Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/582 E. 2022/737 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/582 Esas
KARAR NO : 2022/737

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/06/2022
KARAR TARİHİ : 01/07/2022
K.YAZIM TARİHİ : 26/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kendisine ait ….. plakalı aracı ile 14.09.2021 tarihinde saat 23.00 de İstanbul Esenyurt’ta seyir halinde iken kendisine yeşil ışığın yanması ile kontrollü geçiş sağlarken ….. plakalı aracın sürücüsü kırmızı ışık ihlali yaparak müvekkilinin aracına çarptığını, bu neticede maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davalı ….. 18 yaşından küçük olduğunu, sürücü belgesinin de bulunmadığını, …..’un kırmızı ışık kuralını ve diğer trafik kurallarını ihlal etmesi, 18 yaşından küçük olup araç kullanmayı bilmemesine rağmen gece vakti araç kullanması, ehliyeti de olmaması gibi kusurları sebebi ile neredeyse müvekkilinin ölümden döndüğünü, kazadan sonra müvekkili ölümden şans eseri kurtulmasına rağmen, ne kazaya sebebiyet veren ….. ne de velileri olan anne babası müvekkilinden bir özür dilemediğini, müvekkili kazanın etkisiyle şok geçirdiğini, yaşadığı kaza ve kaza sonrası davalının umursamaz tavırları nedeniyle oldukça da üzüldüğünü, müvekkilinin hiç bir maddi zararı da karşılanmadığını, müvekkili ile iletişim dahi kurulmadığını, müvekkilinin aracında ciddi miktarlarda hasar meydana gelmiş olup, sigorta şirketi hasar ödemelerini yapmış ancak araçta meydana gelen değer kaybını ödemediğini, davalı …..’un kullanmış olduğu, … Tesisat Malz. San. Ve Tic. LTD ŞTİ.’nin sahibi olduğu ….. plakalı aracın sigorta şirketi olan … Sigorta’ya değer kaybı tazminatı için 13.01.2022 tarihinde başvuruda bulunulduğunu, ancak araç başına maddi zarar teminatı 43.000,00 TL olduğundan, teminat limitleri doğrultusunda tüm limitler ödenmiş ve zarar limitinin kalmadığı için değer kaybı tazminatı ödemesi yapılamayacağı belirtildiğini, müvekkilinin aracının neredeyse yarısı yok olduğunu, bir çok parçasının değiştiğini, aracın ağır derecede hasar aldığını, aracın kaza tarihinde 85.000 Km de olup, 2017 model, … kazasız temiz yeni bir araç olduğunu, Ancak kazadan sonra araç yüksek miktarda değer kaybına uğradığını, müvekkilinin aracı tamirde kaldığı sürelerde araç kiraladığını, KDV dahil 6.448,96 TL cebinden ödeme yapmak zorunda kaldığını beyanla müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararlardan değer kaybı, piyasada sürekli değişen araç ücretlerinden dolayı bilinemediğinden, yapılacak bilirkişi hesaplaması sonucu belirlenebilecek olduğundan, şu anlık belirsiz olup fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 5.000 TL, olay tarihinden işletilecek bankalara uygulanan en yüksek mevduat faizi, mahkeme aksi kanaatte ise ticari faizi ile birlikte, kaza nedeniyle aracını kullanamamasından dolayı kiralamış olduğu araç için kira bedeli olarak ödemiş olduğu 6.448,96 TL araç kiralama tarihinden işletilecek bankalara uygulanan en yüksek mevduat faizi, mahkeme aksi kanaatte ise ticari faizi ile birlikte, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme sorumlu olarak taraflarına ödenmesine; davalı ….. plakalı araca ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava haksız fiilden kaynaklı tazminat davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
HMK’nın 2. maddesine göre;
“(1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının maliki olduğu ….. plaka sayılı aracın, davalı şirketin maliki olduğu ….. plaka sayılı araçla çarpışması sonucunda aracında meydana gelen değer kaybı ile kaza nedeni ile kiraladığı araç için ödediği kira bedelinin tazmini istemli huzurda görülen davanın açıldığı; davacıya ait aracın 2017 model …. marka olup hususi kullanıma tahsis edilmiş olması ve davacı ile davalı gerçek kişinin tacir olmaması nedenleri ile huzurda açılan davanın mutlak ya da nispi ticari davalardan olmadığı tespit edilmiştir. Kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlenmesi, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak HMK’nın 2. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra usulüne uygun talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/07/2022

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır