Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/13 E. 2022/1207 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/13
KARAR NO : 2022/1207

ASIL DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
ASIL DAVA TARİHİ : 05/01/2022

BİRLEŞEN BAKIRKÖY … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
…. ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN

BİRLEŞEN DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 05/01/2022
KARAR TARİHİ : 08/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine verdiği 05/01/2022 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkilinin müflisten olan 1.631.133,34 TL alacağın tahsili amacıyla Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, icra takibinin kesinleşmesiyle borçlu şirketin mallarına haciz uygulandığını, icra işlemleri devam ederken Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyasında 24.03.2021 tarihinde müflisin iflasına karar verildiğini, iflas işlemlerinin Bakırköy …. İcra Müd. … no’lu iflas dosyasından yürütüldüğünü, müvekkilinin alacağını kaydettirmek için iflas idaresine başvurduğunu, iflas idaresinin icra dosyasındaki takip konusu senedin iflas tarihine yakın olduğundan bahisle müvekkilinin alacağının tamamının reddine karar verdiğini, ret kararının 29/12/2021 tarihinde tebliğ alındığını, iflas idaresinin takip konusu alacağın varlığından şüphe duyuyorsa alacağın dayanağı belgelerin ibrazını istemesi gerektiğini, herhangi bir araştırma yapmadan müvekkilinin alacağının reddedildiğini, müvekkilinin müflisin inşaatlarında, cam cephe giydirme, PVC kapı pencere, alüminyum doğrama işlerini üstlendiğini, müvekkilinin üstlendiği işleri eksiksiz yaparak Davalı müflis teslim ettiğini, müvekkilinin ticari defterleri incelendiğinden alacağının takip konusu alacağın çok üstünde olduğunun görüleceğini,Neticeten, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin alacağının sıra cetveline kaydına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA SAVUNMA :
Davalı iflas idaresi vekilinin mahkememize sunduğu 08/02/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının iflas masasına toplam 1.631.133,34 TL alacağının kaydını talep ettiğini, alacağın varlığını belgeleyen yeterli belge sunmadığını, alacağın varlığını ispatlayan tüm belgelerin sunulması ve bu belgeler üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda alacağın var olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, Davacının sadece iddiaya dayalı kayıt talebinin ret edildiğini, davanın açılmasına yeterli belge sunmayan Davacı sebebiyet verdiğinden davanın kabulü halinde iflas masası aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep ettiklerini, neticeten, davanın reddine, iflas tarihinden sonraki alacak taleplerinin iflas alacağı olarak kabulü mümkün olmadığından davacının varsa buna ilişkin talepleri ile faiz, iflas ertelemekararından iflasın açılmasına kadarki süre için işletebileceğinden davacının bunu aşan taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin Davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN BAKIRKÖY … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN .. ESAS SAYILI DOSYASINDA,
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine verdiği dava dilekçesinde ; Müvekkilinin müflisten olan 4.524.868,75 TL alacağın tahsili amacıyla Büyükçekmece … İcra
Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, icra takibinin
kesinleşmesiyle borçlu şirketin mallarına haciz uygulandığını, icra işlemleri devam ederken
Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyasında 24.03.2021 tarihinde
müflisin iflasına karar verildiğini, iflas işlemlerinin Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….
numaralı iflas dosyasından yürütüldüğünü, müvekkilinin alacağını kaydettirmek için iflas
idaresine başvurduğunu, iflas idaresinin icra dosyasındaki takip konusu senedin iflas tarihine yakın olduğundan bahisle müvekkilinin alacağının tamamının reddine karar verdiğini, ret
kararının 29.12.2021 tarihinde tebliğ alındığını, iflas idaresinin takip konusu alacağın
varlığından şüphe duyuyorsa alacağın dayanağı belgelerin ibrazını istemesi gerektiğini,
herhangi bir araştırma yapmadan müvekkilinin alacağının reddedildiğini, müvekkilinin kardeşi
….’ın müflisin inşaatlarında, cam cephe giydirme, PVC kapı pencere, alüminyum
doğrama işlerini üstlendiğini, müflis şirketin ….’dan teminat istemesi üzerine,
müvekkilinin İstanbul İli … İlçesi … Mah. … Ada … Parsel 1.526,65 m2
arsa üzerinde 44/3574 arsa paylı zemin katta 16 nolu bağımsız bölüm olarak kendisi adına kayıtlı olan işyerini teminat olarak müflis şirkete verdiğini, değerleme firmasının müvekkilinin iş yerinin 252.000,00 USD olduğunu tespit ettiğini, müflis şirketin müvekkilinden aldığı
vekaletnameye istinaden bu işyerini başkasına sattığını, müvekkilinin icra takibine koyduğu
senetlerin, müvekkilinin müflis şirkete teminat olarak verdiği ve müflis şirketinde başkasına
sattığı işyerine karşılık verildiğini, müvekkilinin alacağının takip konusu alacağın çok üstünde
olduğunu,
neticeten, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin alacağının sıra cetveline
kaydına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA SAVUNMA :
Davalı iflas idaresi vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacının iflas masasına toplam 4.524.868,75 TL alacağının kaydını talep ettiğini, alacağın
varlığını belgeleyen yeterli belge sunmadığını, alacağın varlığını ispatlayan tüm belgelerin
sunulması ve bu belgeler üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda alacağın var olup
olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, Davacının sadece iddiaya dayalı kayıt talebinin ret
edildiğini, davanın açılmasına yeterli belge sunmayan davacı sebebiyet verdiğinden davanın
kabulü halinde iflas masası aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini
talep ettiklerini,
neticeten, davanın reddine, iflas tarihinden sonraki alacak taleplerinin iflas alacağı olarak
kabulü mümkün olmadığından Davacının varsa buna ilişkin talepleri ile faiz, iflas erteleme
kararından iflasın açılmasına kadarki süre için işletebileceğinden davacının bunu aşan
taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar
verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen davalarda;
Dava, İİK’nun 235’nci maddesi uyarınca, iflas idaresince kabul edilmeyen alacağın müflisin iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesi istemine ilişkindir.

İflâs Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye verilen cevaptan, müflis …. Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin Bakırköy … nci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/03/2021 tarih, …. esas, … sayılı ilamı ile 24/03/2021 tarihinde iflâsına karar verildiği, iflâs tasfiye işlerinin … iflâs sayılı dosyasında yürütüldüğü, iflâs idaresi tarafından düzenlenen cetvelinin 12/01/2022 Tarih ve … Sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile 23/12/2021 tarihli … gazetesinde ilan edildiği,daavacıların masraf yatırması nedeniyle sıra cetvelinin 03/01/2022 tarihinde vekillerine tebliğ edildiği, davaların 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.

Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler SMMM …, PROF. DR. … ve …. tarafından mahkememize sunulan 19/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Asıl dava yönünden ;
Taraflar arasında Davacı tarafından, Davalı müflise ait inşaatların cam cephe giydirme,
PVC kapı pencere, alüminyum doğrama işlerinin yapılması için 25/04/2011-
14/07/2011 – 03/01/2012 – 25/01/2012 – 07/11/2012 tarihli sözleşmeler akdedildiği, tarafların en son 02.10.2014 tarihinde Cari Hesap Mutabakat Protokolü imzaladığı, protokolde, davalı müflisin Davacıya 3.120.673,00 TL ödeme yaptığı konusunda
mutabık kaldıkları, sözleşme bedeli olan 3.770.000,00 TL’den yapılan ödemelerin
mahsubu neticesinde, davacının tüm eksik iş ve edimlerini yerine getirmesi halinde
davalı müflisten 649.327,00 TL alacaklı olacağı ve en nihayetinde bu alacağın
450.000,00 TL olarak ödenmesi konusunda mutabakat yapıldığı, davacının sözleşme konusu işlerin tamamını eksiksiz olarak yaptığına ilişkin teslim
belgesi veya geçici kabul vb. bir delil sunamadığı, davacının tüm edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini ispat etmesi halinde, davalı müflisten 450.000,00 TL alacağa hak kazanacağı, davacı ticari defterlerinde iflas tarihinde davalı müflisten alacaklı olmadığı gibi, alınan
avanslardan kaynaklı olarak davacının davalı müflise 4.494.228,07 TL borçlu
gözüktüğü, dava konusu edilen 2 adet 1.400.000,00 TL’lik senetlerin ise davacı ticari
defterlerinde yer almadığı, bir diğer ifade ile davacı ticari defterlerinde davalı müflisten
2 adet 1.400.000,00 TL’lik senet alındığının kayıtlı olmadığı,
kaldı ki, davacının, ticari defterlerine göre, davalı müflise 4.494.228,07 TL borçlu
olduğu; davacının davalı müflise yaptığı işlerin faturasını düzenlemediğinden borçlu
gözüktüğü kabul edilse dahi, tarafların 02/10/2014 tarihli protokol ile her halükarda
davacının edimlerini ve eksik işlerini tamamlaması halinde 450.000,00 TL daha alacağı
olacağında mutabık kalınmış iken 30.04.2019 tarihinde davalı müflisin davacıya
1.400.000,00 TL’lik daha senet vermesinin ki senetler davacı ticari defterlerinde
kayıtlı değildir- izaha muhtaç olduğu, keza taraflar arasındaki mutabakat protokolüne göre davacının tüm edimlerini yerine getirdiğini ispatlaması halinde dahi davalı
müflisten sadece 450.000,00 TL alacaklı olacağı,
davacı tarafın sunduğu deliller ve dava dosyasındaki belgeler incelendiğinde, mali
bilirkişinin yaptığı tespitler de göz önüne alındığında, davacı tarafça, Yargıtayın
içtihatlarında belirttiği, sonradan düzenlenmesi mümkün olmayan ve birbirini
doğrulayan delillerle ispat faaliyeti yapılamadığı bu sebeple de alacağın varlığının
kanıtlanamadığı,
Birleşen dava yönünden ;
Birleşen dava Davacısı …. tarafından Davalı müflise teminat
olarak verildiği iddia edilen gayrimenkule ilişkin olarak; dava dışı …. San.
İnş. Tic. Ltd. Şti. tarafından Davacı …’a ait “İstanbul İli
…. İlçesi, … Mah. …. ada 1.526,65 m2 yüzölçümlü … nolu parsel üzerinde arsa nitelikli gayrimenkul üzerinde bulunan 16 nolu bağımsız bölüm” ün değer tespiti için … AŞ’den 15.05.2011 tarihli değerleme raporunun
ibraz edildiği, raporda söz konusu gayrimenkulün değerinin 390.000,00 TL (252.000,00
USD) tespit edildiği,
birleşen dava davacısı tarafından bir üst maddede bahsedilen ve davalı müflisin tarafı olmadığı değerleme raporu haricinde, alacaklı olduğunu iddia ettiği senetlerin hangi hukuki ilişki içerisinde Davalı müflisten alındığına ilişkin bir delil vasıtası sunulmadığı, birleşen dava davacısı yönünden de aynı sonuca varıldığı, alacağın varlığının kanıtlanamadığı yönünde görüş bildirmişlerdir.
Kayıt kabul davası bilindiği üzere alacağı kısmen veya tamamen red edilen alacaklı tarafından iflas idaresine karşı açılır. Davada husumet iflas masasına yöneltilmelidir. İflas masasının temsilcisi adi tasfiyede iflas idaresi, basit tasfiyede ise iflas dairesidir. İspat yükü kural olarak masaya yazdırılması gereken alacağı olduğunu iddia eden davacı alacaklı üzerindedir. Sadece alacak belgesinin bulunması alacağın gerçek varlığı yönünde yeterli olmayıp alacaklı-borçlu arasındaki temel ilişkilere inilip sair belge ve bilgilerle gerçek alacağın tespit edilmesi gerekli olup ispat hususuda alacaklıya aittir.
Bu açıklamaladan sonra asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
ASIL DAVADA:
Davacı … tarafından iflas idaresine verilen 18.06.2021 tarihli alacak kayıt dilekçesi ile; “05.06.2019 vadeli 1.000.000,00 TL, 15.06.2019 vadeli 400.000,00 TL bedelli 2 adet bonoya istinaden 06.11.2020 tarihinde 1.631.133,34 TL alacak için B.Çekmece … İcra Müd. … E. sayılı dosyası ile kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleştiği, dosya borcunun 1.980.374,54 TL olduğu…” belirtilerek 1.980.374,54 TL alacağın kaydı talep edilmiştir. Davacının alacak talebi 94 numaraya kaydedilmiştir.
İflas idaresinin 15.12.2021 tarihli yazısı ile; “alacaklı tarafından alacağın mesnedi olarak gösterilen ve B.Çekmece … İcra Dairesi … dosyasından takibe konu edilen senetler, ödemelerin tatil olduğunun bilindiği bir dönemde (30.04.2019) alındığından ve bu tarih birinci iflas karının verildiği 26.06.2019 tarihine yakın olduğundan alacak şaibeli görülmüştür, ayrıca alacağın mesnedi olarak gösterilen takibin kesinleştiğine dair icra müdürlüğünden derkenar ve kapak hesabı sunulmamıştır. Belirtilen nedenlerle alacaklı vekilince masaya kaydedilen toplam 1.980.374,54 TL alacağın varlığını tesvik edici nitelikte görülmediğinden ve denilmek Yargılamayı gerektirdiğinden alacağın tamamının reddine karar verilmiştir.
Asıl davada; Davacı tarafından Davalıya ait inşaatlara cam cephe giydirme, PVC kapı pencere,alüminyum doğrama işleri yapıldığı, yapılan işler neticesinde Davalı müflisten toplam 2 adet 1.400.000,00 TL bedelli senet alındığı, senetlere dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, kesinleşen icra takibi neticesinde iflas idaresine 1.980.374,54 TL alacak kaydı yaptırıldığı ve iflas idaresinin alacak kaydının tamamını reddetmesi üzerine huzurdaki kayıt kabul davası açıldığı görülmektedir.
Davacı ticari defterlerinde müflisin iflas tarihi olan 24.03.2021 tarihinde Davacı alacaklı değil, alınan avans ödemelerinden kaynaklı olarak Davacı Davalı müflise 4.494.228,07 TL borçlu gözükmektedir.
Davacı vekilinin 23.02.2021 tarihli dilekçesinde, müvekkilinin Davalı müflisten alacağını tahsil edemediğinden, ayrıca KDV yönünden bir yük altına girmemek için Davalı müflise yaptığı işlerin faturasını kesmediği beyan edilmiştir. Gerçekten Davacı ticari defterlerinin incelenmesinde Davacının 2011 yılından 10.01.2015 tarihine kadar Davalı müflise kestiği faturaların toplamı 653.976,36 TL’dir. Dosyaya ibraz edilen bu faturaların büyük bir kısmının üzerinde, faturalarla faktorıng işlemi yapıldığı ve Davalı müflis yetkilisi ….’e nakden ödendiği şekilde şerh olduğu gözükmektedir. Dolayısıyla taraflar arasında sadece taşeron sözleşmesi haricinde, ayrıca para alışverişi yapıldığı da anlaşılmaktadır.
Hal böyle olmakla birlikte, Davacının iddiası Davalı müflisten yapılan işler karşılığında alınan ve bedeli ödenmeyen senetlere dayalı alacak talebidir. Bu bağlamda yapılan incelemelerde; öncelikli olarak Davacının alacak talebine dayanak 1.000.000,00 TL – 400.000,00 TL’lik senetler Davacı ticari defterlerinde Davalı müflis cari hesabından giriş yapılmamıştır. Bir diğer ifade Davacı ticari defterlerine göre Davalı müflisten avans olarak alınan çek – nakitlerden kaynaklı olarak Davalı müflise 4.494.228,07 TL borçlu gözükmekle birlikte, bu borç rakamının içerisinde 1.400.000,00 TL bedelli senetler bulunmamaktadır. Bu senetler olmadığı halde Davacı Davalı müflise alınan avanslardan kaynaklı olarak 4.494.228,07 TL borçludur. Bir diğer ifade ile de Davacı ticari defterlerinde alacak talebine dayanak 1.400.000,00 TL bedelli senetler kayıtlı değildir.
Davacının alacağına dayanak senetlerin incelenmesinde, düzenleme tarihlerinin 30.04.2019 gözükmektedir. Davalı müflis hakkında verilen ilk iflas kararının tarihi ise 20.06.2019 tarihidir. Davacı ticari defterlerinde, Davacı ile Davalı müflis arasında 2015 yılı başından itibaren hiçbir işlem olmadığı ve söz konusu senetlerinde müflisten alış kaydının olmadığı görülmüştür.
Taraflar arasında 02.10.2014 tarihinde “Cari Hesap Mutabakat Protokolü” düzenlenmiştir.
Protokol içeriğinden yanlar arasında taşeronluk sözleşmesi haricinde para alışverişi olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu protokolde 02.10.2014 tarihi itibari ile Davacıya yapılan ödemelerin 5.736.000,00 TL olduğu — Davacının alacaklı olduğu işlemlerin 2.615.327,00 TL olduğu ve 3.120.673,00 TL Davalı müflisin fazla ödeme yaptığı kabul edilmiştir. Yine protokolde Davacının bundan sonra yapacağı işlerin KDV hariç 3.770.000,00 TL olabileceği kabul edilmiştir. Yine protokolde Davacının işleri tam ve eksiksiz yapması halinde 649.327,00 TL alacak bakiyesi kalacağı ve nihayetinde eksik işlerin 450.000,00 TLkarşılığı yapılacağı kabul edilmiştir.
Dolayısıyla Davacının delil olarak dayandığı protokol dikkate alındığında, Davacının tüm edimlerini yerine getirdiğini ispatlaması halinde Davalı müflisten 450.000,00 TL alacak bakiyesi kalacaktır. Protokolde işin bitiminde faturaların kesileceği hüküm altına alınmıştır.
Her ne kadar Davacı vekili alacak tahsil edilemediğinden faturaların kesilmediğini beyan etmiş ise de, Davacı tahsil ettiği bedeller yönünden de Davalı müflise fatura kesmemiş, ticari defterlere göre de Davacı, Davalı müflise 4.494 228,07 TL borçlu gözükmektedir. Davacının ticari defterlerine ve dolayısıyla Davalı müflis alacağına işlemediği 1.400.000,00 TL bedelli senetler ve bu senetlerin tahsilini talep ettiği dikkate alındığında Davacı, Davalı müflise 5.894.228,07 TL borçlu olacaktır.
İzah edilen nedenlerden dolayı Davacının, ticari defterlerine göre, Davalı müflisten alacaklı olduğu yönünden bir tespit yapılamamıştır.
Diğer yandan, davacı işleri tam ve eksiksiz teslim ettiğini de usulüne uygun deliller ile ispat edememiştir.
Genel ispat kuralları gereğince bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat yükünü taşır. Kayıt kabul davalarında, ispat yükü, kural olarak, hakkının tanınmasını isteyen Davacı alacaklıda olup, Davacı alacağının mevcudiyetini gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını sonradan düzenlenmesi mümkün olmayan ve birbirini doğrulayan delillerle ispatlaması gerekir.
Kambiyo senetleri kural olarak illetten mücerret sayılsalar da bunlar tek başına alacağın varlığını ispata yeterli olmayıp, bunlara dayalı olarak iflas masasına kayıt isteyen alacaklının alacağını, yukarıdaki ilkelere göre ispatlaması gerekir. Bonoların hangi alacak nedeniyle verildiği hususu Davacı yanca kanıtlanmalıdır. Bu durumda Davacı, kayıt başvurusunda bulunulan bonoların hangi hukuki ilişkiye dayanarak elinde bulundurulduğunu kanıtlamalıdır.Davacı bono hamili, elindeki bonoların mücerret bir alacağı temsil ettiğini bu belgeler dışında ayrıca bir kanıt sunmasına gerek bulunmadığını iddia ederek bunlar dışında herhangi bir belgeye dayanmamıştır. Kayıt kabul davası hukuki niteliği itibariyle bir alacak davasıdır. Alacak davalarında alacağın varlığını kanıt yükü Davacıdadır. Kayıt kabul davalarında da, kanıt yükü yine Davacıdadır. Ne var ki, kayıt kabul davalarında mücerret bononun her zaman düzenlenmesi olanaklı bulunduğundan alacak davalarından farklı olarak kambiyo senetleri tek başına alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli değildir. Bu durumda Davacının alacığına inandırıcı ve birbirini doğrulayan diğer somut delillerle kanıtlaması gerekir
Davacı tarafın sunduğu deliller ve dava dosyasındakı – belgeler incelendiğinde, mali bilirkişinin yaptığı tespitler ve teknik incelemelerde yapılan açıklamalar göz önüne alındığında, Davacı tarafça, Yargıtayın yerleşik içtihatlarında belirttiği, sonradan düzenlenmesi mümkün olmayan ve birbirini doğrulayan delillerle ispat faaliyeti yapılamadığı bu sebeple de alacağın varlığının kanıtlanamadığı anlaşıldığından asıl davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA:
Davacı …. tarafından iflas idaresine verilen 18.06.2021 tarihli alacak kayıt dilekçesi 5.190.458,61 TL’nin alacağının iflas masasına kaydı talep edilmiştir.
Davacının alacak talebi 95 numaraya kaydedilmiştir. İflas idaresinin 15.12.2021 tarihli yazısı ile; “alacaklı tarafından alacağın mesnedi olarak gösterilen ve B.Çekmece .. İcra Dairesi … dosyasından takibe konu edilen senetler, ödemelerin tatil olduğunun bilindiği bir dönemde (15.05.2019) alındığından ve bu tarih birinci iflas karının verildiği 26.06.2019 tarihine yakın olduğundan alacak şaibeli görülmüştür,ayrıca alacağın mesnedi olarak gösterilen takibin kesinleştiğine dair icra müdürlüğünden derkenar ve kapak hesabı sunulmamıştır. Belirtilen nedenlerle alacaklı vekilince masaya kaydedilen toplam 5.190.458,61 TL alacağın varlığını tesvik edici nitelikte görülmediğinden ve yargılamayı gerektiRiğinden alacağın tamamının reddine karar verilmiştir…” demek suretiyle Davacının alacağı reddedilmiştir.
Birleşen dava Davacısı …. tarafından Davalı müflise teminat olarak verildiği iddia edilen gayrimenkule ilişkin olarak; dava dışı … San. İn. Tic. Ltd. Şti. tarafından davacıya ait İstanbul İli,… İlçesi, … Mah. … ada 1.526,65 m2 yüzölçümlü 4 nolu parsel üzerinde arsa nitelikli gayrimenkul üzerinde bulunan 16 nolu bağımsız bölüm” ün değer tespiti için ….AŞ’den 15.05.2011 tarihli değerleme raporu alınmış, söz konusu gayrimenkulün değeri 390.000,00 TL (252.000,00 USD) tespit edilmiştir.
Genel ispat kuralları gereğince bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat yükünü taşır. Kayıt kabul davalarında, ispat yükü, kural olarak, hakkının tanınmasını isteyen Davacı alacaklıda olup, Davacı alacağının mevcudiyetini gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını sonradan düzenlenmesi mümkün olmayan ve birbirini doğrulayan delillerle ispatlaması gerekir.
Kambiyo senetleri kural olarak illetten mücerret sayılsalar da bunlar tek başına alacağın varlığını ispata yeterli olmayıp, bunlara dayalı olarak iflas masasına kayıt isteyen alacaklının alacağını, yukarıdaki ilkelere göre ispatlaması gerekir. Bonoların hangi alacak nedeniyle verildiği hususu Davacı yanca kanıtlanmalıdır. Bu durumda Davacı, kayıt başvurusunda bulunulan bonoların hangi hukuki ilişkiye dayanarak elinde bulundurulduğunu kanıtlamalıdır.Davacı bono hamili, elindeki bonoların mücerret bir alacağı temsil ettiğini bu belgeler dışında ayrıca bir kanıt sunmasına gerek bulunmadığını iddia ederek bunlar dışında herhangi bir belgeye dayanmamıştır. Kayıt kabul davası hukuki niteliği itibariyle bir alacak davasıdır. Alacak davalarında alacağın varlığını kanıt yükü Davacıdadır. Kayıt kabul davalarında da, kanıt yükü yine Davacıdadır. Ne var ki, kayıt kabul davalarında mücerret bononun her zaman düzenlenmesi olanaklı bulunduğundan alacak davalarından farklı olarak kambiyo senetleri tek başına alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli değildir. Bu durumda Davacının alacığına inandırıcı ve birbirini doğrulayan diğer somut delillerle kanıtlaması gerekir
Birleşen dava bakımından alacak ilişkisinin ispatlanması, birleşen dava Davacısı vekilinin dava dilekçesinde öne sürdüğü teminat amaçlı temlik, başka bir ifadeyle inançlı temlik iddiasının ispatlanmasına bağlıdır.
Somut olayda birleşen dava Davacısının delil olarak sunduğu 02.10.2014 tarihli sözleşmenin tarafları … San. Tic. Ltd. Şti. ile … Cephe Sistemleri-… olup tarafı değildir. Diğer bir ifadeyle birleşen dava Davacısı, Yargıtayın kararlarında belirttiği “tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan” yazılı delille, inanç ilişkisini ispatlayamamıştır. Delil başlangıcına ilişkin bir inceleme yapmak gerekirse; Yargıtay, yerleşik kararlarında belirtildiği gibi yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek bir belgeyi ancak yazılı delil başlangıcı olarak kabul etmiştir. Birleşen dava Davacısının elindeki kambiyo senetleri karşı tarafça verilmiş olmasına rağmen yanlar arasındaki uyuşmazlığın vukuuna delalet edecek nitelikte bir belge değildir. Bunun sebebi ise kambiyo senetlerinin, temel ilişkiden bağımsız olmasıdır. Bu sebeplerle birleşen dava Davacısının, Yargıtayın kararlarında aradığı ispat faaliyeti ile alacağının varlığını kanıtlayamadığı anlaşıldığından birleşen davanın da reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
ASIL DAVADA;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı, kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacılardan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 320,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
BİRLEŞEN DAVADA;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı, kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan 320,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere asıl ve birleşen davada davacı vekili ile asıl ve birleşen davada davalı vekilinin yüzlerine karşı, oybirliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.08/12/2022

Başkan ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”