Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/383 E. 2022/647 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/383
KARAR NO : 2022/647

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 20/04/2022
KARAR TARİHİ : 09/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 20/04/2022 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ; İhyası talep edilen … Gıda İmalat Sanayi Ticaret Limited Şirketine karşı davacısı müvekkili olan …’ın Bakırköy …. İş Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile hizmet tespit davası açtığını, ihyası istenen şirketin ihyası için kendilerne kesin süre verilerek ihya davası açmalarının istendiğini, bu nedenlerle şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … vekilinin 05/05/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Sermaye artırımı yükümlülüğünü yerine getirmediği için resen terkin edilen şirketlerin ihyası mahkemeden talep edilirken son dönem Yargıtay içtihadına göre b şirketlerin sermaye artırımları için belirlenen süre dolduğu içinn ancak ek tasfiye amacıyla ihya edilebilmelerinin mümkün olduğunu, Yargıtayca ihya kararı ile bu tip şirketlerin tekrar faaliyetlerine devam edemeyeceklerinin değerlendirildiğini, buna ek olarak “münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve ticaret sicili kayıtlarının silinmesine ilişkin tebliğin 16. Maddesinin 2. Fıkrasında yer alan “bu tebliğ hükümlerine göre ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatiflerin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir” hükmü gereğince bu işlemin madde hükmünde de belirtildiği üzere ancak bu hususta mahkemeye başvurulmak suretiyle gerçekleştirilebileceği ancak mahkemedeki bu davanın beş yıllık süre dolduktan sonra açıldığının belirtilmesi gerektiğini, ticaret sicili müdürlüğünün TTK’nun 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 34. Maddesi hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, müvekkili ticaret sicili müdürlüğünün resen terkin işleminin “6102 sayılı kanunun geçici 7. Maddesi, münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve ticaret sicili kayıtlarının silinmesine ilişkin tebliğin 5. Maddesi, 6103 sayılı sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi, Yükseltmelerine ve kuruluşu ve Esas sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine ilişkin tebliğin 7. Maddesi kapsamında olduğundan tesis edilen işlemde hukuka aykırı bir durumun bulunmadığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu GEçici 7. Maddenin 15. Fıkrasının ” Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuk menfaatleri bulunanlar hakı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir” hükmüne haiz olduğunu, müvekkili ticaret sicili müdürlüğünün mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğünün bulunmadığını, söz konusu şirketin ihyası istenmekte ise;” Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 16. Maddesinin 2. Fıkrasında yer alan “Bu tebliğ hükümlerine göre ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatiflerin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir” hükmü gereğince bu işlemin madde hükmünde de belirtildiği üzere ancak bu hususta mahkemeye başvurulmak suretiyle gerçekleştirileceğinin açık olduğunu, müvekkili davanın açılmasına sebep olmadığından bu nedenlerle müvekkilinin yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, Yargıtay içtihatları gereğince sermaye artırımı yükümlülüğünü yerine getirmediği için ticaret sicilinden resen terkin edilen şirketin tekrar ticari faaliyetlerine devam edebilecek şekilde ihyasına (ek tasfiye) karar verilmesinin mümkün olmadığından taleple bağlı kalınarak sınırlı olarak dava konusu şirketin ihyasına karar verilebileceği ve tasfiye memuru atanması gerektiği hususunun mahkeme takdirine sunduklarını, izah edilen nedenlerden dolayı müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesi uyarınca Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce re’sen terkin edilen limited şirketin ihyası davasıdır.
…nden gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde; …. sicil nosunda kayıtlı … GIDA VE İMALAT SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin 6102 sayılı TTK’nun geçici 7.maddesi uyarınca ve 30/12/2012 tarih 28513 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ” Münfesih Olmasına ve Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin 5. Maddesinin 4. Bendine göre resen terkine kapsamına alınarak ihtar ve ilan prosedürlerinin tamamlanmasının ardından” şirketin 07/07/2014 tarihinde sicilden resen terkin edildiği, il görülmüştür.
… tarafından gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde ihyası istenen şirketin terkin olmadan önce merkez adresinin Zeytinburnu / İstanbul ilçesi sınırları içerisinde kaldığı, buna göre mahkememizin 6102 sayılı TTK’nun 547/1 maddesi anlamında kesin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde limited şirketlerin hangi şartlarda ve usullerle sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Aynı maddenin 1. fıkrasının a bendi uyarınca,limited şirketlerin 24/6/1995 tarihli ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince, sermayelerini anılan Kanun Hükmünde Kararname ile öngörülen tutarlara çıkarmamış olması terkin sebebi olarak sayılmış olup, anılan maddenin 4. fıkrasının a bendi ile Ticaret Sicili Müdürlüklerince; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı yapılacak ihtarın ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğü’ne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, 4/c bendine göre terkin sebepleri bulunan şirketlerin faaliyetlerini devam ettirme isteğinde bulunmaları halinde, münfesih olma nedenini verilen süre içinde ortadan kaldırıp ticaret siciline bildirmelerinin ihtar edileceği, aynı maddenin 11.bendi uyarınca, ihtara rağmen süresinde işlem yapmayan şirketin unvanının ticaret sicilden resen silineceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; şirketin sermaye artırımını yapmadığı ve TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığının tespiti üzerine, davalı … müdürlüğünce 2 aylık süre içinde münfesih olma sebebinin ortadan kaldırılması, yani şirket genel kurul toplantısının yapılması için ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı ve ihyası istenen şirkete tebliğe çıkartıldığı ancak tebligatın bila ikmal iade edildiği ,sicil müdürlüğünün yukarıda belirtilen hükümler uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın da yapılarak usuli işlemleri yerine getirdiği anlaşılmakla birlikte terkin işleminden önce davacı tarafından terkin edilen şirket aleyhine dava açıldığı, derdest dava dosyası varken resen terkin işlemi yapılamayacağı,davacının hukuki yararının bulunduğu,usulüne uygun bir terkin işlemi bulunmaması nedeniyle Kanun’da öngörülen 5 yıllık sürenin somut olayda uygulanamayacağı gözetilerek; davanın kabulü ile davalı Müdürlüğün işleminin kaldırılarak dava dışı resen terkin edilen şirketin ihyasına,terkin sebebi gözönüne alınarak ek tasfiye işlemlerini yürütmesi için ihyası talep edilen şirketin en son müdürü vefat ettiğinden şirket ortağı ….’ın tasfiye memuru olarak atanmasına, keyfiyetin karar kesinleştiğinde tescil ve ilanına,davalı … müdürlüğünün Kanun’da belirtildiği gibi ilan ve tebligatları yaparak idari sorumluluğunu yerine getirdiği,ihyası talep edilen şirketin derdest dosyasının bulunduğunun bilinemeyeceği gözönüne alınarak davalı … aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE, …nün … sicil numarasında kayıtlı iken sicilden resen terkin olan … Gıda ve İmalat Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin tüzel kişiliğinin Bakırköy … İş Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere İHYASINA,
2-Ek tasfiye işlemlerini yapması için şirket ortağı ….’ın şirkete tasfiye memuru olarak ATANMASINA,
3-Keyfiyetin karar kesinleştiğinde TESCİL VE İLANINA, tescil ve ilan masraflarının ileride ihyası talep edilen şirketten tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça KARŞILANMASINA,
4-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı …’nün yasal prosedürü yerine getirmesi nedeniyle davalı … aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücreti hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 440,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.
09/06/2022

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”