Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/266 E. 2022/532 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/266
KARAR NO : 2022/532

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 17/03/2022
KARAR TARİHİ : 12/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 17/03/2022 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ; Müvekkilinin …. Doğrama İnşaat Tekstil ve Madencilik Sanayi Ticaret Limited Şirketinde 19/07/2013 ile 28/08/2013 tarihleri arasında 41 günlük hizmet prim gün sayısının iptal edilmesi nedeniyle Bakırköy …. İş Mahkemesinin ….. esas sayılı dosyası ile hizmet tespiti davası açıldığını, ancak yargılama sırasında şirketin sicilden terkin edildiğinin öğrenildiğini, iş mahkemesinde bu davayı açmak için süre verildiğini, şirketin merkez adresinin Başakşehir’de olduğunu ve 18/02/2015 tarihinde resen silindiğini, ihyası istenen şirketin ticaret sicilinde resen münfesih edildiğinden kaynaklı bu davada husumeti ticaret sicil müdürlüğüne yönelttiklerini, bu yönde yargıtay emsal kararları olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar verilerek, ….. Doğrama İnşaat Tekstil ve Madencilik Sanayi Ticaret Limited Şirket’nin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücreninin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı sicil müdürlüğüne usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmesine rağmen davalının davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesi uyarınca Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce re’sen terkin edilen limited şirketin ihyası davasıdır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde; ….. sicil nosunda kayıtlı ….. DOĞRAMA İNŞAAT TEKSTİL VE MADENCİLİK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin 6102 sayılı TTK’nun geçici 7.maddesi uyarınca ve 30/12/2012 tarih 28513 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ” Münfesih olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin tebliğin 7.maddesi uyarınca;adresi tespit edilemeyen şirketlerin resen terkin edileceğine dair uygulama kapsamında, şirketin 18/02/2015 tarihinde sicilden resen terkin edildiği görülmüştür.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde ihyası istenen şirketin terkin olmadan önce merkez adresinin Güngören ilçesi sınırları içerisinde kaldığı, buna göre mahkememizin 6102 sayılı TTK’nun 547/1 maddesi anlamında kesin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerde tasfiye ve ticaret sicilinden re’sen kayıtlarının silinmesinin düzenlendiği, aynı maddenin 4.fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11.bendinde ise; dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memuru bildirmeyen veyahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı,ihyası istenen şirket ve yetkilisine tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi belgenin veya tebligatın dosyaya sunulmadığı,bilgisayar çıktısının sunulduğu anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a bendi uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete ya da şirketin yetkisine tebliğ edilmesi gerekli olup buna uygun olarak tebligat yapıldığına ilişkin belgenin davalı tarafından dosyaya ibraz edilip tebligat gerekliliğinin yerine getirildiği hususu davalı tarafından ispat edilemediğinden doğrudan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan suretiyle yapılan ihtar usule aykırıdır. Bu nedenle dava konusu ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı açıktır.
Öte yandan 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3.maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.
30/12/2012 gün ve 28513 sayılı resmi gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu maddede belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas 2017/1193 karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır.
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. ( Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316,)
Davalıya yazılan müzekkereye rağmen ilan edilen ihtar örneği dosyaya sunulmamakla birlikte 17/11/2014 tarih ve … sayılı Ticaret Sicili Gazetesinin .. sayfasında yapılan ilanda terkin işleminin adresin tespit edilememesi nedeniyle yapılacağı belirtilmektedir.
Davalı … Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin adresinin tespit edilememesi sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işlemi bu nedenle de usul ve yasaya aykırıdır.
6102 Sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplerle dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Eldeki dava ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 18/02/2015 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 17/03/2021tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuş ise de, davalı … Sicil Müdürlüğü’nün TTK’nun Geçici 7. maddesi kapsamında kalmayan bir şirket hakkında bu maddeyi işlettiği anlaşıldığından yasada öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanması mümkün görülmemiştir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; şirketin adresinin tespit edilememesi ve bu hali ile TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığının tespiti üzerine, davalı sicil müdürlüğünce 2 aylık süre içinde münfesih olma sebebinin ortadan kaldırılması, için ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı,bu kapsamda hazırlanan tebligatın bila tebliğ iade edildiğinin davalı tarafından sunulan bilgisayar çıktısından anlaşıldığı ancak bunu tevsik eden herhangi bir belgenin dosyaya sunulmadığı,buna göre davalının terkinden önce tebligat yaptığı hususunun ispat edilmediği,,ayrıca şirketin Kanun’da belirtilmeyen bir sebepten ötürü sicil kaydının silindiği,buna göre davalı sicil müdürlüğünün işleminin usulsüz olduğu,ihyası talep edilen şirket aleyhine açılan davanın sonuçlandırılması için şirketin ihyasının zorunlu olmasına göre davacının hukuki yararının bulunduğu gözetilerek; davanın kabulü ile davalı Müdürlüğün işleminin kaldırılarak dava dışı resen terkin edilen şirketin ihyasına,ihyası istenilen şirketin terkin sebebi gözönüne alınarak tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına, keyfiyetin karar kesinleştiğinde tescil ve ilanına
karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün ….. sicil numarasında kayıtlı iken sicilden resen terkin olan ….. Doğrama İnşaat Tekstil ve Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin tüzel kişiliğinin Bakırköy … İş Mahkemesi’nin ….. esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere İHYASINA,
2-Keyfiyetin karar kesinleştiğinde TESCİL VE İLANINA, tescil ve ilan masraflarının ileride davalı tasfiye memurundan tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça KARŞILANMASINA,
3-Dava dışı şirketin terkin sebebi gözönüne alınarak tasfiye memuru atanmasına YER OLMADIĞINA,
4-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
5-Davacı vekili davalıdan yargılama gideri ve vekâlet ücreti talepleri olmadığını bildirdiğinden bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 556,75.-TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalının yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 12/05/2022

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”