Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/44 E. 2022/246 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/44
KARAR NO : 2022/246

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 07/05/2019
KARAR TARİHİ : 03/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 07/05/2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin 22.10.1993 tarihinde … Merkezi .. kısım No… Topkapı/İstanbul adresinde …. Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. unvanı ile …., … ve …. tarafından (eski TL 5.000.000.000) Sermaye ile kurulduğunu, kuruluşu İstanbul Ticaret Sicilinde 05.11.1993 tarihinde tescil edildiğini, Müvekkili şirket, …. Elektrik, kuruluş yılı olan 1993 yılından günümüze tesislerin Orta Gerilim / Alçak Gerilim elektrifikasyon uygulamaları ve Otomasyon Sistemleri sahalarında Türkiye ve Dünya çapında sayısız projeye imza attıklarını, yıllardır elektrifikasyon çalışmalarında hep müvekkili seçen müşterileri başarısının en büyük işareti olmaya devam ettiklerini, kuruluşundan bu yana tesis ettiği 3000 MVA’ın üzerinde kurulu güç referansı ile müvekkili şirket Elektrik Tesisatı konusunda uzmanlığını defalarca kanıtladıklarını, şirketin son sermayesinin ¨ 6.050.000,00 olduğunu, ortakların sermaye taahhütlerinden dolayı borcu bulunmadığını ve sermayenin tamamı ödendiğini, müvekkili …., … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin borçlarına olan kefaleti ve ipotek olarak verdiği şahsi gayrimenkulleri nedeniyle, ilgili şirketin alacaklılarına karşı sorumlu olan kişi olduğunu,
…. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin yıllarca yüzlerce insana istihdam sahası yarattığını, ülkemiz ekonomisine gerek ödenen vergiler gerekse iş hacmi ile çok büyük katkılar sağladığını ancak, gelinen süreçte ülkemizde ve dünyada yaşanan ekonomik kriz ve dövizde yaşanan dalgalanmalar, piyasalarda büyük bir daralmaya sebep olduğunu, şirketin içinde bulunduğu İnşaat sektörü ise bu krizden etkilenen sektörlerin başında geldiğini, son yıllarda inşaat sektöründe talepten daha fazla gayrimenkul stoku oluşması ve satışların istenilen düzeyde olmaması nedeniyle inşaat firmaları bekledikleri nakitleri elde edemediğini ve hem yeni projeler üretemediğini ve hem de kendileri gibi taşeron firmalara olan ödeme edimlerini yerine getiremediklerin, inşaat sektöründeki kriz nedeniyle bankalar inşaat sektörünü izlemeye aldıklaırnı, kredi konusunda şirketlerin taleplerini (hem tedarikçiler ve hem de gayrımenkul üreten şirketler) çeşitli bahanelerle yerine getirmediklerini, gerektiği kadar kredi temin edemeyen inşaat sektöründe ise projeler yarım kaldığını, ödemeler yerine getirilemediğini, sektörün daraldığını , alacaklar tahsil edilemediğini bu gibi bir çok önemli sorunlar ortaya çıktığını, inşaat firmalarının ellerindeki gayrimenkulleri satamamaları nakit dengelerini olumsuz etkilediğini bu durum inşaat şirketlerinin borçlarını ödeyememelerine de neden olduğunu, inşaat sektörü, finansal yönden zor duruma düşünce sektörde taşeron konumunda olan kendileri gibi şirketler bu durumdan olumsuz etkilendiğini, diğer yandan inşaat sektöründeki kriz ve daralma nedeniyle talep azlığı taşeron firmaları fiyat üzerinden rekabet etmeye zorladığını, neticede kar marjları % 3-5 seviyelerine gerilediğini, bu ise kâr üretme kapasitesinin düşmesine ve nakit akış dengemizin bozulmasına neden olduğunu, bu nedenlerle alacaklar ve borçların vadelerinde ki uyumsuzluk ve müşterilerden alınan çeklerin karşılıksız çıkması, şirket borçlarının vadesi ile alacakların tahsilinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle, tahsilat/ödeme vadeleri arasında uyumsuzluk oluştuğunu, müşterilerin bir kısmının ödeme güçlüğüne düşmesi, taahhütlerini aksatmaları ve tahsil edilemeyen alacaklar nedeniyle, şirketlerinin bu finansman yükünü de taşımak durumunda kaldığını, yabancı paraların (USD ve EURO) TL karşısındaki yükselişi, sözleşme ile bedeli sabitlenen işlerin maliyetlerini yükseltmiş, kârlılık açısından önemli gider ve maliyet unsuru olduğunu, şirket kısa vadeli yabancı kaynaklarla ilgili yükümlülüklerinin fazla olması nedeniyle, katlanılan finansman maliyeti, en büyük gider kalemi olarak gelir tablolarına yansıdığını, Finansman planlamasında yapılan hataların, olumsuzlukların üst üste gelmesi gibi nedenlerle şirket yönetimi, şirket alacaklılarının, alacaklarına kavuşamama riskinin bulunması ve şirketin de devamlılığı için işbu konkordato teklif ve ön projesinin sunulmasını gerekli gördüğünü,
…., …. Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti.’nin %90 hisse paylı ortağı olduğunu, bu nedenle adı geçen şirket ile ticaret, faaliyet ve finansman kaynak yönetimi konusunda ilişkili kişi olduğunu, … Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti.’nin işletme faaliyeti çerçevesinde kullandığı kredi sözleşmelerinde, müteselsil/müşterek kefaletleri bulunmakta, ayrıca …. şahsi malvarlıkları ile de tüm şirket borçlarını teminat altına alan kişi olduğunu, … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin, yukarıda izah olunan nedenlerle konkordato sürecine girmesi ile birlikte, alacaklıların, kefalet ve gayrimenkul ipotekleri nedeniyle …. aleyhine takibe başlayacaklarını, İcra ve haciz baskısı altında, ipotek verilen gayrimenkuller yok pahasına elden çıkacak, teminat verildikleri borçları dahi kapatamayacak, yıllarını şirketinin büyümesi için heba eden bu kişinin evine dahi hacizler geleceğini, böyle bir durumda icra ve hacizlerle uğraşmaktan ticari faaliyetlerini devam ettiremeyeceğinden, hem ticari hayatı sonlanacağını, hem de ailesini hayatını dahi idame ettiremeyecek duruma geleceğini, halbuki konkordato talebi ile mühlet verilmesi halinde, ilgili şirketin konkordato ön projesinde de izah edildiği üzere, gerek ….’in şahsi mal varlığının satışından elde edilecek gelirin kaynak olarak şirkete konması, gerek yapacağı sermaye artışları, gerekse ilgili şirketin sunduğu Konkordato ön projesini de faaliyete geçirerek şirket borçlarının tamamını ödeyebileceğini, bu nedenlerle …, konkordato talep eden … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin içinde bulunduğu ekonomik durumdan ve bu şirketlerin konkordato talebinden doğrudan doğruya etkilenmekte olduğunu ve İİK m. 285 anlamında kendisi de borç ödemeden aciz tehlikesi altında bulunduğunu, bu kapsamda … bakımından da konkordato mühleti talebinde bulunulması zorunlu hale geldiğini, Konkordato ön projesi hazırlanırken, ilgili şirketin konkordato ön projesi esas alınarak hazırlandığını, … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin, Banka kredi borçlarına ….’in hem şahsi kefaleti olduğunu, hem de şahsi gayrimenkulleri ipotek olarak verildiğini, şirkete ve bu şahsa imkan tanınması halinde, borçlarının yapılandırılması ve şirketin borçlarının ödenebilir olması durumunda, …’de ödeme güçlüğünden çıkacağını,
Bu nedenlerle İİK 286. Maddesinde belirtilen belgelerin eksiksiz olarak hazırlanmış olması sebebi ile 287. Maddesinde belirtilen 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesini ,İİK 287/2 gereği geçici komiser tayini kararı verilmesini, müvekkilerin İİK 297/2. maddesinin doğrultusunda, malvarlıklarının korunmasına yönelik tedbirlerin alınmasına karar verilmesini, İİK 288/1 maddesine göre geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağından mühlet içinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hangi nedene dayanırsa dayansın müvekkiller aleyhine her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmesini, müvekkillerin aktiflerinde bulunan menkul ve gayrimenkuller ile üçüncü kişilerin şirketler lehine alacaklılara tahsis ettiği rehin ve ipotek işlemlerine ilişkin rehinin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takiplerde satışların durdurulmasına karar verilmesini, müvekkillerin aleyhine yapılmış ve yapılacak her türlü takipteki muhafaza, teslim ve tahliyeye dair icrai işlemlerin durdurulmasına karar verilmesini, müvekkillerin elde ettiği gelirler ve mevduatlar üzerine haciz veya ihtiyati haciz uygulanması halinde şirket faaliyetlerine devam edemeyeceğinden müvekkili şirketin hak ve alacaklarına haciz veya ihtiyati haciz yolu ile haciz ihbarnamesi gönderilmemesi, gönderilmiş ise kaldırılması yönünde tedbir kararı verilmesini, müvekkillerin araçları üzerine haciz veya ihtiyati haciz yolu ile yakalama kararı konulmamasını, konulmuş ise kaldırılması yönünde tedbir kararı verilmesini, geçici mühlet içerisinde yapılacak inceleme sonucu bir yıllık kesin mühlet verilmesini, icra iflas kanununda belirlenen kesin süre içerisinde yapılacak yargılama sonucu konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce verilen konkordatonun tasdikine ilişkin karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 15/12/2021 gün ve … esas , … karar sayılı ilamı ile kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstinaf kaldırma kararı doğrultusunda,borçlu şirketin,rayiç değerler üzerinden borca batık olup olmadığının tespiti amacıyla inceleme yaptırılmış,konkordato komiser heyetinin 16/02/2022 tarihli raporuna göre borçlu şirketin borca batık olmadığı tespit edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir.
Mahkememiz dosyasında düzenlenen tensip tutanağı uyarınca belirtilen gider avansı eksikliğinin borçlular vekilince süresinde tamamlanması üzerine borçlular hakkında üç ay süre ile geçici mühlet verilmesine ve geçici konkordato komiseri görevlendirilmesine,ilgili kurumlara gereken bildirimlerin ve ilanların yapıldığı,borçluların malvarlığının muhafazası için gerekli görülen bütün tedbirlerin alındığı,borçlu şirket vekilinin talebi ve konkordato komiser heyetinin görüşü gözönüne alınarak borçlu şirkete kesin mühlet verildiği görülmüştür.
Geçici komiser toplantı tutanağı ile; konkordato talep eden şirketin tüm malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespit ettirilmesine, şirket malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespiti işlemi teknik ve özel bilgiyi gerektirdiğinden bu konuda bilirkişiye başvurulmasına, şirkete ait stoklar hesabı altındaki gayrimenkullerin ve binalar hesabı altındaki gayrimenkullerin rayiç değerlerinin tespiti için bilirkişi görevlendirilmesine dair toplantı tutanağı mahkememizce onaylanmıştır.
Konkordato geçici komiserleri …,… ve … tarafından mahkememize sunulan 02/08/2019 tarihli raporunu da özetle;
Şirketin mevcut makine tesisat ve demirbaşları ile çalışma düzenini koruduğunu, 31.07.2019 tarihi itibariyle 41 personel istihdam edildiğini, 31.05.2019 tarihi itibariyle şirketin toplam ¨ 51.254,00 kar raporladığını, tedbirden sonraki 2 aylık dönem olarak bakıldığında ise ¨ 30.992,59 kar elde edildiğini, şirketin kârlı bir yapı sergilemesinin olumlu bir gelişme olarak değerlendirildiğini, 31.05.2019 tarihi itibariyle kaydi değerler üzerinden öz kaynaklarının + ¨ 6.362.966,01 olduğunu, teknik heyetin çalışmalarını rapor tarihine kadar tamamlayamamış olmasından rayiç bilanço değerlendirmelerinin yapılamadığını, personel maaşlarının düzenli ödendiği ancak kamuya olan yükümlülüklerin yerine getirilemediğini, şirket her ne kadar kendi mali yapısında güçlü bir aktife sahip olsa da, şirketin tahsilatlarında vade problemleri yaşadığını ve davacı şirketin olası bir icra takibine maruz kalması halinde, aktiflerinin gerçek değerinin çok altında elden çıkacağı ve şirketin kendi borçlarını dahi ödemeye yeterli olmayacağının aleni olduğunu, gerek teknik heyetin değerleme raporunu sunması sonucu şirketin; rayiç değerlerle çıkarılacak mali verilerinin durumunu daha sağlıklı yansıtacağının, gerekse de şirketin toparlanması ve bundan sonraki 2 aylık süreçte daha net bir görünüme kavuşacağı düşüncesi ile, şirketin Kanun’un tanıdığı geçici mühletin uzatılması yönündeki imkandan faydalandırılmasının uygun olacağını, keza bu 2 aylık süreçte şirketin faaliyetlerini izleme imkanı olacağından, bu durumun kesin mühlet konusunda da etki edeceği hususlarını mahkemeye bildirmişlerdir.
Konkordato geçici komiserleri …,… ve …. tarafından mahkememize sunulan 30/09/2019 tarihli raporunu da özetle; Şirketin mevcut makine tesisat ve demirbaşları ile çalışma düzenini koruduğunu, faaliyetine devam ettiğini, 31.08.2019 tarihi itibariyle 42 personel istihdam edildiğini, 31.08.2019 tarihi itibariyle şirketin gelir tablosuna yansıyan toplam ¨ 271.521.61 zararı bulunduğunu, buna karşın aynı dönemde henüz tamamlanmayan yıllara yaygın inşaat ve onarma işleri ile ilgili kanun gereği gelir tablosuna yansımayan ¨ 549.199,52 kar elde edildiğini, nihai olarak şirketin söz konusu dönem faaliyetinin karlı olarak devam ettiğini, 31.03.2019 tarihi itibariyle kaydi değerler üzerinden öz kaynaklarının. + ¨6.338.977,37 olduğunu, 31.08.2019 tarihi itibariyle kaydi değerler üzerinden öz kaynaklarının ¨ 6.051.722,64 olduğunu, 31.03.2019 tarihi itibariyle rayiç değerler üzerinden öz kaynaklarının (-) ¨ 4.233.441,77 olduğunu, 31.08.2019 tarihi itibariyle rayiç değerler üzerinden öz kaynaklarının (-) ¨ 3.664.113,96 olduğunu, dolayısıyla olumlu gelişme gösterdiğini, personel maaşlarının düzenli ödendiği ancak tahakkuk eden vergi ve SGK primlerini ödeyemediğini, şirketin geçici mühlet aldığı 16.05.2019 tarihi itibariyle alacaklı sayısının 250’yi toplam borç tutarının ¨ 125.000.000’yi aşmadığını, dolayısıyla kesin mühlet verilmesi durumunda alacaklılar kurulu oluşturulmasına gerek bulunmadığını, bu nedenler ve şirketin mali verilerinde olumlu gelişmeler gözlemlendiğinden şirketin konkordato kesin mühletine geçilmesinin uygun olacağını bildirmişlerdir.
Konkordato geçici komiserleri …,… ve …. tarafından mahkememize sunulan 24/02/2021 tarihli raporunu da özetle;
Borçlu şirketin 31/12/2020 tarih itibariyle kaydi değerlere göre öz kaynaklarının 4.220.944,38 olarak hesaplandığını ve dolayısıyla borca batık durumda olmadığını, buna karşın aynı tarihli rayiç değerlere göre öz kaynaklarının -3.243.553,18 olarak hesaplandığını, ve dolayısıyla borçlu şirketin rayiç değerlere göre borca batık durumda olduğunu, borçlu şirketin revize projede öngördüğü satış hedeflerinin yakalanabilir hedefler olduğunu, projede öngördüğü satış hedeflerinin yakalanabilir hedefler olduğunu, projede yer verilen kaynaklarının yaratılması halinde konkordatonun başarıya ulaşabileceğini, borçlu şirketin iflası halinde adi alacaklıların alacaklarının tamamına kavuşmalarının mümkün olmadığını, konkordato talebiyle teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların elde edebileceği miktardan fazla olduğunu, şirketin mevcut kaynakları ve 4 yıllık sürede yaratabileceği kaynaklar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, şirketin konkordato ödeme teklifinin kaynaklarla orantılı olduğu kanaatine varıldığını, şirketin mevcut durumdaki borç rakamları için artı bir faiz ödemesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla somut olayda, teklifin kaynaklarla orantılı olması şartının sağlandığını, borçlu şirketin banka kredilerinin bir bölümü üçüncü şahısların verdiği ipotekle temin edilmiş olup, söz konusu alacakların İİK’nın 302’nci maddesi kapsamında yapılacak oylamada hesaba katılıp katılmayacaklarına ilişkin takdirin Mahkemeye ait olduğunu, bunların mahkeme tarafından adi veya rehinli sayılmaları durumlarına göre ayrı ayrı hesaplama yapıldığını ve rapor içinde ayrıntılı olarak gösterildiğini, yapılan tüm hesaplamalarda gayri nakdi kredi durumundaki banka teminat mektuplarının borç olarak dikkate alındığını, üçüncü şahısların ipoteğiyle temin edilen alacakların mahkeme tarafından rehinli alacak kabul edilmeleri durumunda, konkordatoya tabi alacaklı sayısının 59 kişi ve bunların alacaklarının toplam tutarının ¨ 9.063.415,29 olduğunu; projeyi kabul edenlerin sayısının 36 kişi ve bunlann alacaklarının ¨ 6.339.372,57 olduğunu; bu bilgiler çerçevesinde alacaklıların %61’inin projeyi kabul ettiğini, bunların alacaklarının toplam alacağa oranının %69,94 olduğunu, böylelikle biri yeterli olmakla birlikte, Kanunun 302’nci maddesinde öngörülen her iki nisap şeklinin de (1-Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını aşan…, 2-Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan…) sağlandığını, dolayısıyla borçlu şirketin konkordato projesinin Kanunun 302’nci maddesinde öngörülen nisapla kabul edildiğini ve nihai olarak Kanunun 305/c maddesinde belirtilen şartın gerçekleştiğini, üçüncü şahısların ipoteğiyle temin edilen alacakların mahkeme tarafından adi alacak kabul edilmeleri durumunda, konkordatoya tabi alacaklı sayısının 62 kişi ve bunların alacaklarının toplam tutarının ¨ 16.631.930,77 olduğunu; projeyi kabul edenlerin sayısının 36 kişi ve bunların alacaklarının ¨ 6.339.372,57 olduğunu; bu bilgiler çerçevesinde alacaklıların %58’inin projeyi kabul ettiğini, bunların alacaklarının toplam alacağa oranının %38,12 olduğunu; bu bilgiler ışığında Kanunun 302’nci maddesinde öngörülen iki nisaptan (1-Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını aşan…, 2-Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan…) hiçbirinin sağlanamadığını, dolayısıyla borçlu şirketin konkordato projesinin Kanunun 302’nci maddesine göre kabul edilmediğini ve nihai olarak Kanunun 305/c maddesinde belirtilen şartın gerçekleşmediğini, borçlu şirketin, İİK’nın 206. maddesinin birinci sırası kapsamında bir alacaklısı bulunmadığını, borçlu şirketin mühlet içerisinde komiser heyetlerinin izniyle doğan ve halen ödenmemiş olan bir kısım borçlar için alacaklıların teminat isteme hakkından vazgeçtiklerini, bunlar dışında kalan mühlet içerisinde komiser onayı ile doğmuş borçların, şirketin aylık sabit giderlerinden ibaret olduğunu, bu olağan işletme giderlerinin ifası bakımından şirketin mali durumunun yeterli olduğunu, ödemelerin her ay düzenli olarak yapılmakta olduğunu, dolayısıyla, İİK m.305/d bendine ilişkin şirketin yerine getirmediği bir koşul söz konusu olmadığını, üçüncü şahısların ipoteğiyle temin edilen alacakların mahkeme tarafından rehinli alacak sayılması durumunda, borçlu şirket için 302’nci maddede sayılan nisabın sağlandığını, alacaklılara ödenecek para miktarının ¨ 9.063.415,29 olarak hesaplandığını, bu durumda konkordatonun tasdiki için ödenmesi gereken harç tutarının da ¨ 20.573,95 olarak hesaplandığını; hesaplanan harç tutan ile mahkeme tarafından takdir edilecek yargılama giderlerinin borçlu şirket tarafından mahkeme veznesine depo edilmek suretiyle ödenmesi durumunda, Kanunun 305’inci maddesinin (e) bendinde belirtilen tasdik şartının sağlanmış olacağını, Üçüncü şahıslann ipoteğiyle temin edilen alacakların mahkeme tarafından adi alacak sayılması durumunda, borçlu şirket için 302’nci maddede sayılan nisabın sağlanamadığını, bu durumda harç da doğmadığını, hesaplanan tasdik harcının ve mahkemenin takdir edeceği yargılama giderlerinin yatırılması durumunda, borçlu şirketin “2019-2020 yılı ödemesiz olup, konkordato kapsamındaki borçlarımız 2021 yılından başlayarak; 2021 yılı 4 eşit taksitte Mart, Haziran, Eylül, Aralık; 2022 yılı 4 eşit taksitte Mart, Haziran, Eylül, Aralık; 2023 yılı 4 eşit taksitte Mart, Haziran, Eylül, Aralık; 2024 yılı 4 eşit taksitte Mart, Haziran, Eylül, Aralık; şeklinde 4 yılda eşit paylı ve ilave faiz verilmeden ödenecektir.” şeklindeki konkordato teklifinin tasdikine karar verilebileceğini, borçlu şirketin İİK m.308/h uyarınca rehinli alacaklılarla müzakere yapılması yönünde bir talebi bulunmadığından rehinli alacaklılarla toplantı yapılmadığını, borçlu şirketin konkordatosunun mahkeme tarafından tasdik edilmesi durumu dikkate alınarak her bir alacaklı itibariyle hazırlanan ödeme planının ekte sunulduğunu,
Borçlu …. Bakımından:
Borçlu ….’in konkordato teklifinin, İİK m.302’de öngörülen nisap ile kabul edilmediğini, bu nedenle, tacir sıfatını haiz olmayan ….’in konkordato talebinin İİK m.308 uyarınca reddedilmesi gerektiğini bildirmişlerdir.
Bilirkişi …. ve Prof. Dr. ….’nin 24/12/2020 tarihli raporunu özetle; Konkordatoda bir alacaklının alacağının rehinli alacak olarak nitelendirilebilmesi için, rehin konusu malın mülkiyetinin konkordato borçlusuna ait olması gerektiğini, şayet alacaklının alacağı üçüncü kişi tarafından rehinle güvence altına alınmış ise, bu alacağın da konkordato nisabına dahil edileceğini, fakat Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi tarafından tesis edilen 05/11/2020 tarih ve …. E., … K. sayılı kararda, rehin kim tarafından tesis edilirse edilsin, rehinli malla güvence altına alınan alacakların rehinli alacak gibi değerlendirilmesi gerektiğinin kabul edildiğini, işbu raporda, mülkiyeti üçüncü kişiye ait olan mallarla güvence altına alınan alacakların hem adi hem de rehinli alacak olarak değerlendirildiği duruma göre incelemelerde bulunulduğunu, komiser heyetinin, alacaklarının tamamı rehinle güvence altına alındığından hareketle … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş. ve …. Bank A.Ş.’yi konkordatoya tabi alacaklılar arasında göstermediğini, fakat Gayrimenkul Değerleme Uzmanı …. tarafından hazırlanan rapordaki rayiç değer tespitleri dikkate alındığında, mülkiyeti üçüncü kişiye ait mallarla güvence altına alman alacaklar rehinli alacak olarak değerlendirilse dahi, ilgili bankaların adi alacak kapsamında kalan alacaklarının mutlaka bulunduğunu, … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş. ve …. Bank A.Ş.’nin adi alacak kapsamında kalan alacaklarının bulunması sebebiyle, mülkiyeti üçüncü kişiye ait olan mallarla güvence altına alman alacaklar adi alacak olarak değerlendirildiğinde konkordato nisabına ¨ 8.710.243,49 , mülkiyeti üçüncü kişiye ait olan mallarla güvence altına alman alacaklar rehinli alacak olarak değerlendirildiğinde ise konkordato nisabına ¨ 7.520.243,49 eklenmesi gerektiğini, … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş. ve … Bank A.Ş. tarafından konkordato teklifinin kabul edildiğine dair beyan yazıları sunulmadığı durumda, mülkiyeti üçüncü kişiye ait olan mallarla güvence altına alman alacakların adi mi yoksa rehinli alacak olarak mı değerlendirileceği fark etmeksizin konkordato nisabının sağlanamadığını, HMK m.74 hükmüne göre konkordatoya muvafakat verilmesinin, davaya vekalette özel yetki verilmesini gerektiren hallerden olduğunu, dosya kapsamı bu yönüyle incelendiğinde, toplam alacak tutarının ¨ 729.566,02 olan 3 alacaklının vekilinin vekaletnamesinde HMK m.74 hükmünde aranan özel yetkiye rastlanmadığını, ilgili alacaklılarca HMK m.74 hükmüne uygun olarak vekaletname sunulmadığı takdirde, bu alacaklıların konkordatoyu kabul eden alacaklılar arasından çıkarılmasının gerekeceğini, komiser heyetince hazırlanan gerekçeli raporda, İİK m.305 hükmünde öngörülen tasdik şartlarının tek tek incelenerek tüm tasdik şartlarının gerçekleştiğinin tespit edildiğini, yani komiser heyetince gerekçeli raporda bütün tasdik şartlarının incelendiğini, bu yönüyle komiser heyetinin raporunda bir eksiklik bulunmadığını, mahkemece komiser heyeti tarafından hazırlanan rapordaki verilere itibar edilmesinin uygun olacağını bildirmişlerdir.
Mahkememizce atanan komiser heyeti , üçüncü kişi rehniyle güvence altına alınan alacakların, rehinli alacak olarak kabul edilerek nisaba dahil edilmeden konkordato tasdik şartları değerlendirilmiştir
Üçüncü kişi rehniyle güvence altına alacakların konkordato projesinin kabulüne ilişkin nisapta dikkate alınıp alınmayacağına ilişkin uygulamada ve doktrinde farklı görüşler bulunsa da hakim görüş, alacağı üçüncü kişi rehniyle güvence altına alınan alacaklının, konkordato projesinin kabulüne ilişkin olarak nisaba dahil edileceği yönündedir. Bu görüşünün temel gerekçesi, alacağı üçüncü kişi tarafından sağlanan rehinle güvence altına alınan alacaklının, konkordato nisabına dahil edilmemesi halinde, halefiyet gereği daha sonra alacaklının yerine geçerek borçluya rücu edebilecek üçüncü kişinin zarara uğrayacağı düşüncesidir. Bu düşünceye göre alacaklı nisaba dahil edilmeyerek teminattan mahrum bırakıldığında, üçüncü kişi de buna bağlı olarak rücu hakkının güvencesinden mahrum kalacağı yönündedir ( Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof Dr. Murat Atalı ve Doç. Dr. Ersin Erdoğan tarafından yazılan ve 16.10.2020 tarihinde blog.lexpera.com.tr’de yayımlanan “Üçüncü Kişi Rehniyle Güvence Altına Alınmış Olan Alacakların Borçlunun Konkordato Nisabında Dikkate Alınıp Alınmayacağı Meselesi başlıklı makale )
Öğretideki hakim görüş, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 16/02/2021 tarih 2021/1389 Esas 2021/275 Karar sayılı ilamında ifade edildiği şekilde ” İİK 295. maddesi “Mühlet sırasında rehinde temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez” şeklindedir.
17.07.2003 tarih ve 4949 sayılı Kanunla değişik İİK 289. maddesi de aynı ifadeleri taşımaktadır. 28.02.2018 tarih ve 7101 sayılı Kanun yürürlüğünden önce doktrin maddede belirlenen rehinli malın borçluya ait olması konusunda fikir birliği içindedir. (Gündoğan, Postacıoğlu, Üstündağ Kuru) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20.10.1993 tarih 6282/6805 karar sayılı ilamında da 3. kişi rehninin konkordato nisabında adi alacak olarak gözönünde bulundurulmasına karar vermiştir.
Meseleyi konkordatonun amacı çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Konkordato dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi alacaklarını yetkili makamın onayı ve alacaklı çoğunluğunun kabulü ile tasfiyesinin sağlandığı bir icra biçimidir.
Bu amacın gerçekleştirilmesi yani konkordatonun başarıya ulaşması için borçlunun malvarlığının korunması gerekir. İİK.nın 295. maddesi de bu amaca hizmet eden bir hüküm içerir. Rehni 3. kişinin vermesi halinde bu rehnin paraya çevrilmesi konkordato talep eden borçlunun pasifine etki etmeyecektir. Bu haliyle 3. kişi tarafından verilen rehnin paraya çevrilmesini konkordato kapsamında engellenmesi kanun koyucunun amaçladığı bir sonuç olarak düşünülemez.
İİK 45. maddesi uyarınca alacaklı önce rehne müracaat etmelidir. Maddede rehnin 3. kişi tarafından verilmiş olması durumu ayrık tutulmamıştır. Bu nedenle alacaklının 3. Kişi tarafından verilen rehne öncelikle müracaat etmesi, konkordato talep eden borçlunun malını koruma altında tutacak olup bu husus konkordato kurumunun amacına uygun olacaktır.
Bu gerekçeler ışığında alacağı 3. kişi rehniyle temin edilen alacaklının alacağının adi alacak olarak nisaba dahil edilmesi borçlu ve rehin veren 3.kişinin kanunun 303. maddesi çerçevesinde hareket etmesi gerekecektir.” şeklinde benimsenmiştir.Gerek öğretideki hakim görüş gerekse Yargıtay kararı uyarınca üçüncü kişinin malvarlığına dahil malların rehniyle temin edilen alacakların adi alacak sayılarak bu çerçevede konkordato projesinin kabulüne ilişkin nisapta dikkate alınması gerektiği Mahkememizce de kabul edilmiştir. Bu sebeple yapılan alacaklılar toplantısında üçüncü kişi rehniyle teminat altına alınan alacaklıların alacağı, adi alacak olarak kabul edilerek borçlu şirketin konkordato projesinin kanunun 302. Maddesine göre kabul edilip edilmediği tespiti gerekmektedir.
Dosya kapsamına göre, mahkememizce atanan Komiser Heyeti tarafından ibraz edilen 24/02/2021 tarihli konkordatonun tasdiki hakkında nihai ek raporda ve 24/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda ifade edildiği şekilde borçlu şirket yönünden konkordatoya tabi adi alacak tutarı : 16.631.930,77 TL, adi alacaklı sayısı : 62 olup projeyi kabul edenlerin sayısı: 36, bunların alacak tutarları : 6.339.372,57 TL olduğu, borçlu …. yönünden, konkordatoya tabi adi alacak tutarı : 691.411,93 TL, adi alacaklı sayısı : 9 olup projeyi kabul edenlerin sayısı: 2, bunların alacak tutarları : 324.561 TL olduğu, buna göre her bir davacı yönünden İİK 302. maddesinde öngörülen iki nisaptan hiçbirinin sağlanamadığı, dolayısıyla İİK 305/1-c bendi uyarınca tasdik şartları oluşmadığı görülmüştür.
Borçlular vekili hem şirket hem de şirket ortağı olup bu şirketin borçlarına kefil olan şirket yöneticisi ile ilgili olarak konkordato başvurusunda bulunmuş olup her bir borçlu yönünden konkordatonun tasdik koşullarının oluşup oluşmadığının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
BORÇLU ŞİRKET YÖNÜNDEN;
Mahkememize sunulan gerekçeli komiser heyeti raporu ile bilirkişi raporuna göre, konkordatonun,alacaklılar açısından ,iflastan daha avantajlı olduğu belirlenmiş ve bunun aksinin herhangi bir alacaklı tarafından iddia edilmediği gibi buna ilişkin herhangi bir delilde dosyaya sunulmadığından konkordatonun alacaklılar açısından iflâsa nazaran daha avantajlı olduğu,teklif edilen oranın borçlunun malvarlığı ile orantılı olduğu anlaşıldığından İİK’nın 305 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerindeki koşulların borçlu şirket yönünden gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Konkordatonun tasdiki için konkordato projesinin 302 nci maddede belirtilen çoğunlukla kabul edilmiş olması gerekli olup toplantı tutanağı ve bilirkişi raporu incelendiğinde, üçüncü kişinin malvarlığına dahil malların rehniyle temin edilen alacakların rehinli alacak sayılarak bu çerçevede konkordato projesinin kabulüne ilişkin nisapta dikkate alınmış ise de, üçüncü kişinin malvarlığına dahil malların rehniyle temin edilen alacakların adi alacak sayılarak bu çerçevede konkordato projesinin kabulüne ilişkin nisapta dikkate alınması gerektmektedir.Buna göre yapılan hesaplamada ise,borçlu şirket anılan madde uyarınca çoğunluğu sağlayamadığı, İİK’nın 305 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendindeki koşulun borçlu şirket yönünden gerçekleşmediği anlaşılmıştır.
BORÇLU GERÇEK KİŞİ YÖNÜNDEN;
Konkordatonun tasdiki için konkordato projesinin 302 nci maddede belirtilen çoğunlukla kabul edilmiş olması gerekli olup komiser heyeti raporu,toplantı tutanağı ve bilirkişi raporu incelendiğinde ve İİK’nın 305 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendindeki koşulun borçlu gerçek kişi yönünden gerçekleşmediği anlaşılmıştır.projenin hem alacaklıların,hem de alacakların yarısını aşan bir çoğunluk tarafından gerçek kişiler yönünden kabul edilmediği,aynı şekilde projenin hem alacaklıların dörtte birini,hem de alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunlukla gerçek kişi yönünden kabul edilmediği,buna göre İİK’nın 305 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendindeki koşulun borçlu gerçek kişi yönünden gerçekleşmediği anlaşılmıştır.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde,borçluların İİK’nın 305 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendindeki koşulu sağlayamadıklarından borçluların konkordato taleplerinin reddine,kesin mühlet ve verilen tedbirler daha önce kaldırıldığından bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Borçluların konkordato taleplerinin REDDİNE,
2-Borçlular hakkında verilen kesin mühlet daha önce kaldırıldığından bu konuda yeniden karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
3-Borçlular hakkında verilen tedbirler daha önce kaldırıldığından bu konuda yeniden karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
4-Konkordato komiser heyetinin görevine daha önce son verildiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
5-İİK’nın 308/1. maddesi uyarınca konkordatonun reddi kararının Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu İlan Portalında İLAN EDİLMESİNE ve İİK’nın 288 nci maddesinde belirtilen yerlere BİLDİRİLMESİNE,
6-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacılardan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
7-Davacıların yaptığı yargılama giderinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan 200,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısım ile iflas avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 164/2 nci madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacılar vekili ile bir kısım alacaklılar vekillerinin yüzlerine karşı, bir kısım alacaklılar vekillerinin yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.03/03/2022

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye ….
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”