Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/263 E. 2022/459 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/263
KARAR NO : 2022/459

DAVA : KONKORDATONUN FESHİ
DAVA TARİHİ : 17/03/2022
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Konkordatonun Feshi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne sunmuş olduğu 24/11/2021 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin mahkememizin … esas sayılı dosyasında konkordato talebinin tasdikine karar verildiğini, müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, tasdik edilen konkordato projesine göre borçlu şirketin mahkeme kararında konulan vadelerin gelmesine karşı proje kapsamında müvekkilinin konkordatoya dahil edilen alacağı için herhangi bir ödeme yapmadığını, borçlunun bu sebeple tasdik kararına uymadığını, firma yetkilileri ile kurulan irtibatta herhangi bir hukuki cevap alınamadığını, gelinen aşamada müvekkilinin tasdik edilen proje ile elde etmeyi beklediği menfaatinin engellendiğinden müvekkili yönünden konkordatonun feshine karar verilerek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmesine rağmen davalı davaya cevap vermediği gibi duruşmaya da katılmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 308/(e) maddesinde düzenlenen konkordatonun kısmen feshi istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı şirketlerin tasdik edilen konkordato projesi gereğince borçlarını ödemediğini belirterek konkordatonun İİK.’nın 308/e maddesi uyarınca müvekkili şirket yönünden kısmen feshine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce atanan Kayyım …. tarafından sunulan 18/04/2022 havale tarihli raporda özetle ; Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. Esas, ….. karar sayılı dosyasında tasdik olan konkordato projesine göre şirketin konkordatoya tabi olan borçları için teklif ettiği ve tasdik olan ödeme planının her bir alacaklının alacak tutarının ilk yılı ödemesiz olmak üzere, her yıl 4 eşit taksit olarak ödeneceğini, her bir alacaklının alacak tutarının ilk yıl ödemesiz ikinci yıl %10, üçüncü yıl %15 dördüncü yıl %20 beşinci yıl %25 ve altıncı yılda ise %30’unun ödeneceğini, davacının davalı şiretten 11.773,03 TL adi alacağının bulunduğunu, davacı şirketin alacağının ilk yıl taksit ödeme vadelerinin sırasıyla 30/09/2021 – 31/12/2021 – 31/03/2022 – 30/06/2022 (4 eşit taksit) tarihi olup ilk yıl alacağın %10’u nispetinde 11.773,03 TL x %10 toplam 1.177,30 TL (294,32 TL x 4 taksit) ilk taksit ödemesi olduğunu, iş bu rapor tarihi itibariyle davalının davacı şirkete 30/09/2021 vadeli ilk taksit ödemesini yapmadığını, 31/12/2021 ve 31/03/2022 tarihinde taksit ödemesi olan (294,32 TL + 294,32 TL) 588,64 TL ödemeyi yapmış olduğunun tespit edildiği yönünde görüş bildirmiştir.
Konkordatonun, konkordatoya tabi tüm alacaklar için mutlak bağlayıcı nitelikte etki ve güce sahip olması, borçlu açısından fevkalade önemli bir avantaj teşkil eder. Bu sayede borçlu, kazandığı zamanı İyi bir biçimde değerlendirip işletmesini yeniden yapılandırabildiği takdirde, içine düştüğü ekonomik krizin çıkmazından kendisini kurtarıp borçlarını konkordato projesinin sağladığı elverişli imkanlar çerçevesinde ödeyebilme şansına kavuşabilecektir. Bu şansını iyi kullanarak konkordato projesi doğrultusunda borcunu ifa eden borçlu bakiye borcundan da kanunun sağladığı atıfetten yararlanarak kurtulacak ve ticari itibarını ve ekonomik şahsiyetini korumayı başaracaktır.
Konkordatonun borçluya sağladığı bu avantajlar karşılığında alacaklılara büyük külfet yüklenmektedir. Gerçekten, konkordatoya kabul oyu veren alacaklılar bile, başka çareleri olmadığı için, diğer bir deyişle konkordatoyu iflasa göre kendileri ve borçlu için daha yararlı bulmalarından ötürü, borçlunun teklifine karşı olumlu bir tavır takınmayı “ehveni şer” görmüşlerdir. Ancak borçlunun içine düştüğü ekonomik zorlukların ve borçlarının tümünü ödeme yeteneksizliğinin ortaya çıktığı konkordatoya katlanma yükümlülüğünün de bir sınırı olduğunu kabul etmek gerektiğinde kuşku yoktur. İşte bu sınır, borçlu tarafından konkordato koşullarına göre dahi borçlann ödenmemesi suretiyle tecavüz edilmiş olacaktır. Artık bu noktadan sonra borçlunun alacaklılardan ve kanundan bekleyebileceği hiçbir şefaat kalmamıştır. Alacaklılar için -tabiri caiz ise- bıçağın kemiğe dayanmış olduğu bu noktada, onları artık konkordato ile bağlı tutmaya devam etmenin hiçbir anlamı yoktur.
Bu düşüncelerin sonucu olarak kanunkoyucu kendisine karşı konkordato koşullarını yerine getirilmeyen herhangi bir alacaklıya, alacağı bakımından konkordatonun feshini talep ve dava etme hakkım tanımıştır. Bu durumdaki bir alacaklı, konkordatonun alacağı yününden feshini sağlayarak, kendisini bağlayan bu zorunlu özveri zincirini koparmak olanağına kavuşur. Bu sonuç doğaldır; çünkü mahkeme anlamlı konkordato projesinin ödeme koşullarını yerine getireceğine inanarak borçluya kanunun öngördüğü bu önemli atıfeti sağlamıştır. Borçlu, konkordatoyu ifa etmemek suretiyle, kendisi lehine olan ve mahkemece de onaylanan bu karineyi de çürüterek onama kararının dayandığı temelin çökmesine yol açtığı gibi, konkordatoya kabul oyu veren alacaklıların da güvenlerini boşa çıkarmıştır. Bu yüzden borçlunun mali durumunu düzelterek ödeme yapabileceğine inanan alacaklılar boşuna zaman kaybederek, mağdur duruma düşmüşlerdir. Bu dunundaki borçlu konkordatonun sağladığı himayeyi, alacaklılar aleyhine istismar ettiğinden, herhangi bir alacaklı kendi alacağı açısından konkordatonun feshini isteyerek, alacağının tümünü konkordato hiç akdedilmemişçesine borçludan isteyebilir .
Hukukumuzda iki çeşit konkordatonun feshi türü kabul edilmiştir. Burada yapılan ayrıma temel teşkil eden kriterler de fesih nedenleridir. En temel şekliyle ifade etmek gerekirse, fesih türleri, kendisine karşı konkordato şartlarını ifa edilmeyen alacaklının başvurabileceği kısmen fesih ile (İİK m. 308/e) ile konkordatonun kötüniyetle sakatlanmasından dolayı tüm alacaklılar için konkordatonun tamamen feshinden (İİK m. 308/f) ibarettir .
Yukarıda belirtildiği gibi, konkordatonun kısmen feshi Kanunun 308/e maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddenin ilk fıkrasına göre, kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir. Konkordatonun kısmen feshiyle birlikte fesih talebinde bulunan alacaklı, projenin mecburiliğinden kurtulacaktır. Fakat konkordatonun kısmen feshi, yalnızca fesih talebinde bulunan alacaklı açısından sonuç doğurmakta olup konkordatonun etkileri diğer alacaklılar açısından aynen devam edecektir.
Konkordatonun kısmen feshi hakkında yapılan bu açıklamalardan sonra bu noktada, davacı yönünden konkordatonun kısmen feshinin koşullarının oluşup oluşmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Kayyım raporunda belirtildiği üzere, davalı tarafından tasdik edilen konkordato projesine göre 30/09/2021 tarihinde yapılması gereken ödemenin davacıya yapılmadığı kayyım raporu ile sabit olup İİK m.308/e hükmüne göre davalı yönünden konkordatonun kısmen feshi koşulları oluşmakla birlikte,
Mahkememiz tarafından davalı hakkında verilen konkordatonun tasdikine ilişkin 17/09/2020 tarih ve ….. Esas, ….. Karar sayılı ilam,Yüksek Yargıtay … Hukuk Dairesinin 17/12/2021 gün ve … esas,…. karar sayılı ilamı ile bozulmuş ve Mahkememizin… esas numarasına kaydı yapılan dosyanın 03/03/2022 tarihinde yapılan duruşmasında bozma ilamına uyulmakla tasdik edilen konkordato ortadan kalktığından dava konusuz kalmış olup davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve dosyadaki haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekâlet ücreti takdirine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı hakkında Mahkememizin 17/09/2020 tarih ve ….. esas,….. karar sayılı ilamı ile tasdik edilen konkordatonun Yargıtay bozma ilamına uyulması ile ortadan kalktığı anlaşıldığından konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından ödenen 80,70 TL başvurma harcı ile 80,70.-TL peşin harç ve 11,50.-TL vekâlet harcının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 3 adet tebligat + posta ücreti ücreti olan 65,50 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,

5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 308/(e) maddesinin ikinci fıkrasıs hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalının yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı 21/04/2022

Başkan ..
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”