Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/211 E. 2023/507 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/211
KARAR NO : 2023/507

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 19/01/2023
KARAR TARİHİ : 26/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA:
Davacı vekili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 19/01/2023 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ; Davaya konu ihyası talep edilen şirket tarafından yapılan usulsüz/sahte sigortalılık işlemini davacının tespitinin Sosyal Güvenlik Kurumu’nun davacının emekli maaşından yaptığı kesinti neticesinde öğrendiğini, akabinde de davacının ….Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi ve S.G.K Başkanlığını hasım göstererek Bakırköy …. İş Mahkemesi nezdinde …. E. Sayılı dosya ile hizmet tespit davası açtığını, ancak ne var ki …. Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi
adlı şirketin ticaret sicilinden resen terkin edildiğini yapılan yargılamada öğrendiğini, İş mahkemesinde açılan davada taraf teşkilinin sağlanması açısından Bakırköy …. İş Mahkemesince işbu davayı açmak için mehil verildiğini, şirketin sicil kaydının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7.maddesi gereği 09.10.2015 tarihinde terkin edildiğini, akabinde açılan başka bir ihya davasının neticesinde şirketin son tescilinin 14/12/2020 tarihinde yaptırdığının Bakırköy …. İş Mahkemesi … E. Sayılı dosyada yapılan yargılama esnasında İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından müzekkere cevabında bildirildiğini, şirketin halihazırda daha önce açılan ihya davası nedeniyle tasfiye halinde ünvanıyla 2020 yılında sicile tescil edildiğini ve şirket yetkilisi … T.C kimlik numaralı tasfiye memuru ….’ın atandığını, şirketin tasfiye halinde unvanıyla yeni adresinin … Mah. … Sok. No:… Küçükçekmece/İSTANBUL olduğunu, bu nedenlerle …’nün sicilinde kayıtlı …. Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı … müdürlüğü vekilinin 21/03/2023 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Ticaret Sicil Müdürlüğü, TTK.m. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluk şirket “tasfiye memurunda olduğunu, Tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olması memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, Tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğunu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, tasfiye süreci eksik/erken sonuçlandıran tasfiye memurunun kusurundan dolayı Ticaret Sicili Müdürlüğünün sorumluluğu bulunmadığını, müvekkili davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekâlet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü, dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, Tasfiye sürecinde, eksik olarak yapıldığı iddia edilen işlemlerin muhatabı tasfiye memurları olduğunu, müvekkili müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, basit yargılama usulüne tabi olması ve HMK’nın 320/1.maddesi gözönüne alınarak taraflar duruşmaya davet edilmeden dosya üzerinden karar verilmiştir.
Dava,6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesi uyarınca Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce re’sen terkin edilen limited şirketin ihyası davasıdır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde; … sicil nosunda kayıtlı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin 19/10/2015 tarihinde adresinin tespit edilememesi sebebiyle sicilden resen terkin edildiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerde tasfiye ve ticaret sicilinden re’sen kayıtlarının silinmesinin düzenlendiği, aynı maddenin 4.fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11.bendinde ise; dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memuru bildirmeyen veyahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı, ancak ihyası istenen şirket yetkilisine ve şirkete tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi belgenin veya tebligatın dosyaya sunulmadığı anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a bendi uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete ya da şirketin yetkisine tebliğ edilmeksizin doğrudan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan suretiyle yapılan ihtar usule aykırıdır. Bu nedenle dava konusu ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı açıktır.
30/12/2012 gün ve 28513 sayılı resmi gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu maddede belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas 2017/1193 karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır.
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. ( Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316,)
Davalı … Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin vergi kaydının silinmesi sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işlemi bu nedenle de usul ve yasaya aykırıdır. Kaldıki şirketin diğer dosyalar ile ilgili olarak açılan ihya davalarında verilen cevapta ise şirketiin adresinin tespit edilememesi sebebiyle terkin edildiğine ilişkin davalı vekilince savunmada bulunulmuş bu hususunda terkin sebebi olarak sayılmadığı anlaşılmaktadır.
6102 Sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplerle dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Eldeki dava ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 19/10/2015 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuş ise de, davalı … Müdürlüğü’nün TTK’nun Geçici 7. maddesi kapsamında kalmayan bir şirket hakkında bu maddeyi işlettiği anlaşıldığından yasada öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanması mümkün görülmediğinden sürenin dolmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; şirketin vergi kaydının silinmesi ve bu hali ile TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığının tespiti üzerine, davalı sicil müdürlüğünce 2 aylık süre içinde münfesih olma sebebinin ortadan kaldırılması, için ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı, yasal zorunluluk olmasına rağmen şirket yetkilisine ve şirkete tebligat yapılmadan ilan ile yetinilerek terkin işleminin yapıldığı,davalı tarafından tebliğe ilişkin belge sunulmadığı,ayrıca şirketin Kanun’da belirtilmeyen bir sebepten ötürü sicil kaydının silindiği,buna göre davalı sicil müdürlüğünün işleminin usulsüz olduğu,ihyası talep edilen şirket aleyhine davacı tarafından dava açılması nedeniyle şirketin ihyasının zorunlu olmasına göre davacının hukuki yararının bulunduğu gözetilerek; davanın kabulü ile davalı Müdürlüğün işleminin kaldırılarak dava dışı resen terkin edilen şirketin ihyasına,ihyası istenilen şirketin tasfiye memuru atanmasına , keyfiyetin karar kesinleştiğinde tescil ve ilanına,yukarıda açıklandığı üzere davalı … müdürlüğü 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinde öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin etttiği,bu durumda davalının usulsüz terkin işlemi ile işbu davanın açılmasına sebebiyet vermekle birlikte davalı sicil müdürlüğünün yasal hasım olması ve davacı tarafından sadece açılan davada taraf teşkilinin sağlanması amacıyla ihya talebinde bulunulduğu,davalının ihyası istenilen şirketi usulsüz terkin ettiğine dair davacının bir iddiasının bulunmaması hususları gözönüne alındığında davalı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesi’nin 10/11/2022 gün ve 2022/1897 esas,2022/1492 karar sayılı ilamı) karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil numarasında kayıtlı iken sicilden resen terkin olan … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin tüzel kişiliğinin Bakırköy … İş Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere İHYASINA,
2-Ek tasfiye işlemlerini yapması için ihyası talep edilen şirket müdürü ….’ın (T.C.NO:….) şirkete tasfiye memuru olarak ATANMASINA,
3-Keyfiyetin karar kesinleştiğinde TESCİL VE İLANINA, tescil ve ilan masraflarının ileride davalı tasfiye memurundan tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça KARŞILANMASINA,
4-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı … Müdürlüğü’nün yasal hasım olması ve davalının ihyası istenilen şirketi usulsüz terkin ettiğine dair davacının bir iddiasının bulunmamas nedeniyle davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 550,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 26/05/2023

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”