Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/517 E. 2023/497 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/517 Esas
KARAR NO : 2023/497

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/05/2023
KARAR TARİHİ : 25/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 01.03.2018 tarihinde işletme sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin davalı … içerisinde bulunan kafe ve sosyal tesislerin işletmesini üstlendiğini, sözleşme kapsamında kapsamında doğmuş, ancak müvekkiline ödemesi yapılmayan alacakların tahsili amacıyla taraflarınca 13.03.2023 tarihinde Küçükçekmece İcra Dairesi …. Esas sayılı dosyası ile genel haciz yolu ile takip başlatıldığını, düzenlenen ödeme emrinin borçluya 25.03.2023 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlunun süresi içerisinde 27.03.2023 tarihinde dosya kapsamına sunduğu itiraz dilekçesi ile dosya borcuna, ödeme emrine, faize, fer’ilerine ve imzaya itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu gereğince 03.04.2023 tarihinde …. başvuru numarası ile Küçükçekmece Arabuluculuk Bürosuna başvuru yapıldığını, yapılan arabuluculuk görüşmesinin 18.04.2023 tarihinde düzenlenen son tutanak ile sona erdiğini, taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, taraflar arasında akdedilen İşletme Sözleşmesi “Mali Yükümlülükler” başlıklı 5. Maddesinde: “Ücret ve ödeme: İşbu sözleşmede yer alan maddeler doğrultusunda İşletmeye veren 4.10 maddesinde site sakinlerinin ücretsiz faydalandığı hizmetler karşılığında İşetmeciye aylık 39.000 TL ödeyecektir. Ancak bu sözleşmenin 4.12 maddesindeki bedel bu bedelden mahsup edilecek ve kalan bedel üzerinden ödeme yapılacaktır. İlk yıl için bu bedel 39.000-3.000=36.000TL KDV hariç olarak ödenecektir. Bu bedel her yıl Tefe-Tüfe ortalaması kadar arttırılacaktır.” hükmü gereğince davalı tarafından müvekkile ödenmesi lazım gelen ödemeler ve işlemiş faiz alacakları cari hesap kaydı dayanak gösterilerek takip konusu yapıldığını, Site Yönetimi 2019 yılı da dahil olmak üzere tüm yıllık aidat bütçelerinde “Sosyal Tesis Giderleri” adı altında müvekkile ödenmesi gereken sözleşme bedellerini kat maliklerinden topladığını, 2022 yılı bütçesinde sosyal tesis giderleri başlığı altında 890.452,16 TL olarak bütçelendiğini , kat maliklerinden toplanan bütçede gerekçe gösterilen müvekkili ile akdedilen sözleşmeye bağlı ödemelerin hiçbiri yapılmadığını, kat maliklerinden toplanan bu ücretlerin halihazırda site yönetimi uhdesinde bulunduğunu , 2023 yılı 25 Ocak tarihinden itibaren spor salonundaki faaliyetlerin durdurulması ve yönetimle sözleşmenin sonlandırılmış olduğu halde yeni bütçede 2.153.503,40 TL gibi yüksek bir bütçe belirlenmiş olması yönetimin açıkça kötüniyetli olduğunun karinesi olduğunu, kasıtlı ve kötüniyetli olarak site içerisinde faaliyet gösteren işletmelere müdahalelerde bulunulmaya başlandığını, müvekkilinin davalı … yönetiminden doğmuş bir kısım alacaklarının tahsili için “….” nolu faturayı tanzim ettiğini, davalı tarafından faturanın iadesi konulu, Eyüpsultan … Noterliği 21.02.2023 tarih …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkilinin alacaklarının ödenmediğini zımni olarak kabul ettiğini, ihtarnamede 2022 yılı alacaklarının ödenmediğinden bahisle 2022 yılı sonunda tanzim edilen faturanın davalı tarafça kabul edilmediği, iade edildiğinin beyan edildiğini, davalı … yönetiminin kat mülkiyeti kanunu ve yönetim planındaki açıklardan faydalanarak site sakinlerinin aidatlarını keyfi ve kişisel çıkarları için kullandığını, müvekkilinin yıllarca oradaki hizmetleri tam ve eksiksiz yerine getirdiği, davalı … yönetiminin 15 Ocak 2023 tarihli işletme teklifinden de anlaşıldığını, 01.03.2018 tarihinde imzalanan işletme sözleşmesi gereği alacakların ödenmemesinden kaynaklı başlatılan Küçükçekmece İcra müdürlüğü …. Esas sayılı takibe davalı tarafından yapılan itirazın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik; 1.000 TL alacak yönünden iptali ile haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz eden borçlu davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminata hükmedilmesine karar verilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3’ncü maddesinin (l) bendinde “Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,” ifade edeceği belirtilmiş, yine anılan kanunun 83’ncü maddesinin ikinci fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” denilmek suretiyle tüketici işlemi ile ilgili her türlü olayda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un uygulanacağı, aynı kanunun 73’ncü maddesinin birinci fıkrasında ise “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” denilerek tüketici işlemlerinde tüketici mahkemelerinin görevli olacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından davalı hakkında faturaya dayalı olarak başlatılan icra takibine davalının itirazı üzerine huzurda görülen itirazın iptali davası açılmıştır. Davalı … olup tacir sıfatını haiz değildir. Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan sözleşmenin incelenmesinde taraflar arasında, davalı … yönetimine bulunan sosyal tesislerin işletilmesine yönelik olarak iş ilişkisi kurulduğu; davalının site yönetimi olması nedeniyle tacir sıfatını haiz olmadığı; huzurda görülen davanın bu nedenle nispi ticari dava olarak kabulünün mümkün olmaması ve ticari veya mesleki amaçlarla hareket etmeyen davalının somut olay bakımından tüketici sıfatının bulunması nedenleri ile söz konusu uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun çerçevesinde Tüketici Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olduğundan, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra usulüne uygun talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda karar verildi.

25/05/2023

Katip …
☪e-imzalıdır.☪

Hakim …
☪e-imzalıdır.☪