan birisi de aile ve aile değerleri olduğunu, aile olmanın getirdiği yükümlülükler arasında evladın yaşlılığında veya hastalığında ana-babasına bakmasının da var olduğunu, büyük fedakarlıklar gerektirecek yahut çok ağır şekilde bakıma ihtiyacı olmayan usul-furuğ arasında kurulan ölünceye kadar bakma sözleşmesinin bu yönden de iptal edilmesi gerektiğini yine Yargıtay’ın çeşitli kararlarında vurgulandığını, yapılacak incelemeler sonucu davalı …’ın ağır bakım veya bakıcının kendi yaşamından büyük fedakarlık yapmasını gerektirecek durumda olmadığının görüleceğini, söz konusu durumun olabileceğini kabul anlamına gelmemekle birlikte akdin kurulmasıyla sağlanacak yararlar arasında da fahiş farklar olduğunu, her ne kadar henüz bilirkişi araştırılması yapılmamış olsa da haricen yaptıkları araştırmalar sonucu bahsedilen taşınmazların m2 fiyatının sözleşmenin kurulduğu tarihlerde 6,00 TL üzerinde olduğunun belli olduğunu, bu konunun bilirkişi incelemesi sonrsasında da net olarak anlaşılacağını, bu hususlar doğrultusunda; ölünceye kadar bakma akdine dayanarak yapılacak bakım masrafları, diğer giderler ve hizmet karşılığı olarak yukarıda belirtilen taşınmazların hepsinin devredilmesi ortadaki edimler arasındaki fahiş yarar farkı bulunduğunu gösterdiğini, yine bu durumun da İ.İ.K’nun 278/3 maddesindeki bağışlama gibi görülen ve batıl kabul edilen tasarruflar arasında düzenlendiğini, kanunun bu hükmünün ve Yargıtay’ın ilgili dairesince de verilen yerleşik hükümleri gereğince de devredilen tasarrufların iptalinin gerektiğini, …. İli, …. İlçesi, … Köyü, ….Mevkii’nde kain…. cilt/sayfa no, …. Parsel sayılı 7.400,00 m2 yüzölçümlü tarla niteliğindeki gayrimenkulün tapu kayıtlarına ihtiyati haciz (tedbir niteliğinde) konulmasına, … İli, …. İlçesi, …. Köyü, … Mevkii’nde kain…. cilt/sayfa no, …. Parsel sayılı 31.650,00 m2 yüzölçümlü tarla niteliğindeki gayrimenkulün tapu kayıtlarına ihtiyati haciz (tedbir niteliğinde) konulmasına, … İli, …. İlçesi, …. Köyü, …. Mevkii’nde kain …. cilt/sayfa no, …. Parsel sayılı 1.080,00 m2 yüzölçümlü Kargir Ev ve Bahçe niteliğindeki gayrimenkulün tapu kayıtlarına ihtiyati haciz (tedbir niteliğinde) konulmasına, …. İli, … İlçesi, …. Köyü,…. Mevkii’nde kain …. Parsel sayılı 16.000,00 m2 yüzölçümlü tarla niteliğindeki gayrimenkulün tapu kayıtlarına ihtiyati haciz (tedbir niteliğinde) konulmasına, dava konusu taşınmazların konu edildiği tasarrufların iptal edilerek İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün ….Esas sayılı takip dosyasından satışına karar verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili 11/09/2012 havale tarihli cevap dilekçesinde; davanın ticari bir dava olmayıp ticari işten kaynaklanmadığını, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, iş bölümü itirazında bulunduklarını, davanın zaman aşımı yönünden reddi gerektiğini, esasa girilecek olursa haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
Taraflar arasındaki davanın daha önce yapılan yargılaması sonucu Bakırköy …ATM ‘nin 29/01/2013 gün ve…. E- …. K. Sayılı kararının temyizi üzerine Yargıtay … HD.sinin 04/05/2015 gün ve … E- ….K sayılı kararı ile özetle:”Mahkemece, 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK’nin 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Aynı Yasanın 282. maddesi uyarınca iptal davalarının borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılması gerekir. Bunlardan başka kötü niyet sahibi üçüncü şahıslar aleyhine de iptal davası açılabilir. Somut olayda borçlu davalı …’ın 13.04.2013 tarihinde vefat etmiş olduğu ve en yakın mirasçılarının mirası reddettikleri dosya arasında bulunan Bakırköy …. Sulh Hukuk Mahkemesinin 24.09.2013 tarih ve….sayılı kararından anlaşılmıştır. Mecburi hasım durumunda olan borçlunun en yakın mirasçılarının mirası reddetmesi nedeniyle konunun miras hukuku hükümleri çerçevesinde çözülmesi gerekir. Bu durumda mahkemece mahallin sulh hakimine durum bildirilerek mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesinin sağlanması, anılan mahkemece borçlu için atanacak veya yetkilendirilecek bir temsilci huzuru ile davaya devam olunması gerekmektedir.” gerekçesiyle sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmeden bozulmasına karar verilmiştir.
Karar tarihinden sonra Ticaret Mahkemelerinin yeniden yapılandırılması kapsamında dava dosyası mahkememize devredilmiş ve yukarıdaki esas numarasını almıştır.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma kararına uyulmasına karar verilmiş ve yargılama sürdürülmüştür. Uyulan Yargıtay bozma kararı uyarınca ölü borçlu davalı …’ın terekesine tereke temsilcisi olarak … atanmış; kendisine tebligat yapılmış; ancak davaya cevap vermemiştir.
Her ne kadar bozmadan önce davalı tarafça ileri sürülen görev itirazı yerinde görülmemiş ve dava zamanaşımı itirazı nedeniyle ret edilmiş ise de Yargıtay sair itirazları incelemediğinden mahkememizin görevinin kesinleşmediği sonucuna varıldığından göreve ilişkin dava şartının yeniden incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Dava İİK 277 vd maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali davasıdır.
Dava 6100 sayılı HMK’nın ve 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra 17/08/2012 tarihinde açılmıştır. Bilindiği üzere ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü ilişkisi iken 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK 5. maddesi gereğince görev ilişkisine dönüşmüştür. Eldeki dava da ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisine dönmesinden sonra açılmıştır. Bu nedenle dava tarihinde mahkememizin görevli olup olmadığının resen incelenmesi gerektiği gibi, başlangıçta davalılarca bu yönde itirazda da bulunulduğu saptanmıştır.
Somut uyuşmazlıktaki davada, davacı alacaklı ile davalı borçlular gerçek kişi olup, tacir oldukları var sayılsa bile 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi gereğince somut uyuşmazlıkta ticari dava söz konusu olmadığından TTK 5. maddesi gereğince de Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğunun kabulü mümkün değildir.
Bilindiği üzere; ayrıntıları HGK’nun 10/02/2016 gün ve 2014/17-2389 e_2016/129 K sayılı kararında açıklandığı üzere “Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 18. (BK19.m) gereğince İİK’nin 277 vd. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olmadığından” genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanında kalmaktadır.
Hal böyle olunca iş bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan iş bu davada göreve ilişkin dava şartı eksikliği bulunduğu anlaşıldığından davanın göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize beşvurulması halinde dosyanın görevli BAKIRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Kararın taraflara tebliğine,
4-Yargılama giderleri hususunda şimdilik karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 03/10/2018 10:32

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …