Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/407 E. 2022/864 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/407
KARAR NO : 2022/864

DAVA : Alacak (Kefalet Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 21/10/2020
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kefalet Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan 21/10/2020 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı şirketlerden ….’un dava dışı… .A.Ş.’ye olan borcuna dayanarak alacaklı firma ….’e verdiği 01/01/2018 vade 31/10/2017 tanzim tarihli 5.000.000,00-USD bedelli senedi kefil sıfatıyla imzaladığı, diğer deyişle …’un dava dışı ….A.Ş.’ye olan borçlarına kefil olduğu, bu borçlara dayalı olarak 31/05/2019’da ….’un yeni hissedarı olan davalı … Şirketi, diğer davalı …… A.Ş.ve Teknik şirketinin alacaklısı …..A.Ş.ve davacı arasında protokol yapılarak…..’in …’dan olan 3.900.000,00-USD alacağının ödeme koşullarının belirlendiği ve protokolün bir kısım maddelerinde davacı tarafından Teknik adına … ‘e yapılan ödemelere dayanarak Teknik adına …. tarafından davacıya protokolde belirtilen geri ödemelerin yapılacağının kararlaştırıldığı, dolayısıyla 3.900.000,00-USD’lik borcun protokolde kararlaştırılan 369.417,00-USD’sinin davacı tarafından ….’e ödenmesi akabinde de yapılan bu ödemenin davacıya geri ödenmesinin kararlaştırıldığı, davanın bu ödemelere dayandığı, bu bağlamda, 25.000,00-USD’nin Teknik adına ….’e ödendiği, bakiye kısımla ilgili imza tarihinde 7 tane çekin verileceğinin kararlaştırıldığı, bu çeklerinde ……. tarafından tahsil edildiği, Mayıs 2019 tarihinde yapılandırma sözleşmesinde davacının yaptığı toplam 369.417,00-USD düşülerek bakiye tutarın davalılar tarafından……’e ödenmesinin kararlaştırıldığı, davalı … şirketinin ….. ‘e bu ikinci sözleşmenin ilgili maddelerine göre ilk üç taksiti tamamen ödediği, buna rağmen davacıya yapılacak ödemeler için aynı vade tarihleri belirlenmesine rağmen davalıların, davacıya herhangi bir ödeme yapmadıkları, muaccel hale gelen 31/05/2019 tarihli sözleşme hükümleri uyarınca 147.768,00-USD’nin ödenmesinin talep ve dava edildiği, her iki davalının bu ödemeden müşterek ve müteselsil sorumlu oldukları iddiasıyla bu bedelin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … Sanayii A.Ş.’nin vekil aracılığıyla vermiş olduğu 09/03/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde; Öncelikle görev itirazında bulunmuş ve tüm davaların tek muhatabının davacı olduğu, davacının …. .A.Ş.’nin eski ortağı …….’in, kurucusu ve tek sahibi ve yönetim kurulu başkanı olduğu gibi, ….. şirketinin eski yönetim kurulu başkanı olduğu, bunun dışındaki bir çok şirketin tek sahibi olduğu, sahip olduğu, …. şirketindeki tüm paylarını, hak ve alacaklarını dava dışı …. şirketine devrettiğini ve halen ….. şirketinin, ….. şirketinin de tüm paylarına sahip olduğu, davacının hissedarı olduğu şirket hisselerinin devri sırasında yönetim kurulu başkanı olarak 15/01/2019 tarihli anlaşma belgesini düzenlediği ve pay devri itibariyle tüm borçlardan münhasıran sorumlu olduğunu borç ikrarı ile bildirdiği, borç miktarının belli bir meblağı geçmeyeceğini taahhüt ettiği, riskin aşması halinde aşan kısmı teminatlandıracağını kabul ettiği, bunun akabinde birden çok kendilerine dava açılınca, bu anlaşmalara rağmen davacının alacağı varmışcasına hak iddia etmesinin kabul edilemeyeceği, üstelik davacı tarafından Ticaret Mahkemelerine açılmış birden çok dava bulunduğu, anlaşma belgesine göre davacının şirket borçlarından ve öngörülemeyen her türlü riskten münhasıran sorumlu olduğu, protokolde kendilerinin pasif konumda oldukları belirtilerek davanın reddi istenmiş, … şirketinin ise, keza görev itirazında bulunarak davanın dayanağının, davacının sahibi olduğu … şirketindeki paylarının ve dolayasıyla …….’daki hisselerin ….. tarafından devralınmasına dayandığı, hisse devirlerine dayanarak…..’un,….’e olan borçlarına ilişkin, yani davacının sahip olduğu işletmelerindeki borçların devir sırasında hak ve yükümlülüklerinin düzenlenmesine ilişkin sözleşmeye dayandığı ticari dava niteliğinde olduğu, pay devir sözleşmesinin de bu bağlamda yapıldığı, terditli takas taleplerinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı … …. vekil aracılığıyla vermiş olduğu 06/09/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde; Davanın konusunun kıymetli evrak ve bu kıymetli evraktan kaynaklanan ticari ilişkinin düzenlendiği protokol olduğunu, dolayısıyla uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davaya konu uyuşmazlığın konusunun tacir sıfatı ile hareket eden …’ün kefil olarak imzaladığı kıymetli evrak ve bu kıymetli evraktan doğan ticari ilişkinin koşullarının düzenlendiği protokol olduğunu, bu durumda davanın TTK hükümleri uyarınca mutlak ticari dava sayılacağından görevli mahkemelerin de asliye ticaret mahkemeleri olduğunu, dava konusu uyuşmazlığın davacının sahibi olduğu ….. Ltd. Firmasının hisseleri dahil olmak üzere …… tüm hisselerini müvekkili tarafından devralınmasına dayandığını, zira davacının alacağına dayanak gösterdiği 31/05/2019 tarihli protokol ve bu hisse devri sonrası ….’un …… firmasına olan borçlarına ilişkin olarak tarafların hak ve yükümlülüklerinin düzenlenmesi amacıyla imzalandığını, o halde dava konusu uyuşmazlık bakımından davacının sahibi olduğu ticari işletmeler adına bu işletmelerin ticari ilişkileriyle bağlantılı konularda dolayısıyla da tacir sıfatı ile hareket ettiğinin aşikar olduğunu, hisselerin devrinden kaynaklı bir para alacağı hakkında söz konusu şirketin ortaklarından biri ile şirket arasında görülen davanın ticari dava olarak değerlendirilmesi gerektiğini, 31/05/2019 tarihli protokolün söz konusu hisse devrinden ve hisse devrine ilişkin tarafların hak ve yükümlülüklerinin düzenlendiği 07/02/2019 tarihli pay sözleşmesinden bağımsız bir metin olarak değerlendirilemeyeceğini, müvekkilinin davacıya talep edilen tutarda bir borcu olmadığını, aksine 15/01/2019 tarihli sözleşme hükümleri uyarınca davacının müvekkiline borçlu konumda olduğundan terditli takas talepleri olduğunu, ……’un hisse devri öncesi döneme dair muaccel hale gelmiş veya gelecek tüm borç ve riskleri sözleşmede kararlaştırılan 67.000.000,00 USD üst sınırını fazlası ile aştığını, davacıya ödenmesi kararlaştırılan 5.000.000,00 USD hisse devir bedeli bu üst sınırı aşan tüm tutarlardan mahsup edildiği takdirde dahi davacının müvekkiline karşı borçlu konumda olduğunu, bu hususun …… ticari kayıt ve defterleri üzerinde yapılacak inceleme ile sabit olacağını, 15/01/2019 tarihli sözleşmenin 10. Maddesi ile belirlenen 67.000.000,00 USD üst sınırını aşan tutarlar başta olmak üzere müvekkilinin fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydı ile dava konusu alacağın müvekkilinin alacaklarından mahsup edilmesi talepleri olduğunu, öncelikle görev ve tahkim itirazları doğrultusunda davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise esasa ilişkin beyanları ve terditli takas talepleri doğrultusunda fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla dava konusu alacağın davalı …’nın davacıdan olan alacaklarından mahsup edilerek davacının haksız davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE :
Dava, alacağın tahsili istemine ilişkindir.
HMK’nın 114/1 nci maddesinde dava şartları tahdidi olarak sayıldıktan sonra anılan maddenin ikinci fıkrasında da “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü ile diğer kanunlarda dava şartlarına ilişkin düzenlemelerinde dikkate alınması gerekliliğine vurgu yapılmıştır.
Sözü geçen Kanun’un 115 nci maddesi hükmü de “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklinde olup buna göre Mahkeme’nin dava şartı noksanlığı hâlinde yapacağı işlemler düzenlenmiştir.
7155 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklene 5/A maddesinde ise “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülecek olan bazı davalarda,dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı hâline getirilmiştir.
Yine 7155 sayılı Yasa ile değişik 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi hukmü ise “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.
Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde olup madde ile arabulucuya başvuruyu dava şartı olarak kabul edilen davalarda, arabulucuya başvurmadan dava açılması hâlinde yapılacak işlem düzenlenmiştir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;davacı vekili,alacak istemiyle huzurdaki davayı açmış ise de; dava konusunun, bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olup davacı vekilinin dava açmadan önce arabulucuya başvurduğuna ilişkin herhangi bir belge sunmadığı anlaşılmıştır..Yukarıda anılan maddenin son fıkrasında açıkça “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde..” denilmekte olup somut olayda da davacı vekiline davanın görevsiz manhkemede açılması nedeniyle arabulucuya başvurması için süre verme imkânı da bulunmadığından davanın 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca arabulucuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın arabuluculuğa ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 20.034,39 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 19.953,69 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalılar, kendilerini bir vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara VERİLMESİNE,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 540,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.15/09/2022

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”