Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/756 E. 2018/784 K. 10.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/756 Esas
KARAR NO : 2018/784

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014

BİRLEŞEN DOSYA
BAKIRKÖY 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2014/892 ESAS 2015/297 KARAR

DAVA : Alacak (Kayıp/kaçak bedellerinin iadesi)
DAVA TARİHİ : 10/09/2014
KARAR TARİHİ : 10/07/2018
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/07/2018
Davacı vekili tarafından açılan alacak davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin … ve …. tesisat numaraları ile kullandığı elektrik enerjisini, davalı şirketle akdettiği abonelik sözleşmesi uyarınca davalı şirketten satın almakta olduğunu, elektrik dağıtım şirketlerinin ise EPDK’nun tebliğine dayanarak 01/01/2011 tarihinden itibaren abonelerinden elektrik tüketim bedellerine ilaveten “kayıp-kaçak bedeli” adı altında ve toplam fatura bedelinin yaklaşık %10 oranına tekabül eden bir tutarı tahsil ettiklerini, bu kayıp-kaçak bedelinin, elektrik dağıtım şirketlerinin enerjiyi tüketiciye ulaştırırken nakil hatlarında doğal nedenlerle veya hırsızlık suretiyle kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan kayıplarının telafisi amacıyla tahsil edildiğini, ancak dağıtım şirketlerinin kaçak elektrik kullanmaksızın faturasını düzenli ödeyen ve söz konusu kayıpta hiçbir dahili kusuru olmayan tüketicilerden söz konusu bedeli tahsil etmesinin hakkaniyet ve adalet ilkelerine aykırı olduğunu, zaman zaman yazılı ve görsel basına yansığı üzere Tüketici Hakem Heyetleri ile Mahkemelerde kayıp kaçak bedellerinin iadesi için açılan davalarda da çelişkili kararlar verildiğini, anılan bedelin iadesi yönünde verilen kararların da Yargıtay ilgili dairelerince bozulmakta olduğunu ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarih ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K sayılı ictihadı ile bu tartışmaya son verildiğini ve dağıtım şirketleri tarafından kayıp kaçak bedeli olarak tahsil edilen bu tutarın iade edilmesi gerektiğine karar verildiğini, davalının 31/01/2012 tarihinden 30/11/2011 tarihine kadar müvekkili şirketten kayıp kaçak bedeli olarak tahsil ettiğini bu hususun faturalarda açıkça görüldüğünü ayrıca bu bedellerin birer özel hukuk tüzel kişi olan taraflar arasında imzalanan abonelik sözleşmesinden kaynaklandığından her bir ödeme tarihinden itibaren faizi ile iade edilmesi gerektiğini belirterek … tesisat için davalı tarafından tahsil edilen 19.955,86 TL’sinin dava tarihi itibariyle 3.873,00 TL faizi, …. nolu tesisat için 109.949,74 TL’sinin dava tarihi itibariyle 28.703,00 TL yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkili şirkete iadesine , yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin elektrik dağıtım şirketi olmayıp özel sektör mensubu bir elektrik üretim şirketi olduğunu bu nedenle kendi adına tahsil etmediği kayıp kaçak bedelinin müvekkilinden talep ve tahsil edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin …. A.Ş adına bu bedeli müşterilerden tahsil edilerek anılan kuruma ödendiğini, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedeli mevzuat gereğince ve kapsamında tahsil edilmekte olduğunu keyfi bir uygulama olmadığını, dolayısıyla ilgili tutarın haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiği hususunun gerçeği yansıtmadığını, davaya konu kayıp kaçak bedelinin EPDK’nun kanundan doğan yetkisi ile kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlemiş bir bedel olduğunu, yasal düzenlemeler kapsamında tahsil edilen bu bedelin yargı kararı ile iadesine de karar verilmesinin mümkün olmaması gerektiğini, zira iadenin ancak ilgili yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptali veya yasama organınca yürürlükten kaldırılması ile mümkün olabileceğini, yasal düzenlemelerin yanı sıra davalının ayrıca müvekili şirket ile sözleşme imzalarken de söz konusu kayıp bedelini ödeyeceğini ayrıca kabul ve taahhüt ettiğini, dolayısıyla bu bedellerin ödenmesinin kanuni bir zorunluluk olmasının yanında davacının sözleşmeden kaynaklanan edimi olduğunu, davacının kendi rızası ile fatura borcuna binaen ödediği ve geri ödenmesi konusunda bir ihtar ve ihbarda da bulunmadığı, üstelik bedeli sadece aracı olarak tahsil etmiş olan müvekkili şirkete bu tutarlara ödediği tarihten itibaren faiz işletmesinin hukuken mümkün olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dosyamız üzerinde birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyasına davacı vekilinin vermiş olduğu dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin İstanbul’da işlettiği otelinde kullandığı elektrik enerjisini davalı şirketle akdettiği abonelik sözleşmesi uyarınca davalı şirketten satın aldığını, elektrik dağıtım şirketlerinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun tebliğine dayanarak,01.01.2011 tarihinden itibaren abonelerinden, elektrik tüketim bedellerine ilaveten “kayıp, kaçak bedeli ” ve/veya “kayıp bedeli” adı altında ve toplam fatura bedelinin %10 u oranına tekabül eden bir tutarı tüketicilerden tahsil ettiklerini, zaman zaman yazılı ve görsel basında tüketici hakem heyetleri, gerekse mahkemelerde kayıp kaçak bedellerinin iadesi için açılan davalarda çelişkili kararlar verildiğini, anılan bedelin iadesi yönünde verilen kararlar da Yargıtay ilgili Dairelerince bozulmakta olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 karar sayılı içtihadı ile tartışmaya son verdiğini ve dağıtım şirketleri tarafından kayıp kaçak bedeli olarak tahsil edilen bu tutarın iade edilmesi gerektiğine karar verdiğini, davalının 31.01.2011 tarihinden 31.03.2012 tarihine kadar müvekkili şirketten kayıp kaçak bedeli olarak tahsil ettiği toplam 109.949,74.-TLsının dava tarihi itibariyle 28.703.-TL faizi, ve dava tarihinden itibaren de her bir ödemeye işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, Müvekkili şirketin elektrik dağıtım şirketi olmadığını, özel sektör mensubu bir elektrik üretim şirketi olduğunu, kendi adına tahsil etmediği kayıp kaçak bedelinin müvekkilinden talep ve tahsil edilmesinin de mümkün olmadığını, müvekkili şirketin elektrik satması nedeni ile elektrik bedeli ile birlikte elektrik tüketicisinden toplanması mevzuat gereği olan bir tutarın sadece tahsilatçısı konumunda olduğunu, bu bedelleri mevzuat gereği dağıtım şirketleri olan …, …, …; ve …. Elektrik A.Ş. adına toplanmakta ve toplandıktan sonra da bu kurumlara intikal ettirmekte olduğunu, bu nedenle bugüne kadar kayıp kaçak bedeli olarak tahsil ettiği tutarların kendi adına tahsil etmediğinden ve Kurum’a intikal ettirdiğinden iade etmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin karşı neden … Elektrik Üretim A.Ş. tarafından kesilen faturaların da dava konusu edildiğinin anlaşılamadığını, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedeli mevzuat gereğince ve kapsamında tahsil edilmekte olduğunu keyfi bir uygulama olmadığını, kayıp kaçak bedeli, elektrik sistem altyapı ve iletimi esnasında doğan kayıpların telafisi anlamına gelmediğini, davacının sözleşme ile yükümlendiği taahhüdü ifadan kaçınmasının hukuken mümkün olmadığını, haksız ve dayanaktan yoksun davanın esastan reddini istemiştir.
Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle alacak davası olup, dosyada tüm deliller toplandıktan sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır, bilirkişinin 17/11/2015 havale tarihli raporunda; taraflar arasında … tesisat numarası ile elektrik enerjisinin satışına ilişkin 01/07/2012 tarihinde abonelik sözleşmesi imzalanmış olduğunu, dava konusu 11 adet fatura toplam tutarının davacı şirketçe ödenmiş olduğunu, …. tesisat numarası ile elektrik enerjisinin satışına ilişkin 01/06/2010 tarihinde abonelik sözleşmesinin imzalanmış olduğunu, dava konusu 17 adet fatura toplam tutarının davacı şirketçe ödenmiş olduğunu, toplam 129.905,60 TL tutarında kayıp-kaçak toplam bedeli hesap edildiğini, dosya kapsamı banka dekontları dikkate alındığında, davalı tarafından tahsil edilen 40.224,21 TL kayıp kaçak bedelinin …’a ödendiği, 89.681,39 TL kayıp kaçak bedelinin davalı şirkete ödendiği, her bir faturanın son ödeme tarihi ile dava tarihi arasında toplam 32.576,00 TL yasal faiz tutarı hesap edildiği açıklanmıştır.
Dava, Elektrik aboneliğinden kaynaklanan ve kayıp kaçak bedeli, p.s.h. bedeli, i.s.k. bedeli ve sayaç okuma bedeli olarak tahsil edilen miktarların tahsili isteğine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere;
Davacı ile davalı arasında iş yerine ilişkin elektrik abonelik sözleşmesi bulunduğu, davacının davalı tarafından abonelik sözleşmesine istinaden kullandıkları elektrik enerjisi için düzenlediği faturaları ödediğini, ancak davalının düzenlediği faturalarda tahakkuk ettirdiği alacak kalemlerinin içinde k.k. bedeli, p.s.h. bedeli, i.s.k. bedeli gibi alacakların hukuka aykırı olarak tahakkuk ettirildiği iddiasıyla iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Davanın mahkememizde yapılan yargılaması sırasında 6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanunda değişiklik yapılmıştır. 6719 sayılı değişik 6446 sayılı kanunun 17. ve geçici 20 maddesi hükümleri dikkate alındığında mahkememizce sadece davacı için tahakkuk ettirilmiş bulunan bedellerin tahakkuk tarihindeki kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olup olmadığının denetimi mümkündür.
Her ne kadar davacı 6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanunda yapılan değişikliğin anayasaya aykırılığı iddiasıyla dava açıldığı ve sonucunun beklenmesi gerektiğini talep etmiş ise de mahkememizce bu talep yerinde görülmemiştir.
Hal böyle olunca dava sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı değişik 6446 sayılı kanunun 17. ve geçici 20 maddesi hükümleri dikkate alındığında davalı tarafından tahakkuk ve fatura edilen bedellerin tahakkuk tarihindeki kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olduğu, davacının fazladan bir ödemesi bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu alacak davasının REDDİNE,
2-Davalı lehine takdir edilen 2.180,00-TL vekalet ücreti ile davalının yaptığı 45,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Alınması gereken 35,90-TL karar harcından peşin alınan 406,95-TL harcın mahsubu ile bakiye 371,05-TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacının yapmış olduğu masrafların üzerinde bırakılmasına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
1-Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu mahkememiz dosyası üzerinde birleştirilen Bakırköy … ATM nin … esas … karar sayılı dosyasındaki alacak davasının REDDİNE,
2-Davalı lehine takdir edilen 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Alınması gereken 35,90-TL karar harcından peşin alınan 2.367,85-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.331,95-TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacının yapmış olduğu masrafların üzerinde bırakılmasına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) Davacı vekili Av. …., Davalı …. Enerji vekili Av. …. yüzüne karşı verilen karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/07/2018

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.