Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/990 E. 2022/1116 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/990 Esas
KARAR NO : 2022/1116

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/07/2020
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
K.YAZIM TARİHİ : 11/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili 24/07/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 24/07/2018 tarihinde davalı …. bayisinden adına aynı numara üzerinden bilgisi dışında simkart düzenlendiği, düzenlenen simkartla borsa hesabına girilerek … hesabında bulunan yaklaşık 20.000,00-TL (0,32186608 BTC) parası çekildiğini, yasa dışı olarak adına simkart çıkaran …. bayisi ve …. sorumlu olduğunu, tarafların ayıplı hizmet nedeni ile söz konusu mağduriyeti yaşamış olduğundan olay tarihi itibari ile denkleştirici adalet hükümleri doğrultusunda 20.000,00-TL’sini avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Teknoloji A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazlarının kabulü ile yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili İstanbul (Çağlayan) mahkemelerine gönderilmesini, görev itirazımızın kabulü ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini, usul ve yasaya aykırı davanın müvekkilim şirket yönünden tümden reddine; yargılama giderleri ve Avukatlık ücretlerinin davacılar uhdesinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Hizmetleri A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; görev itirazlarının kabulü ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesini, usul ve yasaya aykırı davanın müvekkil şirket yönünden tümden reddine; yargılama giderleri ve Avukatlık ücretlerinin davacılar uhdesinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketler tarafından sunulan hizmet sırasında davacının uğradığını iddia ettiği zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dava dosyasının incelenmesinde, Bakırköy …. Tüketici Mahkemesi’nin 02/03/2021 tarih ve … Esas, …. Karar sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilerek davanın … Esas sırasına kaydının yapıldığı; Bakırköy .. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından da … E., … K. Sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafından; davacının hesap açılışında … hesabına gönderilen paraların 7.003,99 TL, 3500,00 TL, 9.999,99 TL olmak üzere toplam 20.503,98 TL olduğu, 20,503,98 TL nin somut olay tarihinden dava tarihine kadar denkleştirilmiş adalet ile hesaplama talep edildiğinden; 36.019,61 TL olarak hesap ve tespit edildiği, 20.503,98 TL nin taleple bağlılık gereği 20.000,00 TL’sinin talep edildiği ve somut olay tarihinden dava tarihine kadar denkleştirilmiş adalet ile hesaplama talep edildiğinden, 35.134,26 TL olarak hesap edildiği, inceleme kısmında detaylı olarak açıklandığı üzere davallardan … şirketi için davacının zararından sorumlu tutulamayacağı , diğer davalılar ( % 50 oranında) … ve … şirketleri mütereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, sorumluluğun yarısının Davacı tarafça (% 50) olduğu diğer yarısının ise Davalı … ve Davalı … şirketince paylaştırılması gerektiği, Bu konu için … ve Bayi arasında ki sözleşmelerinin ne olduğu bilinmediğinden taktirin sayın Mahkemede olacağı, 20.503,98 TL nin taleple bağlılık gereği 20.000 TL sinin talep edildiği ve somut olay tarihinden dava tarihine kadar denkleştirilmiş adalet ile hesaplama talep edildiğinden, 35.134,26 TL olarak hesap edildiği , davacının kusurundan kaynaklı olarak % 50 oranından sorumluluğu ile hesaplanması sonucu 17.567,13 TL, Davalılar ( %50 oranında) … ve … şirketleri müteselsilen ve müştereken sorumlu oldukları 17.567,13 TL olarak hesap ve tespit edildiği belirlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesine göre;
“(1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından 24/07/2018 tarihinde davalı …… bayisinden adına aynı numara üzerinden bilgisi dışında simkart düzenlendiği ve bu sim kartla borsa hesabına girilerek bir kısım paranın hesabından çekildiği iddiası ile huzurda görülen dava açılmıştır. Her ne kadar asliye hukuk mahkemesi tarafından davacının yatırım ve kar elde etme amacıyla hareket ettiğinden davacının ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden gerçek kişi olduğuna karine teşkil ettiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş ise de huzurda görülen davanın davacısı olan gerçek kişinin tacir olduğuna ilişkin bir beyanının olmaması; dosya kapsamında davacının tacir olduğuna ilişkin herhangi bir delil olmaması; davacının salt yatırım ve kar etme amacı ile hareket etmesinin davacıyı tacir haline getirmeyeceği; davacının tüketici sıfatını haiz olmaması ve davanın mutlak ticari davalardan da olmaması nedeni ile huzurda görülen dava bakımından HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel mahkeme niteliğinde olan asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu kanaati ile mahkememizce karşı görevsizlik kararı vermek gerekmiştir. Kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlenmesi, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak HMK’nın 2. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2- 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3- HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Büyükçekmece Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4- Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların görevli mahkeme tarafından nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,

Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere; mahkememizce verilen görevsizlik kararının istinaf edilmeden kesinleşmesi halinde yargı yerinin belirlenmesi amacıyla dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine davacı vekili ve davalı asillerin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/11/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸