Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/277
KARAR NO : 2023/534
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 10/12/2022
KARAR TARİHİ : 01/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA:
Davacı … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 10/12/2022 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ; Müvekkilinin dava dışı … Ticaret Anonim Şirketi ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığını hasım göstererek İstanbul … İş Mahkemesinde… esas sayılı dosyası ile hizmet tespit davası açtığını ancak şirketin sicilden resen terkin edildiğinin yargılama aşamasında öğrenildiğini, iş mahkemesinde açılan davada taraf teşkilinin sağlanması açısından işbu davanın açılması hususunda kendilerine süre verildiğini, ihyası istenen şirketin merkez adresinin Esenler – İstanbul olduğunu, şirket sicilden resen terkin edildiğinden davada husumeti yalnızca sicil müdürlüğüne yönelttiklerini, anılan nedenlerle dava dışı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı …. müdürlüğü vekilinin 31/03/2023 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Ticaret Sicil Müdürlüğü, TTK.m. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluk şirket “tasfiye memurunda olduğunu, Tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olması memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, Tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğunu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, tasfiye süreci eksik/erken sonuçlandıran tasfiye memurunun kusurundan dolayı Ticaret Sicili Müdürlüğünün sorumluluğu bulunmadığını, müvekkili davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekâlet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü, dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, Tasfiye sürecinde, eksik olarak yapıldığı iddia edilen işlemlerin muhatabı tasfiye memurları olduğunu, müvekkili müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, basit yargılama usulüne tabi olması ve HMK’nın 320/1.maddesi gözönüne alınarak taraflar duruşmaya davet edilmeden dosya üzerinden karar verilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava,6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesi uyarınca Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce re’sen terkin edilen limited şirketin ihyası davasıdır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde; … sicil nosunda kayıtlı …. TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin 6102 sayılı TTK’nun geçici 7.maddesi uyarınca ve 30/12/2012 tarih 28513 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ” Münfesih olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin tebliğin 5.maddesi ç maddesi uyarınca; sebebi ne olursa olsun aralıksız son 5 yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketlerin resen terkin edileceğine dair uygulama kapsamında, şirketin 31/07/2013 tarihinde sicilden resen terkin edildiği, ilan prosedürünün yerine getirildiği görülmüştür.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde ihyası istenen şirketin terkin olmadan önce merkez adresinin Esenler ilçesi sınırları içerisinde kaldığı, buna göre mahkememizin 6102 sayılı TTK’nun 547/1 maddesi anlamında kesin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerde tasfiye ve ticaret sicilinden re’sen kayıtlarının silinmesinin düzenlendiği, aynı maddenin 4.fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11.bendinde ise; dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memuru bildirmeyen veyahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta ihyası talep edilen şirketlerin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı …. müdürlüğünce ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı,ihtarnamenin şirkete yapıldığı ancak iade edildiğine ilişkin bilgisayar çıktısının sunulduğu, ancak ihyası istenen şirketin yetkililerine tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi belgenin veya tebligatın dosyaya sunulmadığı,sadece tebliğ işlemi ile ilgili bilgisayar çıktısının dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a bendi uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete ya da şirketin yetkisine tebliğ edilmeksizin doğrudan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan suretiyle yapılan ihtar usule aykırıdır.Davalı,ihtarnamenin tebliğine ilişkin herhangi bir belgeyi dosyaya sunmamaıştır. Bu nedenle dava konusu ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı açıktır.
6102 Sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplerle dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Eldeki dava ihyası istenen şirketlerin sicilden re’sen terkin edildiği tarihlerden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra dava açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuş ise de, yasada öngörülen şekilde tebligatların yapıldığı ispat edilemediğinden şirket hakkında bu maddeyi işlettiği anlaşıldığından yasada öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanması mümkün görülmemiştir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; şirketin aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılmaması ve bu hali ile TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldıklarının tespiti üzerine, davalı sicil müdürlüğünce 2 aylık süre içinde münfesih olma sebebinin ortadan kaldırılması için ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamelerin Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı,,ihtarların şirketle ve şirket yetkililerine usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir tebliğ evrakının davalı tarafından dosyaya ibraz edilmediği,davalı tarafından dosyaya sunulan bilgisayar çıktılarının yasada belirtilen ihtar zorunluluğunun yerine getirildiğini ispata yeterli olmadığı, ilan ile yetinilerek terkin işleminin yapıldığı,şirket yönünden ihtarın usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinin ispat edilemediği,usulsüz yapılan terkin nedeniyle hak düşürücü sürenin başlayamacağından davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığının kabulünün gerektiği,tüm bunlara göre davalı sicil müdürlüğünün işleminin usulsüz olduğu,ihyası talep edilen şirket aleyhine açılan davanın sonuçlandırılması için şirketin ihyasının zorunlu olmasına göre davacının hukuki yararının bulunduğu gözetilerek; davanın kabulü ile davalı Müdürlüğün işleminin kaldırılarak dava dışı resen terkin edilen şirketin ihyasına,ihyası istenilen ,yukarıda açıklandığı üzere davalı … müdürlüğü 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinde öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin etttiği,bu durumda davalının usulsüz terkin işlemi ile işbu davanın açılmasına sebebiyet vermekle birlikte davalı sicil müdürlüğünün yasal hasım olması ve davacı tarafından sadece açılan davada taraf teşkilinin sağlanması amacıyla ihya talebinde bulunulduğu,davalının ihyası istenilen şirketi usulsüz terkin ettiğine dair davacının bir iddiasının bulunmaması hususları gözönüne alındığında davalı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesi’nin 10/11/2022 gün ve 2022/1897 esas,2022/1492 karar sayılı ilamı) karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil numarasında kayıtlı iken sicilden resen terkin olan …. Ticaret Anonim Şirketi’nin tüzel kişiliğinin İstanbul …İş Mahkemesinin …. esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere İHYASINA,
2-Ek tasfiye işlemlerini yapması için en son şirket yetkilisi … ‘IN(T.C.NO:….) şirkete tasfiye memuru olarak ATANMASINA,
3-Keyfiyetin karar kesinleştiğinde TESCİL VE İLANINA, tescil ve ilan masraflarının ileride ihya edilen şirketten tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça KARŞILANMASINA,
4-Alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı … Müdürlüğü’nün yasal hasım olması ve davalının ihyası istenilen şirketi usulsüz terkin ettiğine dair davacının bir iddiasının bulunmaması nedeniyle davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 550,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 01/06/2023
Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪
“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”