Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/152 E. 2022/852 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/152 Esas
KARAR NO : 2022/852

DAVA : Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2022
KARAR TARİHİ : 13/09/2022
K. YAZIM TARİHİ : 13/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP:
Davacı vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhinde Bakırköy … İcra Dairesi’nde …. esas sayılı icra takibi başlatıldığını, bu haksız ve hukuka aykırı icra takibini açmadan önce Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesi …. esas sayılı dosyadan da ihtiyati tedbir kararı alındığını, davalının müvekkilinin tüm ticari hayatını nakit akışını engelleyen bu eylemi sonucunda müvekkil telafisi güç, ağır zarara uğradığını, takibe konu çek arkasındaki müvekkiline ait olmayan kaşe ve imza hakkında davalı …… A.Ş’nin de bağlı olduğu BDDK’ya gerekli bilgilendirme yapıldığını, bu bilgilendirmeye rağmen davalının çeki icraya koyarak, müvekkilinin sunmuş olduğu savcılık dosyalarını ve soruşturma dosyalarını dikkate almadığını, takibe konu çek de ödeme yasağı olmasına rağmen bütün uyarıları görmezden gelen davalının kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin konu hakkında çeşitli mahkemelerde cezai ve hukuki olarak hakkını aramaya çalıştığını, davalı şirket dolandırıcılık eylemini bilmesine rağmen müvekkiline haksız icra baskısı kurarak, müvekkilini kendisine ait olmayan dolandırıcılık suçuna konu bir borcu ödemek zorunda bıraktığını ve müvekkilinin ticaret hayatına telafisi güç darbe indirdiğini, takibe konu çeke bakıldığında imza ve kaşenin müvekkiline ait olmadığı basit bir görsel inceleme ile ortaya çıkabilecek nitelikte olduğunu, haksız yere bir kimsenin mallarının haczettrilmesi o kimsenin şeref ve haysiyetini ihlal eden, kişilik haklarına saldırı teşkil eden ve 6098 sayılı tbk’nın 58. maddesi gereğince manevi tazminat ile sorumlu tutulması gerektiren bir davranış türü olduğunu,davalının haksız haczi nedeni ile, müvekkilinin kişilik hakları zedelendiğini, müvekkilinin uğradığı bu hukuka aykırı saldırı neticesinde bankalarda kredi notu düşmüş, ticari itibarı sarsılmış, aciz durumundaki borçlu konumuna düşürüldüğünü, yukarıda açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile, davalının eylemi ile maddi ve manevi zarara uğraması nedeniyle 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, ayrıca şimdilik HMK 107 gereği 100,00 TL maddi tazminatın ticari işlerde uygulanan en yüksek reeskont faizi ile birlikte, haklı davamızın kabulü ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, ayrıca yargıtay kararları ve öğreti görüşleri ışığında yasal unsurları oluşan suçlardan nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, özel belgede sahtecilik ve tespit edilecek diğer suçları işleyen şüphelilerin cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmasına, ücreti vekalet ile birlikte yargılama harç ve giderlerinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava yetkisiz mahkemede açıldığını, huzurdaki davada müvekkilinin …. ŞİRKETİ aleyhine açılan davanın bakırköy adliyelerinde ikame edildiği görülmekte ise de davalı müvekkil şirket, … cad. ….. plaza ….. blok kat. ….. ……/istanbul adresinde oluğunu, dava yetkisiz mahkemede açılmış olup davanın, davalı müvekkil şirketin yerleşim yeri olan genel yetkili İstanbul Adliyesi Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini davacı tarafın Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı dosyası marifetiyle işleme konulan takip konusu çek üzerinde yer alan imza ve kaşenin sahte olduğu iddiasıyla kendilerine ait olmayan borcu ödemek durumunda kaldıkları iddiasıyla huzurdaki davayı ikame etttiğini, hiçbir şekilde borca ve imzaya itiraz etmemiş, iddialarına ilişkin olarak herhangi bir menfi tespit veya istirdat davası da açmadığını, sonuç olarak davacı iddialarına ilişkin olarak başvurabileceği birden fazla hukuki çare varken bu aksiyonları almayarak tazminat davası açmış ise de belirttiğimiz gibi yapılan haczin haksız olduğu iddiasını ispatlar hiçbir mahkeme kararı bulunmadığını, bu halde davacı aleyhine verilen ihtiyati haciz kararının, ikame edilen icra takibinin ve yapılan icrai işlemlerin usul ve yasaya uygun olması karşısında haczin haksız olduğu ve çek üzerine yer alan kaşe ve imzanın kendisine ait olmadığı iddiasına itibar edilmesine hukuken imkan bulunmadığını, davacı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş bir limited şirket olup tarafımızca başlatılan icra takibi ve ihtiyati haciz sebebiyle kişilik haklarının saldırıya uğradığı iddiasıyla manevi tazminat talep ettiğini, ancak tüzel kişilerin kişilik haklarının saldırıya uğraması mümkün olmayıp kişinin, kendisine yönelik bir hukuka aykırı eylem sonucu manevi zarara uğradığının kabul edilmesi için saldırıya uğrayanın o eylemlerden dolayı acı ve üzüntü duyması gerektiğini tüzel kişiler cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü olan haklara ehil olmadıklarından dolayı kişilik haklarının saldırıya uğradığı sebebiyle manevi tazminat talep etmeleri mümkün olmadığını, işbu sebeple huzurdaki davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından, üzerinde imzası ve cirosu mevcut takip konusu çek üzerindeki imza ve kaşenin kendisine ait olmadığı iddia edilmiş ise de, davacı bu iddiasında delil olarak belirttiği soruşturma dosyaları, imzanın ve kaşenin davacıya ait olmadığı anlamına gelmemekle birlikte, yasal takip başlatılması bakımından herhangi bir anlam ifade etmediğini, zira henüz adli makamlarca davacıya ait imza üzerinde yaptırılmış herhangi bir grafolojik inceleme ve davacı iddialarını destekler bilirkişi tespiti mevcut olmadığını sonuç olarak davacı tarafça bu hususta herhangi bir delil sunulmadığından davacı iddiasını ispat edemediğini, açıklanan ve Mahkemenizce re’sen nazara alınacak vesair sebepler ile, davacının kötü niyetli olarak ara ciranta sıfatı ile borçlu olduğu çeke ilişkin sorumluluğunu inkar ettiği açık olduğunu, davacının çek üzerindeki imza ve kaşenin sahte olduğunu ispat edemediğini, zaten bu iddia, huzurdaki tazminat davasının da konusu olmadığını, müvekkilin çekin iktisabında kötüniyetli olmadığı; iktisapta “hafif” olarak nitelendirilecek bir kusurunun dahi bulunmadığını, davacının, MK.’nun 2. Maddesine açıkça aykırı davasının esasa ilişkin beyanlarımız doğrultusunda esastan reddi gerektiğini, yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle, mahkemenizin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, davacı taleplerinin belirsiz alacak olarak ileri sürülmesi mümkün omadığından hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, aksi halde davacının haksız, hukuki mesnetten yoksun ve kötüniyetli davasının esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline, karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, haksız ihtiyati haciz nedeniyle maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız ihtiyati haciz koyduran alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından olup, manevi tazminat yönünden 818 sayılı BK’nın 49. maddesindeki (6098 sayılı TBK’nın 58.maddesi) koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa da kusurlu olması gerekmektedir. (Bkz. Prof. B. Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 1993, Cilt 3, Sh.2583 v.d). (Emsal Yargıtay 4. HD nin 24.10.2018 gün ve 2016/9599 E – 2018/6494 K. Sayılı ilamı)
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin …, ……. sayılı kararına göre;
“Anılan madde içeriğinden ve Yargıtay uygulamalarından, maddi tazminat talebi yönünden kusursuz sorumluluk bulunduğu anlaşılmaktadır. Manevi tazminat yönünden ise kusur sorumluluğu söz konusudur. Ne var ki, somut olayda davalı taraf çeke ciro yoluyla hamil olduğundan çekteki davacı imzasının sıhhatini denetleme bakımından kendisine bir yükümlülük yüklenemeyeceğinden ve davalının ihtiyati hacze dayanak yapılan çeki iktisabında ağır kusurlu veya kötüniyetli olduğu hususunda dosyaya yansıyan bir delil de bulunmadığından davacının maddi ve manevi tazminat isteyemeyeceği kanaatine varılmıştır.”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından haksız ihtiyati haciz nedeni ile huzurda görülen maddi ve manevi tazminat davası açılmıştır. Dava konusu çek hakkında Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin….. Değişik İş sayılı dosyası üzerinden huzurda görülen davanın davacısı hakkında ihtiyati haciz kararı verilerek Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile davacı hakkında icra takibi başlatılmıştır. Davalının mahkememizin yetkisine ilişkin yaptığı itirazı ihtiyati haciz kararı veren mahkemenin ve ihtiyati haciz kararını uygulayan icra müdürlüğünün mahkememiz yargı çevresinde olması nedeni ile HMK’nın 16. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından huzurda görülen davada çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığı iddia edilmiş olup davacı hakkında açılan icra takibine ilişkin olarak imza itirazında bulunulmadığı; icra dosya borcunun ödendiği mahkememize beyan edilmiştir. Her ne kadar davacı tarafından çek üzerindeki ciro imzasının müvekkiline ait olmadığı bu nedenle de müvekkili hakkında alınan ihtiyati haciz kararının haksız olduğu iddia edilmişse de davacı hakkında uygulanan ihtiyati haczin haksız olduğuna ilişkin bir mahkeme kararının bulunmaması; davalının çeke ciro yoluyla hamil olduğundan çekteki davacı imzasının sıhhatini denetleme bakımından kendisine bir yükümlülük yüklenemeyecek olması ve davalının ihtiyati hacze dayanak yapılan çekin iktisabında ağır kusurlu veya kötüniyetli olduğu hususunda dosyaya yansıyan bir delil de bulunmadığı anlaşıldığından davacının ispatlanamayan maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- AÇILAN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASININ AYRI AYRI REDDİNE,
2- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 258,03 TL nispi harçtan mahsubu ile fazla alınan 177,33 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, (MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ BAKIMINDAN)
7- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, (MADDİ TAZMİNAT TALEBİ BAKIMINDAN)
8- 6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.560,00 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/10/2022

Katip ….
¸

Hakim ……
¸