Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/479 E. 2022/918 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/479 Esas
KARAR NO : 2022/918

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/05/2022
KARAR TARİHİ : 27/09/2022
K.YAZIM TARİHİ : 24/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine Büyükçekmece …. İcra müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyasıyla icra takibi başatıldığını, ödeme emrinin tebliğ edildiğini, bunun üzerine davalı tarafın icra takibine, ödeme emrine itiraz ettiğini, davalı tarafın itiraz dilekçesinde hiçbir borcu olmadığını beyan ettiğini, dosyaya sunulmuş olan … bankasına ait 170.000,00 TL’lik dekonttan da görüleceği üzere davalı borçluya 170.000,00 TL bankadan havale edildiği halde haksız bir biçimde icra takibine itiraz etmiş olduklarını, dolayısıyla haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptalinin gerektiğini, bütün bu nedenlerle davalı aleyhine %20’den aşşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, kötü niyetli itirazın iptali ile icra takibinin devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ….’nun davalı müvekkiline 170.000,00 TL’nin borç olarak gönderildiğini ve aralarında ariyet sözleşmesinin olduğunu zikretmekte olup buna dayanak olarak ta 19.11.2021 tarihli dekontu ileri sürdüğünü, tarafların 19.11.2021 (Havale tarihi) tarihten önce hiç bir arkadaşlığı veya ticari bir ilişkisi olmayıp birbirlerini bile tanımadıklarını, tarafların tanışıklığının sebebi ise davalı adına kayıtlı ”İstanbul ili,… ilçesi ,… Mah, … mevkii .. ada, … ada kayıtlı 321,38 M2 olan arsanın satışı için olduğunu, müvekkilinin arsanın 1/2 hissesinin sahibi olup diğer 1/2 hissenin sahibi de arkadaşının eşi … olup bu arsayı satışa çıkarmış olduklarını, mutlu emlak sahibi … aracılığı ile emlak satışa çıkarılmış ve bu arsa mahiyetindeki gayrimenkulün 1/2 sahibi davalı müvekkil davacı ….nun talip olması ile tanımış olduklarını, müvekkilinin ve arsa ortağının Eşi …. davacı ile arsanın tüm tapu harçları ve emlak komisyonu alıcıya ait olmak üzere satım bedeli olarak 288.000,00 TL üzerinden anlaştıklarını ve 5.000,00 TL kapora olarak ….tarafından alındığını, taraflar 6 gün sonra Değirmenköydeki Arsanın satışı için Silivri Tapu Müdürlüğünden aldıklarını, müvekkilinin ve gayrimenkullün diğer ortağı … adlarına kayıtlı ”İstanbul ili,…. ilçesi,… köy Mah, … mevkii … ada,… ada kayıtlı 321,38 M2” olan arsanın satışı için davacı ile 19.11.2021 tarihinde Silivri Tapu Müdürlüğünde buluştuklarını, davacı …. bu arsayı bir başkası ile ortak alıyorum diyerek müvekkilinin ve arsanın diğer ortağı olan …. söylemiş ve arsanın parasını başka yerden geliyor diyerek parça parça müvekkilinin … Bankası A.Ş -… Şubesindeki Euro Hesabı:… ve …. İban no’lu Türk Lirası hesabına yolladığını, Davacı … iş bu arsa alımı içim davalı müvekkili ….’ın … Bankası A.Ş ‘ hesabına 19.11.2021 tarihinde saat 11:52:00 Davalı Müvekkili hesabına Satışa konu arsa için Avrupa-Fransadan davacının ortağı ve ya arkadaşı olana şahıs tarafından 5.000 Euro, saat 12:28:00’da”ARSABEDELİ 89/2 DEĞİRMENKÖY TAPUSU’açıklamalı72.000,00TL,saat …’de Değermenköy tapu bedeli” açıklamalı 48.500,00 TL Saat …’de ”Arsa bedeli değirmenköy” açıklamalı 100,000,00TL önceden elden alınan kapora 5.000,00 TL toplamda 288.073,00 TL ödemiş olduğunu, müvekkilinin adına kayıtlı “İstanbul ili, … ilçesi, … Mah, … mevkii … ada,…. ada kayıtlı 321,38 M2” arsanın yarım hissesini satın aldığını, fakat satışa konu … ait arsanını yarı hissesinin online randevusu gelmediği için alıca davacının nasıl böyle bir şey olur diyerek ortamı gerip arsanını diğer yarısı almaktan vazgeçtiğini, parasının geri verilmesini müvekkiline, diğer satıcı …’a ve eşine tepki gösterdiğini söylediğini, bu arada başından beri paranın parça parça verilmesi ve davacı alıcının ortağının çıkması ve ondan para gelmesinin satıcıları endişelendirdiğini, müvekkilinin diğer ortağınını bayan olması ve uğraşmamak için davacı alıcıdan almış oldukları paranın yarısını davacı alıcıya geri göndermek istemiş ise de davacı alıcı …. ‘ben size euoro yolladım emlak komisyonu ve harçları ödedim benim zararım var bu işten bana 144.000,00 TL değil 170.000,000 TL ödeyecek sizsiniz diyerek açılan davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava davalıya borç olarak gönderildiği iddia edilen tutarın iadesi istemine ilişkin açılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesine göre;
“(1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından davalıya borç olarak banka kanalıyla gönderildiği iddia edilen paranın iadesi istemine ilişkin açılan icra takibine yapılan itirazın iptali için huzurda görülen dava açılmıştır. Huzurda görülen davanın mutlak ticari davalardan olmaması nedeni ile tarafların tacir olup olmadığı mahkememizce araştırılmıştır. Ticaret Sicili Gazetesi’nin internet sitesi üzerinden yapılan sorgulamada davalının gerçek kişi tacir kaydının olduğu tespit edilmiştir. Davacının tacir olup olmadığının araştırılması için yazılan müzekkerelere Sarıkamış Kaymakamlığı Malmüdürlüğü tarafından verilen cevabi yazıda davacının herhangi bir mükellefiyet kaydının bulunmadığı; İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nden verilen cevabi yazıda davacının esnaf kaydının bulunmadığı; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazıda davacının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı belirtilmiş olup müzekkere cevapları kapsamında davacının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Davanın nispi ticari olarak kabulü için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması ve her iki tarafın da tacir olması gerekmektedir. Davacının tacir sıfatını haiz olmaması nedeni ile huzurda görülen davanın nispi ticari dava olarak da kabulü mümkün olmadığından uyuşmazlığın çözümünde ticaret mahkemelerinin görevli olmadığı açıktır. Dosya kapsamında davalının ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden satıcı sıfatının bulunduğu ya da davalının tüketici olduğu yönünde delil bulunmaması nedeni ile HMK’nın 2. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu kanaati ile kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlenmesi, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Büyükçekmece Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra usulüne uygun talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,

5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/10/2022

Katip ….
☪e-imzalıdır.☪

Hakim ….
☪e-imzalıdır.☪