Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/663 E. 2023/88 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/663 Esas
KARAR NO : 2023/88

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/07/2022
KARAR TARİHİ : 31/01/2023
K.YAZIM TARİHİ : 01/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin işyerinin çatı sundurmasının yapılması hususunda davalı ile anlaştıklarını, iş için gerekli malzemelerin davalının istediği şekilde alındığını, çatı sundurmasının montajının davalı tarafından 07/11/2021 tarihinde yapıldığını ve müvekkilinin eksiksiz olarak iş bedelini davalıya ödediğini, 24/01/2022 tarihinde çatı sundurmasının bir bütün halinde kaynak yapılan yerden koparak aşağı düştüğünü, bu düşme sonucu işyerinin tabelasına ve önünde duran lifte zarar verdiğini, bu durumun davalıya bildirildiğini, davalının çatı sundurmasını tamir edeceğini ve zararı gidereceğini belirtmiş olmasına rağmen yerine getirilmediğini, iş için gerekli malzemelerin davalının istediği yerden ve istedi malzemelerden alındığını, davalı tarafından gerekli özenin gösterilmediğini, müvekkilinin çatı dahil bahis konusu malzemeler nedeniyle uğradığı zararın 24.000,00 TL olduğunu, alınan malzemelerin tamamının iş yapımında kullanılmadığını, bu malzemelerin akıbetinin de müvekkiline bildirilmediğini, davalıya gönderilen ihtarnameye rağmen zararın karşılanmadığını, bunun üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, takibin davalının itirazı üzerine durduğunu, davalının haksız itirazının reddi ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacının çatı malzemelerinin ucuz bedelli olarak nereden temin edebileceği hususunda yardım istediğini, bunun üzerine davacıya tanıdığı çatı malzemeleri tedariki yapan kişilere yönlendirildiğini, davacıyla ilişkilerinin bundan ibaret olduğunu, davacı tarafından yapıldığını iddia ettiği ödemenin ispat edilemediğini, davacının bu parayı başkalarından istediğini onlardan tahsil edemeyince “beni bunlara sen yönlendirdin parayı sen ödeyeceksin” diyerek parayı kendisinden istediğini, kabul etmediğinde ise haksız şekilde icra takibi başlattığını, yasal süresi içerisinde takibe itiraz ettiğini, bu nedenle davanın reddi ile %20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesine göre;
“(1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından eser sözleşmesine dayalı alacağının tahsili için açılan icra takibine yapılan itirazın iptali için huzurda görülen dava açılmıştır. Huzurda görülen davanın mutlak ticari davalardan olmaması nedeni ile tarafların tacir olup olmadığı mahkememizce araştırılmıştır. Davacının tacir olup olmadığının araştırılması için yazılan müzekkere cevapları incelendiğinde ilgili Vergi Dairesi tarafından verilen cevabi yazıda davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu belirtilmiş olup yazı cevabı ekinde gönderilen yıllık gelir vergisi beyannamelerinin incelenmesinde davacının yıllık satış miktarının Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinde düzenlenen sınırı aştığı; bu nedenle de davacının tacir olduğu tespit edilmiştir. Davalının tacir olup olmadığının araştırılması için İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabında davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı; vergi dairesi tarafından verilen yazı cevabında ise davalının mükellefiyet kaydının bulunmadığı belirtilmiş olup davalının tacir sıfatını haiz olmadığı anlaşılmıştır. Bir davanın nispi ticari olarak kabulü için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması ve her iki tarafın da tacir olması gerekmektedir. Davalının tacir sıfatını haiz olmaması nedeni ile huzurda görülen davanın nispi ticari dava olarak da kabulü mümkün olmadığından uyuşmazlığın çözümünde ticaret mahkemelerinin görevli olmadığı açıktır. Dosya kapsamında uyuşmazlığa konu çatı sundurmasının davacıya ait işyerine yapılmış olması ve davalının tacir olmaması nedenleri ile HMK’nın 2. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu kanaati ile kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlenmesi, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra usulüne uygun talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/01/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı