Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/535 E. 2022/835 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/535
KARAR NO : 2022/835

DAVA : Konkordatonun Feshi
DAVA TARİHİ : 09/06/2022
KARAR TARİHİ : 08/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Konkordatonun Feshi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 09/06/2022 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinde … esas sayılı numara ile görülmekte olan konkordato dosyasında müvekkilinin borçlusu olan davacı …. San. Tic. Ltd. Şti. Hakkında konkordatonun tasdikine karar verildiğini, verilen karar ile konkordatonun tasdik kararı ile bağlayıcı olduğuna hükmedildiğini, borçlu tarafından müvekkiline konkordato projesine uygun ödeme yapılmadığını, İİK’nun 308/e maddesi uyarınca konkordatonun müvekkili yönünden kısmet feshini talep etmek zorunda kaldıklarını, bu nedenlerle konkordato projesine uygun ifa yapılmayan müvekkili yönünden tasdik kararının İİK’nun 308/e maddesi uyarınca kaldırılmasına, konkordato projesinin müvekkili yönünden kısmen feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA;
Davalıya dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davalının cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,İİK’nın 308/e maddesi uyarınca konkordatonun kısmen feshi istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı şirketin tasdik edilen konkordato projesi gereğince borçlarım ödemediğini belirterek konkordatonun İtK 308/e maddesi uyarınca müvekkili şirket yönünden kısmen feshine, bu talebin kabul edilmemesi halinde İse, davalının konkordatosunun 1İK m.308/f uyarınca tamamen feshine karar verilmesini talep etmiştir.
Konkordatonun, konkordatoya tabi tüm alacaklar için mutlak bağlayıcı nitelikte etki ve güce sahip olması, borçlu açısından fevkalade önemli bir avantaj teşkil eder. Bu sayede borçlu, kazandığı zamanı İyi bir biçimde değerlendirip işletmesini yeniden yapılandırabildiği takdirde, içine düştüğü ekonomik krizin çıkmazından kendisini kurtarıp borçlarını konkordato projesinin sağladığı elverişli imkanlar çerçevesinde ödeyebilme şansına kavuşabilecektir. Bu şansını iyi kullanarak konkordato projesi doğrultusunda borcunu ifa eden borçlu bakiye borcundan da kanunun sağladığı atıfetten yararlanarak kurtulacak ve ticari itibarını ve ekonomik şahsiyetini korumayı başaracaktır.
Konkordatonun borçluya sağladığı bu avantajlar karşılığında alacaklılara büyük külfet yüklenmektedir. Gerçekten, konkordatoya kabul oyu veren alacaklılar bile, başka çareleri olmadığı için, diğer bir deyişle konkordatoyu iflasa göre kendileri ve borçlu için daha yararlı bulmalarından ötürü, borçlunun teklifine karşı olumlu bir tavır takınmayı “ehveni şer” görmüşlerdir. Ancak borçlunun içine düştüğü ekonomik zorlukların ve borçlarının tümünü ödeme yeteneksizliğinin ortaya çıktığı konkordatoya katlanma yükümlülüğünün de bir sınırı olduğunu kabul etmek gerektiğinde kuşku yoktur. İşte bu sınır, borçlu tarafından konkordato koşullarına göre dahi borçlann ödenmemesi suretiyle tecavüz edilmiş olacaktır. Artık bu noktadan sonra borçlunun alacaklılardan ve kanundan bekleyebileceği hiçbir şefaat kalmamıştır. Alacaklılar için -tabiri caiz ise- bıçağın kemiğe dayanmış olduğu bu noktada, onları artık konkordato ile bağlı tutmaya devam etmenin hiçbir anlamı yoktur.
Bu düşüncelerin sonucu olarak kanunkoyucu kendisine karşı konkordato koşullarını yerine getirilmeyen herhangi bir alacaklıya, alacağı bakımından konkordatonun feshini talep ve dava etme hakkım tanımıştır. Bu durumdaki bir alacaklı, konkordatonun alacağı yününden feshini sağlayarak, kendisini bağlayan bu zorunlu özveri zincirini koparmak olanağına kavuşur. Bu sonuç doğaldır; çünkü mahkeme anlamlı konkordato projesinin ödeme koşullarını yerine getireceğine inanarak borçluya kanunun öngördüğü bu önemli atıfeti sağlamıştır. Borçlu, konkordatoyu ifa etmemek suretiyle, kendisi lehine olan ve mahkemece de onaylanan bu karineyi de çürüterek onama kararının dayandığı temelin çökmesine yol açtığı gibi, konkordatoya kabul oyu veren alacaklıların da güvenlerini boşa çıkarmıştır. Bu yüzden borçlunun mali durumunu düzelterek ödeme yapabileceğine inanan alacaklılar boşuna zaman kaybederek, mağdur duruma düşmüşlerdir. Bu dunundaki borçlu konkordatonun sağladığı himayeyi, alacaklılar aleyhine istismar ettiğinden, herhangi bir alacaktı kendi alacağı açısından konkordatonun feshini isteyerek, alacağının tümünü konkordato hiç akdedilmemişçesine borçludan isteyebilir .
Hukukumuzda iki çeşit konkordatonun feshi türü kabul edilmiştir. Burada yapılan ayrıma temel teşkil eden kriterler de fesih nedenleridir. En temel şekliyle ifade etmek gerekirse, fesih türleri, kendisine karşı konkordato şartlarını ifa edilmeyen alacaklının başvurabileceği kısmen fesih ile (İtK m. 308/e) ile konkordatonun kötüniyetle sakatlanmasından dolayı tüm alacaklılar için konkordatonun tamamen feshinden (İİK m. 308/f) ibarettir .
Yukarıda belirtildiği gibi, konkordatonun kısmen feshi Kanunun 308/e maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddenin ilk fıkrasına göre, kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir. Konkordatonun kısmen feshiyle birlikte fesih talebinde bulunan alacaklı, projenin mecburiliğinden kurtulacaktır. Fakat konkordatonun kısmen feshi, yalnızca fesih talebinde bulunan alacaklı açısından sonuç doğurmakta olup konkordatonun etkileri diğer alacaklılar açısından aynen devam edecektir.
Konkordatonun kısmen feshi hakkında yapılan bu açıklamalardan sonra bu noktada, davacı yönünden konkordatonun kısmen feshinin koşullarının oluşup oluşmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Davacı vekili,tasdik edilen konkordato projesi kapsamında müvekkiline ödenmesi gereken taksit ödemelerinin ödenmediğinden bahisle konkordatonun kısmen feshine karar verilmesine talep etmiş,davalı tarafından süresinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.Taraflarca getirilme ilkesinin geçerli olduğu ve davalı yanca cevap verilmeyerek inkar edilmiş sayılan huzurdaki davada,davalının ödeme savunması kapsamında ödeme takviminde belirtilen vadelerde borcunu ödediğini ispat etmesi gerekli olup davalı tarafından bu yönde herhangi bir savunma ve delil ileri sürülmediği,buna göre davalının ödemeyi ispat edemediği,taraflarca getirilme ilkesi uyarınca mahkemece resen inceleme de yaptırılamayacağı,(Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23 ncü Hukuk Dairesi’nin 23/12/2021 gün ve 2021/2108 esas,2021/2043 karar sayılı ilamı) diğer bir anlatımla, somut olayda davacı yönünden İİK m.308/e hükmüne göre konkordatonun kısmen feshi koşulları oluştuğundan davanın kabulü ile konkordatonun davacı yönünden kısmen feshine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile mahkememizin 01/07/2021 gün ve … Esas, … Karar Sayılı ilamı ile, davalı şirket hakkında verilen konkordatonun davacı … Bankası A.Ş. yönünden İİK’nun 308/(e) maddesinin 1. Fıkrası uyarınca KISMEN FESHİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından ödenen 80,70 TL Başvurma Harcı, 80,70 TL Peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 7 tebligat + posta ücreti olmak üzere 144,00 TL yargılama giderininden davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan 440,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 308/(e) maddesinin ikinci fıkrasıs hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalının yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 08/09/2022

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”