Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/567 E. 2022/1063 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/567
KARAR NO : 2022/1063

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 17/05/2022
KARAR TARİHİ : 26/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan 16.11.2021 tarihinde …. plakalı …. marka bir araç satın aldığını, teslim alındıktan 3 gün sonra aracın arızalandığını, çekiciyle araç tamir servisine götürüldüğünü, servis tarafından yapılan ilk incelemelerde gizli ayıp niteliğindeki motor arızası bulunduğunun bildirildiğini, yapılan ek incelemelerde ise aracın motorunun iç kısmında arıza olduğu, aracın kısa sürede bu hale gelmesinin mümkün olmadığı, uzun süreli kullanım sonucu ilgili arızanın meydana geldiği ve aracın bu halde kullanılamayacağının belirtildiğini, araçtaki ayıp ve zararların tespiti adına Bitlis Sulh Hukuk Mahkemesinden delil tespiti talebinde bulunulduğunu, yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda motor bloğunun üstünde yazan motor numarası ile ruhsatta yazan motor numarasının farklı olduğu, ayrıca … marka araçta kullanılan … marka pistonlar yerine … marka pistonların kullanıldığı, bu sebeple araçta takılı motorun başka bir araca ait olduğu, motorun daha önce işleme/tamire tabi tutulduğu, yağ pompasının arızalı olduğu, ilgili hususlar nedeniyle motorun bazı aksamlarının zarar gördüğü ve tamiri gerektiğinin ifade edildiğini, delil tespiti sonucu kesinleşen bilirkişi raporu doğrultusunda tespit edilen 17.750,00-TL onarım bedeli ve delil tespiti için yapılan 1.281,10-TL yargılama giderinin tahsili için Bitlis İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça yetki ve borca itiraz edildiğini, yetki itirazı üzerine dosyanın Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas numarasını aldığını, davalı tarafça bu defa borca ve ferilerine itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, araçta meydana gelen gizli ayıptan ve asıl davanın eki niteliğindeki delil tespiti dosyasında ödenen yargılama giderlerinden araç sahibi davalının sorumlu olduğunu, müvekkili tarafından bahse konu aracın değeri karşılığında Bitlis İl Milli Eğitim Müdürlüğüne ihale yoluyla kiralanmak amacıyla satın alındığını, bu amaç doğrultusunda müvekkilinin ilgili aracı tamir ettirip çalışır halde Bitlis İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne teslim ettiğini ve aracın halen ilgili kurum nezdinde çalıştığını, bu sebeple yapılan araç alım işinin müvekkilinin ticari işi kapsamında olduğunu, ilgili alacak için ticari faiz işletildiğini ve Ticaret Mahkemesinde dava açma zorunluluğu hasıl olduğunu belirterek, davalının icra takibine yönelik haksız itirazlarının iptali ile takibin aynen devamına ve davalının %40’tan aşağı olmamak üzere takip miktarının tamamı üzerinden icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Türkiye Noterler birliğine, Sigorta Bilgi Ve Gözetim Merkezine, İstanbul Esnaf Ve Sanatkarlar Odasına, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Avcılar Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği görüldü.
Dava; İİK 67 md ne dayalı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlen- dikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
“…Ancak, dava konusu araç niteliği itibari ile sırf ticari amaç ile kullanılabilecek bir araç değildir. Pick up tipi hafif ticari araçların farklı kullanım şekillerinin bulunduğu, ticari amaç dışında, özel amaçlarla ve gündelik bireysel ulaşım ihtiyaçlarını karşılamak için de kullanabildiklerine rastlanmaktadır. Mahkemeler tarafından gerekli araştırma ve inceleme yapılmaksızın, dava konusu aracın sadece “kamyonet” olmasına dayanılarak, aracın ticari araç olduğu kabulü ile verilen görevsizlik kararı usul ve yasaya aykırıdır. Davalının beyanlarında kendisinin memur olduğu beyan edilmekle, tacir olduğu hususunda da dosyada bir delil mevcut değildir. Bu kapsamda, davacı sigorta şirketinin dava dışı 3. şahıslar için ödediği hasar tazminatının davalı sigortalıdan tazmini istenmekte olup, dava 26/12/2016 günü, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlüğe girdikten sonra açılmıştır. Bu nedenle davanın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlanması gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu …. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE…” T.C. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ … HUKUK DAİRESİ, …. Esas, … Karar.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; taraflara rasındaki uyuşmazlığın araç hasarından kaynaklandığı davalının tacir olmadığı, aracın hususi araç olduğu ancak Komyenet olarak nitelendirildiği İstanbul BAM … Hukuk Dairesi kararında da belirtildiği gibi yalnızca kamyonet olarak nitelendirmenin aracn ticari olarak kabulünün gerekmediği, davacının tacir olduğu davalının tacir olmadığının gelen yazı cevapları ile sabit olduğu, bu nedenle mahkememizin görevli olmadığı, davacının Tüketici olarak kabulününde mümkün olmadığından Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu, göreve ilişkin usul kurallarının HMK’nun 114/1-c maddesinde dava şartları arasında sayıldığı , kamu düzeninden olup resen dikkate alınmasının gerektiği gözetilerek mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine,uyuşmazlığın çözümünde Küçükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Küçükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2- 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3- HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Küçükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Büyükçekmece Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4- Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların görevli mahkeme tarafından nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere; mahkememizce verilen görevsizlik kararının istinaf edilmeden kesinleşmesi halinde yargı yerinin belirlenmesi amacıyla dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine davacı vekili ve davalı asilin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/10/2022

Katip …
¸

Hakim…¸

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”