Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/329 E. 2022/1004 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/329 Esas
KARAR NO : 2022/1004

DAVA : Haksız Haciz Sebebiyle Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/09/2014
KARAR TARİHİ : 15/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :16/12/2022
Davacı vekili tarafından açılan haksız haciz sebebiyle maddi ve manevi tazminat
davasının Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait bilgisayar ve kumaşlar davalı şirket tarafından haksız biçimde haciz ve muhafaza edilmiş, bu nedenle maddi zarar ortaya çıktığını, 12.06.2006’da kurulan Müvekkilinin …. San. Ve Tic. Ltd. Şti., …. Mah. …. Aşfaltı No:…. K:3 Esenler/İSTANBUL adresinde bulunan işyerini boş olarak kiraladığını, kiralanan taşınmazda kendisinden önce kimlerin faaliyet gösterdiğini bilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili tarafından davaya konu haciz işleminin gerçekleştiği esnada kira kontratı, kumaş ve bilgisayarlara ilişkin faturalar, vergi levhası, ticaret sicil gazetesi, imza sirküleri ve telefon faturaları ibraz edilerek dava dışı borçlularla (1- … Tekstil San. Ve Tic. A.Ş. 2- … Tekstil San. Ve Tic. Ltd. Şti.)herhangi bir alaka, muvazaa ve organik bağın bulunmadığı açıkça ispat edilmişse de müvekkiline ait tüm bilgisayarlar ve kumaşlar davalı tarafça usul ve yasaya aykırı olarak haciz ve muhafaza altına alındığını, kötü niyetli haciz ve muhafaza işlemi nedeniyle; bir ihracat firması olan müvekkilinin, kumaşların kesim-dikim ve ütü-paket işlemlerini gerçekleştiremediğini, ihracat yapamadığını ve çok büyük maddi zararlara uğradığını, bilgisayarların muhafazası nedeniyle personel de çalışamadığını, faaliyetlerin büsbütün durduğunu, yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle; Şimdilik 46.674,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından alınan talimat ile 03/03/2007 tarihinde borçlular … Tekstil ve Tic. Ltd. Şti ile …. Tekstil San. Ve Tic. A.Ş ye Bakırköy …. İcra Müdürlüğünden haciz için gidildiğini, adrese haciz için gidildiğinde adreste faaliyet gösteren …. Tekstilin şirket yetkilisi ve sahibi …borçluyla ilgisi ve alakası olmadığını belirterek istihkak iddiasında bulunduğunu, taraflarınca yapılan incelemeler sonucunda davacı ile müvekkilinin telefon numaralarının aynı olduğunu, ancak haciz işlemi sonrasında davacı tarafça aniden değiştirildiğini, borçlularla aynı adreste aynı faaliyet alanında çalışan ve yeni kurulan bir şirket olan davacı, borçlulara ait irtibat numarasını kullanmaya devam ettiğini, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, borçlular … Tekstil, … Tekstil ile davacı … şirketini kuran … Tekstil aynı adreste ortak ticari faaliyet göstermekte olan şirketler iken maddi sıkıntı sebebiyle … ve … Tekstil şirketleri adına yazılmış çekler ile factoring şirketlerine borçlanarak nakit ihtiyaçlarını giderdiklerini, bu şekilde yüklenmiş oldukları borçları ödemekten ve olası bir haciz tehlikesinden kurtulmak için de dosyanın borçluları … Tekstil ve … Tekstili birlikte faaliyet gösterdikleri adresten taşınmış gibi gösterdiklerini, bu esnada davacı şirket … kuran … Tekstil şirketi aynı adreste faaliyetlerine devam ettiklerini, borçlu şirketler adresten ayrıldıktan sonra …. Tekstil ortakları yine aynı adreste … Tekstili kurarak ticari faaliyetlerine devam ettiklerini, bölece üzerlerine borç yüklenen şirketler … Tekstil ve … Tekstil ortadan kalktığını, yerine yepyeni ve borçtan arınmış bir şirketin doğduğunu, bu tekstillerin ticari alanının tekstil sektörü olduğunu, günümüzde maddi sıkıntılarından kurtulmak isteyen şirketler sıklıkla muvazaalı işlemler ile paravan şirketler kurma yoluna gitmekte, bu şekilde borçlarından kurtulmayı amaçladıklarını, davacının belirtmiş olduğu çek tarihinin 21/10/2006 olduğunu, iddiaların aksine taşınmış olduklarını beyan ettikleri tarih borcun doğumundan çok önce olduğunu, hacizden sonra icra müdürlüğü tarafından kendilerine istihkak davası açmak için süre verildiğini, davacının mahkemede delil olarak ileri sürmüş olduğu hacizli menkullere ilişkin faturaların davacıya ait olması istihkak iddiasının doğruluğunu göstermediğini, faturanın doğruluğu ve inandırıcılığı kesin olan belgelerden olmadığını, davacı şirketin borçlu şirketlerin çalışanını tanık olarak dinlettiğini ve bu halde bile borçlu şirketlerle ilgisi olmadığını iddia ettiğini, oysa yalnız bu hususun bile borçlular ile davacı şirket arasında organik bir bağ olduğunu ortaya koyduğunu, davacının yapılan haciz işleminin haksız olduğunu ve diğer alacaklarının hacze geldiğini ve muhafaza yapmadığını belirttiğini, ancak muhafaza işlemi haczin devamı niteliğinde olup icra hukuku içerisinde haczin tamamlayıcı unsuru olduğunu, muhafaza yapılmasının kanun dışı bir şey olmadığını, alacaklının borçlunun resmi kayıtlara dayanarak haciz yapmış olduğunun açıkça ortada olduğunu, davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu tazminat taleplerinin tamamen afaki rakamlar ve kalemler olduğunu, yukarıda açıklanan sebeplerle davanın ve tazminat taleplerinin reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından icra takip dosyasının borçlusu olmamasına rağmen davacının malları üzerinde yapılan haksız haciz sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizce celbedilen Bakırköy … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas ve … karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu malların kendisinin borçlusu olmadığı borçlularının … Tekstil ve … Tekstil olduğu İstanbul … . İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından yazılan talimat ile Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …talimat sayılı dosyası üzerinden haczedilmesi sebebiyle istihkak davası açıldığı, yapılan yargılamada davanın kabulüne karar verildiği ve verilen kararının Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği görülmüştür.
Davacının maddi tazminat alacak kalemi yönünden hesaplama yapılması için bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş, 27/10/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dava konusunun davacının, davalı tarafça haksız hacze uğradığı iddiasıyla oluşan zararının maddi ve manevi olarak tazmini talebinden ibaret olduğu, Davacının ticari defter ve belgelerinin incelemeye ibraz edilmediği, işbu sebepten davacı ticari defter ve belgeleri üzerinden gerekli tespit, karşılaştırma ve incelemelerin yapılamadığı, Davalının ticari defter ve belgelerinin incelemeye ibraz edilmediği, işbu sebepten davalı ticari defter ve belgeleri üzerinden gerekli tespit, karşılaştırma ve incelemelerin yapılamadığı, Tarafların vergi dairelerinden 2006 ve 2007 yıllarına ait Ba-Bs formlarının celp edildiği, davacı …’in Ba-Bs Karşılaştırma analizlerinin ve davalının Ba-Bs Karşılaştırma analizlerinin dosyaya ulaştığı, Karşılaştırmalı Ba-Bs analizinin mantığının taraflardan birisinin ticari ilişkiyi bağlı olduğu vergi dairesine bildirmemesi durumunda diğerininbeyanı ile karşılaştırmak suretiyle uyumsuzluğu ortaya çıkarmak olduğu, Yukarıdaki çerçevede dosyaya ulaşan Ba-Bs karşılaştırma analizleri tetkik edildiğinde tarafların bildirmiş olduğu bir fatura ilişkisi bulunmadığı, dosya içeriği ve dava konusundan da böyle bir durumun bulunmadığının anlaşıldığı, dava içeriğinin haksız hacizden kaynaklanan tazminat talebinden ibaret olduğu, iki taraf arasında ticari bir ilişki bulunmadığı, Davacı ve davalı taraf ticari defterlerini incelemeye sunmadığından, tarafların vergi dairelerinden Ba-Bs Karşılaştırma analizleri celp edilmesine karşın taraflar arasında ticari ilişki olmadığının anlaşılmasından, davacının uğradığını iddia ettiği zararın tespitinin defterler üzerinden mümkün gözükmemesinden, dosyaya sunulan sair delillerin değerlendirilmesi mahkememize ait olmak üzere tarafımızca tespit yapılamadığı, sonuç ve kanaatine varılmıştır. 16/10/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle: Öncelikle 27.10.2021 Tarihli Bilirkişi Raporunda Ulaşılan Sonuçta davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunmadığı kanaatine ulaşılmış olup davalının hacizde istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişi olması ve davacı ile aralarında ticari bir ilişki olmamasının doğal olduğu, mahkememizce heyetlerine verilen görev çerçevesinde yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere, yapılan incelemede davacının talep ettiği kalemler tabloda ayrıntılı olarak ifade edilerek talep bedelleri belirtilmiştir. Takdiri mahkememizde olmak kaydı ile, tabloda belirtilen 1,2,3 ve 4 nolu zararların doğrudan zarar olduğu, 5,6,7 ve 8 nolu zararların dolaylı zarar olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Somut davamızda; davacı vekili tarafından borçlusu olmadığı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından yazılan talimat ile Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyası üzerinden kendilerine ait malların haczedilmesi sebebiyle maddi ve manevi zarara uğradıklarını ve zararın hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalı vekili ise dava konusu yerin kendisinin borçluları olan … Tekstilin verdiği faturada diğer borçlu … Tekstilin adresi olduğunu, borçlu şirket ile davacı şirketin telefonlarının aynı olduğu, haciz işleminden sonra davacının telefon numaralarını değiştirdiğini, davacı şirketin paravan şirket olarak kurulduğunu, davacının dava konusu yeri kiraladığı tarihin 01/07/2006 tarihi olduğunun beyan edildiği, ancak borcun sebebi olan çekin keşide tarihinin 21/10/2006 tarihi olduğu ve bu tarihten sonra olduğu, bu nedenlerle haksız haciz yapılmadığı ve davacının talep ettiği miktarda zararının olmadığı savunulmuştur. Davacı tarafın ticaret sicil kayıtları incelendiğinde dava konusu şirketin 12/06/2006 tarihinde kurulduğu, davacı tarafça sunulan kira sözleşmesinden dava konusu yerin 01/07/2006 tarihinde kiralandığı anlaşılmıştır. Davacı ile borçlu şirketin daha önce faaliyet gösterdiği yerde faaliyet göstermesi ve telefonlarının aynı olması tek başına davacının borçlu şirket ile birlikte hareket ettiğini, paravan şirket olarak faaliyet gösterdiği anlamına gelmemektedir. Davalı vekili borcun kaynağı olan çekin keşide tarihinin 21/10/2006 tarihi olduğunu ve bu tarihin davacının kira sözleşmesinin düzenlenme tarihinden sonraki bir tarih olduğunu ve bu durumunda davacı ile borçluların danışıklı olarak hareket ettiklerini savunmuştur. Ancak uygulamada ileri keşide tarihli çek düzenlenmesi yaygın bir durumdur. Bu sebeple bu durumda tek başına davacı ile borçluların birlikte hareket ettiklerini ve dava konusu malların borçlulara ait olduğunu göstermemektedir. Davalı vekili tarafından cevap dilekçesinden ileri sürülen söz konusu sebepler Bakırköy … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas ve …. karar sayılı dosyasında da ileri sürülmüş ve yargılama sırasında irdelenmiş, davalı tarafından savunmalarını ispatlar delil ortaya konulmadığından ve davacı ile borçlu şirketler arasındaki organik bağ ispat edilmediğinden savunmalarına itibar edilmemiş ve davacının istihkak iddiası kabul edilmiş ve karar Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Mahkememizce yapılan yargılamada da davalı tarafından davacının borçlu şirketler ile birlikte hareket ettiği, aralarında organik bağ bulunduğu ve haczedilen malların borçlulara ait olduğu hususlarını ispatlar geçerli bir delil dosyaya sunulmamıştır. Davalının ileri sürdüğü savunmalar yukarıda belirtildiği gibi tek başına davacının borçlu şirketler ile birlikte hareket ettiği, aralarında organik bağ bulunduğu ve haczedilen malların borçlulara ait olduğu hususlarını ispatlar nitelikte değildir. Bu sebeple haciz sırasında davacı tarafından kira sözleşmesi, sicil kayıtlarını, faturalar, vergi levhası gibi belgeler sunulmasına rağmen davalı tarafça basiretli bir tacir gibi davranılmamış, belgelerin doğruluğu araştırılmamış ve haczedilen malların borçlulara ait olup olmadığı hususları araştırılmadan haciz işlemi yapılmış ve bu belgelere rağmen en azından emin olununcaya kadar mallar yediemin olarak davacıya bırakılmamış ve muhafaza altına alınarak davacının zarara uğramasına sebebiyet verilmiştir. Dolayısıyla davalının haciz işlemi haksız ve davalı haciz işlemine ağır kusurludur. Bu sebeple davacı haksız haciz sebebiyle doğrudan ve dolayı maddi zararlar ile manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir.
6098 Sayılı TBK. 49 maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Aynı Kanunun 50/1.fıkrası gereğince zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Aynı Kanunun 58/1.fıkraya göre kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Ayrıca, haksız haciz nedeniyle manevi tazminat talep edilebilmesi için davalı tarafın davacı aleyhine başlattığı icra takibinde kötüniyetli ve ağır kusurunun varlığının davacı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere somut davamızda davalı tarafça yapılan haczin haksız olduğu ve davacı tarafça sunulan belgelerden bilirkişilerce tespit edildiği üzere davacının doğrudan ve dolaylı olarak maddi zarara uğradığı tespit edilmiştir. Haciz sırasında davacı tarafından kira sözleşmesi, sicil kayıtlarını, faturalar, vergi levhası gibi belgeler sunulmasına rağmen davalı tarafça basiretli bir tacir gibi davranılmamış, belgelerin doğruluğu araştırılmamış ve haczedilen malların borçlulara ait olup olmadığı hususları araştırılmadan haciz işlemi yapılmış ve bu belgelere rağmen en azından emin olununcaya kadar mallar yediemin olarak davacıya bırakılmamış ve muhafaza altına alınarak davacının zarara uğramasına sebebiyet verilmiştir. Dolayısıyla davalının haciz işlemi haksız ve davalı haciz işlemine ağır kusurludur. Bu sebeple davacı haksız haciz sebebiyle doğrudan ve dolayı maddi zararlar ile manevi tazminat talep etme hakkına sahip olduğundan ispat edilen maddi tazminat talebi yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile davacının bilirkişi incelemesi ile tespit edilen 42.387,00-TL bedel üzerinden maddi tazminatın hüküm altına alınmasına, ayrıca davalının ağır kusurlu olması dikkate alınarak davacının talep ettiği manevi tazminat talebinin tamımın kabulüne, haksız haciz tarihi itibariyle davalı temerrüte düştüğünden haksız haciz tarihinden itibaren tarafların tacir olması, icra takibine konu işin ticari iş olması sebebiyle avans faizi işletilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)Maddi tazminat taleplerine ilişkin açılan dava yönünden;
1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE;
-Dava konusu haksız haciz sebebiyle davacının uğradığı 42.387,00-TL maddi tazminatın haksız haciz tarihi olan 01/03/2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 2.895,45 TL nispi karar harcından daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan 723,86 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.171,59 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar ve tarifenin 13/1 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar ve tarifenin 13/2 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 4.287,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 14,00 TL başvurma harcı, 832,60 TL peşin harç olmak üzere toplam 846,60 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ( haklı çıkmış olduğu orana göre ) 913,185 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Kullanılmayan yargılama gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakiben yatırana iadesine,
B)Manevi tazminat taleplerine ilişkin açılan dava yönünden;
1-Açılan davanın KABULÜ İLE;
-Dava konusu haksız haciz sebebiyle davacı lehine 15.000,00-TL manevi tazminat takdiri ile takdir edilen manevi tazminatın haksız haciz tarihi olan 01/03/2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 1.024,65 TL nispi karar harcından daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan 51,23 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 973,42 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar ve tarifenin 13/1 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 51,23-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından manevi tazminat talepli dava yönünden ayrıca bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Mahkememiz kararının kesinleşmesine müteakiben dosyamız arasında bulunan Bakırköy … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının mercine İADESİNE,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.15/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır