Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/653 E. 2023/22 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/653
KARAR NO : 2023/22

DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 01/10/2020
KARAR TARİHİ : 11/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile Müvekkili şirketin 2013 yılından bu yana gıda ve gıda dışı ambalaj konusunda geniş yelpazeli ürün çeşitliliği ile üretim yaptığını, bu kapsamda 26.03.2020 tarihinde …/İstanbul’dan …. taşınması için davalı ile bir ful tırın anlaşmasının yapıldığını, tarafların anlaşma mukabilince bir ful tır karşılığı olarak ise 3.950 Euro + 75 Euro navlun ücreti ödenmesi hususunda anlaşıldığını, müvekkili şirketin anlaşma konusu meblağları ödediğini ve taşınacak olan malları davalı şirkete eksiksiz ve hasarsız olarak teslim ettiğini, ancak ton aşımı olduğu gerekçesiyle müvekkili tarafından kiralanan tırın …/…. gümrüğünde incelenmeye alındığını, bu inceleme sonucunda tarafların anlaşmasına konu 1 ful tır parası verilmesine rağmen müvekkiline ait olmayan ve … firmasına ait bir takım malların da kiralanmış olan bir tır ile taşındığının ortaya çıktığını, bunun üzerine davalı firma yetkililerinden bilgi ve açıklama talep edilmişse de kabul edilemez bir tavır ile karşılaşıldığını, bunun yanı sıra yaşanan bu aksaklık nedeniyle tırın gecikmeli olarak hareket ettiğini ve müvekkiline fazladan ardiye ücret tahakkuk ettirildiğini, ayrıca gecikme nedeniyle müvekkilinin müşterisine karşı zor durumda kaldığını ve ticari itibarının zedelendiğini, müvekkilinin bu yaşanan olay nedeniyle haksız navlun bedeli olarak 3950 Euro ve beklemeden kaynaklı olan ücreti olarak 2.242 TL bedeli ödediğini, davanın kabulü ile şimdilik müvekkilinden fazla alınan navlun bedeli olarak 1.000 Euro’nun işleyecek avans faizi ile iadesine, davalının kusuru nedeniyle gerçekleşen bekleme maliyeti dian 2.242 TL’nin işleyecek avans faizi iie iadesine, müvekkilinin ticari itiban zedelenmiş olduğundan 1.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile Davacı tarafından iddia edilen gecikmenin meydana gelmesinde müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını, dolayısıyla gecikmeden doğan masraflardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, Davacı dava dilekçesinde her ne kadar müvekkili şirketten tam tır kiraladığı, ancak gümrükte taşıma aracında başka firmaya ait ürünlerin yer aldığının tespit edildiği; bu sebeple de fazla navlun ödediğini iddia etmişse de bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, zira müvekkili şirketin davacı tarafla aralarında anlaştıkları 3950 Euro navlun bedeli +75 Euro yurtdışı gümrükleme masrafı üzerinden 300 Euro iskonto yaptığını ve neticesinde davacı tarafından 3650 Euro navlun ücreti + 75 Euro yurtdışı gümrükleme masrafı+ 200 Euro gecikme bedeli + 2.250TL depo ücreti olmak üzere toplam 3925 Euro +2.250TL’nin müvekkili şirkete ödendiğini, dolayısıyla davacı tarafça fazla bedel ödendiğine ilişkin beyanların tamamen asılsız ve dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirketin kanundan doğan yükümlülüğünü tam ve gereği gibi yerine getirdiğini, hizmet karşılığında navlun alacağının doğduğunu, davacı tarafından verilen talimatlar ve tarafların aralarındaki mutabakatı sonucunda müvekkili şirketin üstlenmiş olduğu taşıma hizmetini gereği gibi yerine getirdiğini, davacının manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu, itirazlarımızın kabulü ile haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Mahkememizden verilen 03/11/2021 tarih ve … Esas … sayılı kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 23/06/2022 tarih ve…Esas … Karar sayılı ilamıyla “Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, mahkemece 19/08/2021tarihli yenileme tensip tutanağı ile duruşmanın 11/11/2020 tarihinde yapılmasına karar verildiği ve 03/11/2021 tarihinde duruşma yapılarak aynı celse dosyanın 2. kez takipsiz bırakıldığı gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir. Mahkemece davacı vekili adına çıkartılan tebligat zarfı üzerinde duruşmanın 03/11/2021 tarihinde yapılacağının yazılı olduğu, bu nedenle 03/11/2021 tarihli duruşmaya ilişkin tebligat yapılmadığı savunmasının itibar edilmediği belirtilmiş ise de; söz konusu tebligat zarfında 19/08/2021 tarihli yenileme tensip tutanağının ekli olduğunun yazılı olduğu, dolayısıyla tebligat zarfı üzerinde yazılı duruşma tarihi ile tebliğ edilen yenileme tensip tutanağında yazılı olan duruşma tarihi arasında çelişki bulunduğu ayrıca yenileme tensip tutanağı tarihi 19/08/2021 olmasına rağmen duruşma 11/11/2020 tarihine bırakılarak tutanakta hatalı bir tarih belirlemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Yine 19/08/2021 tarihli yenileme tensip tutanağı ile belirlenen duruşma tarihinin 03/11/2021 olarak değiştirildiğine dair bir ara karar da bulunmamaktadır. Bu durumda 03/11/2021 tarihli duruşmanın davacı tarafa usulüne uygun olarak bildirildiğinin kabulü mümkün olmayıp, belirtilen hususlar yukarıda anılan yasal mevzuat hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-5 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile kaldırılmasına karar verilerek iş bu esas numarasını almıştır.
Dosyaya sunulan 07/11/2022 tarihli Bilirkişiler … ve … tarafından hazırlanan ek raporda Davacının itirazları bakımından kök rapora sonuç ve kanaatlerinin korunduğu, Davalı vekili itirazları bakımından çıkış gümrük sahasın bekleme ücreti bakımından itirazların yerinde olduğu, kök raporda beklemenin illiyet bağı bakımından ek yük yeni yükler alınmasına bağlandığı, oysa beklemenin yük fazlası değil, davacı … ihracata dair beyannamede belirtilen miktara göre eksik yük olmasından kaynaklı gümrük beyan düzeltmesi için olduğu gözetilerek, davacının 2.242,00 TL bekleme ücreti iade talebinin yerinde olmadığının değerlendirildiği, Neticeten davacının 180 Euro navlundan kaynaklı talepte bulunabileceği, bekleme ücretinden iade talebinin somut olaya uymadığı, 21 gün bildirim süresi hesabı ve manevi tazminat bakımında nihai takdir ve değerlendirmenin yüce mahkemeye ait olduğunun belirlendiği tespit edilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için ispatın hukukî niteliği üzerinde de durmakta fayda bulunmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” şeklindedir.
Her somut olaydaki maddi vakıaya göre lehine hak çıkaran taraf ve ispat yükü şekilleneceğinden, maddî hukuk kuralına ilişkin bu vakıaların doğru ve net bir şekilde belirlenerek ortaya konulması gerekmektedir. Maddede aksine düzenleme olmadıkça ibaresi eklendiğinden, kanunda ispat yükü ile ilgili özel bir düzenlemeye yer verildiğinde, ispat yükü genel kurala göre değil de kanunda belirtilen özel düzenlemeye göre belirlenecektir.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının 26.03.2020 tarihli taşıma sözleşmesi nedeni ile fazla ödenen navlun ve bekleme maliyetinin iadesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmış olup tarafların ticari defter ve belgelerinde inceleme kararı verilmek üzere gün tayin edilmiş, ticari defterler SMM bilirkişisi ile taşıma bilirkişisine tevdii edilmiş yapılan inceleme sonucunda kök ve ek rapor dosyamız arasına alınmıştır. Davacının talebi fazla ödenen navlun ve bekleme ücreti talebi olup fazladan ödeme yapıldığını ve bekleme ücretine hak kazandığını ispat yükü davacı üzerindedir. CMR hükümleri ve TTK hükümleri bir arada değerlendirildiğinde, TTK Madde 866 uyarınca tam navlunu ödemesi gerekmekte ancak taşıyıcı, araçta boş yerler ve taşımaya uygun kapasite olduğundan bahisle araca başka yükler alırsa, ondan elde ettiği menfaati davacı-gönderenin ödeyeceği navlundan düşmek-mahsup etmek gerektiği taşıma bilirkişisince tespit edilmiş olup, bu kapsamında 4.025,00 EURO tam tır araç yük taşıma navlunu olarak belirlendiği, bu bedel davacı … üstlenildiği halde davalının taşıtında 750 kg ekstra yük bulunduğu, davacının 3.925,00 EURO ödeme yaptığı, davalının bu ekstra yük için zaten 100 EURO indirim yaptığı hesaplamanın hatalı olduğu ileri sürülmektedir. Oysa davacı 4.025 EURO yerine zaten 3.925 EURO ödediği, Ayrıca davacı bekleme sebebi ile 2.242,00 TL ödediği, bu durumda, davalının araca yük alması sebebi ile sağladığı fayda olan ve fatura ile alacaklandığı ticari kayıtlarında sabit olan 280 EURO’dan 100 EURO kısmı zaten davacıya sağlanmış, bakiye 180 EURO talep edebileceği yönündeki tespit dikkate alındığında davacının 180Euro alacak bakımından davasını ispatladığı, bekleme ücretine ilişkin ise beklemenin yükün fazla olmasından kaynaklı olmadığı, aksine tonaj eksikliğinin bulunduğunun tespit edildiğinden bu talebinin reddine, manevi tazminat talebi bakımından ise Türk Borçlar Kanunu 58/1. Madde hükmüne göre kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebileceği, davacının kişilik haklarının bu nedenle zarara uğradığının ispatlanamadığı anlaşılmakla manevi tazminat talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
AÇILAN DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-180,00-EURO’nun dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 111,49 TL harçtan peşin alınan 213,47 TL peşin harcın mahsubu ile 101,98 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40- TL başvuru harcı, 213,47-TL peşin nispi harç, 7,80-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 275,67- TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT gereğince 1.632,15 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden AAÜT gereğince 9.200,00- TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden AAÜT gereğince 1.000,00- TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan 174,70 TL tebligat müzekkere gideri, 1.600 TL bilirkişi ücreti toplamı 1.774,70- TL’nin kabul ve red oranı göz önüne alındığında 164,45 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye 1.610,25-TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-6235 sayılı Hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13 maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri olarak) kabul-red oranına göre 184,80-TL’nin davalıdan, 1.135,20-TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Taraflarca yatırılıp harcanmayan masrafın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/01/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”