Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/937 E. 2023/230 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/937 Esas
KARAR NO : 2023/230

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/10/2022
KARAR TARİHİ : 07/03/2023
K.YAZIM TARİHİ : 13/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy …. İcra Dairesi …. E. Sayılı dosyasından müvekili aleyhine takip başlatıldığını, takibe dayanak senet/bonoya dair borcun olmadığına/itfa edildiğini,taraflar arasındaki hukuki ilişkinin müvekkiline ait …. plakalı, …. marka ve … Tek Katlı tipindeki aracın satışına dair oluştuğunu, söz konusu aracın satışının müvekkili tarafından …’a, İzmir …. Noterliği’nin 31.05.2022 tarih ile …. yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile gerçekleştirildiğini, satış bedelinin 450.000 TL olarak oluştuğunu, … tarafından aracın satışı adına öncelikle müvekkiline müvekkiline 30.05.2022 tarihinde banka yoluyla 5.000-TL kaparo gönderildiğini, müvekkilinin önceki tarihli muhtelif vergi borçlarından dolayı aracın üzerinde çeşitli sayıda e-haciz tatbik edildiğini, satış işlemi yapılabilmesi adına öncelikli olarak işbu hacizlerin ödenmesi ve kaldırılması gerektiğinden, ilk aşamada …’ca Müvekkilince 31.05.2022 tarihinde ve saat 13.20’de banka yoluyla 185.000-TL ödeme gönderildiğini, banka dekontuna ….. araç haciz kaldırma bedeli şeklinde ibare de düşüldüğünü, gönderilen ödemenin müvekkilince garanti altında olduğunu göstermek adına, 31.05.2022 vade tarihli ve 150.000-TL bedelli senet teminat senedi düzenlenerek, …’a teslim edildiğini, ifade edilen 185.000-TL tutarın, 31.05.2022 tarihinde ve saat 13.22’de, yani asıl transferin yapılmasını takip eden iki dakika sonra, müvekkilinin mali müşaviri …’a, araç üzerindeki hacizli vergilerin ödenmesi adına transfer edildiğini, banka dekontuna da muhasebe vergi ödemeleri için şeklinde ibare de düşüldüğünü, araç üzerinde, satış sırasında iki adet e-haciz uygulandığını , işbu e-hacizlerin 31.05.2022 tarihinde ve sırasıyla saat 14.45 ile 14.46’da kaldırıldığını, e-hacizlerin araç üzerinden kaldırıldığının teyit edilmesinden sonra, … tarafından 31.05.2022 tarihinde ve saat 15.05’te araç bakiye satış bedeli olan 265.000 TL’nin müvekkili aleyhine hesabına transfer edildiğini, banka dekontuna ….. eksik kalan satış bedelinin şeklinde ibare de düşüldüğünü, taraflar arasında İzmir … Noterliği’nin 31.05.2022 tarih ile …. yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi düzenlenerek, aracın devri …’a geçtiğini, devirden sonra müvekkilince ayrıca araç satışına dair e arşiv faturası düzenlendiğini, devirden sonra müvekkilince ayrıca araç satışına dair e-arşiv faturası da düzenlendiğini, …. plakalı aracın asıl senet alacaklısına devri yapılması sonucunda, taraflar arasındaki cari borç ilişkisi sona erdiğinden ve en nihayetinde müvekkilinin hiçbir borcu bulunmadığından, söz konusu takibe itiraz ettiklerini, Bakırköy …. İcra Dairesi … E. sayılı takibin İcra ve İflas Kanunu Madde 72 vd. çerçevesinde tedbiren durdurulmasına, hukuki durumun niteliğinin müvekkilinin hiçbir borcu olmadığından bahisle her halükarda davanın kabulü ile takibin iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava niteliği itibariyle menfi tespit davası olarak davacı tarafça ikame edilmiş olup bilindiği üzere menfi tespit davasında genel yetkili mahkeme HMK md. 2 gereğince Asliye Hukuk Mahkemelerinin olduğu; müvekkilinin şahıs vasfı ile davaya taraf olup doğrudan davacı ile hiçbir ticari ilişki içerisinde bulunmadığı; bu sebeplerle huzurdaki davanın Asliye Ticaret Mahkemesi görev alanına girmesinin yasa ve usul gereği mümkün olmayıp öncelikle davanın görevsizlik sebebiyle usulden reddi gerektiği, müvekkilinin söz konusu senedi dava dışı …’tan şahsi alacağı için almış olduğunu, vade tarihinde ödenmemesi sebebiyle icra takibine konu edildiğini, müvekkilinin 3. kişi konumunda olduğunu, iddia edilen teminat ilişkisini bilmediğini, bilme zorunluluğunun da olmadığını, senedin teminat senedi olduğunun kabulü halinde dahi müvekkilinin alacak hakkına halel getirecek bir durum bulunmadığını, icra takibine dayanak teşkil eden senet incelendiğinde aranan şartların hiç birinin mevcut olmadığı görünmediğini, davacı tarafından bu hususla alakalı hiçbir delil sunulmadığını, davacı tarafından açılan davanın öncelikle görevsizlik nedeni ile usulden reddine, her halükarda müvekkilin iyiniyetli 3. kişi olması sebebiyle esastan reddine, yasaya uygun takibin devamına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacının, İzmir … Noterliği‘nin 31.05.2022 tarih ve … yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile satış bedeli 450.000 TL olmak üzere …. plakalı …. marka aracın müvekkiline satışı hususunda anlaştıklarını, satış bedeli olan 450.000 TL’nin parçalar halinde davacıya müvekkili tarafından banka üzerinden ödendiğini, davacıya 30.05.2022 tarihinde araç için kapora açıklaması ile 5.000 TL gönderildiğini, davacı müvekkile aracının üzerinde borcundan dolayı vergi dairesinin haczinin olduğunu bu haciz bedelinin 185.000 TL olduğunu ayrıca üçüncü şahıslara da 150.000 TL borcu olduğunu müvekkile beyan ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin 185.000 TL’yi araç haciz kaldırma bedeli açıklaması ile davacıya gönderdiği 150.000 TL ise davacının talebi üzerine elden kendisine üçüncü şahıslardaki borçlarına ödemek için verdiğini, 150.000 TL karşılığında ise vermiş olduğu borç için davacıdan senet aldığını, 150.000 TL tutarın hiçbir şekilde resmiyet kazanmasını istemeyen davacı, araç bedelinin 185.000 TL haricinde kalan kısmını yani 265.000 TL’ yi kendisine göndermesini bu parayı, ödemenin ve satış işleminin sonrasında çekerek müvekkiline teslim edeceğini müvekkiline bildirdiğini, davacının iddiası üzerine alınan senedin 185.000 TL karşılığında değil müvekkilinin davacıya elden yapmış olduğu 150.000 TL’ye karşılık verildiğini, buradaki amacın paranın resmi hesaplara geçmemesi ve yine davacının vergisel yükümlülüklerden kaçınması, bu durumun da davacıya güvenen müvekkil tarafından kabul etmesinden kaynaklı olduğunu, sonrasında hacizlerin kaldırıldığını, bakiye bedel olan 265.000,00 TL’nin 31/05/2022 tarihinde eksik kalan satış bedeli açıklaması ile davacıya gönderildiğini, bankadan 150.000 TL’yi çekip müvekkiline vereceğini söyleyen davacı tarafın, işlemlerin yetişemeyeceğini geç olduğunu ve bankanın kapanmak üzere olduğunu fakat ödemeyi mutlaka yapacağını müvekkile bildirdiğini, müvekkilinin bunun üzerine İstanbul’a döndüğünü ve senedin ödeneceğinden şüphe etmediğini, müvekkilinin aynı gün senedi, daha evvel araç almak üzere kendisinden almış olduğu 300.000 TL’lik borcun bir kısmını kapatmak üzere senedi cirolayıp diğer davalı …’a verdiğini, senet hacizlerin kaldırılması için verilen 185.000 TL’ye istinaden teminat senedi olarak düzenlenmediğini, senet 150.000 TL bedelinde olduğunu ve niteliği itibariyle borç senedi olduğunu, sonuç olarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Yargılama sırasında davacı vekili tarafından eksik harç ikmal edilmiştir.
Huzurda görülen dava menfi tespit davasıdır.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer, fakat davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki İlişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer. (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372)
Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce (alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunması şartı ile) ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonrada ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.
Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Hakan Pencanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. E sayılı dosyası ile aleyhine başlatılan icra takibine dayanak yapılan bono nedeni ile davalılara borçlu olmadığının tespiti istemli olarak huzurda görülen dava açılmıştır. Mahkememizce icra dosyası celp edilmiş olup takibe dayanak yapılan bononun incelenmesinde bono keşidecisinin huzurda görülen davanın davacısı olan …; lehtarının ise … olduğu; lehtar tarafından bononun …’a cirolandığı; yetkili hamil …. tarafından da icra takibinin başlatıldığı tespit edilmiştir. Söz konusu bonoda nakden kaydı bulunmaktadır. Davacı tarafından bononun davalılardan … ‘a teminat senedi olarak verildiği iddia edilmiş olup davacı tarafından söz konusu iddiasını ispata yarar dosyamıza herhangi bir delil sunulmamıştır. Yine dosya kapsamında davalılardan …. ‘ın söz konusu bononun teminat senedi olduğunu bilerek teslim aldığı hususu da davacı tarafından ispatlanamamıştır. Dava dilekçesinde deliller arasında açıkça yemin delili belirtilmiş olduğundan mahkememizce davacıya yemin delili hatırlatılmış olup verilen usulüne uygun kesin süreye rağmen davacı vekili tarafından yemin deliline dayanılmadığından ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Davacının talebi üzerine mahkememizce tensip ara kararı ile İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmiş olup söz konusu tedbir kararı uygulanmıştır. Tedbir kararı uygulandığından talep olmaksızın İİK’nın 72/4. maddesi uyarınca takdiren dava değerinin %20’si oranında hesaplanan 30.612,74 TL tazminatın davacıdan alınarak davalılara verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
2-İcra ve İflas Kanunu’nun 72/4. maddesi uyarınca takdiren icra takip çıkış tutarının %20’si oranında hesaplanan 30.612,74 TL tazminatın davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
3- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 2.613,93 TL nispi harçtan mahsubu ile fazla alınan 2.434,03 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
4- Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 23.959,56 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/03/2023
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

Hakim …
☪e-imzalıdır.☪