Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/543 E. 2022/940 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/543 Esas
KARAR NO : 2022/940

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/06/2022
KARAR TARİHİ : 04/10/2022
K.YAZIM TARİHİ : 28/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin icra takibine konu edilen alacaklar nedenleriyle davalıya herhangi bir borcu da bulunmadığını, müvekkili yönünden hukuka, usul ve yasaya aykırı olan iş bu icra takibinin öncelikle ihtiyati tedbir yoluyla geçici olarak durdurulması ve akabinde müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti talepli dava açma ve işbu başvuruyu yapmak gerektiğini, müvekkili hali vaktine uygun bir ev almak için araştırma yaparken başka emlakçılar yanında …. Gayrimenkul (.. Yapı, İnşaat ve Gayrimenkul) firması (….) ile karşılaşmış, bu emlak komisyonculuğu yapan firma ile müvekkil İstanbul İli … İlçesi … Mahallesi … Sokak No:63 de yer alan taşınmazın alım-satımına aracılık edilmesi hususunda anlaşmışlar, bu anlaşma sırasında davalı taraf yer göstermek için prosedür gereği bazı belgelerin imzalanması ve bir miktar peşin para verilmesi gerektiğini müvekkiline söyleyince, satışın gerçekleşeceği düşüncesinde olan müvekkili bu talepte bir mahsur görmemiş ve devamında davalı komisyoncunun ancak satışın gerçekleşmesi durumunda talep edebileceği ücretin bir kısmı olan 5.000,00 TL’yi kendisine peşin olarak vermiş, bunun yanında gerekli belgeler olarak önüne konulan ve icra takibine konu edilen bonoları ile 20/04/2021 tarihli emlak komisyon sözleşmesini imzaladığını, davalı tarafın müvekkilince defaatle uyarılmasına rağmen yukarıda bahsedilen emlak komisyon sözleşmesine konu taşınmazın davalının aracılığı ile müvekkiline satılması ve devri işlemi bugüne kadar gerçekleştirilmediği gibi söz konusu taşınmazın gerçek sahiplik bilgileri ve tapu bilgileri de müvekkile verilmediğini, taşınmaz satışının gerçekleşmemesi üzerine müvekkili tarafından davalıya Büyükçekmece … Noterliğinin 08.06.2021 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı çekilerek peşin ödenen 5.000,00 TL ile yine yukarıda anlatılmaya çalışıldığı üzere müvekkilinin iradesi yanıltılmak suretiyle davalı tarafça bahse konu yer göstermenin zorunlu unsuruymuş gibi gösterilip müvekkiline imzalatılan bonoların iadesi istenmiş, davalı ise bahse konu iade işlemini gerçekleştirmediği gibi buna cevap dahi vermemiştir bir de üstüne müvekkili aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlattığını, başlatılan bu icra takibi müvekkili yönünden hukuka, usul ve yasaya aykırı olup müvekkilinin davalıya karşı belirtilen şekilde bir borcunun olmadığının tespitini talep ettiğini, davalı tarafından müvekkil aleyhine icra takibine konu edilen senetler, …. Gayrimenkul Emlak Komisyon Sözleşmesi başlıklı 20/04/2021 tarihli emlakçılık sözleşmesi nedeniyle teminat olarak verilmiş bulunduğundan ve bu sözleşme resmi şekilde yapılmamış olması ile esas önemli olan sözleşmede belirtilen taşınmazın müvekkiline satımının gerçekleşmemiş olması dolayısıyla simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanacağından satım sözleşmesi de kurulmaması nedeniyle müvekkilinin davalıya iş bu icra takibi ve senetler dolayısıyla borçlu olmadığının tespiti gerektiğini, telafisi imkansız zararlara sebebiyet verilmemesi için tedbiren müvekkili aleyhine girişilen icra takibinin durdurulmasına, takip dosyasına ifa olması halinde gecikmeden doğan zararları karşılamak için ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi, davalıya (alacaklıya) ödeme yapılmaması yönünde tedbir kararı verilmesini ve bu hususta icra müdürlüğüne müzekkere yazılmasını talep ettiğini, yukarıda açıklanan nedenlerle takip konusu bonoların dayanağı olan herhangi bir borçlandırıcı işlem davalı ile müvekkili arasında yapılmadığını, davalı taraf, bonoya dayalı icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunu, hukuka, usul ve yasaya uygun olan davanın kabulüne, davalıya karşı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, davalının işbu icra takibinde kötü niyetli olması da gözetilerek takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalıya yapılan usulüne uygun tebligata rağmen davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı görüldü.
HUKUKİ DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK 72 maddesine dayalı icra takibinden sonra açılan ve kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3’ncü maddesinin (l) bendinde “Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,” ifade edeceği belirtilmiş, yine anılan kanunun 83’ncü maddesinin ikinci fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” denilmek suretiyle tüketici işlemi ile ilgili her türlü olayda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un uygulanacağı, aynı kanunun 73’ncü maddesinin birinci fıkrasında ise “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” denilerek tüketici işlemlerinde tüketici mahkemelerinin görevli olacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosyada ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili tarafından dava konusu bonoların emlak komisyon sözleşmesi kapsamında teminat olarak verildiği iddia edilerek huzura görülen menfi tespit davası açılmıştır. Her ne kadar davalı tarafından davaya cevap dilekçesi sunulmamış olsa da mahkememizin 04/10/2022 tarihli celsesinde davalı vekili tarafından dava konusu kambiyo senetlerinin taraflar arasında imzalanan emlak komisyon sözleşmesi kapsamında teminat olarak alındığı beyan edilerek sözleşmenin bir sureti mahkememize ibraz edilmiştir. Dava konusu bonoların simsarlık sözleşmesinin teminatı olarak davacı tarafından davalıya teslim edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar uyuşmazlık bonodan kaynaklanmakta ise de uyuşmazlığın temelinin simsarlık sözleşmesine dayanması ve davacının 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında tüketici olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun çerçevesinde Tüketici Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olduğundan, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; İş yoğunluğu nedeniyle gerekçesi 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Yasası’nın 294/4 Maddesi Uyarınca Bir Ay İçinde Dava Dosyasına Eklenmek Üzere;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra usulüne uygun talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/10/2022

Katip …
☪e-imzalıdır.☪

Hakim …
☪e-imzalıdır.☪