Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/284 E. 2022/713 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/284 Esas
KARAR NO : 2022/713

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/03/2022
KARAR TARİHİ : 28/06/2022
K.YAZIM TARİHİ : 11/08/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında; …. tarihleri arasında düzenlenmesi planlanan …(….) Fuarında müvekkiline stand tahsisi amacıyla Katılımcı Sözleşmesi akdedildiğini, Bu sözleşme gereği müvekkili tarafından davalı şirkete 63.857,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini ancak davalı tarafından düzenlenmesi planlanan fuarın belirtilen tarihlerde düzenlenmediğini ve iptal edildiğini, müvekkili tarafından ödenen paranın iade edilmediğini, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklı zarara uğradığını, ürettiği ürünlerin reklamını yapamadığını bu nedenle yeni müşteri portföyü de elde edemediğini, davalı şirketçe fuarın gerçekleşmeyeceğine ilişkin bir ihtar gönderilmediğini bu nedenle davanın kabulü ile davalı şirkete yapılan ödemenin avans faizi ile müvekkiline ödenmesine, müvekkilinin uğramış olduğu maddi ve manevi tazminatı ile menfi ve müspet zararın 5.000,00 TL’nin davalı şirketten alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında … tarihli … isimli fuara katılmak üzere sözleşme imzalandığı, ancak Covid 19 Pandemisinin ortaya çıkması ile birlikte ülkemizde alınan önlemler kapsamında fuarcılık faaliyetlerinin durdurulması sebebiyle fuarın ileri bir tarihe ertelendiği, fuarın iptal edilmediği; her ne kadar müvekkili şirketin fuarı mücbir sebeple ertelemiş olsa da davacı ile müvekkili arasında imzalanmış olan (davacı vekilinin dilekçesinde de değinmiş olduğu) Fuar Katılım Sözleşmesi’nin ikinci maddesinde zaten müvekkilinin gerekli görmesi halinde fuar tarihini değiştirme hakkı olduğu, bu durumun katılımcıya fesih hakkı vermeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava fuar katılım sözleşmesi nedeni ile ödenen katılım ücretinin iadesine ile maddi tazminat istemine ilişkin alacak davasıdır.
Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 136. maddesi “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.
” hükmünü amirdir.
Borçlunun sorumlu olmadığı, sonradan meydana gelen imkânsızlık çoğunlukla beklenmeyen hal ya da mücbir sebep şeklinde görülmektedir. Mücbir sebep, kural itibariyle sorumlunun kusurunu ortadan kaldırır. Bu bakımdan asıl olan sözleşmeden doğan borçların ve bu suretle de sözleşmelerin ifa yoluyla sona ermesi olmasına karşın; mücbir sebep niteliği taşıyan bir olayın meydana gelmesi, borcun ifasını tam veya kısmi olarak imkânsızlaştırarak borcu ifa dışında bir olguyla tam veya kısmi olarak sona erdirme, borcun ifasını geçici bir süreliğine erteleyebilme, ifayı güçleştirme ya da gereği gibi ifa etmemeye sebebiyet verebildiğinden sözleşmesel sorumluluk açısından önem arz etmektedir. Mücbir sebebin varlığından söz edilebilmesi için birtakım unsurların varlığının bir arada bulunma zorunluluğu vardır. Bu unsurları şu şekilde sıralayabiliriz:
– Kişiyi sorumluluktan kurtaran olay unsuru (doğa olayları, hukuki olaylar, sosyal ve beşeri olaylar, sözleşmede kararlaştırılan olaylar),
– Olayın borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelmesi,
– Sözleşmeden doğan bir borcun ihlal edilmesi,
– Borca aykırılığın kaçınılmaz olarak gerçekleşmesi,
– Olayın hiç kimse tarafından öngörülememesi,
– Mücbir sebep ile borcun ihlal hali arasında illiyet bağı bulunması
Söz konusu unsurların bir araya gelmesi ile birlikte şayet borcun ifasının gerçekleşmesi imkansız hale gelmiş ise TBK m.136 gereği borç sona erer. Taraflar arasındaki hukuki ilişkide mücbir sebep değerlendirmesi yapılırken öncelikle aralarında akdedilen sözleşmede mücbir sebep halinin kararlaştırılıp kararlaştırılmadığı, kararlaştırılmışsa da o çerçevede mücbir sebep halinin yorumlanması gerekmektedir.
İşbu davanın yasal dayanağını oluşturan Fuar Katılım Sözleşmesi’nin incelenmesinden; taraflar arasında …. tarihinde yapılacak … Fuarı için fuar katılım sözleşmesinin imzalandığı ve bedelin nakit ve çek olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığı açıktır. Taraflar arasında imzalandığı konusunda ihtilaf bulunmayan Fuar Katılım Sözleşmesi’nin 2. maddesi ile davalının tek taraflı olarak fuar tarihlerini değiştirme hakkının bulunduğu, fuar tarihinin tek taraflı olarak değiştirilmesi durumunda dahi davacının ödeme ile birlikte sözleşme ile yüklendiği diğer edimlerini yerine getirme yükümlülüğünün devam edeceği imza altına alınmıştır.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında …. tarihinde yapılacak …..Fuarı için fuar katılım sözleşmesinin imzalandığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Her ne kadar davacı vekili tarafından söz konusu fuarın iptal edildiği iddia edilmiş ise de davalı şirket tarafından verilen cevapta söz konusu fuarın iptal edilmediği, salgın nedeni ile fuarın ertelenmek zorunda kalındığı; nihayetinde fuarın … tarihinde gerçekleştirileceği belirtilmiştir. Kaldı ki COVİD-19 pandemisinin etkilerinin devam ettiği ve bir çok fuarın pandemi nedeni ile ertelendiği bir dönemde taraflar arasında fuar katılım sözleşmesi akdedilmiş olup taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 2. maddesi uyarınca fuarın ertelenmesi durumunda davalının erteleme nedeni ile herhangi bir sorumluluğunun doğmayacağı açıktır. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 2. maddesinde davalı tarafın sözleşmeye konu fuarı tek taraflı olarak erteleme yetkisinin bulunduğu, erteleme durumunda dahi sözleşmenin ayakta kalarak davacının ödeme yükümlülüğünün devam edeceğinin sözleşme ile kararlaştırılması karşısında fuarın ertelenmesinin, “Fuar Katılım Bedeli” olarak davalıya verilen ödemenin iadesi ile davalıdan tazminat talebinde bulunma hakkı doğurmayacağı, davacının sözleşmeden kaynaklanan ödeme yükümlülüğünün devam edeceği başka bir deyişle taraflar arasında imzalanan sözleşmenin erteleme durumunda ayakta kalmaya devam edecek olması karşısında hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN REDDİNE
2- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince takdir olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.560,00 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/06/2022

Katip ….
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı