Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/984 E. 2022/1108 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/984 Esas
KARAR NO : 2022/1108

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/11/2022
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
K. YAZIM TARİHİ : 09/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in maliki olduğu … plakalı 2019 model … renk aracını 16.04.2021 tarihinden 16.10.2021 tarihine dek müvekkili …’a kiralandığını, kira sözleşmesi ile müvekkiline tanınan hakların kullanımı için İstanbul …. Noterliği’nin 19/04/2021 tarih ve … Yevmiye numaralı vekaletnamesi ile müvekkili … yetkili kılındığını, aylık kira bedeli olarak 4.000,00 TL belirlenmiş olup, davalı tarafından bu bedel eksiksiz olarak tahsil edildiğini, kira sözleşmesinin bitiminde ve araç teslim tarihinde davalı tarafından tanzim edilen ve imza altına alınan belge ile “…ön sağ kapı ve arka sağ kapı çiziği harici hasarsız teslim aldım.” şeklinde beyanda bulunulduğunu, davalının maliki bulunduğu araç …. yetkili servisinde tamir ettirilip hatasız olarak teslim edildiğini, davalı ile müvekkili arasında imzalanan sözleşme uyarınca, davalı maliki korumak amacı ile sözleşmenin 10. maddesinde de belirtildiği üzere 82.000,00 TL bedelli teminat senedi tanzim edilerek davalıya teslim edildiğini, aracı hatasız ve eksiksiz olarak teslim alan davalı, teminat senedini teslim etmek yerine müvekkilini oyalamış akabinde ise kötü niyetli olarak teminat senedini icra takibine konu ettiğini, davalı tarafından başlatılan teminat senedi ile İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı icra takibine geçildiğini, takibe konu senedin ön yüzünde “İşbu senet teminat karşılığıdır” ibaresi yazdığını, teminat senedinin miktarı, tarafları ve düzenlenme tarihi sözleşmede yazanla bire bir aynı olduğunu, sözleşmenin ifasına teminat olarak teslim edilen teminat senedi kötü niyetli olarak icra takibine konu edildiğini, müvekkilinin ekonomik durumunun kötü olması sebebiyle ve var olan sağlık sorunları sebebiyle, davaya konu icra takibinin maddi ve manevi baskısını kaldırabilmesi mümkün olmadığını, işbu sebeple huzurdaki dava neticeleninceye değin ilgili icra takibinin teminatsız olarak durdurulması elzem olduğunu, sayın mahkemeniz aksi kanaatte ise asıl alacağın %15’i oranında teminatın depo edilerek icra müdürlüğüne yatan paranın alacaklıya teslim edilmemesi hakkında karar verilmesi talep edildiğini, ayrıca müvekkili aleyhine icra takibinin kötü niyetli olarak başlatılması sebebiyle alacağın %20’sinden az olmamak üzere müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle müvekkili hakkında başlatılan kötü niyetli icra takibinin iptaline, müvekkili lehine alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, teminatsız olarak veya sayın mahkemece belirlenecek teminat ile icra takibinin geri bırakılmasına karar verilmesine yargılama masraf, harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Her ne kadar davacı taraf alacak talebine ilişkin iş bu davayı mahkememizde ikame etmiş ise de ;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelen- dirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahke- mesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işlet- mesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nun 4/1-a maddesi ile “Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceği” hususu hüküm altına alınmıştır.
Somut davanın konusunu oluşturan alacağın bir nevi sözleşmeye dayalı kira ilişkisinden kaynaklandığı, davacının ve davalıların kiracı/kiralayan sıfatıyla bu sözleşmenin tarafı oldukları, 6100 sayılı HMK’nun Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevini düzenleyen 4/1-a maddesi tüm kira ilişkilerini kapsayan yasal düzenleme gereğince iş bu davanın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlan- dırılmasının gerektiği, göreve ilişkin usul kurallarının HMK’nun 114/1-c maddesinde dava şartları arasında sayıldığı , kamu düzeninden olup resen dikkate alınmasının gerektiği gözetilerek mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın görevsizliğine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK 114/1-c ve 115/2 md gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE,
6100 sayılı HMK ‘nun 4/1-a md gereğince Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,

2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahke- memize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerekti- ğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,

3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne gönderilmesine,

4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtarına,

5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine dair,
5235 sayılı Kanun’un geçici 2’nci maddesine göre , Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurul- masına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinden verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/11/2022

Katip …
☪e-imzalıdır.☪

Hakim …
☪e-imzalıdır.☪