Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/290 E. 2022/710 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/290 Esas
KARAR NO : 2022/710

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/03/2022
KARAR TARİHİ : 28/06/2022
K.YAZIM TARİHİ : 10/08/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkiden kaynaklı, 285.197,93 TL tutarında alacak-borç ilişkisinin doğduğunu, müvekkilinin borcunu ifa etmemesi sebebiyle davalı şirket aleyhine Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyası ile 23.12.2021 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirket; başlatılan bu icra takibine 08.10.2018 itiraz ederek, takip sürecini durdurduğunu müvekkilinin tüm talep ve uyarılarına, iyi niyetli davranarak davalının borcu ödemesini beklemesine rağmen, hem borcunu ödememiş, hem de borcunu ödemekten kaçınmak için itiraz ettiğini, tarafımızca arabuluculuk sürecine başvurulmuş ancak uzlaşmanın sağlanamadığını, Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyasındaki 285.197,93 TL tutarındaki alacağa ilişkin itirazın iptali isteminin her yönden hukuka uygun olduğun, yukarıda açıkladığımız üzere davalı şirket , takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğinden ve alacağımız likit olduğundan, takip miktarı olan 285.197,93 TL üzerinden %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı borçludan tahsiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; alacaklı tarafından müvekkil şirket aleyhine başlatılan haksız takibe karşı müvekkil şirketçe itiraz edilmiş ve akabinde davacı tarafından itirazın iptali davası açıldığını, davacı taraf her ne kadar müvekkil şirket ile aralarında ticari ilişki olduğunu ve müvekkil şirketin bu kapsamda davacı tarafa 285.197,93 TL borçlu olduğunu belirtmişse de bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, İzmir Mahkemelerinde açılmadığından usulden reddinin gerektiğini, yine işbu dava bakımından Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olmasına sebep olacak bir özel yetki hali de söz konusu olmayıp nitekim davacı tarafın da bu yönde bir iddianın mevcut olmadığını, davacı tarafın somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, soyut iddialara karşı sağlıklı bir savunma gerkçekleştiremiyeceğini, davacı tarafın tamamen soyut iddiaları karşısında tarafımıza sağlıklı bir savunma yapılabilmesi ve yine mahkemece hukuka uygun bir hüküm verilebilmesinin mümkün görünmediğini, dava dilekçesinde, müvekkil şirketin borcunu ödemekten imtina ettiği ifade edilmişse de müvekkil şirket ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını ticari ilişkiden kaynaklanan bir borç da söz konusu olmadığını, gerçekten de müvekkil şirketin davacı tarafa borçlu olmasını gerektirecek herhangi bir hizmet alımı ya da mal alımı şeklinde gerçekleşen bir ticari ilişki söz konusu olmadığını, davacı tarafın ticari ilişkinin ve borcun varlığını ispata yarar herhangi bir fatura, belge de sunmadığını, davacı taraf borcun kaynağı olarak faturaya dayanmış olsa dahi davaya ya da takibe konu edilen faturaların öncesinde müvekkil şirkete tebliğ edilmesi ve hatta tebliğden itibaren 8 günlük itiraz süresinin sona ermesi beklenmesinin gerekeceğini, somut olayda, müvekkil şirkete tebliğ edilen herhangi bir fatura söz konusu olmadığı gibi müvekkil şirket 8 günlük yasal itiraz hakkını da kullanamadığını, yerleşik yargıtay içtihatlarında da değinildiği üzere faturanın veya cari hesap kaydının mevcut olması faturayaveya cari hesap kaydına dayalı alacağın var olduğunu göstermediğini, yargıtay kararında sadece faturanın karşı tarafa tebliğ edilmiş ve faturaya itiraz edilmemiş olması halinin iş bedelinin istenebilir olduğunu kanıtlamayacağının belirtildiğini somut olaya geldiğimizde ise müvekkil şirkete tebliğ edilmiş bir fatura dahi söz konusu dahi olmadığını, huzurdaki davanın konusu itirazın iptali olup davacı tarafından başlatılan büyükçekmece icra müdürlüğü ….. esas sayılı dosyası kapsamında müvekkil şirkete karşı başlatılan takibe dayanak alacağın kaynağı davacı tarafından dava dilekçesinde de ispat edilemediğinden davanın konusuz kalması sebebiyle esastan reddinin gerektiğini, son olarak davacı tarafın icra inkar tazminatı talebi haksız olup reddinin gerektiğini, zira davacı tarafın iddia ettiği dava konusu alacak likit değildir ve alacak taraflar arasında çekişmeli olup varlığı ve miktarı ancak yargılama neticesinde belirlenebileceğini, söz konusu alacağın varlığının belirlenmesi için ayrıntılı bir incelemenin gerektiğini, bu nedenlerle alacağı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafın %20 icra inkar tazminatı taleplerinin de reddinin gerektiğini, izah edilen tüm bu nedenlerle, davacı tarafından açılmış haksız ve yersiz davanın reddine karar verilerek davacı taraf aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava, faturaya dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK hükümlerine göre; yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir (HMK 19/1). Yetkinin kesin olmadığı davalarda ise yetki itirazı cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi halde dinlenemez (HMK 117/1). Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir (HMK 19/4). Yetki itirazından vazgeçilmiş ise yetki itirazı bulunmadığı kabul edilerek değerlendirme yapılmalıdır. Bunun yanı sıra dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler ve tarafların dinlenmesine gerek görmezse dosya üzerinden karar verir. (HMK m. 137/1 ve m. 138)
HMK’nın 6. maddesi, genel yetkili mahkemeyi düzenlemiştir. Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Sözleşmeden doğan davalarda ise yetki HMK’nın 10. maddesinde düzenlenmiş olup genel yetkili mahkemeye ek olarak sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de dava açılabileceği belirlenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 10. maddesinde “Sözleşmeden doğan davalar sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde açılabilir,” hükmünün düzenlendiği, sözleşmenin ifa yerinin belirlenmesinde ise 6098 sayılı TBK’nın 89. madde düzenlemesinin göz önüne alınacağı; söz konusu maddenin 1/1 numaralı bendinde ise “Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde” ifa edileceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.

Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından fatura-cari hesap alacağına dayalı olarak davalı hakkında başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline yönelik olarak huzurda görülen itirazın iptali davası açılmıştır. Davalı tarafından süresi içerisinde verilen cevap dilekçesi ile usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunulmuştur. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme, davanın açıldığı tarihteki davalının yerleşim yeri mahkemesi olup davalının dava tarihi itibariyle adresi Konak/İzmir’dir. Bu bağlamda genel hüküm uyarınca İzmir hukuk mahkemeleri söz konusu uyuşmazlığın çözümünde yetkilidir. Huzurda görülen davanın konusunun para borcu olmasından dolayı HMK’nın 10. maddesi ve TBK’nın 89. maddeleri bir arada değerlendirildiğinde genel yetkili mahkemeye ek olarak davacının adresinin bulunduğu yer mahkemesi olan İstanbul hukuk mahkemeleri de uyuşmazlığın çözümünde yetkilidir. Her iki yetkili mahkemede de davanın açılmadığı tespit edilmiş olup süresinde ve usulüne uygun olarak yapıldığı kabul edilen yetki ilk itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine; uyuşmazlığın çözümünde İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davalıların usulüne uygun yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkili olmaması nedeni ile dava dilekçesinin yetki yönünden REDDİ ile mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE, uyuşmazlığın çözümünde İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin yetkisizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın yetkili İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İzmir Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra usulüne uygun talepte bulunulmaması nedeniyle davaya yetkili mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/07/2022

Katip …
☪e-imzalıdır.☪

Hakim …
☪e-imzalıdır.☪