Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/985 E. 2023/351 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/985 Esas
KARAR NO : 2023/351

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/11/2022
KARAR TARİHİ : 11/04/2023
K.YAZIM TARİHİ : 26/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından davalı borçlu …’un sahibi olduğu “…” isimli kliniğin mimari dekorasyonuna ilişkin olarak bilgisayar ortamında tasarımlar yapıldığını, tam ve eksiksiz olarak klinik binasına uygulandığını ancak davalının bu edim karşısında ödeme yapmadığını, 12/11/2021 tarihli … numaralı fatura borcundan kaynaklanan alacağının tahsili için Bakırköy … İcra Dairesi … Esas sayılı dosyasında 10.292,24 TL bedelli ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe ilişkin borcun tamamına,faize , faiz oranlarına ve diğer tüm fer’ilere itiraz ettiğini, davalının itirazının kötü niyetli olduğunu bu nedenle haksız itirazın reddini ,davanın kabulü ile davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla icra-inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalıya yapılan usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava faturaya dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali istemidir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesine göre;
“Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından fatura alacağının tahsili için açılan icra takibine yapılan itirazın iptali için huzurda görülen dava açılmıştır. Huzurda görülen davanın mutlak ticari davalardan olmaması nedeni ile tarafların tacir olup olmadığı mahkememizce araştırılmıştır. Mahkememizce davalının tacir olup olmadığının araştırılması için ilgili kurumlara müzekkere yazılmış olup ilgili vergi dairesi cevabına göre davalının bilanço esasına göre defter tuttuğu bildirilmiş olduğundan davalının tacir sıfatını haiz olduğu anlaşılmıştır. Davacının tacir araştırması için yazılan müzekkere cevaplarında davacının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde gerçek kişi tacir kaydının olmadığı; İstanbul Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği’nde esnaf kaydının olduğu ve davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu bildirilmiştir. Davacının yıllık gelir vergisi beyannamelerinin incelenmesinden davacının yıllık alış ve satış miktarının Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinde düzenlenen sınırı aşmadığından davacının faaliyetinin esnaf sınırı içerisinde kaldığı anlaşıldığından davacının tacir olmadığı tespit edilmiştir. Davanın nispi ticari olarak kabulü için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması ve her iki tarafın da tacir olması gerekmektedir. Davacının tacir sıfatını haiz olmaması nedeni ile huzurda görülen davanın nispi ticari dava olarak da kabulü mümkün olmadığından uyuşmazlığın çözümünde ticaret mahkemelerinin görevli olmadığı açıktır. Dosya kapsamında faturaya konu işin davalının işyeri için yapıldığı anlaşıldığından davalının tüketici sıfatını haiz olmadığı; HMK’nın 2. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu kanaati ile kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlenmesi, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Asliye Hukuk Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra usulüne uygun talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca dava değeri karar tarihindeki istinaf sınırı altında kalmakla KESİN olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
11/04/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı