Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/596 E. 2022/1064 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/596
KARAR NO : 2022/1064

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/06/2022
KARAR TARİHİ : 26/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı … müvekkili ….’ın oğlu …’a 28/06/2020 tarihinde , … Mahallesi, … Caddesinde kullandığı … plakalı aracı ile çarptığını, çarpmadan sonra mağdur …’ın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek derecede yaralanması nedeniyle hastaneye kaldırıldığını, mağdur … hakkında düzenlenen …. Hastanesinin 28/06/2020 tarih ve … sayılı raporunda ; araç dışı trafik kazası nedeniyle gelen hastanın; sağ frontalde kesi, burun kökünde kesi, çene altında yüzeysel kesiler, boyunda kesi mevcut olduğu, sağ ayak bileğinde hassasiyet mevcut olduğu , Batın USG istendiği, tetkiklerinde Toraks BT: minimal pnömotoraksı mevcut olduğu, beyin cerrahi amnezisi de olan hastanın ( …) takip amacıyla yatırıldığı, hastanın tibia alt uçta kırığının da bulunduğu, bu sebeplerden mütevellit mağdur …’ın yaralanmasının, ” Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, vücuttaki kemik kırıklarının yaşam fonksiyonlarına etkisi; Hafif (1), Orta (2) ve Ağır (4,5,6) olarak sınıflandırıldığında; kişide saptanan kırığın yaşam fonksiyonlarının Ağır ( 4) derecede etkileyecek nitelikte olduğu” bilgilerine ulaşıldığını, …’ın somut olaya konu trafik kazası neticesinde aldığı darbeler nedeniyle uzun bir dönem tedavi görmek zorunda kaldığını, tedavi sürecinde harcadığı tüm masrafları cebinden karşıladığını, davalı …’ün, müvekkiline ve ailesine maddi/manevi hiçbir desteği bulunmadığını kazanın vukunda tam ve asli kusurlu olan tarafın davalı …’ün kendisi olduğunu, trafik kazasının davalı … sokağa çıkma yasağının bulunduğu dönemde arabası ile trafiğe çıktığı 28/06/2020 tarihinde davalı …’ün şehir içi hız kurallarına uymayarak, süratli ve dikkatsiz olması nedeniyle gerçekleştiğini, davalının kaza tespit tutanağında hızının 10-15 km/s olduğunu iddia ettiğini, ancak bu iddiayı kabul etmediklerini, davalı mağdur …’a aracının yan kısmıyla çarptığını, çarpışmanın etkisiyle mağdur …’ı havalanarak aracın ön camına düştüğünü, şoförün bisiklet taşıtını görmesi ve hızını daha da yavaşlatarak durması gerekeceğini, … Hastanesinin 28/06/2020 tarih ve … sayılı raporunda açıklandığı üzere, kaza hasebiyle müvekkilin mahdumu …’ın dişlerinin kırıldığını, ayağının alçıya alındığını, yüzünde kalıcı izler oluştuğunu, tedavi sürecinde müvekkilinin hastane, ilaç ve mağdurun yaşı dolayısıyla duyulan rehabilitasyona binaen bir çok masraf yaptığını, işbu masrafların TBK. ‘nın 49. vd maddeleri mucibince davalılarca tazmin edilmesi gerektiğini, manevi zararın KTK’nın ilgili hükümlerince davalılarca müteselsilen ve müştereken tazmin edilmesi gerektiğini, sigorta şirketi ise sadece maddi zarardan sorumlu olacağını, sonuç olarak manevi tazminat bakımından davalı … ile davalı … müştereken ve müteselsilen sorumlu iken, maddi tazminat bakımından davalı şirket …. Sigorta A.Ş., davalı … ile davalı …. müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağını, davalılara ait araç …. Sigorta şirketince sigortalandığından işbu sigorta şirketi hem KTK ilgili hükümleri hem de Genel Şartlar mucibince, meydana gelen bedensel ve manevi zararlardan diğer davalılar ile birlikte müteselsilen ve müştereken sorumluluğu bulunduğunu, manevi tazminat bakımından davalı … ile davalı … müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, maddi tazminat bakımından davalı şirket … Sigorta A.Ş., davalı … ile davalı …. müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, teminatsız, mahkeme aksi kanaatteyse uygun bir teminat karşılığı, öncelikle ve ivedikle kazaya konu olan …. plakalı aracın üzerine tedbir konulmasını, 10.000 TL (Onbin Türk Lirası) manevi tazminatın sürücü ve araç sahibi … ve … yönünden olay tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile tahsilini,fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100 TL (Yüz Türk Lirası) maddi tazminatın davalı gerçek şahsılar bakımından olay tarihinden, sigorta şirketi için sigorta limitini aşmamak üzere temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ille birlikte tüm davalılardan müteselsilen tahsilini, davanın kabul edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraflar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …. Sigorta A.Ş. vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde;Davacı tarafın , meydana gelen trafik kazası neticesinde maddi ve manevi tazminatı, … plaka sayılı aracın genişletilmiş kasko sigorta (imm) poliçesini düzenleyen şirket olarak …. Sigorta A.Ş. ‘den talep etmiş bulunduğunu, davacının maddi tazminata ilişkin taleplerinin …. plakalı aracın zorunlu trafik sigortasından karşılanmasının gerektiğini, manevi tazminat taleplerinin ihtiyari mali mesuliyet limitlerinin %20’si ile sınırlı olacağını, müvekkilinin sorumluluğunun zorunlu trafik sigortası limitleri üzerinde çalışmaya başlayacak ve poliçe teminat limitleri ile sınırlı olacağını, davacının 2918 sayılı KTK gereğince müvekkili şirkete zorunlu olan başvuru şartını yerine getirmediğinden davanın usulden reddini talep ettiklerini,maluliyetin kaza ile illiyet bağının kurulması ve özür olarak belirtilen maluliyetin tespiti için İstanbul Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu’nan rapor alınmasını talep ettiklerini, Erişkinler Hakkında Engellilik Değerlendirmesi Yönetmeliğine göre maluliyet değerlendirilmesi yapılmasını talep ettiklerini, davacıların geçici iş göremezlik süresinde geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri zararına ilişkin taleplerinin tedavi gideri kapsamında olduğunu tedavi gideri taleplerinin trafik sigortası yeni genel şartları gereği teminatı dışı olduğunu, davacı taraflara SGK tarafından rücuya tabi herhangi bir ödeme veyahut gelir bağlama işleminin yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla faiz başlangıcı ancak dava tarihi olarak kabul edilebilir ve uygulanması gereken faiz türünün yasal faiz olduğunu, kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde poliçe ile sigortalı olduğunu teyit ettiklerini, müvekkili şirketin sorumluluğu poliçede yazılı limitle sınırlı olduğunu, sonuç olarak davanın reddini, davacının davasının ispatı halinde; müvekkili şirketin öncelikle ferilerden sorumlu tutulmaması, olmaz ise, asıl alacak, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından ayrı ayrı poliçe limiti ile sorumlu tutulmasını, faizin en erken dava tarihinden başlatılmasını, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmilini talep etmiştir.
Davalı … ve …. vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde; açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olarak açıldığını, davanın yasal süresi içerisinde açılmadığını, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davaya konu talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin tacir olmadığını , davanın ticari bir dava olmadığını, Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevsiz olduğunu bu nedenle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, olayın meydana geldiği yer Başakşehir/İstanbul adresinin olması sebebiyle Bakırköy Mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, yetkiye itiraz ettiklerini, yetkili mahkemenin Küçükçekmece Mahkemeleri olduğunu, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesini talep ettiklerini, davacı tarafından kazanın müvekkilinin bisiklet sürücüsüne çarpması sonucu gerçekleştiği öne sürüldüğünü ancak bunun gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin …. Sitesinde ikamet ettiğini, olay günü müvekkili ikamet ettiği siteden çıktıktan hemen sonra kendi şeridinde 10km/s hızla ilerlerken, davacı bisiklet sürücüsünün müvekkilinin sevk ve iradesindeki araca yandan çarpması sonucu oluştuğunu, kaza tespit tutanağında “Bu kazanın oluşumunda bisiklet sürücüsü …’ın 84/1b (şeride tecavüz etme) madesini ihlal ettiği görüş ve kanaatine varıldığını, olay yeri fotoğraflarının da bu akışla gerçekleştiğinin kanıtı olacağını, davacı tarafın dilekçesinde kazanın oluşunda tam ve asli kusurlunun müvekkili olduğunu ileri sürdüğünü, müvekkilinin 10-15 km/s hızla gidemeyeceğini belirttiğini , ancak kazanın müvekkilinin siteden çıktıktan hemen sonra gerçekleştiğini, kazanın vuku bulduğu yerin ve sitenin çıkışının yakınlığının görüleceğini,olay yeri fotoğraflarında kazanın vuku bulduğu yerin ve sitenin çıkışının yakınlığının görüleceğini, müvekkilinin site çıkışında yavuş hareket ediyor olmasının hayatın olağan akışı ile uyum içinde olacağını, bisiklete çarpması ile değil bisiklet sürücüsünün müvekkilinin aracına çarpması suretiyle olduğunu, kusurun tamamen karşı tarafa ait olduğunu, kaza tespit tutanağından bu durumun anlaşılacağını, müvekkilinin zorunlu trafik sigortası ve genişletilmiş kasko sigortasının olduğunu, davanın bunlara başvurulmadan açılmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin zorunlu mali sorumluluk sigortasının …. A.Ş. Olduğunu, davaya dahil edilmesi gerektiğini, davaya konu olayla ilgili S.G.K tarafından herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının sorulması gerektiğini, davacının talep etmiş olduğu tazminat miktarlarının çok yüksek olduğunu, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını ve şartlarının oluşmadığını, açılan davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Türkiye Noterler Birliği Sicil ve Tescil Hizmetleri Müdürlüğü’nün, …. Hastanesi’nin, …. Sigorta’dan gelen müzekkere cevaplarının mahkememiz dosyası arasına alındığı anlaşıldı.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.

Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; 28.06.2020 tarihli kaza nedeni ile davalı asilin kusurlu olup olmadığı, kusurlu ise kusur oranlarının ne olduğu, davacıların kaza nedeni ile maluliyet ve iş görmezlik oranının ne olduğu, maddi ve manevi tazminat şartların oluşup oluşmadığı, davalı sigortanın bakımından poliçe kapsamı içerisinde kalıp kalmadığı noktalarında toplanmakta olup, ZMMS bu davada davalı konumunda olmayıp, davacı davasını sigorta şirketine yöneltmiş olup, her ne kadar davacı tarafından kazaya karışan sürücü ve araç maliki aleyhine de mahkememizde dava açmış ise de davalıların gerçek kişi olması ve tarafların tacir olduğuna ilişkin bir iddianın bulunmaması nedeni ile de mahkememizin görevli olmadığı açık olup davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde sonuçlandırılması gerekmekte olduğundan, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/10/2022

Katip ….
¸

Hakim ….
¸

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”