Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/85 E. 2022/68 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/85
KARAR NO : 2022/68

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/01/2022
KARAR TARİHİ : 27/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili şirketin sermaye piyasalarında aracı kurum olarak faaliyet gösterdiğini ve yatırımcılara alım satıma aracılık ve saklama gibi çeşitli yatırım hizmetleri sunduğunu, davalı …’ün müvekkilinin müşterisi olduğunu, müvekkili tarafından sağlanan aracılık hizmetleri ile davalının hesabı üzerinden büyük meblağlarda vadeli işlemler gerçekleştirdiğini, 20/12/2021 tarihinde vadeli işlem kontratlarında toplamda 8.093,000 USD büyüklüğünde pozisyon sahibi olduğunu, kur korumalı TL mevduatı hesabı açıklamaları sonrasında 21/12/2021 tarihinde Amerikan Dolarının Türk Lirası karşısında değer kaybetmesine bağlı olarak davalının bahse konu işlemlerinde zarara uğradığını ve hesabında 19.025,597,46 TL eksi bakiye oluştuğunu, 23/12/2021 tarihine davalıya Beşiktaş …. Noterliğinden …. sayılı ihtarname keşide edildiğini ve borçlu davalıya ödeme yükümlülüklerini yerine getirmesi ve temerrüt durumunu gidermesinin ihtar edildiğini, davalı hakkında ihtiyati haciz talebiyle İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş, 04/01/2022 tarihli kararıyla 19.292.888,09 TL alacağın temini için ihtiyati haciz kararı verildiğini, davalı tarafından toplamda 10.850.000 TL nominal değerli paylarının tamamının 27/12/2021 tarihinde davalı …’a devredildiğinin anlaşıldığını, davalılar arasında gerçekleştirilen pay devrine ilişkin işlemin muvazaalı olduğunu, hükümsüzlüğünün tespit edilmesini, dava konusu şirket paylarının devri halinde müvekkilinin alacak hakkını elde etmesinin zorlaşacağını, uyuşmazlık konusu paylar hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, bu hususun şirket pay defterine ve ticaret sicil kayıtlarına işlenmesine, dava konusu şirket payları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, paylar elden çıkarılmışsa paylara kaim olan değer oranında …’ın malvarlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLER VE GEREKÇE: Dava şirket pay satışının muvazaa nedeni ile iptali ile davalılar tarafından yapılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
“…Uyuşmazlığın çözümü bakımından somut olayda davanın tarafları, konusu ve davacının talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı şirket, davalı şirkete satmış olduğu malların bedelini alamaması nedeni ile tahsili için takip yapmış, bu takip sırasında davalı şirketin diğer davalı gerçek kişiye yapmış olduğu araç satışının muvazaalı olduğunu iddia ederek alacağını teminini sağlamak için TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle iptali istemli eldeki davayı açmıştır. Davada alacaklı ve borçlu olan şirketler arasında ticari bir alım satım ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki bu alım satım ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı 3. kişi arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen işlemdir. Özellikle vurgulandığı gibi tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, direnme kararı bozulmalıdır Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, somut uyuşmazlıktaki davada davacı alacaklı ile davalı borçlunun ticari şirket olduğu ve taraflar arasında ticari satım ilişkisi bulunduğu, buna göre 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi gereğince ticari davanın sözkonusu olduğu ve yine TTK’nın 5. Maddesi gereğince de Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğundan yerel mahkemenin direnme kararının yerinde olduğu ileri sürülmüş ise de; bu görüşler yukarıda açıklanan gerekçelerle Kurul çoğunluğunca yerinde görülmemiştir. O halde, TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davasında Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. ..” T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu, … Esas, … Karar.
“…Somut olayda; dava, İİK’nın 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali niteliğindedir. Bu davalardaki amaç; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz sayılması ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasıdır. Böylece ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsili amaçlanır. Davada alacaklı ve borçlu olan şirketler arasında ticari bir alım satım ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki bu alım satım ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı 3. kişi arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen işlemdir. Özellikle vurgulandığı gibi tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır. Bu tür davalar, şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik olduğundan ve mutlak ticari dava niteliğinde olmadığından, bu niteliği itibarıyla asliye ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmamasına göre, uyuşmazlığın İstanbul Anadolu …. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. (T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu ESAS NO : 2014/17-2389 -KARAR NO : 2016/129) SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu …. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE ..” T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi, …. Esas, …. Karar.
“Dava, davalı eşler arasında muavazaalı hisse devri nedeniyle hisse devrinin hükümsüzlüğüne ve satışa izin verilmesi için yetki talebine yöneliktir. Gaziantep … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12/01/2017 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararı ile; dava dilekçesi ve sunulan Yargıtay kararı değerlendirildiğinde; davalılar arasında yapılan hisse devrinin geçerli olup olmadığı hususunun irdelenmesi gerektiğini, davaya konu hissenin ise anonim şirket hissesi olduğunu, bu hisse devrinin geçerliliği hususunda TTK ilgili hükümlerinin gözetilmesi gerektiğinden bahisle mahkemenin görevsizliğine, dosyanın Gaziantep Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, kararın 29/05/2017 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Dosyanın tevzi olduğu Gaziantep … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/10/2017 tarih, …. Esas, …. Karar Sayılı Kararı ile; Yargıtay …. Hukuk dairesinin ilgili kararı incelendiğinde dava konusunun muris ile diğer davalı arasındaki hisse devrinin muvazaa nedeniyle iptali istemine ilişkin olduğu, eldeki dava konusunun ise İİK. 277 ve devamı maddelerinde düzenleme alanı bulan tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, bu tür davaların şahsi nitelikte ve borçlunun tasarrufuna yönelik olduğundan, mutlak ticari dava olarak kabulünün mümkün olmadığından bahisle karşı görevsizlik kararı verdiği, kararın 30/01/2020 tarihinde kesinleştiği bunun üzerine dosyanın merci tayini için dairemize gönderildiği anlaşılmıştır. Somut olayda dava, İİK’nın 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, bu davalardaki amaç; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz sayılması ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasıdır. Böylece ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsili amaçlanır. Bu tür davalar, şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik olduğundan ve mutlak ticari dava niteliğinde olmadığından, bu niteliği itibarıyla asliye ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmamasına göre, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği tespit edilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 21, 22 ve 23. Maddeleri gereğince Gaziantep …. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,…” T.C. GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ …. HUKUK DAİRESİ, …. Esas,… Karar.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğine; davacı dava dilekçesinde pay devrinin muvazaa nedeni ile kesin hükümsüz olduğunun tespiti ile davalı … adına kayıtlı payların iptali ile …’e iadesine, davacıya bu hususta cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesini talep etmiş ve dava dilekçesinin …. Sayfasında davanın Ticaret Mahkemesinde açılmasına gerekçe olarak da terditli davalarda görev hususunun asıl talebe göre değerlendirilmesi gerektiği gösterilmiştir. Davacının dava dilekçesindeki tüm iddia ve talepleri dikkate alındığında davacının iş bu davayı terditli olarak açmadığı, HMK madde 111’de düzenlenen bu dava türünde davacının birden fazla talebinde aslilik ferilik ilişkisinin bulunması gerekmekte, asıl talebin esastan reddine karar verilmeden feri talebin incelenemeyeceği düzenlenmiştir. Oysaki dava dilekçesinden açıkça anlaşıdığı gibi davacının talepleri arasında aslilik ferilik ilişkisi bulunmamakta davacı pay devirine ilişkin tasarrufun iptali ile kendisine cebri icra yetkisi verilmesini talep etmiş olup yukarıda bahsi geçen Hukuk Genel Kurulu kararları ve istinaf kararları da dikkate alınarak mahkememizin görevsizliğine, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunun tespitine karar verilere aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair tarafların yokluğunda HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/01/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”