Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/455 E. 2018/493 K. 30.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/455
KARAR NO : 2018/493

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/02/2016
KARAR TARİHİ : 30/04/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP; Müvekkili ile davalı arasında 07/11/2013 tarihli Bakırköy …. Noterliğinin …. yevmiye nolu araç satış sözleşmesi ile davaya konu … plakalı …marka 2008 model yılı dizel hususi binek otonun alım-satımının gerçekleştiğini ve aracın müvekkilinin kullanımına tahsis edildiğini, araç bedeli olan 130.000 TL’nin 07/11/2013 tarih … nolu faturaya istinaden satıcıya tevdi edildiğini, karşılıklı işlemlerin problemsiz nihayete erdirildiğini, bahse konu araca Gebze …. Ağır Ceza Mahkemesinin …. E. Sayılı dosyasından verilme 26/03/2014 tarihli ihtiyati tedbir kararına istinaden ve Gebze Gümrük Müdürlüğünün yakalamalı haczi ile el konulduğunu, mülkiyeti nizalı hale geldiğini, akıbetinin belirsiz durum oluşturduğunu, bu şartlar altında müvekkilinin aracı kullanımının söz konusu olamayacağını ve husumetin çözüm tarihinin belirsiz olduğunu, bu nedenlerle araç bedeli olan meblağın işleyecek faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, müvekkilinin ticari kimliği olması nedeniyle gelecekte doğabilme ihtimali olan ticari itibari zararlarının da bu dava çerçevesinde ileri sürülerek değerlendirilmesi taleplerinin kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davaya konu … marka aracın, müvekkili tarafından 15 Haziran 2012 tarihinde bu aracın ithalatçısı olan şirket …den araç satım bedelinin bir kısmı banka havalesi ile bakiye kısmı ise araç kredisi kullanılmak suretiyle ödenerek Bakırköy …. Noterliğinin …. yevmiye nolu araç satım sözleşmesiyle satın alındığını, bedeli banka kanalı ile ödenerek satın alınan bu aracın 07/11/2013 tarihinde Bakırköy …. Noterliğinin …. yevmiye nolu araç satış sözeşmesi ile de müvekkili şirketçe davacı tarafa satıldığını, davacı tarafın bu otomobilim alım-satımı sırasında ithat olduğu bilgisine sahip olduğunu, araç üzerine yakalama şerhinin 07/03/2014 tarihinde konulduğunu, bu şerhten sonra müvekkiline herhangi bir yazılı ihbar yapılmadığını, hak düşürücü süre geçtiğinden ve şartları oluşmadığından davanın usulden reddi gerektiği, bu nedenlerle davanın …ye ihbar edilerek ithalatçı şirketin davaya dahil edilmesini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE YARGILAMANIN ÖZETİ;
Dava, taraflar arasındaki araç satış sözleşmesi uyarınca ödenen araç bedelinin iadesi talebine ilişkindir.
Dosyaya delil olarak taraflar arasındaki araç satış sözleşmesi, araç tescil bilgileri, araç ruhsat fotokopisi, gümrük beyannamesi, Gebze …. ACM’nin …Esas … Karar sayılı dosyası, araç faturası, banka dekontları, satışlarla ilgili noter belgeleri dosyaya celp ve ibraz edilmiştir. Mahkememize yapılan incelemede davacı araç bedeli yanında değer kaybı ve araç yoksunluk bedelini talep ettiğinden aracın bedeli ve bu hususların tespiti için dosya makine mühendisi bilirkişilere tevdii edilerek bu hususta rapor alınmasına karar verilmiş, HMK 266. Madde kapsamında alınan birinci bilirkişi raporunda aynı marka ve model bir aracın 1 yıllık kiralama bedelinin 55. 000 TL olacağı tespit edilmiş, bu defa davanın itirazı ve ceza mahkemesindeki el koyma tarihi ve daha sonra bu el koymanın kaldırılarak davacıya teslim edildiği tarih itibariyle araç yoksunluk bedelinin tespiti için alınan ikinci bilirkişi raporunda aracın bedelinin piyasa rayiç değerinin günümüzde 192.000 TL olduğu ve 54 günlük araç yoksunluk bedelinin de 24.170 TL olduğu yönünde rapor düzenlenmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılamada toplanan delillere göre uyuşmazlık davaya konu …. plakalı aracın 07/11/2013 tarihinde satışından sonra bedeli ödendikten sonra davacı uhdesine geçen bu araçla ilgili Gebze …. SCM’nin 31/02/2014 tarihli el koyma kararına göre sonraki süreçte araç üzerine satılamaz ve devredilemez şerhi nedeniyle söz konusu bu hususun ayıplı olup olmadığı, hukuki bir ayıbın olup olmadığı ve davalının bundan sorumlu olup olmadığı noktalarındadır.
Mahkememizce yapılan inceleme ve toplanan delillere göre söz konusu aracın satışından sonra Gebze …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin… E. sayılı dosyasına ilişkin cevaben göndermiş olduğu 23/10/2017 tarihli yazıda ” … plaka sayılı araç üzerine Gebze…2.Sulh Ceza Mahkemesinin 31/01/2014 tarih ve … sayılı kararı ile EL KOYMA KARARI VERİLDİĞİ, Mahkememizin 26/03/2014 tarihli tensibinin 10 nolu ara kararı uyarınca …. plaka sayılı araç üzerindeki el koyma kararının kaldırılarak, araç üzerine satılamaz/devredilemez şerhi konulduğu ve satılamaz/devredilemez şerhinin halen devam ettiği” bildirilmiştir.
Araç tescil bilgilerinde de bu husus yer almaktadır. Söz konusu Ağır Ceza dosyasına göre her ne kadar 5607 Sayılı Kanuna muhalefetten dolayı kamu davası açılmışsa da Gümrük Müdürlüğünce emsal kayıtların incelenmesi sonucunda sanıklar tarafından yapılan otomobil ithalatlarında uygulanan kıymetler emsalleriyle karşılaştırıldığında hazine zararına sebebiyet verecek şekilde bir fark bulunmadığı gerekçesiyle tüm sanıkların beraatine karar verildiği, ve araçların yediemin olarak araç sahiplerine teslimine karar verildiği ve kararın henüz kesinleşmediği, devredilemez şerhinin karar kesinleşmemesi nedeniyle halen kaldırılmadığı görülmüştür. Tüm bu açıklamalar ve tespitler ışığında araçta oluşan bu durumun sebebinin Ceza Mahkemesindeki işlemler sebebiyle dikkate alındığında satıcının ayıba karşı sorumluluk hükümleri kapsamında değerlendirildiğinde beraat kararının verilmesi ya da bu kararın kesinleşmesi bu aşamadan sonra atış bedelini ödeyen iyiniyetli davacının yıllarca devam edebilecek Ceza Mahkemesinin sonucunun ve kararın kesinleşmesi mahkememizce beklenmesine gerek görülmemiştir. Davalı her ne kadar ayıp ihbar yönünden hak düşürücü süre itirazında bulunmuşsa da söz konusu ayıp araç alındıktan sonra ortaya çıktığından davalının zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazı yerinde görülmemiştir.
Davaya konu olayda hukuki ayıp söz konusu olup Sözleşme konusu şeyden amacına uygun şekilde yararlanmamızı engelleyecek kamu hukukundan kaynaklı olan sınırlamalardır.
6098 sayılı TBK 219 maddesine göre Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. denmiştir.
Konuyla ilgili YARGITAY Hukuk Genel Kurulu ESAS NO : 2011/19-597 KARAR NO: 2012/80 emsal sayılı ilamında belirtildiği gibi Açıklanan tüm bu hususlar gözetildiğinde: davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari satıma ve eldeki davaya konu aracın açık biçimde hukuken ayıplı olduğu, burada zapta değil ayıba karşı tekeffül hükümlerinin uygulama alanı bulacağı belirgin olup; her türlü duraksamadan uzaktır. Bu ayıp nedeni ile davacının mülkiyet hakkının içeriğini düzenleyen 4721 sayılı TMK’nun 683. maddesinde belirtilen yetkilerine sahip olamadığı ve bunları kullanamadığı da kuşkusuzdur.
Sonuç olarak davacının satın aldığı mala, kendisinin herhangi bir kusuru olmaksızın, kamu gücüyle el konulmuş; tasarruf hakkı kısıtlanmıştır. Hal böyle olunca; satın alan davacı açısından, o maldan elde edeceği faydanın, dava konusu menkule resmi makamlarca kamu gücüne dayanılarak el konulması tarihinde ortadan kalktığının kabulü gerekir ve böylece ortaya çıkan hukuki ayıptan -satıcının ayıba karşı tekeffülüne ilişkin hükümlere göre- davalı satıcı şirket sorumludur; burada davalının hukuki ayıbın ortaya çıkmasında kusurlu olup olmaması da sonuca etkili değildir. O halde, Gebze … Ağır Ceza mahkemesinde davaya konu aracı ithal eden firma yetkilileri hakkında açılan kamu davasında verilecek kararın- ki bu dava satıcı hakkında olsa dahi- satıcının ayıba karşı tekeffülüne dayalı eldeki davaya herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Satıcının, alıcıya karşı satılanın açıklamış olduğu niteliklere uygun olduğunu, maddi veya hukuki nedenlerle değerinin azalmasına yol açacak veya yararlanmasını engelleyecek yahut azaltacak ayıpların bulunmadığına ilişkin güvence verdiğinin kabul edildiği ve satıcı, satılan şeyin bir üçüncü kişi tarafından satım sırasında varolan bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen elkonulmasından alıcıya karşı sorumlu olduğu düzenlendiğinden Mahkememizce, hukuki ayıbın varlığının ve davalı satıcının bu ayıp nedeniyle, kusurlu olup olmadığına da bakılmaksızın, sorumluluğunun kabulü ile ceza davasının sonucu beklenmeden davalı satıcının ayıba karşı tekeffülü hükümleri çerçevesinde davacı 6098/TBK. 227 maddesindeki seçimlik haklarından aracın iadesi ve sözleşmeden dönme iradesi göstererek ödediği bedeli talep etmiş olup talep edilen araç bedelinin iadesiyle yükümlü olduğundan davacının talebinin kabulü ile davaya konu araç hakkındaki Ceza Mahkemesindeki verilen tedbir kalktığında aracın davalıya iadesi ile birlikte araç bedeli olan 130.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ve davacının değer kaybı, araç mahrumiyet bedeli gibi talepleri yönünden usulüne uygun harç yatırılmadığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın araç bedeli yönünden KABULÜ ile;
2-Davaya konu araç hakkındaki Ceza Mahkemesindeki verilen tedbir kalktığında aracın davalıya iadesi ile birlikte araç bedeli olan 130.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının değer kaybı, araç mahrumiyet bedeli gibi talepleri yönünden usulüne uygun harç yatırılmadığından bu hususlarda KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
5-492 sayılı Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 8.880,30 TL nispi karar harcından peşin alınan 2.220,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.659,60 TL nispi ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,

6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. hükümleri uyarınca 2180 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan 29,20 başvurma harcı 2220,70 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı olmak üzere 2.254,20 TL toplam harç nedeniyle yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6100 sayılı HMK’nın 326/2 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.160,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine
10-Gider Avansından kalan miktarın 6100 SY nın 333 md göre karar kesinleşince davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/04/2018

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.