Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/682 E. 2022/1103 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/682 Esas
KARAR NO : 2022/1103

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/07/2022
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
K.YAZIM TARİHİ : 21/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 5 adet faturalardan kaynaklı olarak davalıdan toplam 17.440,58 TL alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğü …. esas sayılı icra dosyasında takip başlatıldığını, borçlu tarafça borca itiraz edildiğini, müvekkili şirketin davalı taraftan alacaklı olduğunu, borca itiraz gerçeği yansıtmadığını davalı borçlunun itirazlarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, itirazın alacaklarının tahsilini geciktirmek amacıyla kötü niyet ile sunulduğunu, bu nedenle davanın kabulüne, itirazın iptaline ve %30 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı cevap dilekçesinde özetle; dava konusu fatura tarihlerinde vergi levhasında faaliyet alanının ‘’Kozmetik, Parfüm ve Bakım Ürünleri ile Temizlik Malzemesini bir ücret veya sözleşmeye dayalı olarak toptan satışını yapan aracılar, e-ticaret’’ olarak görüntülendiğini, davacının belirtmiş olduğu ilk faturanın tarihine kadar işletmeme alınan ticari mallarda, vergi levham ve faaliyet belgemde olmayan ürünlerin (tekstil ürünleri, kumaş) faturasının kesildiğini, kesilen faturalarda davacının onay imzasının birbirinden farklı olduğunu, faturalarda teslim eden, ilk 4 faturada teslim alındığında dair imza bulunmadığını son faturada sadece teslim alan kısmında kime ait olduğu bilinmeyen imza olduğunu, kesilen faturalar gerçeği yansıtmadığı için davacı hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na ‘’Resmî Belgede Sahtecilik’’ ve ‘’Nitelikli Dolandırıcılık’’ suçlarından dolayı, suç duyurusunda bulunarak soruşturma başlatıldığını, Davacı ile dava dilekçesinde iddia edilen hususların, hiçbir zaman gerçekleşmediğini, davacının taleplerinin tamamen karşılıksız, maddi menfaat temin etmek üzere dile getirilmediğini, iddia edilen hususların hiç birinin gerçeği yansıtmadığını bu nedenle davanın reddine ve %30’dan az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava faturaya dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesine göre;
“(1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından fatura alacağının tahsili için açılan icra takibine yapılan itirazın iptali için huzurda görülen dava açılmıştır. Huzurda görülen davanın mutlak ticari davalardan olmaması nedeni ile tarafların tacir olup olmadığı mahkememizce araştırılmıştır. Davacının tacir olup olmadığının araştırılması için yazılan müzekkerelere Zeytinburnu Vergi Dairesi tarafından verilen cevabi yazıda davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu belirtilmiş olup yazı cevabı ekinde gönderilen yıllık gelir vergisi beyannamelerinin incelenmesinde davacının yıllık satış miktarının Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinde düzenlenen sınırı aşmadığı tespit edilmiştir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazıda da davacının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı belirtilmiş olup davacının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Davanın nispi ticari olarak kabulü için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması ve her iki tarafın da tacir olması gerekmektedir. Davacının tacir sıfatını haiz olmaması nedeni ile huzurda görülen davanın nispi ticari dava olarak da kabulü mümkün olmadığından uyuşmazlığın çözümünde ticaret mahkemelerinin görevli olmadığı açıktır. Dosya kapsamında HMK’nın 2. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu kanaati ile kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlenmesi, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra usulüne uygun talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/11/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸