Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/83 E. 2022/832 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/83
KARAR NO : 2022/832

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 24/01/2022
KARAR TARİHİ : 08/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 24/01/2022 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilİ ile müflis borçlu şirket arasında vekalet ilişkisi kurulduğunu, bu ilişki kapsamında 24.09.2018 tarihli avukatlık sözleşmesi imzalandığını, müvekkili avukat müflis borçluya başlıca; borçlarının yapılandırılarak ödenmesi ve tasfiye edilmesi, müflis şirketin, ortaklarının veya bağlı kuruluşları adına müzakerelerin yürütülmesi ile iş sahibinin maliki bulunduğu tüm tapu takyidatlarını ilişkili icra dosyalarından işlem yapılmak suretiyle terkin edilmesi, üçüncü şahıslara bulunan borçlar nedeniyle başlamış veya başlatılacak olan icra takiplerinde iş sahibi adına gerekli itiraz ve savunmaları yapma, açılacak olan hukuk davalarında temsilen duruşmalara katılma ve alacaklılar ile anlaşma sürecinde hukuki destek verdiğini, aynı gün müvekkili adına müflis borçlu şirket ve şirket yetkilisi İstanbul …. Noterliğinden keşide edilen 24.09.2018 tarihli … yevmiye numaralı vekaletname çıkarıldığını, kurulan vekalet ilişkisi kapsamında müvekkili borçlu müflis şirkete aleyhine açılmış tüm dava ve icra takiplerini takip ettiğini, gerekli tüm iş ve işlemleri yaptığını, şirket adına yapılan müzakerelerde müflis şirketi vekaleten temsil ettiğini, vekalet ilişkisi kapsamında müvekkili ile müflis şirket arasında yapılan sözleşmede müflis şirket ve şirket yetkilisi her bir dosya için 1.000,00 TL ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiğini, buna ek olarak avukat müvekkilinin vermiş olduğu hukuki danışmanlık kapsamında her ayın birinci günü ödenmek üzere aylık KDV hariç 20.000,00 TL vekalet ücreti ödeneceği kararlaştırıldığını, sözleşmenin devamı halinde bu ücret her yıl %25 oranında arttırılacağı kararlaştırıldığını, müflis şirket adına yürütülmekte olan Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. Sayılı İflas dosyası için de 200.000,00 TL avukatlık ücreti ödeneceği kararlaştırıldığını, buna karşın müvekkiline alacaklarının ödenmediğini, müvekkilinin müflis şirket yetkilisine ulaşamadığını, dava ve icra dosyalarının takibi ile vermiş olduğu hukuki hizmet kapsamında doğan alacağını talep etmesine karşın bu talepleri sonuçsuz kaldığını, bunun üzerine müvekkilin rüçhanlı alacak olan avukatlık ücreti alacağını Bakırköy …. İflas Müdürlüğü ….. E. Sayılı dosyaya kaydettirdiğini, işbu iflas dosyasının kapatıldığını ve akabinde Bakırköy …. İflas Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile iflas takibine devam edildiğini, yeni iflas dosyasına alacak kaydı yapıldığını, Bakırköy …. İflas Müdürlüğü … E. Sayılı dosyada müvekkilinin alacağının kabul edildiğini birinci alacaklılar toplantısı yapıldığını, buna karşın Bakırköy … İflas Müdürlüğü ….. E. Sayılı dosyası üzerinden müvekkilin alacağı ‘Alacaklı tarafından alacağın mesnedi olarak gösterilen 24.09.2018 tarihli avukatlık sözleşmesi, ödemelerin tatil olduğunun bilindiği bir dönemde akdedildiğinden ve bu tarih birinci iflas kararının verildiği 26.06.2019 tarihine yakın olduğundan alacak şaibeli görülmüştür.’ gerekçesiyle haksız olarak reddedildiğini, davalının dayanaksız kararının kabulü mümkün olmadığını, Bakırköy …. İcra ve İflas Müdürlüğü ….. Sayılı İflas dosyasından yapılan tebligat neticesinde yasal süresi içerisinde işbu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, davanın kabulüne, müvekkilinin müflis borçlu şirketin iflas tarihi olan 26.06.2019 tarihi itibariyle işlemiş faizler ile birlikte KDV hariç 930.000,00 TL olan alacağın ödenmesi için alacak olarak masaya ve sıra cetveline kayıt ve kabulüne, sıra cetvelinin bu doğrultuda tekrar düzenlenmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı iflas idaresine usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak davaya cevap verilmediği görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 235’nci maddesi uyarınca, iflas idaresince kabul edilmeyen alacağın müflisin iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesi istemine ilişkindir.
Kayıt kabul davası bilindiği üzere alacağı kısmen veya tamamen red edilen alacaklı tarafından iflas idaresine karşı açılır. Davada husumet iflas masasına yöneltilmelidir. İflas masasının temsilcisi adi tasfiyede iflas idaresi, basit tasfiyede ise iflas dairesidir. İspat yükü kural olarak masaya yazdırılması gereken alacağı olduğunu iddia eden davacı alacaklı üzerindedir. Sadece alacak belgesinin bulunması alacağın gerçek varlığı yönünde yeterli olmayıp alacaklı-borçlu arasındaki temel ilişkilere inilip sair belge ve bilgilerle gerçek alacağın tespit edilmesi gerekli olup ispat hususuda alacaklıya aittir.
6100 sayılı HMK’nın324 ncü maddesi hükmü ise “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.
(2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.
(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” şeklindedir.Buna göre taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı verilen süre içerisinde yatırmak zorundadır.Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, tdavacı vekili bilirkişi deliline dayanmış ise de,mahkemece belirlenen kesin süre içerisinde usulüne uygun ihtarata rağmen davacı vekili tarafından delil avansını yatırmadığı,bilirkişi incelemesi yaptırılarak talep edilen alacağın gerçek varlığının tespit edilemediği buna göre davacının davasını ispat edemediği anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı, kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 390,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren ON GÜN içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile ON GÜN içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekiliin yüzlerine karşı oybirliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 08/09/2022

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪