Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/656 E. 2023/153 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/656
KARAR NO : 2023/153

DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/07/2022
KARAR TARİHİ : 15/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 20/07/2016 tarihli ve … sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan Kanun Hükmünde Kararnameler gereğince … Vergi Numaralı … Hizmetleri A.Ş.’nin kapatılarak malvarlığının hazineye devrolduğunu, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı, … Mükellefler Grup Başkanlığı tarafından hazırlanan 08.09.2017 tarih … sayılı İnceleme ve Değerlendirme Raporuda; Kapatılan Kurum olan … Hizmetleri A.Ş.’ye ait, keşidecisi … Hizmetleri Turizm ve Tic. Ltd. Şti. olan, 5.000,00’TL bedelli, 17.08.2016 vadeli, … Çek nolu çek’in kapatılan şirketin (… Hizmetleri A.Ş’nin) kurucusu ve yönetim kurulu başkanı …’in akrabası olan … TC Kimlik numaralı … tarafından 22.08.2016 tarihinde ibraz edildiği ve çek bedelinin bu şahsa ödendiği tespit edildiğini, davada …’in vefat etmesi nedeni ile İstanbul … Noterliğinin … yevmiye nolu mirasçılık belgesi alındığını ve mirasçılarına karşı dava yöneltildiğini, 17.08.2016 vade tarihli, 5.000,00 TL tutarlı çek, kapatma sonrasında kapatılan kurumun malvarlığına dahil edilmesi gereken çekler kapsamında olduğunu, bu çeki, kurum kapatılarak Hâzineye devrolduktan sonra, 22/08/2016 tarihinde, bankaya ibraz etmek suretiyle tahsil eden davalı, borçlu konumunda olduğunu, söz konusu çek bedeline konu alacak, kurumun kapatılmasıyla Hâzineye devrolduğunu ,bu tarihten sonra hâzinenin alacağını kendisi lehine tahsil eden ve kapatılarak Hâzineye devrolan şirketin (… Hizmetleri A.Ş’nin) kurucusu ve yönetim kurulu başkanı …’in akrabası olduğu tespit edilen davalının, icra takibine yaptığı itiraz haksız ve iyiniyet kurallarına aykırı nitelikte olduğunu, mahkemece kapatılan kurum … Hizmetleri A.Ş.’nin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yapılması durumunda alacaklarının varlığının açıkça anlaşılacağını, TTK 732 maddede düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince çek bedelinin ödendiğinin ve söz konusu çek nedeniyle herhangi bir borcun bulunmadığının davalı tarafça ispatlanması gerektiğini, bu nedenle dava açtıklarını, keşidesici … Hizmetleri Turizm ve Tic. Ltd. Şti. olan 5.000,00 TL bedelli 17/08/2016 vadeli ,… çek nolu çekin fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla ticari faiziyle birlikte ödenmesi ile ayrıca yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Alacağın zamanaşımına uğradığını, çek, senet gibi kambiyo senedinden kaynaklanan alacaklar için ise zamanaşımının süresinin 3 yıl olduğunu, bu sebeple alacak zamanaşımına uğradığından davanın reddi gerektiğini, alacağın talep edilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu alacağın müteveffaya … Hiz.A.Ş’nin yönetim kurulu başkanı olan kız kardeşi … tarafından borç ödemesi olarak verildiğini, bu hususu müteveffa aleyhine başlatılmış olan Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasında itiraz kapsamında da beyan ettiğini, kız kardeşine elden verdiği borç karşılığında kız kardeşi olan … tarafından bu çekin müteveffaya verildiğini, müvekkiline usulüne uygun olarak çekin vade tarihinde alacağını tahsil ettiğini, bu kapsamda bu borcun elden verildiğine dair ispat ancak tanıkla ispat edileceğini, mahkemece takdir edileceği üzere faal şirket hazineye devrolunmadan 6 ay öncesinde müteveffaya elden alınan borç karşılığı verilen bu çekin vadesi geldiğinde tahsil edilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, çekin hazineye devrolunmasından çok daha önce müteveffaya verildiğini, bu sebeple müvekkillerinin hiçbir borcu bulunmadığını ve davanın reddini talep ettiklerini, sonuç olarak davanın reddini, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Dava, TTK 732 e göre açılmış sebepsiz zenginleşme davasıdır.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarını düzenleyen 114/1-d maddesindeki dava ehliyeti, fiil ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şeklidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir. Aynı Kanun’un 114/1-e maddesindeki dava takip yetkisi, davada taraf olan kişinin o davayı kendi adına yürütebilme ve talep sonucu hakkında kendi adına hüküm alabilme yetkisidir (HMK md. 53). Sözü edilen kurum, şeklî taraf kuramının kabulünün sonucu olarak ortaya çıkmış ve sözü edilen kuramı tamamlamak amacıyla geliştirilmiştir. Davayı takip yetkisi, maddi hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukundaki karşılığını oluşturur. Ayrıca, bu kavram, davada taraf olmadığı hâlde kanun gereği taraf gibi davranmakla görevli kılınmış olanların hukukî konumlarının açıklanmasında başvurulan bir kavram konumundadır. Kural olarak taraf ehliyeti ve dava ehliyeti bulunan kişinin dava takip yetkisi vardır. Ancak bazı istisnai durumlarda davada taraf olarak gösterilen kişinin taraf ve dava ehliyeti olmasına rağmen dava takip yetkisi olmayabilir. Örn: Hakkında iflas kararı verilen kişinin taraf olduğu hukuki davalarda da istisnai durumlar dışında davayı takip yetkisi iflas idaresine aittir.
Taraf sıfatı (husumet) ise, maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulî hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. HMK’nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. (HMK md. 51) Fiil ehliyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usûl işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif taraf sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet sıfatının) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet sıfatı yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davalı veya davacı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı veya davacı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.
TTK madde 732 hükmü; ” Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar. (2) Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya ticari işletmeye karşı da ileri sürülebilir. (3) Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülemez. (4) Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.” şeklindedir.
Senet hamilinin sebepsiz zenginleşme davası açma hususundaki hak ve yetkisi TTK m. 732’de, “zamanaşımı sebebiyle, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar.” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Bu hüküm uyarınca öngörülen sebepsiz zenginleşmeden doğan talebin temel borç ilişkisiyle herhangi bir ilgisi yoktur. Anılan maddede sayılan şartların varlığı halinde hamil sahip olduğu bu talep hakkını kendisiyle doğrudan herhangi bir hukuki ilişkide bulunmadığı düzenleyene veya senedi kabul eden muhataba karşı ileri sürmektedir.
TTK m. 732’de anılan şartların oluşması durumunda da, hamil sebepsiz zenginleşme davası açma yetkisini kullanabilir.
Dosya tüm deliler ile birlikte değerlendirildiğinde; TTK madde 732 e göre açılacak olan davanın yukarıda açık kanun hükmünde de bahsedildiği gibi davacı sıfatı çek hamiline aittir. Çek hamili de bu davayı ancak keşideciye yöneltebilecektir. Bu yönü ile dosya incelendiğinde davacının dava konusu çekte yetkili hamil olmadığı lehtardan sonraki ciranta olduğu, çekin bankaya ibraz edilerek ödendiği sabit olup yetkili hamil olmayan kişinin açtığı iş bu davada davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmakla açılan davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
AKTİF HUSUMET EHLİYETİ YOKLUĞUNDAN REDDİNE,
1-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
2-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/02/2023

Katip …
☪e-imzalıdır.☪

Hakim …
☪e-imzalıdır.☪

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”