Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/529 E. 2018/903 K. 25.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/529 Esas
KARAR NO : 2018/903

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 07/06/2016
KARAR TARİHİ : 25/09/2018
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/10/2018
Davacı vekili tarafından açılan menfi tespit davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın müvekkili aleyhine 19/06/2012 tarihli faturaya dayalı icra takibi başlattığını, müvekkilinin davalı tarafa böyle bir borcununun bulunmadığını, müvekkiline takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin muhtara tebliğ edilmesi nedeniyle takipten geç haberdar olduklarını ve takibe süresinde itiraz edemediklerini, bu durumda takibin kesinleştiğini ve haciz işlemi uygulandığını, müvekkili ile davalı yan arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalı yan tarafından müvekkilinin şirketinden almış olduğu kumaşlar karşılığında 19/06/2012 tarihli 34.998,62-TL bedelli fatura düzenlendiğini, dava konusu faturanın davalıya ödendiğini, bu faturadan dolayı davacının bir borcu bulunmadığını belirterek, müvekkilinin mağduriyetinin önlenmesini teminen icra dosyasının dava sonuna kadar durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin icra dosyasından dolayı ödeme sebebiyle borcunun olmadığının tespiti ile takibin iptaline davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından icra dosyasından gönderilen ödeme emrine süresi içinde itiraz etmediğini, hakkında başlatılan icra takibinin kesinleştiğini, davalının müvekkile cari hesaptan kaynaklanan farklı borçları bulunduğunu, davacı tarafından yapılan ödemelerin cari hesaptan düşüldüğünü, davacının müvekkiline takip talebinde belirtilen miktarda fatura borcunun bulunduğunu belirterek davacının haksız ve mesnetsiz tedbir ve tazminat taleplerinin ve davanın reddine, kötü niyetli davacı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; dosya kül halinde bilirkişiye verilmiş, bilirkişi 30/05/2017 tarihli raporunda davacıya ait 2012 ve 2013 yıllarına ait yevmiye ve defteri kebir defterlerinin açılış berat onaylarının yasal süresinde olmasına rağmen envanter defterlerinin ibraz edilmemesi nedeniyle davacı yana ait ticari defterlerin kendi lehine delil olma vasfına sahip olmadığı, takdiri delil sayılabileceği kanaatine varıldığını, davalı tarafa ait 2012 yılı ticari defterinin açılış tasdiklerinin yasal süresinde olduğu, davalı yana ait ticari defterin usulüne uygun olarak tutulduğunu ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu kanaatine varıldığını, davacı tarafın incelenen ticari defterlerinde davalı yan ile olan hesap hareketlerinin 320.01062 cari hesap kodunda takip etmekte olduğu, davalı yandan aldığı faturayı bu hesabın alacağına, davalı yana yapılan ödemenin ise bu hesabın borcuna kaydedildiğinin görüldüğünü, davacı yanın davalı taraftan 34.988,62-TL tutarında 1 adet fatura alındığı, karşılığında 35.000,00-TL tutarında çek verilerek ödeme yapıldığı ve 1,38-TL tahsilat yapıldığı, 2012 yılsonu itibariyle davalı yanın herhangi bir borç ya da alacağının kalmadığının tespit edildiği, davalı yanın 213 sayılı V.U.K 178.maddesi hükmü uyarınca ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabı defteri kullandığının tespit edildiği, işletme hesabı defterlerde muhteviyatı itibariyle sadece alınan faturalar, yapılan giderler ve düzenlenen faturaların kaydedildiğini, tarafların borç alacak ilişkilerinin bu defterler üzerinde tespit edilemediğini, bu nedenle davalı yanın ticari defterlerinde sadece davacı yana düzenlediği faturanın tespit edildiğini, ancak davacı yandan yaptığı tahsilatların tespit edilemediğinin görüldüğünü, davacı yanın ticari defterlerinde davalı yanın borç ya da alacak bakiyesinin bulunmadığı, davalı yan ise ticari defterlerine kaydedilen 34.998,62 TL tutarındaki davacı yan adına düzenlenen faturaya karşılık olarak davacı yandan 18/06/2012 tarih ve 32 sıra numaralı tahsilat makbuzu ile 30/01/2013 keşide tarihli….bank …. Şubesine ….0899 numaralı hesaba ait …. numaralı çek ile 35.000,00-TL tutarında tahsilat yapıldığını, ancak çekin ödenmemesi nedeniyle 11/12/2013 tarihinde iade edildiğine dair makbuz düzenlendiğinin bildirildiğini, dava konusu faturanın ödenmesine dair ilgili çekin ödeme durumunun ilgili bankadan sorulması hususunun mahkeme takdirinde olduğunu, söz konusu çekin ödenmesi halinde davacı yanın davalı yana borçlu olmadığı, aksi halde söz konusu çekin ödenmediğinin tesipti halinde ise davacı yanın davalı yana 34.998,62 TL borçtan sorumlu olacağı kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporunda belirtilen çekin ibraz edilip edilmediği hususunda….bank …. Şubesine müzekkere yazılmış, gelen yazı cevabında çekin ….Bankası A.Ş’ye ibraz edildiği, daha sonra düzeltme hakkı kullanıldığının bildirildiği görülmüştür.
Dosya kül halinde Bankacı – Finans Uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişinin 11/07/2018 tarihli raporunda davacının, faturaya istinaden verdiği çeki iade alarak bankada düzeltme hakkını kullandığını ve bankaya götürerek düzeltme hakkını kullanmasının da çek bedelini ödendiği sonucunu doğurduğunu bildirdiği görülmüştür.
Alınan bilirkişi raporları denetime ve hükme elverişli bulunduğundan hükme esas alınmış, bilirkişi raporlarında açıklanan gerekçelerle ve mali müşavir bilirkişinin raporunda belirttiği üzere, davacının davalıya verdiği çeki ödediğini tespit edilmesi durumunda davacının davalıya borçlu olmadığı hususu alınan bankacı bilirkişinin 11/07/2018 tarihli raporunda; ……….söz konusu çeki 12/06/2014 tarihinde düzeltme hakkını kullanıldığından çek bedelinin ödendiği kanaatinin oluştuğu, Yargıtay içtihatlarında da açıklandığı üzere çekin borçlunun elinde olması bedelinin ödendiğine karine teşkil edeceğinden davacının davalıya borçlu olmadığı anlaşılmış olduğundan davanın kabulüne karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu menfi tespit davasının KABULÜ ile, davacının İstanbul …..İcra Müdürlüğü …. esas sayılı dosyasındaki aleyhine yapılan takipten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine,
İİK 72/5 maddesi gereği icra takip dosyasındaki 34.998,62 TL asıl alacak üzerinden %20 tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı lehine takdir edilen 4.199,83-TL.vekalet ücreti ile davacının yaptığı 1.880,16-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5- Alınması gereken 2.390,76-TL karar harcından peşin alınan 804,36-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.586,40-TL harcın davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına.,
6-Kalan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) Davacı vekili Av. İsmail Altan, Davalı vekili Av. Mehmet Keske yüzüne karşı verilen karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.25/09/2018

Katip …

Hakim ….

Davacı Yargılama Giderleri
838,16-TL İlk masraf
950,00-TL Bilirkişi ücreti
+ 92,00-TL Yargılama gideri
1.880,16-TL