Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/515 E. 2018/143 K. 08.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/515 Esas
KARAR NO : 2018/143

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/06/2016
KARAR TARİHİ : 08/02/2018
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/02/2018
Davacı vekili tarafından açılan İtirazın İptali davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile; Davacı şirket ile borçlu şirket arsında emtia satımı nedeniyle e faturalara dayanan 23.411,01TL ticari hesap alacağı bulunduğunu, Davalı şirketin tüm şifahi uyarılara rağmen e faturalara dayanan borcunu ödemediğini, Davalı Şirketin söz konusu faturalara yasal süresi içinde itiraz etmemesi nedeniyle borcunu kabul etmiş olduğunu, bunun üzerine …esas sayılı dosyası üzerinden Antalya ….İcra Dairesi nezdinde icra takibi başlatıldığını, borçlu şirketin yetkiye ve borca itirazı nedeniyle takibin durduğunu, Davalı Şirketin yetki itirazının kabul ettiğini ve bunun üzerine Bakırköy ….İcra müdürlüğünün …E.sayılı dosyaya kaydedilip ödeme emri gönderildiğini, davalı şirketin borca itiraz ederek icra takibinin durdurulduğunu, davacı şirketin davalı şirkete muhtelif tarihlerde akaryakıt teslim ettiğini, davalı şirketin muhtelif tarihli e faturalardan kaynaklanan borcunun bulunduğunu, davalı şirketin cari hesap ekstreleri ve kanuni ticari defterleri incelendiğinde, davalı şirketin davacı şirkete 23.411,01 TL borcunun olduğunun tespit edilebileceği, davalı şirket ile davacı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunun faturalarla sabit olduğu, icra takip sürecinde gerçekleşen faize yapılan itirazın da yerinde olmadığını, ayrıca doğacak faiz haklarının saklı olduğunu, vb nedenlerle bu davayı açma zorunluluğunun meydana geldiğini, davanın kabulü ile davalının haksız olan itirazının iptaline, takibin devaümına, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere davalı borçlunun icra inkar tazminatı ile %10 undan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile; Davacının 02.06.2015 dava dilekçesi münderecatında ki tüm beyan ve açıklamalına külliyen itiraz ettiklerini, ileri sürülen beyanların ve açıklamaların hiçbir gerçeğe dayanmayan, mesnetten yoksun olduğunu, davalı şirket “Usul Hukukuna ilişkin beyan ve itirazlarımız “ A başlığı altında: davacı şirketin mahkemeye sunduğu belirtilen dava konusu delillerin kendilerine tebliğ edilmediğini, bu durumun davalı şirketin savunma hakkını kısıtladığını, deliller kendilerine ulaştığından beyan ve savunmalarını genişleteceklerini, buna ilaveten değiştirilmesine muvafakatlarmın olmadığını, HMK hükümleri gereğince davacı şirketin dava konusu delilleri bir liste eki halinde davalı sayısından bir fazla mahkemeye sunulmamış olmasının usule açıkça aykırı olduğunu, bu delillerin kendilerine sunulmasını müteakip savunmalarım genişleteceklerini ve ek delil sunacaklarını, HMK aykırı şekilde düzenlenen dava dilekçesinde eksikliklerin giderilmesi için davacı tarafa kesin bir süre verilmesinin zarureti hasıl olduğunu, HMK 119.maddesi gereği dava dilekçesinde Davacının ikametgah adresinin yer almadığı, bu yönüyle dava dilekçesinin HMK hükümlerine göre aykırı düzenlendiği, davalı şirket “Usul hukukuna ilişkin beyanlarımıza ve itirazlarımıza hiçbir halel gelmemek ve hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla davanın esasına ilişkin beyanlarımız ve itirazlarımız “ B başlığı altında, davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine Antalya …. dosyası ile icra takibi başladığını, davacı şirketin yetki itirazı nedeniyle bahse konu icra takip dosyasının, Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kayıt edildiği, anılan dosya ve icra müdürlüğü tarafında davalı şirkete tekrar ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalı şirketin bu ödeme emrindeki tüm borç ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, davacı şirketin Bakırköy ….İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının icra takibi ile davalı şirket adına iddia edilen alacak miktarının yüzde yirmisinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama ve vekalet ücretinin davacı şirkete yiikletilmesine karar verilmesi talebinde bulunulduğundan bahisle, davalı şirketin Bakırköy …İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına konu faturalar münderecatında hiçbir bir borcunun bulunmadığı, davacı tarafından haksız ve hukuki mesnetten yoksun ikame edilen davanın reddi ile davacı şirket aleyhine takip tutarının %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine kara verilmesi talep etme zorunluluğun doğmasına, davacının dava konusu icra takibine sunmuş olduğu belgelerde, borcun kabul edildiğine dair bir ibarenin bulunmadığına, faturaların altında davalı şirketi temsil ve ilzam edenlerin imzalarının bulunmadığı, yine TTK 370 maddeden bahisle, söz konusu faturaların davacı şirketin yetkilileri tarafından imzalanmadığı ve davalı şirketi bağlamadığının açık olduğu, davacı şirket bunları göz önüne almadığı gibi basiretli bir iş adamı gibi davranmayarak, fatura düzenlenme aşamasında imza yetkilisinin kim olduğunu araştırmadığı, ayrıca söz konusu dava ve icra takibinde Davacı şirket ile Davalı şirket arasında hiçbir sözleşmenin bulunmadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 117 ve 234/1 maddesinden bahisle davada söz konusu edilen faizin temerrüt faizi olduğu bu nedenle muaccel olma durumundan hareketle ihtar gönderilmesine gerek olmadığı yorumunun gerçeği yansıtmadığı ve dava dilekçesinin Netice ve Talep bölümünde, HMK 121 madde gereği dava dilekçesi ile tebliğ edilmiş olan delillerin tarafımıza tebliği, işbu davanın külliyen reddine, davalı şirketin hiçbir borcu olmaması nedeniyle davalı şirket lehine %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, davacı şirketin dava dilekçesinde %20 den az olmamak üzere talep ettiği icra inkar tazminatı ile takip tutarının %10 undan az olmamak üzere talep ettiği kötü niyet tazminatını külliyen reddine, yargılama masraf ve ücreti vekaletin davacı şirkete tahmiline karar verilmesini iddia ve talep etmektedir.
Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; davacı ( alacaklı ) tarafından davalı ( borçlu) aleyhine Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 23.411,01 TL alacak için icra takibinde bulunduğu, davalının ( borçlunun ) yasal süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin durmuş olduğu, davacı vekilinin yasal süre içinde davalının itirazının iptali için İİK 67 maddesine göre itirazın iptali davası açtığı, uyuşmazlığın takibe konu faturalardaki ürünün davalıya teslim edilip edilmediği hususunda olup, dosyada deliller toplandıktan sonra Antalya Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak davacı tarafın defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişinin raporunda; …….Borçlu ve alacaklı şirketlerin de beyanlarında belirttiği gibi aralarında ticari ilişki mevcuttur. Davacı şirketle davalı şirket arasındaki ticari işlemlerle ilgili olarak herhangi bir sözleşme ibraz edilmemiştir. Davacı şirketin dava konusu ticari işlemlerinin olduğu 2015 yılma ait yasal defterlerin elektronik ortamda tuttukları, e defter e fatura kullandıkları görülmüştür. USB bellek olarak mahkemeye ibraz edilen davacı şirketin e defterinde yapılan incelemede: dava konusu uyuşmazlığa konu olan dönemlere ilişkin muhasebe kayıtlarını yasal süre içinde tutup, ve yasal süresi içinde yevmiye ve defter-i kebire ait BERAT ONAYLARINI yaptıkları görülmüştür. E defter uygulamasıyla ilgili olarak,24/12/2013 tarih 28861 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2 SERİ NOLU E DEFTER GENEL TEBLİĞİ nin 3.Maddesinin b bendinde “Tüzel kişiler elektronik defterlerini, ilgili olduğu ayı takip eden üçüncü ayın son gününe kadar (Hesap döneminin son ayma ait defterler kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın son gününe kadar) kendilerine ait mali mühür ile onaylar.” Bu düzenleme çerçevesinde görüleceği üzere Davacı şirket defterlerine kaydettiği bilgileri yasal süresi içinde onaylamış, ticari işlemlerini Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olarak kaydetmiştir. Dolayısıyla davacı şirketin defterleri sahibi lehine kesin delil vasfına haiz olduğu görülmüştür. Davacı şirketin defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemelerde aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir. Takibe konu olan davacı şirket tarafından davalı şirket adına yürütülen cari hesap, Muavin defterde … kodu ile … … AŞ adına 29.09.2015 tarih … nolu e fatura ile KDV dahil 7.900,01 TL, 16.10.2015 tarih … nolu e fatura ile KDV dahil 15.800.01TL ve 28.12.2015 tarih … nolu fatura ile KDV dahil 2.711.00 KDV dahil toplam 26.411,02TL borç kaydedildiği, 16.10.2015 tarih … nolu banka havalesi ile davalı şirkete toplanı 3.000.00TL alacak kaydedildiği, Davacı … ….Aş nin ,Davalı… Aş cari hesap ve muavin defterde, toplam 23.411.02 TL borç bakiyesinin kayıtlı olduğu görülmüştür. Cari hesap ve muavin defterde kayıtlı bulunan 29.09.2015 tarih … nolu e fatura … yevmiye nosu ile, 16.10.2015 tarih … nolu fatura … yevmiye nosu ile, 16.10.2015 tarih … dekont nolu banka havalesi … yevmiye nosu ve 28.12.2015 tarih … nolu fatura … yevmiye nosu ile tekdüzen hesap planı ve muhasebe standartlarına uygun olarak yevmiye defterine kaydedildiği görülmüştür. Yukarıda sözü edilen 23.411.02 TL bakiyenin alacaklı şirketin 31.12.2015 tarih … yevmiye kaydı ile 2016 yılının muavin defter açılış kaydında kayıtlı olduğu görülmüştür. Dava dosyasında ki bilgi ve belgeler ile davalı tarafın beyanlarında dava konusu söz konusu faturalar ve cari hesap bakiyesine TTK ve Borçlar Kanununu hükümleri çerçevesinde itiraz edildiği yönünde bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Odeme emri ve dava dilekçesi ekinde icra takibine dayanak yapılan davacı-alacaklı tarafından davacı – borçluya cari hesap ekstresi gönderildiği konusunda da her hangi bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Davacı ve davalı şirket e fatura e defter uygulamasına tabi oldukları görülmüştür. Söz konusu uygulama kapsamındaki mükellefler birbirlerine yapmış oldukları mal ve hizmet ifalarıyla ilgili mutlaka elektronik fatura göndermeleri zorunludur. Bu konu da VUK 433 sıra nolu tebliğin b bendinde “Bu Tebliğ kapsamında zorunluluk getirilen mükelleflerin birbirlerine sattıkları mallar ve ifa ettikleri hizmetler için düzenledikleri faturaları 1/4/2014tarihinden itibaren elektronik fatura olarak göndermeleri ve almaları zorunludur.” Denilmektedir. Davacı Şirket e fatura uygulamasında TEMEL fatura uygulamasını seçmiş olduğu tespit edilmiştir. Davalı şirket takip öncesi ve takip başladıktan sonraki aşamada delillerin kendilerine tebliğ edilmediğinden haklı olarak yakınabilirler. Ancak uyuşmazlığın temel konusu olan akaryakıt teslimi ve bu teslime göre düzenlenmiş faturalar olduğu açıktır. Satıcılar tarafından kağıt ortamında düzenlenen faturaların ,zaman zaman satıcılara ulaşmadığı,postada gecikme kaybolma vb nedenlerle mümkün idi,ancak e fatura kullanan iki şirket arasında böyle bir durum mümkün değildir. Satıcı firmanın düzenlemiş olduğu e fatura, e defter ve e fatura kullanan alıcının kayıtlarına anında girmektedir. Dava konusu olan söz konusu işlemler 2015 takvim yılı içinde gerçekleştiği için davacı şirketin ,davalı şirkete zorunluluk gereği gönderdiği e faturaları kayıtlarında görmemeleri mümkün değildir. Davalı şirketin bu konuda dosya münderecatmda da anlaşılacağı üzere hiçbir itirazına rastlanmamıştır. Davacı şirketin davalı şirkete 28/12/2015 tarihinde KDV dahil 2.711,46 TL tutarında fiyat farkı faturası düzenlediği görülmüştür. Genel uygulamada satıcı firmalar satılan bir malın, değerinin düşmesi ya da piyasada ucuzlaması sonunda alıcılara düzenlenen bir fatura niteliğindedir. Dava konusu olan bu fiyat farkının nerden kaynaklandığı bilinmemektedir. Eğer satılan emtianın akaryakıt olması, akaryakıt fiyatlarının çok sık zamlanması sonucunda oluşan fiyat farkı gibi düşünülerek yapılmışsa, Davacı Şirket ile Alacaklı Şirket arasında zamanında ödenmeyen alacaklara fiyat farkı uygulanacağına dair bir sözleşmenin olması gerekir. Ancak ibraz edilen defter belgeler içinde zamanında ödenmeyen faturalarla ilgili fiyat farkı uygulanacağına dair herhangi bir sözleşme yada belgeye rastlanmamıştır.
Akaryakıt Teslimi ile ilgili tespitler
Davacı ve davalı şirketler arasında, uyuşmazlığa temel teşkil eden dava konusu, aşağıda miktarı ve tutarı belirtilmiş olan akaryakıt teslimiyle ilgilidir. Davacı şirket davalıya gönderdiği e faturalarda miktarı belirtilen akaryakıtı davalı şirket teslim ettiğini, davalı şirket yönetici ve yetkililerinin söz konusu akaryakıtı teslim almadığını ifade etmektedirler. Mal teslimi ile ilgili dosya ya fotokopi olarak 29/09/2015 tarih seri … nolu davacı şirkete ait sevk irsaliyesi ibraz edilmiştir. Davacı şirket sevk irsaliyesi 2000 litre motorin ihtiva etmekte olup, teslim alan bölümünde … AŞ. kaşesinin olduğu ve … (yada …) adlı şahsın imzaladığı, teslim eden bölümünü … isimli şahsın imzaladığı görülmüştür.Davacı şirketin davalı şirkete akaryakıt teslimi ile ilgili düzenlemiş olduğu 3 adet fatura bulunmaktadır. Bu faturalardan 2 si akaryakıt teslimine ait olup bir adedi fiyat farkı faturası olarak tanzim edilmiştir.
Fatura “ Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”şeklinde VUK 229.Maddede tanımlanmıştır. Faturalarda ki mal teslimleriyle ilgili olarak aynı kanunun maddesinin 5 bendinde “(3239 sayılı Kanunun 19. maddesiyle değişen bent) Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşman veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.)”denilmektedir.Bu düzenlemeler ışığında tacirlerin kendi işyerlerinde teslim ettiği emtia için, müşterisine kendi araçlarıyla taşıması halinde sevk irsaliyesi düzenleme zorunluluğu aşikardır. Ya da fatura ile sevk irsaliyesini birlikte düzenlemekte yasal mevzuata uygundur. İki teslimden birine davacı şirket tarafından sevk irsaliyesi düzenlendiği ve taşman malın nevi dikkate alındığında satıcı tarafından ikinci teslime ait sevk irsaliyesi ibraz etmediği görülmüştür.
Davacı şirketin mahkemeye ibraz etmiş olduğu defter belgelerinde 16/10/2015 tarihli 4.000 LT motorin disel teslimine ait sevk irsaliyesi dava dosyasına ibraz edilmediği, ancak söz konusu teslime ait düzenlenen faturanın irsaliye no sütununda … irsaliye numarasının kaydedildiği görülmüştür. Sevk irsaliyesi no’sunun faturaya kaydedilmesi yeterli olmayıp anılan belge aslının ibrazı zorunludur.
Konuyla ilgili bir diğer husus dosyada yukarıda sözü edilen sevk irsaliyesinde malı teslim alan …’un davalı-borçlu şirketin yönetici ve çalışanı olduğuna dair bir belge ya da bilgi bulunmamaktadır. Davacı tarafın dava konusu döneme ait ticari defterlerinin e defter olarak usulüne uygun olarak yapılmış olduğu, usulüne göre işlenip gerekli onayların yapılmış olduğu, faturalarla kayıtların uyumlu olduğu, dolayısıyla davacı taraf defterlerinin sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, Davacı Şirketin, yevmiye ve muavin defterlerindeki incelenen kayıtlarda, ödeme ile ilgili son kayıt tarihi olan 16.10.2015 tarihinden itibaren davalı borçlu tarafından, yapılmış herhangi bir ödeme kaydının bulunmadığı, Takibe konu olan ….AŞ.davalı şirket adına yürütülen cari hesap, Muavin defterde … kodu ile … AŞ adına,2015 takvim yılı kapanış ,2016 takvim yılı açılış kaydında 23.411.02 TL bore kaydedildiğinin tespit edildiği, Davacı şirket davalı şirkete söz konusu borç muaccel hale geldikten sonra herhangi bir cari hesap ekstresi, borç bildirimi tebliğ ettiğine dair her hangi bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrüt ile ilgili herhangi bir sözleşme veya davacı tarafından davalıya gönderilmiş herhangi bir borç ihtarnamesi bulunmadığından temerrüdün takip tarihi itibarıyla oluştuğu, bu sebeple işlemiş faiz talebinin sayın mahkemenin takdirinde olduğu, görüş ve kanaatine varıldığı açıklanmış, davalı şirketin defterleri üzerinde bilirkişi ile inceleme yaptırılması için Antalya Kemer Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, bilirkişi raporunda; ……Davalı vekili tarafından Sayın Mahkemeye dosya kapsamına CD içerisinde ibraz edilen ve e-defter olarak tutulan 2015 yılı ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan tetkik ve inceleme neticesinde; İstanbul Marmara Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü … vergi kimlik numaralı mükellefi Davalı … A.Ş. tarafından CD içerisinde dosya kapsamına ibraz edilen 2015 yılına ait Ticari Defterlerini 1 Seri No’lu Elektronik Defter Tutma Genel Tebliğ uyarınca elektronik ortamda (e-Defter) tuttuğu, bu hususla ilgili Mali Mühür, E İmza, Berat ve Elektronik Sisteme sahip olduğu, E- Defter uygulamasıyla ilgili olarak 24.12.2013 tarih ve 28861 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2 Seri Nolu E- Defter Genel Tebliğinin 3. Maddesinin b bendinde “Tüzel Kişiler elektronik defterlerini ilgili olduğu ayı takip eden üçüncü ayın son gününe kadar (Hesap döneminin son ayına it defterler kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın son gününe kadar) kendilerine ait mühür ile onaylar” hükmü yer almaktadır. Bu düzenleme çerçevesinde Davalı şirket defterlerine kayıt ettiği bilgileri yasal süresi içerisinde onaylamış, ticari işlemlerini Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olarak kayıt etmiştir.Dolayısıyla Davalı şirketin ticari defterleri sahibi lehine kesin delil vasfına haiz olduğu görülmüştür. Davalı şirketin Davacı … A.Ş. ait cari hesaplarını … numaralı hesap kodundan takip ettiği, Davalı şirketin Ticari Defter kayıtlarına göre Davacı şirkete takip tarihi olan 11.03.2016 tarihi itibariyle 23.411.02 TL BORÇLU olduğu, takibin bu miktar üzerinden devamının gerektiği, Dosya kapsamında Davacı tarafın Davalı tarafı Yasanın öngördüğü şekilde temerrüde düşürdüğüne dair herhangi bir ihtara rastlamlamadığından, Davacı tarafın Davalı tarafı Antalya …. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyası ile 31.12.2015 tarihi itibariyle temerrüde düşürdüğü, bu nedenle 23.411.02 TL Asıl Alacağa 31.12.2015 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, Tarafların tacir olması ve aradaki ilişkinin de ticari işlemden kaynaklanması nedeniyle Asıl Alacak tutarına takip tarihinden itibaren Avans Faizi İşletilmesi gerektiği, ancak Davacı tarafça Asıl Alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz talep edildiğinden taleple bağlı kalınması gerektiği, İstanbul Marmara Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü … vergi kimlik numaralı mükellefi Davalı …A.Ş. tarafından CD içerisinde dosya kapsamına ibraz edilen 2015 yılına ait Ticari Defterlerini 1 Seri No’lu Elektronik Defter Tutma Genel Tebliğ uyarınca elektronik ortamda (e-Defter) tuttuğu, bu hususla ilgili Mali Mühür, E İmza, Berat ve Elektronik Sisteme sahip olduğu, E- Defter uygulamasıyla ilgili olarak 24.12.2013 tarih ve 28861 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2 Seri Nolu E- Defter Genel Tebliğinin 3. Maddesinin b bendinde “Tüzel Kişiler elektronik defterlerini ilgili olduğu ayı takip eden üçüncü ayın son gününe kadar (Hesap döneminin son ayma it defterler kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın son gününe kadar) kendilerine ait mühür ile onaylar” hükmü yer almaktadır. Bu düzenleme çerçevesinde Davalı şirket defterlerine kayıt ettiği bilgileri yasal süresi içerisinde onaylamış, ticari işlemlerini Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olarak kayıt etmiştir.Dolayısıyla Davalı şirketin ticari defterleri sahibi lehine kesin delil vasfına haiz olduğu görülmüştür. Davalı şirketin Davacı … … A.Ş. ait cari hesaplarını 320.30.10.B0108 numaralı hesap kodundan takip ettiği, Davalı şirketin Ticari Defter kayıtlarına göre Davacı şirkete takip tarihi olan 11.03.2016 tarihi itibariyle 23.411.02 TL BORÇLU olduğu, Takibin bu miktar üzerinden devamının gerektiği, Dosya kapsamında Davacı tarafın Davalı tarafı Yasanın öngördüğü şekilde temerrüde düşürdüğüne dair herhangi bir ihtara rastlanılamadığından, Davacı tarafın Davalı tarafı Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile 31.12.2015 tarihi itibariyle temerrüde düşürdüğü, bu nedenle 23.411.02 TL Asıl Alacağa 31.12.2015 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, Tarafların tacir olması ve aradaki ilişkinin de ticari işlemden kaynaklanması nedeniyle Asıl Alacak tutarına takip tarihinden itibaren Avans Faizi İşletilmesi gerektiği, Ancak Davacı tarafça takip taleplerinde Asıl Alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz talep edildiğinden taleple bağlı kalınması gerektiği, açıklanmış, bilirkişi raporları denetime ve hükme elverişli bulunduğundan hükme esas alınmış, bilirkişi raporlarında açıklanan gerekçelerle davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının kabulüne karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının KABULÜ ile, davalı borçlunun Bakırköy …İcra Dairesi …esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin devamına,
2-3095 sayılı kanuna göre değişen oranlarda asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
3-Asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı lehine takdir edilen 2.809,32.-TL.vekalet ücreti ile davacının yaptığı 1.469,86.-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Alınması gereken 1.599,20.-TL karar harcından peşin alınan 399,81.-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.199,39.-TL harcın davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına.,
6-Kalan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili Av. … yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/02/2018
Katip …

Hakim …

Davacı Yargılama Giderleri
433,31.-TL İlk masraf
750,00.-TL Bilirkişi ücreti
+ 286,55.-TL Yargılama gideri
1.469,86.-TL