Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/144 E. 2018/140 K. 08.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/144 Esas
KARAR NO : 2018/140

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 02/04/2013
KARAR TARİHİ : 08/02/2018
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/02/2018
Davacı vekili tarafından açılan Tespit davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesi ile; Müvekkilinin… başvuru no’lu …. faydalı modelinin sahibi olduğunu, faydalı model bebekleri sürekli tutmaya gerek kalmadan yıkayabilmeyi sağlayan bir platform olup davalı tarafça bu ürün izinsiz ve haksız olarak üretilip pazarlayarak satışa sunduğunu, haksız kazanç elde ettiğini, müvekkilinin yaratıcı ürünü dünyada ve Türkiye’de ilk olan ve ilk olmanın getirmiş olduğı en büyük etki olan piyasadaki önceliğini ve gelir sağlama fonksiyonunu haksız şekilde zedelendiğini, davalının bu eylemeleri haksız rekabet teşkil ettiğini, hukuki ve cezai sorumluluğunu doğurduğunu, tüm bu sebeplerle davalının haksız fiillerinin tespitini, men’ini ve haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, üretime yarar kalıp, malzeme ve diğer menkullere el konulmasını, el konulan menkul üzerinde müvekkil lehine mülkiyet hakkı tanınmasını, haksız rekabet sonucu üretilen ürünlerin satış ve dağıtımının tedbiren durdurulmasını, haksız rekabete konu ürünlere el konulmasına ve bunların imha edilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi davalı şirkete tebliğ edilmiş davalı taraf davaya cevap dilekçesi vermemiştir.
Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle TTK 55 ve 56 maddesinde düzenlenen dürüstlük kuruluna aykırı davranışlar, ticari uygulamalar davası olup, dosyada deliller toplandıktan sonra dosyada endüstri ürünleri tasarımcısı bilirkişi ve ticaret hukukçu bilirkişi ile incelemesi yaptırılmış, bilirkişi heyetinin 02/12/2015 havale tarihli raporunda; …..TPE’nün Bakırköy … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine hitaben göndermiş olduğu 28.01.2014 tarihli yazıdan, TR… y. sayılı Faydalı Model Belgesinin…. Ltd. Şti. adına kayıtlı olduğu, tescil tarihinin …, başvuru tarihinin ise 08.10.1999 olduğu, 10 yıllık koruma süresinin 08.10.2009 tarihinde dolduğu ve bu tarihten itibaren geçerliliğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dava konusu ürün “…” olup, önceki ünvanı … Ltd. Şti. olan davacı adına, 08.10.1999 tarihinde yapılan … no Tu başvuruda “… platformu olarak özetlemiştir. Tarafların ürünleri incelendiğinde davalının …. ürünün davacı ürünü ile aynılık göstermekte olup davalı ürününde davacı ürününde olduğu gibi tutucular kullanılarak yıkama yerine takılan file kumaştan mamul olup, ebad, görünüş bakımlarından aynılık göstermektedir. Bilindiği üzere, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır (TK m54 / 2 ) Haksız rekabet hallerinden başlıcaları TK m. 55 hükmünde sayılmıştır. TK m. 55/l/a/4 uyarınca, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyet ve işleri ile karıştırılmaya (iltibas) yol açacak önlemleri almak haksız rekabet halidir. Yine haksız rekabet hukukunda emek ilkesinin vurgulandığı TK m 55 / ı / e uyarınca başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma hali dürüstlüğe aykırı bir davranış nihayetinde haksız rekabet hali olarak kabul edilmiştir. Somut olaya dönüldüğünde dosya da mübrez belgelerden davacı adına … no Tu “…” ürününün faydalı model olarak tescil edilmiş olduğu, tescilin 2010 yılında yenilenmeyerek sona erdiği, davalının davacı ürünü ile aynılık taşıyan ürünü üreterek piyasaya sunduğu, belirlidir. Mezkur ürünün 1999 yılından itibaren davacı tarafından üretilerek piyasaya sunulması karşısında davalıca davacıdan önceki tarihte anılan ürünün piyasada satışa sunulduğu yahut üçüncü kişiler tarafından da üretilerek herkesçe piyasaya sunulduğu ispat edilememiştir. Haksız rekabet hukukunda temel ilke olan “emek ilkesi” dikkate alındığında ürünü ilk defa tasarlayan ve piyasaya sunan tarafın hukuki menfaatinin korunması icap etmektedir. Bu halde, mezkur ürünü ilk defa tasarlayarak üreten davacının hukuki himayeden yararlanması gerekir. Yüksek Mahkeme, özellikle marka ve ticaret ünvanı bakımından sicile daha önce tescil edilmiş bulunan yanın korunmasına işaret etmiştir (Y. 11 HD. 27.09.1983, 3581 / 8868). Dava konusu ihtilafta, davacı tarafından anılan faydalı model … yılında tescil edilmiş, 10 yıl sonra tescilin koruması sona ermişse de ilk defa tescil ettiren, ürünü ilk defa tasarlayan, piyasaya sunan davacının hukuki menfaati davalının haksız rekabeti karşısında korunur. Zira davalıca davacı ürününün aynılık taşıyan benzeri izinsiz olarak üretilip, piyasaya sunularak haksız rekabet yaratılmıştır. Bilirkişi kurulumuzca yukarıda açıklanan nedenlerle TK m.54/2, m.55/l/a/4 ve m.55/ı/c hükümleri çerçevesinde davalı fiilinin haksız rekabet eylemi teşkil ettiğinin kabulünün Mahkemenin takdirinde bulunduğu açıklanmış, patent ve faydalı model bilirkişi ile iki hukukçu bilirkişi heyetinden haksız rekabet hususunda rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyetinin 03/10/2016 havale tarihli raporunda; …….Dosyada bulunan, 28.01.2014 tarihli TPE cevabi yazısında; TR …. y. sayılı Faydalı Model Belgesinin …. Ltd. Şti. adına kayıtlı olduğu, tescil tarihinin …, başvuru tarihinin ise 08.10.1999 olduğu, 10 yıllık koruma süresinin 08.10.2009 tarihinde dolduğu ve bu tarihten itibaren geçerliliğinin bulunmadığı görülmüştür. Dava konusu ürünün “…” olup, önceki ünvanı …Ltd. Şti. olan davacı adına, 08.10.1999 tarihinde yapılan …. no’lu başvuruda “….olarak özetlemiştir. Tarafların ürünleri incelendiğinde davalının … ürünün davacı ürünü ile aynılık göstermekte olup davalı ürününde davacı ürününde olduğu gibi tutucular kullanılarak yıkama yerine takılan file kumaştan mamul olup, ebad, görünüş bakımlarından aynılık göstermektedir. Tarafların ürünlerinin tüketici kitlesinin ortalama tüketici olduğu, yani bebeği olan herhangi bir kişi olduğu, özel ve bilinçli bir tüketici kitlesine hitap etmediği, bu durumda, davalının piyasaya sürdüğü ürünün, davacı ile karıştırılmaya ve iltibasa neden olabileceği tespit edilmiştir. Davalı, davacının, dava konusu ürün yönünden üstün hak sahibi olmadığını, bu ürünün daha önce dünyada bilindiğini iddia etmişse de, bu iddiasına yönelik herhangi bir delil dosyaya davalı vekilinin talebi üzerine marka ve patent hususunda uzman bilirkişi ile inceleme yaptırılmış, sunmamıştır. Sadece, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, ürünün, halen, çeşitli platformlarda ve çeşitli markalarla satışının yapıldığını bildirmiş, buna yönelik internet çıktıları sunmuştur. Ürünün, başka şirket/şahıslar tarafından da satışının yapılması, tek başına, davanın konusuz kalmasını ve/veya reddedilmesini gerektirir bir husus değildir. Zira davacı, hakkını, istediği kişi/kuruma karşı kullanabilir. Dava konusu ihtilafta, söz konusu faydalı modeli, davacı … yılında tescil ettirmiş, 10 yıl sonra tescil koruması sona ermiştir. Ancak dava konusu ürünün tasarımım yapan, tescil ettiren ve piyasaya süren davacıdır. Davalı ise, ürünün ayırt edilemeyecek derecede benzerini, davacıdan herhangi bir izin almadan, herhangi bir hukuki hakka dayanmadan satışa sunmuştur. Haksız rekabet konusunda; 6102 sayılı yeni TTK nda, eski kanundaki “iktisadi rekabet” anlayışının terk edilerek “dürüst ve bozulmamış rekabet” in sağlanmasının amaçlandığı görülmektedir. Bu durumda haksız rekabetin çerçevesinin genişletildiği, korunan şeyin iktisadi rekabeti de içinde barındıran dürüst ve bozulmamış rekabet olduğu değerlendirilmektedir. TTK’nın 54’ncü maddesi hükmüne göre; haksız rekabete ilişkin hükümlerin düzenlenme amacı bütün katılanların menfaati, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Diğer bir deyişle, iktisadi rekabet hakkının kötüye kullanılmasının engellenmesidir. Bu durumda yasal düzenlemeyle söz konusu hakkın kötüye kullanılması halinde hukuk düzeni tarafından korunmayacağı vurgulanmış olunmaktadır. Kanunun gerekçesinde de; “…dürüst kelimesi, sadece doğru veya kanunlara uygun şeklinde anlaşılmamalıdır. Kastedilen saf, geniş anlamda, kurallara uygun, dürüst rekabettir. “Bozulmamış” rekabet ise güven duyulan bir anlamda “hilesiz” demektir. …” denilmiştir. Buna göre; rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır (TTK m54) Haksız rekabet hallerinden başlıcaları TK m. 55 hükmünde sayılmıştır. TK m. 55/l/a/4 uyarınca, başkasının mallan, iş ürünleri, faaliyet ve işleri ile karıştırılmaya (iltibas) yol açacak önlemleri almak haksız rekabet halidir. Yine, TTK md.55/l.c uyarınca , “başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma” da haksız rekabet hallerinden birisidir. Yargıtay ll.HD nin 2014/15620 E- 2015/594 E, 19.01.2015 tarihli kararına göre; ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkiline ait markanın davalı tarafından herhangi bir sözleşme yapılmadan kullanıldığını ileri sürmüş, ancak Türk Patent Enstitüsü’nden gelen yazı yanıtında, davaya konu markanın yenileme süresinin dolduğu ve hükümden düştüğü belirtilmiştir. Bu itibarla mahkemece, davacının isteminin haksız rekabet hükümlerine göre değerlendirilip, bu hukuki nitelendirmeye göre yargılama yapılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, hükümden düşen markaya dayalı olarak 556 Sayılı KHK uyarınca hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu sebeple davalı yararına bozulması gerekmiştir. Yargıtay ll.HD nin 2014/6601E- 2014/12813K, 03.07.2014 tarihli kararına göre; ÖZETİ: Karşı davacı adına tescilli faydalı model belgesinin dava tarihi itibariyle geçersiz kılınması sebebiyle esasen bu faydalı model belgesinin istemleri ile korunmakta olan bulusun serbest ve herkesin kullanımına acık olmasına karsın, karsı davalı tarafça üretimi yapılan davaya konu ürünlerin üretim faaliyetinin 6102 Sayılı TTK’nm 54 vd. maddeleri kapsamında düzenlenen haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağının da değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, sadece faydalı model belgesinin geçersiz olduğundan bahisle haksız rekabete yönelik talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davalı-karşı davacı yararına bozulması gerekmiştir. Ayrıca davalının davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği hususu araştırılmaksızın yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi de doğru görülmemiş, kararın bu yönden de bozulmasını gerektirdiği açıklanmış, davalı vekilinin talebi üzerine dosyada marka ve patent hususunda uzman bilirkişi ile inceleme yaptırılmış, bilirkişinin 09/12/2016 havale tarihli raporunda; ….6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54/2 maddesinde “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” denmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55a/4 maddesinde “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” denmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55a/5 maddesinde “Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek” denmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55c/3 maddesinde “Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak” denmektedir. 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 164. maddesinde “Patent sahibine tanınan koruma, faydalı model belgesi sahibine de aynen tanınır. Faydalı model belgesi, başvuru tarihinden itibaren on yıllık bir süre için verilir. Bu süre uzatılamaz” denmektedir. 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Karamame’nin 133. maddesinde “Patent hakkı: Koruma süresinin dolması; Patent sahibinin patent hakkından vazgeçmesi; Yıllık ücretlerin ve ek ücretlerin öngörülen sürelerde ödenmemesi; sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Hakkı sona eren patentin konusu, sona erme sebebinin gerçekleşmiş olduğu andan itibaren, toplumun malı sayılır. Bu husus, Enstitü tarafından ilgili bültende ilan edilir. Yıllık patent ücretinin ödenmemesi halinde, patent hakkının sona ermesine ilişkin sebebin ödeme yapılması gereken vade tarihi itibariyle gerçekleştiği kabul edilir” denmektedir. Dosyaya intikal etmiş Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne Türk Patent Enstitüsü tarafından 28.01.2014 tarihli gönderilen cevap yazısında; TR … Y numaralı faydalı model belgesinin … adına kayıtlı olduğu, tescil tarihinin…, başvuru tarihinin ise 08.10.1999 olduğu, 10 yıllık koruma süresinin 08.10.2009 tarihi itibari ile dolduğu ve buna ilişkin ilanın 21.10.2010 tarihli Resmi Patent Bülteninde yayınlandığı, söz konusu belgenin koruma süresinin 08.10.2009 tarihi itibari ile dolmuş olduğu ve bu tarihten itibaren söz konusu belgenin geçerliliğinin bulunmadığı belirtilmektedir. Davacı şirkete ait işbu dava konusu …. ait faydalı model belgesinin geçerlilik süresi 08.10.2009 tarihinde dolmuş olduğundan işbu dava konusu …kamuya mal olmuş ve anonimleşmiş ürün haline gelmiştir. Davacı şirkete ait işbu dava konusu … ile aynı amaca hizmet eden ve söz konusu ürüne oldukça benzer ürünlerin Türkiye’de ve dünyada üretildiği ve ayrıca Türkiye’ye ithalat yoluyla da sokulduğu dava dosyasına intikal eden delil ve belgelerden ve yapılan araştırmalardan anlaşılmıştır. Davalı şirketin ürettiği … ile davacı şirket tarafından üretilen … çok büyük benzerlik gösterdiği ve kullanım amacının ve şeklinin aynı olduğu tarafımdan belirlenmiştir. Davalı şirketin, davacı şirketin itibarını sarsmak amacıyla herhangi bir somut girişiminin olmadığı ve davacı şirketin markasını kullanmadığı delil, belge ve yapılan incelemeler sonucunda belirlenmiştir. İşbu dava konusu … ait faydalı model belgesi geçerlilik süresi dolmadan davalı şirketin ilgili üründen ticari kazanımlar sağlamadığı dosyaya intikal eden delil ve belgelerden anlaşılmıştır. İlgili üründen davalı şirketin ticari kazanımlar sağladığına dair davacı şirket tarafından herhangi bir iddia ve kanıt dosyaya sunulmamış ayrıca davalı şirketin işbu dava konusu ürünü üretip pazarlama tarihi olarak 2011 yılını beyan etmesine de davacı şirketin herhangi bir itirazı olmamıştır. Bu sebeple, faydalı modelin geçerlilik süresi bitiş tarihi olan 08.10.2009 tarihinden önce davalı şirket tarafından işbu dava konusu ürün üretilmediği ve satışı gerçekleştirilmediğinden haksız rekabet sonucu ticari kazanç sağlanmamıştır. Bu sebeple, değerlendirme 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabet hukukunda geçerli olan emek ilkesi uyarınca değil tekelleşmenin engellenmesi amacıyla 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca yapılmıştır. Davacı şirketin işbu dava konusu … ait faydalı modelinin geçerlilik süresi 08.10.2009 tarihinde dolduğu için kamuya mal olmuş olması ve ayrıca davalı şirketin davacı şirketlerin ticari itibarını zedelemeye yönelik herhangi bir somut girişiminin olmaması nedeniyle faydalı model geçerlilik süresi bitiş tarihi olan 08.10.2009 tarihinden sonra herhangi bir haksız rekabet elde etmediği kanaatine varıldığı açıklanmış, davacının yeni bir bilirkişiden rapor alınması talebi üzerine, dosyada endüstriyel tasarımcı veya endüstri ürünleri tasarımcısı, patent konusunda uzman 2 bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyetinin 25/07/2017 havale tarihli raporunda; ….6769 Sınai Mülkiyet Kanununa göre; “Teknolojinin her alanındaki buluşlara yeni olması, buluş basamağı içermesi ve sanayiye uygulanabilir olması şartıyla patent verilir.” Denmektedir. … numaralı faydalı model belgesinin davacı adına tescilli olduğu, söz konusu belgenin koruma süresinin 08/10/2009 tarihi itibari ile dolmuş olduğu ve bu tarihten itibaren söz konusu belgenin geçerliliğinin bulunmadığı yapılan inceleme sonucunda anlaşılmıştır. Davalının iddia ettiği yenilik kriterinin bulunup bulunmadı hususu; Davalı taraf … numaralı faydalı model belgesinin yenilik kriteri taşımadığını cevap dilekçelerinde belirtmiştir, heyetimizce yapılan yenilik araştırması sonucunda; 01/07/1992 rüçhan tarihli Çin menşeili ve 08/11/1994 rüçhan tarihli Amerika menşeili patent müracaatları ve istemleri davaya konu … numaralı faydalı model ile paralellik göstermektedir. O halde her ne kadar ilgili faydalı model belgesi verilmiş ise de faydalı model sisteminde araştırma ve inceleme raporları düzenlenmediği için faydalı model sahipleri başvuru aşamasında ürünlerinin yeni olduğunu taahhüt ederek belge verilmesini talep etmektedirler. Huzurdaki davada davacı tarafın … numaralı faydalı model belgesine ki süresi dolmuş olan belge olması sebebi ile de sınai mülkiyet hukuku anlamında hak sahipliği bulunmamaktadır. TTK Haksız Rekabet yönünden; Haksız rekabet kavramı ile karıştırılmaya en müsait kavram “rekabetin korunması” kavramıdır. Zira, her iki kavramın da aslî unsuru ticari rekabettir. Serbest rekabet düzeninin korunması açısından haksız rekabet hükümleri ve rekabeti engelleyen/kısıtlayan işlemleri yasaklayan rekabet hukuku mevzuatı birbirini tamamlayan düzenlemeler olarak değerlendirilebilir. Zira, her iki kavram da ticari sahada var olan rekabetin bozulmaması gerektiği düşüncesinden hareket edilerek tanımlanmaktadır. Rekabetin engellenmesi 07.12.1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da düzenlenmektedir. Buna göre, anılan kanunun amacı, “mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamaktır.” Rekabetin korunmasına ilişkin düzenlemelerin temel amacı serbest rekabet düzeninin kendisinin korunması iken, haksız rekabete ilişkin düzenlemeler ile rekabetin özneleri olan tacirler ve müşterilerin korunması amaçlanmaktadır. Davacı taraf önceki dilekçelerinde müvekkilinin … numaralı faydalı model için müracaat ettiğini, ancak yıllık harcın ödenmemesinden kaynaklı belgenin iptal edildiğini, bu sebeple TTK haksız rekabet korumasından yararlanacağını beyan etmiştir. Öncelikli olarak 6769 Sınai Mülkiyet Kanununa göre, sınai mülkiyet hakları içerisinde yer alan faydalı model belgelerinin geçerlilik süresi 10 yıl ile sınırlandırılmıştır. (Faydalı model belge kararı verilmeden başvuru patente dönüştürülebilir). Davacı taraf bu belgeyi faydalı model olarak talep etmiş ve koruma süresi 10 yıldır. Dava dosyasındaki iddia, savunma ve deliller ışığında belgenin yıllık harcının ödenmemesinden kaynaklı iptal olduğu anlaşılmaktadır. Davacı taraf dava, cevaba cevap dilekçelerinde sona eren sınai mülkiyet hakkının TTK haksız rekabet kaideleri çerçevesinde korunacağını bildirmiştir. Oysa yukarıda da belirttiğimiz gibi 6769 Sınai Mülkiyet Kanununa göre, sınai mülkiyet hakları içerisinde yer alan faydalı model belgelerinin geçerlilik süresi 10 yıl ile sınırlandırılmıştır. Bu sürenin sonunda haksız rekabet ilkelerine dayanılarak ürün üzerinde tekel piyasası oluşturmak TTK ile bağdaşmamaktadır. Şöyle ki 2017 yılında yapılan faydalı modelin koruma süresi kanuni olarak 2027 yılında dolmaktadır. Öyleyse koruma süresinin dolmasına 1 yıl kala yani 2026 yılında yıllık harcı ödenmeyerek iptal edilen belge içeriğindeki ürün için birde TTK haksız rekabet kaidelerini kullanarak tekelci bir durum yaratılmaya çalışılması Türk Hukuk sistemine aykırıdır. Bununla beraber davalı taraf … numaralı faydalı model içeriğindeki “…” adlı ürünü 2011 yılında farklı bir modülle, üzerinde geliştirme yaparak “…” adında satışa sunduğunu beyan etmiş ancak davacı taraf bu duruma hiçbir şekilde itiraz etmeyerek davalının ürünü faydalı model süresi bittikten yani 2011 yılında üretmeye başladığına rıza göstermiştir. Bunun dışında davacı tarafın 26/12/2016 tarihinde sunduğu 09/12/2016 tarihli bilirkişi raporuna itirazında, “müvekkilinin … notu “…” isimli başvurusun koruma süresinin dolduğunu, ancak davaya konu edilen “…” nin bu ürün olmadığını, müvekkilinin koruma süresi dolduktan sonra yeni bir … tasarladığını, bunun daha kullanışlı ve eraonomik olduğunu ancak bu ürün üzerinde sınai mülkiyet hakkı bulunmadığını, dolavısı ile haksız rekabet koruması altında olduğunu” belirtmiştir. Dava dosyasındaki davacı iddiaları incelendiğinde bu talebin dava konusu olmadığı aşikardır. Davacı vekili farklı bir üründen bahsederek dava konusunu değiştirmiş dava dışı bir ürünü davaya konu etmeye çalışmıştır. Davacı vekilinin bu talebi dosyada mübrez dilekçelerinde açıkça görülmektedir. … numaralı faydalı model belgesinin davacı adına tescilli olduğu, söz konusu belgenin koruma süresinin 08/10/2009 tarihi itibari ile dolmuş olduğuna, 01/07/1992 rüçhan tarihli Çin menşeili ve 08/11/1994 rüçhan tarihli Amerika menşeili patent müracaatları ve istemleri davaya konu … numaralı faydalı model ile paralellik gösterdiğine, Davacı tarafın … numaralı faydalı model üzerinde sınai mülkiyet hukuku anlamında hak sahipliği bulunmadığına, 6769 Sınai Mülkiyet Kanunu MADDE 101- (1) Başvuru tarihinden başlamak üzere, patentin koruma süresi yirmi yıl, faydalı modelin koruma süresi on yıldır. Bu süreler uzatılamaz. Olması sebebi ile süresi biten bir sınai mülkiyet hakkının TTK haksız rekabet çerçevesinde koruma süresinin uzatılmayacağına, 01/07/1992 rüçhan tarihli Çin menşeili ve 08/11/1994 rüçhan tarihli Amerika menşeili patent müracaatları ve istemleri davaya konu … numaralı faydalı model ile paralellik gösterdiği için TTK haksız rekabet unsurunda temel ilkenin “emek ilkesi” olduğu, ürünü ilk defa tasarlayan ve piyasaya sunan tarafın hukuki menfaatinin korunması gerektiği hususu göz önüne alınarak ürünü ilk üreten kişini davacı taraf olmadığına, bu sebeple de haksız rekabetin oluşmayacağına, Davacı tarafın 26/12/2016 tarihinde sunduğu 09/12/2016 tarihli bilirkişi raporuna itirazında.”müvekkilinin … notu “…” isimli başvurusun koruma süresinin dolduğunu, ancak davaya konu edilen “…” nin bu ürün olmadığını, müvekkilinin koruma süresi dolduktan sonra yeni bir … tasarladığını, bunun daha kullanışlı ve ergonomik olduğunu ancak bu ürün üzerinde sınai mülkiyet hakkı bulunmadığını, dolayısı ile haksız rekabet koruması altında olduğunu” belirttiği ürünün dava dışı bir ürün olması sebebi ile huzurdaki davada değerlendirilmeyeceğine, Davalı tarafın TTK haksız rekabet fiilleri içerisinde hareket etmediği açıklanmış, dosyada alınan 02/12/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda davalı fiilinin haksız rekabet eylemi teşkil ettiğinin kabulünün gerektiği açıklanmış, rapora yapılan itiraz sonucu yeni bir bilirkişi heyetinden alınan 03/10/2016 havale tarihli raporda da davalının fiillerinin TTK na mualefet ve haksız rekabet teşkil ettiği kanaatine varıldığı açıklanmış, dosyada alınan 09/12/2016 tarihli 3.bilirkişi raporunda ise davacı şirketin dava konusu … ait faydalı bodelinin geçerlilik süresinin 08/10/2009 tarihinde dolduğu için kamuya mal olmuş olması ve ayrıca davalı şirketin davacı şirketlerin ticari itibarını zedelemeye yönelik herhangi bir somut girişiminin olmaması nedeniyle faydalı model geçerlilik süresi bitiş tarihi olan 08/10/2009 tarihinden sonra herhangi bir haksız rekabet elde etmediği açıklanmış, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için alınan 4.bilirkişi raporunda, bilirkişi heyetinin mahkemeye sunmuş olduğu 25/07/2017 havale tarihli raporda ise, bilirkişi heyeti …. nolu faydalı model belgesinin davacı adına tescilli olduğu, belgenin koruma süresinin 08/10/2009 tarihi itibariyle dolmuş olduğu, davacı tarafın faydalı model üzerinde sınai mülkiyet hukuku anlamında hak sahipliği bulunmadığı ve 6769 sayılı sınai mülkiyet kanunu 101.maddesinde faydalı modelin koruma süresi 10 yıl olduğu, bu sürelerin uzatılamayacağı, ……, davalı tarafın TTK haksız rekabet fiilleri içerisinde hareket etmediği açıklanmış olup, 25/07/2017 havale tarihli bilirkişi raporu mahkememizce hükme ve denetime elverişli bulunduğundan bilirkişi raporunda açıklanan gerekçelerle davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu haksız rekabetin tespiti ve meni davasının REDDİNE,
2-Davalı lehine takdir edilen 2.180.-TL.vekalet ücreti ile davalının yaptığı 2.100.-TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
3-Alınması gereken 35,90.-TL karar harcından peşin alınan 24,30.-TL harcın mahsubu ile bakiye 11,60.-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu masrafların üzerinde bırakılmasına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) Davalı vekili Av. … yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda verilen karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/02/2018

Katip …

Hakim …