Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1331 E. 2021/841 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1331
KARAR NO : 2021/841

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/12/2014
KARAR TARİHİ : 22/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dava dışı yabancı uyruklu ortakları tarafından imzalanmış olan yönetim sözleşmesi uyarınca kurulduğunu ve tek ortağı ve müdürü olarak davalıyı seçtiklerini, ayrıca yönetim sözleşmesinin taraflarının 20/11/2013 tarihli ek sözleşme ile kar paylaşımını düzenlediklerini, bu sözleşmeye göre müvekkili şirketin aldığı kararları ve yapacağı ödemelerin Çin uyruklu … tarafından onaylanmasının kararlaştırıldığını ve bu kişinin şirket müdürlüğüne münferit yetkili olarak atandığını, bilahare davalının şirketteki payının devredilmesi nedeniyle davalının şirket ortaklığının bitmesi nedeniyle şirket müdürlüğü görevinden alındığını ve yerine hissesini devralan ortağın atandığını, davalının kurucu ortak ve müdür olduğu dönemde şirket adına yaptığı işlemler ve tasarruflar ile müvekkili şirketi zarara uğrattığını, bu nedenle kar paylaşım sözleşmesinin işlevsiz hale geldiğini, müvekkilinin hak kazandığı 3. kişilerden olan alacaklarını yansıtma faturaları ile müdürü olduğu diğer şirket …. Havacılık…. LTD.ŞTİ uhdesine geçirdiğini, ayrıca müvekkili şirketi müdürü olduğu diğer şirket … Havacılık…. LTD.ŞTİ tarafından düzenlenen faturalar ile borçlandırdığını, bu faturaların kanuni dayanağının bulunmadığını, faturaların neye istinaden düzenlendiğinin anlaşılamadığını, davalının onay alması gereken … ‘dan onay almadığını, bilgi vermediğini, görevinin sona ermesinden sonra ihtarla ticari defterleri iade ettiğini, müvekkili şirket ortaklar kurulunun defterlerin tesliminden sonra toplanarak davalının müdür olduğu döneme ilişkin bağımsız denetçiden rapor alınmasını kararlaştırdığını, düzenlenen 23/09/2014 tarihli bağımsız denetçi raporunda davalının müvekkilini en az 400,000,00 TL zarara uğrattığının belirlendiğini, davalının müvekkilinin çıkarlarını gözetmeyerek, rekabet ve bağlılık borcuna aykırı davranarak bu zararın oluşmasına neden olduğunu ileri sürerek TTK 553. maddesi gereğince belirsiz alacak davası olarak şimdilik 100.000,00 TL alacağın avans faiziyle davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının zararını belirleme imkanı bulunduğundan belirsiz alacak davası açamayacağını, davanın bu nedenle reddi gerektiğini, müvekkilinin pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, davanın bu nedenle de reddi gerektiğini, dava dilekçesinde talep sonucunun açıkça belirtilmediğini, davacının ortaya bir zarar koymadığını, davacının bildirdiği yönetim sözleşmesine müvekkilinin taraf olmadığını ve bu sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün de bulunmadığını, davacının sunduğu faturaların ticari hayatın olağan akışı içinde kesilen faturalar olduğunu ve davacı şirketin bir zararının bulunmadığını, davacının … şirketinden aldığı hizmetlere ilişkin kesilen faturalarda hiçbir hukuka aykırılık bulunmadığını savunarak davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, şirket yöneticilerinin sorumluluğuna ilişkin olup, uyuşmazlık davalı şirket eski müdürünün davacı şirketin zararına yol açıp açmadığı, açmış ise sorumluluğu bulunup bulunmadığı, var ise ne miktar zarardan sorumlu olduğu hususlarındandır.
Dava, limited şirket yöneticisinin sorumluluğu davası olup, somut olaya davalının sorumlu tutulduğu dönem itibariyle 6762 sayılı Yasanın uygulanması gerekmektedir. Buna göre, yöneticinin şirketten almış olduğu paralar varsa bunları iade ettiğini veya şirket işlerinde kullandığını ispatlayarak ancak sorumluluktan kurtulabilir.
Şirketin temsil ve idaresinden sorumlu bulunan yöneticilerin şirket işlerinde gösterecekleri dikkat ve basiret hakkında 6762 sayılı TTK’nun 320. maddesi, Borçlar Kanunu’nun 528/2. maddesine atıf yapmıştır. Buna göre şirket yöneticileri bir vekil gibi sorumludur. Şirket ile yöneticiler arasında vekalet ilişkisi söz konusu olup, yöneticiler kanun ve anasözleşme hükümleri ile genel kurullar tarafından alınan kararlar uyarınca şirket yararını gözeterek şirketin temsil ve yönetimini gerçekleştirmekle yükümlüdür. Şirket yöneticileri kasti veya ihmali hareketleri sonucu şirketi zarara uğratmaları halinde meydana gelen zarardan sorumludurlar. Bu itibarla, yöneticilerin şirkete karşı sorumluluğu kusur sorumluluğu niteliğinde ise de, TTK’nun 338. maddesi uyarınca meydana gelen zararda bir kusuru olmadığının ispat yükü şirket yöneticilerine ait bulunmaktadır. Bir başka deyişle, yöneticinin sorumluluğu ispat yükü tersine çevrilmiş bir kusur sorumluluğu olup, yöneticinin zararın meydana gelmesinde kusursuz olduğunu ispat etmesi gerekmektedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde bilirkişi inceleme günü belirlenerek Mali Müşavir …, Lojistik ve Taşımacılık Uzmanı … ve Yrd.Doç.Dr. …’den rapor alınmasına karar verilmiş, alınan bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak;”1. Davacı şirket eski müdürü davalının şirkete kusuru ile vermiş olduğu zararları tazmin ile yükümlü olduğu,
2. … tarafından tanzim edilen kargo faturalarının düşük bedelle ve yansıtma faturası olarak … itd. Şti.’ye düzenlenmesinden ötürü oluşan şirket zararı sebebiyle davalının kusurlu olduğu ve zararı tazminle yükümlü olduğu,
3. Yönetim sözleşmesine göre davacı … Ltd.Şti. lehine kar paylaşımına yer verilmediğinden ve davacının kar paylaşımına yönelik başkaca delil bulunmadığından davacının kar paylaşımına ilişkin zarar talebinin kabul göremeyeceği,
4. Dava dışı … Ltd. Şti.’ye düzenlenen yansıtma faturalarına konu taşımaların davacı tarafından gerçekleştirildiğinin ispatlanması halinde, bu faaliyetten kaynaklanan gelirlerin dolaylı olarak yansıtma faturası tanzim edilmek suretiyle … Ltd. Şti. ‘ye aktarılması sebebiyle oluşacak zarardan davalının sorumlu olduğu, bu aşamada dosyada faturalara konu taşımacılık kargo faaliyetinin davacı tarafından gerçekleştirildiğine yönelik bir delil bulunmadığı,
5. Dava dışı … Ltd, Şti. tarafından davacı şirket adına tanzim edilen faturalarının soyut ve dayanaksız olduğu, fatura konusu harcamalara ilişkin hiçbir delilin bulunmaması ve fatura konularının olağan harcama olarak nitelendirilememesi sebebiyle, dayanaksız faturalar sebebiyle oluşan zararın davalı tarafından tazmin edilmesi gerektiği,
6. Bahsi geçen bu zararlar sebebiyle davalı müdürün görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirket menfaatlerini dürüstlük kuralına uyarak gözetmekle yükümlülüğüne aykırı davrandığının sabit olduğu, davalının TTK md.369 hükmüne uygun davranmadığı, bununla beraber davalı müdürün dava dışı … Ltd. Şti.’ne ortak olması ve davacı şirket ile bu kapsamda yaptığı dava konusu işlemlerin TTK md.395-396 hükmüne aykırılık teşkil ettiği, davalı müdürün kusuruyla oluşan şirket zararlarının davalıdan tazmin edilebileceği,
7. Zarar tutarının hesaplanabilmesi için, sadece davacının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılması yeterli olmayıp, ayrıca dava dışı … Havacılık Taşımacılık ve Turizm Ltd. Şti. ile … & … firmasına ve … firmasına ait ticari defterler üzerinde inceleme yapılması gerektiği,”kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 5 nolu celsesinde ; alınan bilirkişi raporu kapsamına, davacı vekilinin beyanına göre dava dışı … şirketinin davacı şirket ile ilişkide bulunduğu yılları kapsayacak şekilde sunacağı ticari defter ve belgelerinin incelenmesi suretiyle bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına,
2-Dava dışı 3. kişi … Havacılık ….Ltd. Şti’ne “ davacı şirket ile davalı arasındaki dava nedeniyle şirketinizin davacı şirket ile ticari ilişkide bulunduğu dönemleri kapsayacak şekilde ticari defterleriniz ve kayıt ve belgelerinin üzerinde bilirkişi incelemesi yapılacağından, bu dönemleri kapsayan ticari defter ve belgelerinizi inceleme gününde mahkememiz duruşma salonunda hazır etmeniz, aksi takdirde HMK 221. maddesi hükmü gereğince tanıklığa ilişkin hükümler gereğince işlem yapılacağı” ihtarlı davetiye tebliğine karar verilmiştir.
Mahkememizin 6 nolu celsesinde ; geçen ara kararı gereğince dava dışı … şirketine inceleme gününün tebliğ edildiği, ancak inceleme günü ticari defter ve belgelerini ibraz etmediğinden bilirkişi incelemesinin yapılamadığına ilişkin tutanak tutulduğu görülmüş ve 08/06/2016 tarihli duruşma tutanağı 1 ve 2 nolu ara kararları gereğince usulüne uygun tebligata rağmen ticare defter ve belgelerini sunmayan dava dışı 3.kişi … … LTD ŞTİ hakkında HMK’nın tanıklığa ilişkin hükümlerinin kıyasen uygulanarak 2010-2011-2012-2013 ve 2014 yıllarına ait yevmiye, envanter ve kebir defterinin 3.kişi bu şirketten zorla alınarak mahkememize getirilmesinin sağlanması için bu şirketin merkez adresi emniyet müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, ticari defter ve belgeler sunulduğunda mahkeme kasasında muhafazasına karar verilmiş, fakat 14. celseye kadar dava dışı …’ nin ortağı veya müdürünün tespitine ilişkin müzekkere sonuçları beklenmiştir.
Mahkememizin 14 celsesinde; “1- Davalının ticari defter ve belgelerinin ibrazı için tanklık hükümlerinin uygulanmasına karar verilen dava dışı …… LTD.ŞTİ’nin ortağı ve önceki müdürü olduğu anlaşıldığından davalı vekiline bu şirkete ait 2010-2011-2012-2013 ve 2014 yıllarına ait yevmiye, envanter ve kebir defterinin bir suretini sunması için iki hafta kesin süre verimesine,aksi halde bu defterleri sunmaktan kaçınmış sayılacağının ihtarına, ihtarın bu tutanağın tebliği suretiyle yapılmasına. Defterler sunulduğunda kasaya alınmasına, aynı hususta dava dışı şirketin şimdiki müdürünün kimlik bilgileri ve adresi davacı vekilince bildirildiğinde aynı hususta tebligat çıkartılmasına,
2-Dava dışı …… LTD.ŞTİ’nin 2010-2011-2012-2013 ve 2014 yıllarına ait Ba ve Bs formlarının gönderilmesinin istenmesine,
3-1 ve 2 nolu ara kararı gereğince ticari defter ve belgeler sunulduğunda dosya ile birlikte önceki bilirkişi kuruluna tevdi ile önceki ara kararı gereğince ek bilirkişi raporu tanzim edilmesinin istenmesine,” karar verilmiş,
Daha sonra dava dışı … şirketi müdürünün adres tespiti ve beyanını alınması için müzekkereler yazılmış 21. Celseye kadar yapılan araştırmalardan sonuç alınamamıştır.
Mahkememizin 08/01/2020 tarihli duruşmasında; “1-Alınan bilirkişi ön raporunda ibrazı istenen ticari defterlerin ibrazının sağlanmadığı anlaşıldığından dosyanın önceki bilirkişi kurulan tevdi ile bu durum gözetilmek suretiyle davavacının isteyebileceği tazminat miktarı konusunda rapor alınmasına,” karar verilmiş, alınan 31/08/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak;” Kök raporda arz edilen, dava dışı … Havacılık … Ltd. Şti. ne düzenlenen yansıtma faturaların konu taşımaların davacı … Havacılık … Ltd. Şti. tarafından gerçekleştirildiğinin ispatlanma halinde, bu faaliyetlerden kaynaklanan gelirin dolaylı olarak yansıtma faturası tanzim edilme suretiyle … Havacılık … Ltd. Şti.” ne aktarılması sebebiyle oluşacak zarardan davalı …’ nun sorumlu olabileceği, bu aşamada dosyada hava kargo taşımacılık faaliyetini davacı tarafından gerçekleştirildiğine yönelik bir delil bulunmadığı, Teknik bilirkişi görüşü de dikkate alınarak, kök raporda ulaşılan görüşte değişikliği gerektirecek her hangi bir durumun bulunmadığı,”kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekiline 21 celse ara kararı gereğince davalı eski şirket ortağı ve müdürüne sorumluluk davası açılmasına ilişkin ortaklar kurulu kararı sunulması için süre verilmiş, davacı vekilinin 06/01/2020 tarihli ortaklar kurulu kararını sunulduğu görülmüştür.dü.
Mahkememizin 24. Celsesinde; Bilirkişi kök ve ek raporunda davacı şirketin zarara uğradığı ve zararından davalının sorumlu olduğu yönünde kanaat bildirilmiş olmasına rağmen hüküm kurmaya elverişli zarar miktarının tespitine yönelik sonuç bildirilmediği görülmekle mevcut dosya kapsamına göre ve dava dışı şirketin ticari defterlerine yapılan ihtarlara rağmen HMK 221 md kapsamında sunulmamış olduğu, ticari defter ve belgeleri sunulmayan davalı şirketin söz konusu defterlerin ilgili olduğu dönem itibariyle yetkilisinin de yine dosyamız davalısı olduğu hususları nazara alınarak mevcut delillere göre hüküm kurmaya elverişli sonuç ve kanaat bildirilmesi için dosyanın önceki bilirkişi heyetine tevdi ile ek rapor alınmasına karar verilmiş; alınan 11/06/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak;”Davacı iddiası emsallerin 2,5 katı kadar yüksek fatura tutarları olup heyetimizce yapılan değerlendirmelerde yapılan işlemlerin sektör mutad uygulamalarına göre 2 kat yüksek fiyattan emsallere uygun olmayan şekilde faturalandırıldığı; ilişkili taraflarla yapılan örtülü kazanç aktarımı mahiyetinde işlemlerin bir kısmının da gerek olmadığı halde davalı tarafından ilişkili taraf … şirketine yönlendirildiği; TBK 50/2 uyarınca uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarının hakkaniyete uygun olarak belirleneceği hükmü çerçevesinde, heyetimizce emsale uygun olmayan ve yine yüksek tutarlı faturalar ve gerekmediği halde … tarafından davalı şirkete fatura edilen tutarlar sektör uygulamaları dikkate alındığında yaklaşık 2/3 oranına tekabül edip bu çerçevede 761.398,75 TL * 2/3=507.599.167 TL şirket zararı mevcut olduğu, bu miktara dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceği” kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekilince 16.07.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; 100.000 TL bedelle açılan belirsiz alacak davasını 407.599,167 TL arttırarak 507.599,167 TL’ye ıslah ettikleri beyan edilerek; 507.599,167 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi arz ve talep edilmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiş, buna göre davalı şirket yöneticisi tarafından yapılan işlemlerin sektör mutad uygulamalarına göre 2 kat yüksek fiyattan emsallere uygun olmayan şekilde faturalandırıldığı; ilişkili taraflarla yapılan örtülü kazanç aktarımı mahiyetinde işlemlerin bir kısmının da gerek olmadığı halde davalı tarafından ilişkili taraf … şirketine yönlendirildiği anlaşılmakla davacı şirketin davalı yönetici tarafından zarara ve sorumlu olduğunun tespit edildiği, dava dışı … firmasınca ticari defter ve belgelerin sunulmaması nedeniyle tam olarak zarar hesabı yapılamamış olsa da; TBK 50/2 uyarınca uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarının hakkaniyete uygun olarak belirleneceği hükmü çerçevesinde, bilirkişi heyetince emsale uygun olmayan ve yine yüksek tutarlı faturalar ve gerekmediği halde … tarafından davalı şirkete fatura edilen tutarlar sektör uygulamaları dikkate alındığında yaklaşık 2/3 oranına tekabül edip bu çerçevede 761.398,75 TL * 2/3=507.599.167 TL şirket zararı mevcut olduğu değerlendirilmiş olmakla, mahkememizce bu değerlendirmeye itibar edilerek ıslah edilen miktar üzerinden davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile 507.599,16 TL tazminatın dava tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 8.668,52 TL karar harcının peşin alınan 3.415,50 TL ve 7.075,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 1.821,98 TL ‘sinin davacıya iadesine,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 42.429,96 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 61,10 TL başvurma harcı ile 3.415,50 TL peşin harcın ve 7.075,00 TL ıslah harcının davalı tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 2.956,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/09/2021 11:17

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.