Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/7 E. 2023/104 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/7
KARAR NO : 2023/104

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 03/01/2023
KARAR TARİHİ : 02/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 03/01/2023 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ; Müvekkilinin davalı şirkette %20 hisseye sahip olduğunu, davalı şirketin diğer paydaşlarının %40 hisse ile … ve %40 hisse ile … olduğunu, …’nun 2015 yılından itibaren davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğunu, 03/09/2020 ile 16/12/2022 tarihleri arasında da şirketin tek başına yönetimini ve yönetim kurulunu oluşturduğunu, şirketi tek başına yöneten tek yönetim kurulu üyesi …’nun şirketin 2021 yılı olağan genel kurulunu yapmadığını, bunun üzerine müvekkili ile diğer ortağın 2021 yılı olağan genel kurulunun yapılması ve çağrı için Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açtıklarını, bu mahkemenin kararı neticesinde 16/11/2022 tarihinde şirketin 2021 yılı olağan genel kurulu yapıldığını, bu kurulda şirket yetkilisi olan ve finansal tabloları kendisi hazırlayan …’nun finansal tabloların görüşülmesinin ertelenmesini istediğini, genel kurulun 16/12/2022 gününe ertelendiğini, …’nun 1 ay sonrasına ertelenen genel kurulun 16/12/2022 tarihinde de yapılmasını engellemek için 2 ayrı mahkemede tedbir talebinde bulunduğunu ancak bu taleplerinin reddedildiğini, genel kurulun 16/12/2022 tarihinde tüm paydaşların ve kayyımın katılımı ile yapıldığını, bu genel kurulda gündeme bağlı olarak yönetim kurulunun kötü yönetimi nedeni ile görevinden alınarak yeni yönetim kurulu üyelerinin oy birliği ile seçildiğini, genel kurul kararlarının …. tarihinde ticaret sicili gazetesinde yayınlandığını ve yeni yönetimin göreve başladığını, davalı şirketin önceki yönetim kurulu üyesi …’nun tek başına yönetim kurulu üyesi olmasını kötüye kullanarak olağan genel kurulun yapıldığı aynı gün ve saatlerde yeni yönetim kurulu kararı alarak olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmasına ve gündemine karar verdiğini ve bu durumu noterde tescil ettirdiğini, genel kurulun yapıldığı esnada yeni yönetim kurulunun seçildiğini bilen eski yönetim kurulu üyesi yetkisi dışında bu kararı aldığını, her ne kadar kararda önceki gün tarihi 15/12/2022 yazıyor ise de karar defterinde mevcut noter kaşesinden de anlaşılacağı üzere yetkisinin kalmadığı gün verilen kararın yapılan noter tasdiki ve tescilinin hukuken geçersiz olduğunu, yetkisiz yönetim kurulu üyesinin yapacağı olağanüstü genel kurul yapılması kararının yok hükmünde ve kötü niyetli olduğunu, alınan yönetim kurulu karar ve içeriğinin TTK 391. Maddede örnek olarak sayılan butlan sebeplerinin tamamına aykırılık teşkil ettiğini, alınan olağanüstü genel kurul kararının 3 ve 4 nolu gündem maddesinin tartışılması ve uygulanmasının kanunen mümkün olmadığını, kanuna aykırı kararların geçersiz olduğunun da izahtan vares olduğunu, …’nun bu gündem maddesinde bir takım dosyalarda şirketi kendisinin temsil etmesi hususunun yer aldığını, yönetim kurulunun karar alma yetkisinin devrine, temsil yetkisinin veya temsil yetkisi çerçevesinde gerçekleştireceği işlemlerin genel kurulun onayına bağlanacağına ilişkin yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunu, genel kurulca herhangi bir kimseye şirketin bir davada temsil edilme yetkisinin verilmesinin hukuken mümkün olmadığını, bahsedilen konu ve kararların tamamen yönetim kurulunun görev ve yetkileri dahilinde olduğunu, önceki yöneticinin görevden alınması ile aynı gün bu kararları alarak kendisine sonraki dönemlerde paralel yönetim kurulu üyeliği bahşetmeye çalıştığını, TTK’nın 357. Maddesinde pay sahiplerinin eşit şartlarda eşit işleme tabi tutulacağı hükmünün düzenlendiğini, müvekkilinin davalı şirkette %20 azlık hissesine sahip olduğunu, açıklanan gerekçeler ile hukuka aykırı şekilde alınan olağanüstü genel kurul kararına karşı yasal hakların kullanılamama durumu ile gündem maddelerinin eşit işlem ilkesine ve kanunun emredici hükümlerine aykırı olması sebebi ile olağanüstü genel kurulun yapılmasının mümkün olmadığını, henüz genel kurul yapan ve 1 yıl süre ile oybirliği ile yönetim kurulu seçilen davalı şirkette yeniden genel kurul yapılması ve aynı gündem maddelerinin görüşülmesinin hukuken mümkün olmadığını, davalı şirketin yönetimi ve sağlıklı işleyişi bakımından telafisi güç olan zararlar meydana geleceğini, bu nedenle 10/01/2023 tarihinde yapılacak olağanüstü genel kurulun yapılmaması yönünde tedbir kararı verilmesini, alınan yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmenin zorunlu hale geldiğini, bu nedenlerle … Merkezi A.Ş.’nin 10/01/2023 tarihinde yapılacak olağanüstü genel kurul ve gündemine dair 16/12/2022 tarihli 2022/02 nolu yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğünün tespitine, karara konu genel kurulun yapılmasının şirketin işleyişine zarar verecek olması ve müvekkilinin hak kaybına uğrayacak olması nedeniyle yapılmaması yönünde tedbir verilmesine bu yönde ara karar tesisine, genel kurul gündem maddelerinin eşit işlem ilkesine, ahlaka ve kanunun emredici hükümlerine aykırılığı nedeniyle butlanının tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı …. İLETİŞİM A.Ş. vekilince mahkememize sunulan 25/01/2023 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle ; Müvekkili şirketin 3 ortağı bulunduğunu, 03/09/2020 ile 16/12/2022 tarihleri arasında şirket yönetiminin tek başına … tarafından yürütüldüğünü, genel kurul ile aynı gün 16/12/2022 tarihinde görevi sona eren müvekkili şirketin diğer ortağı … tarafından bir yönetim kurulu kararı alındığını ve 10/01/2023’de tekrar yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi, ortaklar arasında yaşanan ihtilaflarda şirketin kendisinin tarafından temsil edilmesi, şirkete denetçi tayini ve bunun gibi sair hususlarda gündem belirlendiği ve olağanüstü genel kurul kararı alındığının görüldüğünü, şirket ortakları arasında yaşanan kişisel husumetlerin şirketin işleyişine zarar verdiğini, yeni yönetim kurulunun tamamen ortaklar dışındaki kişilerde teşekkül ettiğini, 16/12/2022 tarihli genel kurulda şirket yönetim kurulunun 1yıl süre için oybirliği ile seçildiğini ve göreve başladığını, mahkemenin 05/01/2023 tarihli tensip tutanağının 14. Maddesi uyarınca 10/01/2023 tarihli genel kurulun tedbiren yapılmadığını, mahkemece 05/01/2023 tarihli tensip tutanağının 9. Maddesi uyarınca da Türkiye Ticaret Sicili Gazetesine ilan yapıldığını beyan eder dilekçe sunulduğu görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin ,15/12/2022 gün ve 2022/2 sayılı yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
TTK’nın 391 nci maddesi hükmü “Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle;
a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan,
b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,”şeklinde olup madde hükmüne göre bir kısım yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespitinin mahkemeden istenebileceği belirtildikten sonra örnekleme yoluyla batıl olabilecek kararlar sayılmıştır.Ancak maddede bahsi geçen hükümsüzlük halleri sınırlı sayıda değildir.
Somut olayda,dava konusu yönetim kurulu kararı incelendiğinde,şirket yönetim kurulunu tek başına oluşturan …’nun 15/12/2022 tarihinde şirket genel kurulunun olağanüstü toplanması amacı ile karar aldığı ve bu kararın ilan edildiği görülmektedir.Görünüş itibariyle anılan yönetim kurulu kararının batıl olduğuna ilişkin bir sebep olmamakla birlikte,konunun dürüstlük kuralı çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Dürüst davranma” başlıklı 2. maddesinde;”Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre; dürüstlük kuralı, herkesin uyması gerekli olan genel ve objektif bir davranış kuralıdır. Genel olarak dürüstlük kuralı kişilerin tarafı oldukları hukuki ilişkilerde dürüst, namuslu, ahlâklı ve diğer kişilerde yaratılan güvenle tutarlı şekilde davranmalarını ifade eder. Buna göre belirli bir hukuki ilişkide dürüstlük kuralına uygun davranış; toplumdaki dürüst, namuslu ve orta zekâlı bir kişinin, genel ahlâk, doğruluk ve karşılıklı güven esaslarına uygun davranış biçimidir. Dürüstlük kuralına uygun bu davranışın belirlenmesinde, toplumda geçerli olan genel ahlâk kuralları, günün adet ve uygulamaları, davranışın söz konusu olduğu hukuki ilişkilerin içerik ve amaçları da dikkate alınacaktır (Dural, M. / Sarı, S.: Türk Özel Hukuku 6. Baskı İstanbul 2011, s.226-227)Diğer bir anlatımla dürüst davranma “bir hak sahibinin hakkını kullanırken veya bir borçlunun borcunu yerine getirirken iyi ve doğru hareket etmesi yani dürüst, makul, fiilinin neticesini bilen, orta zekâlı her insanın benzer hadiselerde takip edecek olduğu yolda hareket etmesi” anlamındadır.
TMK’nın 2. maddesinde, hukuk düzeninin kişilere tanıdığı bütün hakların kullanılmasında göz önünde tutulması ve uyulması gereken iki genel ilkeye yer verilmektedir: Bunlar dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağıdır. Hukuk düzeni, kişilere tanıdığı her bir hakkın kapsamı ile bunların kullanılmasının şartlarını ve şeklini ilgili hak yönünden özel olarak düzenlemiştir. Ancak, hayatın sonsuz ihtimâllerinin önceden öngörülmesinin ve bunların en küçük ayrıntılara kadar düzenlenmesinin imkânsızlığı karşısında, bütün hakların kullanılmasında dikkate alınacak genel bir sınırlama koyma ihtiyacı duyulmuştur. Dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı, bu açıdan uyulması gerekecek genel kurallar olarak karşımıza çıkmaktadır (Dural/Sarı, s. 225).
TMK’nın 2. maddesinde, hakların dürüstlük kuralına uygun kullanılması gerektiği ifade edilmiş, ardından hakların açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı belirtilmiştir. Bu ifade şeklinden yola çıkarak; bir hakkın kullanılmasında dürüstlük kuralına uyulmamasının müeyyidesinin, bu hakkın açıkça kötüye kullanılmış sayılması ve hukuken korunmaması olduğu kabul edilebilir (Dural/Sarı, s.225).
Bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması suretiyle başkasına bir zarar verilmesi hakkın kötüye kullanımını oluşturur. TMK’nın 2. maddesinin 1. fıkrası herkesin haklarını, toplumda geçerli doğruluk dürüstlük ve iş ilişkilerinin gerektirdiği karşılıklı güven anlayışına uygun olarak kullanmasını emreder. Hakkın kullanımı ölçütünü Türk Medeni Kanununa göre dürüstlük kuralları verir. Bunun yanında ayrıca hak sahibinin başkasını ızrar kastıyla hareket etmiş olup olmadığını araştırmaya gerek yoktur. Önemli olan başkasına zarar vermek kastı değil, hakkın dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanılması sonucunda başkasının zarar görmüş olmasıdır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde,davalı şirket yönetim kurulunun 16/12/2022 tarihinde mahkeme kararı ile genel kurul yapılmasına karar verilmiş olmasına rağmen 15/12/2022 tarihinde,10/01/2023 tarihi için genel kurul yapılmasına karar verilmesi,16/12/2022 tarihinde davalı şirketin genel kurulun yapılması birlikte değerlendirildiğinde alınan yönetim kurulu kararının dürüstlük kuralına açıkça aykırı olduğu anlaşıldığından davalı şirketin 15/12/2022 gün ve … sayılı yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;Davalı şirketin,15/12/2022 gün ve 2022/2 sayılı yönetim kurulu kararının TTK’nın 391.maddesi uyarınca batıl olduğunun TESPİTİNE,
2-Harç peşin alındığından, yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından ödenen 179,90 Başvurma Harcı, 179,90 Peşin Harç ile 25,60 TL vekalet harcının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 6 tebligat+posta ücreti 38,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 550,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 308/(e) maddesinin ikinci fıkrasıs hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 2 hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekili ve madahil vekilinin yüzlerine karşı, oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı 02/02/2023

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪