Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/50 E. 2018/195 K. 21.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/50
KARAR NO : 2018/195

DAVA : İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/12/2014
KARAR TARİHİ : 21/02/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, … A.Ş’nin …bank A.Ş’den kullanacağı krediye esas olmak 1.542.607,40 TL’siüzere tanzim edilen ve asıl borçlu … A.Ş müşterek borçlu müteselsil kefil olarak … ve … ile Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, asıl borçlu … tarafından kredi ödemelerinin aksatılması ve ödenmemesi sebebiyle davalılar ile davacı arasında yapılan görüşmelere istinaden, davacı ile..bank arasında 25/04/2011 tarihli protokol akdedildiğini ve kefil sıfatıyla davacının söz konusu banka borcunun bir kısmını ödediğini, davacının genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcunun bugüne kadar 1.542.607,40 TL’sini kefil sıfatıyla ödediğini, davalılar … ve … tarafından ödenmesi için Beyoğlu ….Noterliğinin 02/10/2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtarda bulunulduğunu, ihtarnameye davalılar tarafından bir cevap verilmemesi üzerine, Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası ile borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını, borçluların süresi içerisinde itiraz ederek takibin durdurulduğunu beyanla davalıların itirazlarının iptaline, takibin devamına karar verilmesini ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Buna karşılık davalılar vekili, kefalet ve garanti sözleşmesinin farklı olduğunu, davacının garanti veren kişi konumunda bulunduğunu ve elde ettiği maddi menfaatler nedeniyle garanti verdiğini, davacının garanti sözleşmesine dayanarak rücu hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddine ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Dava, borç üstlenen tarafından yapılan ödeme nedeniyle asıl borçluya karşı açılmış rücu davasıdır.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere;
Dava dışı .. A.Ş’nin yine dava dışı…bank A.Ş’den kullanacağı krediye esas olmak üzere tanzim edilen ve asıl borçlu …A.Ş müşterek borçlu müteselsil kefil olarak davalılar … ve … arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, asıl borçlu … tarafından kredi ödemelerinin aksatılması ve ödenmemesi sebebiyle davalılar ile davacı arasında yapılan görüşmelere istinaden, davacı ile …bank arasında 25/04/2011 tarihli protokol akdedildiği ve davacının söz konusu banka borcunun 1.542.607,40 TL’lik kısmını ödediği, davacının davalılara ödediği miktarın kendisine ödenmesi için ihtar çektiği, ihtardan sonuç alamaması üzerine de davalılar aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçluların süresi içerisinde itiraz etmesi nedeniyle iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava dışı … A.Ş’nin dava dışı bankadan aldığı krediyi ödememesi üzerine davacı ile dava dışı … Bankası A.Ş ile 25/04/2011 tarihli protokol akdedildiği ve bu sözleşmeye binaen davacının, …, bankaya olan borcundan 1.542.607,40 TL’sini ödediği hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının ödediği bu parayı müşterek borçlu müteselsil kefil olan davalılardan talep edip edemeyeceği noktasındadır.
Taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki ve dava tarihi dikkate alındığında somut olaya 6098 sayılı TBK hükümlerinin uygulanması gerekir.
Davacı ile dava dışı banka ve davalılar arasında düzenlenen 25/04/2011 tarihli protokol incelendiğinde davacının iş bu protokolü “borcu garanti eden” sıfatıyla imzaladığı, protokol içeriğinden de davacının dava dışı … A.Ş ‘nin yine dava dışı bankaya olan kredi borcunu ödemeyi taahhüt ettiği saptanmıştır.
Davacının dava dışı banka ve davalılar ile imzaladığı sözleşmenin borçun üstlenilmesi niteliğinde olduğu, gerek TBK 195 vd. maddeleri gereğince ve gerekse protokol hükümleri dikkate alındığında davacının borç üstlenmesi ile ödediği parayı aynı borcun kefillerinden rücuen talep edemeyeceği sonucuna varılmıştır. (Bkz. Yargıtay 13. HD.nin 29/05/2017 gün ve 2015/34835E-2017/6589 K sayılı aynı taraflar araısndaki kararı)
Hal böyle olunca aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
Koşulları bulunmadığından kötüniyet tazminatına karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar harcının peşin alınan 18.573,10 TL harçtan mahsubu ile bakiyesinin talebi halinde davacıya iadesine,
3-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 70.228,22 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … ‘ye verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,

5-Davalı … tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 50,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı … ‘ye verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere hazır taraf vekillerinin yüzünde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/02/2018 10:37

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

YARGILAMA MASRAFLARI
DAVALI …
2 Tebligat – 21,00 TL
3 Müzekkere – 29,50 TL
Toplam = 50,50 TL