Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1172 E. 2023/353 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1172 Esas
KARAR NO : 2023/353

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2022
KARAR TARİHİ : 11/04/2023
K.YAZIM TARİHİ : 27/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili ile davalı arasında davalının yüklenicisi olduğu “….” projesinin PVC Zemin Kaplama işçilik ve malzeme bedeli konusunda 31.12.2021 tarihli sözleşme akdedildiğini yine taraflar arasında işin teslimi aşamasında 12.05.2022 tarihinde sözleşmeye ek protokol akdedildiğini, davacı müvekkili, sözleşmeye konu edimlerini eksiksiz olarak ifa etmiş, sözleşmenin 14. Maddesi gereği işin bitimi ile “ölçü teyit tutanağı” düzenlenmiş, buna göre sözleşme ile belirlenen ve müvekkili tarafından yapılan PVC yer döşeme ölçüsü 4.252-m2, condaktive zemin döşeme ölçüsü de 96,15 m2 olarak tespit edilerek tutanak altına alınmış, hak ediş raporlarının da bu doğrultuda düzenlendiğini, keza sözleşmeye konu işlerin tamamının eksiksiz olarak davalıya teslim edildiğine dair 01.06.2022 tarihli tutanak tutulduğunu, bu bağlamda müvekkilini sözleşmeye konu tüm edimlerini yerine getirmesine ve ekte yer alan sevk irsaliyeleri ile de sözleşmeye konu malzemeleri davalıya teslim etmesine rağmen davalı tarafça müvekkiline sözleşme m2 birim değerine aykırı olarak eksik ödeme yapıldığını, hak ediş raporlarına göre eksik kalan bakiye yönünden davalıya fatura keşide edilmişse de, davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak söz konusu faturanın iade edildiğini, faturayı kabul etmeyen davalıya temel faturanın keşide edilerek tebliğ edildiğini, mahkemece mahalde keşif icra edilmesi halinde de sözleşmeye konu toplam iş bedelinin 757.272,70 TL olduğu, davalı tarafından müvekkiline 690,000,00-TL ödeme yapıldığını, bakiye 67.272,70 TL alacağın varlığının sübuta ereceğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 4. Maddesi ile sözleşme bedelinin ödenmemesi halinde aylık %4 avans faizi uygulanacağının kararlaştırılmış olup, tarafların tacir olduğu ve sözleşme serbestisi kapsamında kararlaştırılan faizin uygulanması gerekeceğinden takip sonrası aylık %4 ticari avans faizi ile birlikte takibin devamına karar verilmesinin gerektiğini, davalıların icra takibine vaki itirazlarında her ne kadar icra dairesinin yetkisine itiraz etmişlerse de iş bu itirazlarının da haksız ve hukuksal mesnetten yoksun olduğunu, nitekim taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 16. Maddesinde yetkili yer mahkemesi ve icra dairesi olarak Büyükçekmece İcra Daireleri ve Mahkemelerinin kararlaştırıldığını, bu bağlamda, HMK m. 17 gereği; tarafların tacir olması ve doğabilecek uyuşmazlık hakkında sözleşmeyle yetki anlaşması yapıldığından iş bu itirazlarının da reddine karar verilmesi gerektiğini, arz ve izah olunan sebeplerle, davalının müvekkiline olan bakiye 67.272,70-TL borcunu ödemediği gibi aleyhine başlatılan icra takibine de haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz edilerek takibin durmasına sebebiyet verdiklerinden, haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili istemiyle huzurdaki davanın ikame edilmesi gereğinin hasıl olduğunu, Yukarıda arz ve izah olunan sebeplerle, davalı borçlunun Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. E, sayılı icra takibine vaki itirazlarının iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek aylık %4 ticari avans faiziyle birlikte takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itirazı sebebiyle asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf, her ne kadar taraflar arasında akdedilen yazılı sözleşmede, ihtilaf halinde Büyükçekmece İcra Müdürlüklerinin ve Mahkemelerinin yetkili olduğu kaydının yer aldığı belirtilmişse de, müvekkilince davacı tarafla akdedilen herhangi bir yazılı sözleşmenin bulunmadığını, bu nedenle, fotokopi üzerinde imza incelemesi yapılamayacağından davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği sözleşmenin aslının dosya arasına celbi ile, sözleşmede yer alan imzanın müvekkili şirket yetkilisinin imza örnekleri ile karşılaştırılmasını, bahsi geçen sözleşme üzerindeki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığı ortaya çıkacağını, işbu nedenle, sayın mahkemenin yetkili olup olmadığı hususun ön sorun olarak değerlendirilmesinin gerektiğini, bu minvalde, taraflar arasında bu şekilde bir sözleşme yapılıp yapılmadığının araştırılması açısından öncelikli olarak dava dilekçesinde belirtilen sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olup olmadığının ortaya çıkarılması açısından deliller kısmında belirtilen kurum ve kuruluşlardan müvekkili şirket yetkilisinin imza örneklerinin celbini talep ettiklerini, söz konusu imzanın müvekkiline ait olmadığının anlaşılması halinde taraflar arasında herhangi bir yetki şartının mevcut olmadığını, dolayısıyla Büyükçekmece İcra Müdürlüklerinin yetkisi itiraz edildiği, bu aşamada icra dosyasının yetkili yer icra Müdürlüğü olan Diyarbakır İcra Müdürlüğüne gönderilmesi gerekirken eldeki davanın açılmasının hukuka aykırı olup davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafça dosyaya sunulan sözleşmenin taraflarınca kabul edilmemekle birlikte, bahsi geçen sözleşmenin kabul edilerek yargılamanın bu sözleşmeye göre yapılması halinde de eldeki davanın haksız olduğunu, şöyle ki; davacı tarafın, sunduğu sözleşmede 8.562,00 TL iskonto yapıldığınrın görüldüğünü, ancak bahsi geçen 31.12.2021 tarihli sözleşmede 8.562,00 TL iskonto yapıldığı görülmesine rağmen ve bu hesaba göre bakiye borç olarak 58.710,72 TL olması gerekmesine rağmen 67.272,72 TL üzerinden icra takibi yapılarak eldeki davanın açılmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafça dosyaya sunulan 31.12.2021 tarihli sözleşmesinin 8. Maddesinde; “zemin düzleme şapının kendisine ait olduğunu” belirtmesine rağmen ilgili malzemeyi eksik gönderip söz konusu malzemeyi tekniğine uygun kullanmadığından müvekkili tarafından ayrıca 36.000,00 TL bedelle Zemin Düzleme Şapı alındığını, buna ilişkin fatura ve dekontuh sunulduğunu müvekkilinin ödenen bu bedelin de davacı tarafın alacağı olduğunu iddia ettiği rakamdan düşülmesi gerektiğini, keza tüm nakliye ve montaş / uygulama masrafının davacı tarafa ait olmasına rağmen PVC Yapıştırıcı nakliyesi için müvekkilinin 9.724,00 TL ücret ödediğini, buna ilişkin fatura ve dekontu sunulduğunu, müvekkilice ödenen bu bedelin de davacı tarafın alacağı olduğu iddia ettiği rakamdan düşülmesi gerektiğini, keza tüm nakliye ve montaş / uygulama masrafı davacı tarafa ait olmasına rağmen PVC Malzeme Nakliyesi için müvekkilice 18.590,00 TL ücret ödendiğini, buna ilişkin fatura ve dekontun sunulduğunu, müvekkilinin ödediği bu bedelin de davacı tarafın alacağı olduğunu iddia ettiği rakamdan düşülmesi gerektiğini, keza malzemenin araçtan indirilmesinin davacı yükleniciye ait olduğu halde malzemelerini indirmediğini, bu iş için müvekkili tarafından 4 işçinin görevlendirildiğini ve işçilere 1.000 TL ödeme yapıldığını, keza davacı tarafça sunulan sözleşmenin 10. Maddesinde, yüklenici işi sözleşme tarihinden sonraki 40 iş günü içinde işi bitirmek zorunda olduğu yazılı olup 10.01.2022 tarihinde malzeme işyerine sevk edildiği halde işe başlamamış, dosyaya sunulan teyit tutanağına göre de işi 09.05.2022 tarihinde bitirebildiğini, aradan geçen süre içinde işveren yapılması gereken imalatın ödemesini idareden alamadığından maddi kayba uğradığını, dolayısıyla davacı tarafça yapılması gereken iş zamanında ve usulüne uygun olarak yapılmamış, buna rağmen müvekkilinin davacı tarafa tüm ödemelerini zamanında ve eksiksiz olarak ödediğini, bu husus, tarafların ticari defterleri ve banka kayıtları celp edildiğinde de anlaşılacağını, yukarıda açıklanan tüm nedenlerle; haksız davanın reddine, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatın davacıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava itirazın iptali davası olup, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır.
Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Dosyamız arasına celp edilen Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı alacaklının 67.272,70 TL asıl alacak üzerinden borçlu aleyhine cari hesap ve fatura alacağı dayanak gösterilmek suretiyle ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin borçluya 08/11/2022 tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından 09/11/2022 tarihinde icra müdürlüğünün yetkisine, borca ve ferilerine itiraz edildiği görüldü.
HMK’nın 115. maddesinde “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
HMK’nın 17. maddesine göre “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin E. 2022/950, K. 2022/731, T. 12/04/2022 tarihli kararına göre;
“Buna göre, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanan icra takiplerinin veya açılacak davaların kural olarak, davalının yerleşim yeri, sözleşmenin ifa edileceği yer (sözleşmenin yerine getirildiği yer) veya yetki sözleşmesi ile belirlenen icra dairelerinden/mahkemelerden birinde açılması gerekir. Bu tür sözleşmelerde para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen 818 sayılı BK’nın 73, 6098 sayılı TBK’nun 89. Maddesinin uygulama imkanı olmadığı Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin istikrar kazanmış içtihatlarıyla kabul edilmiştir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 23.02.2015 tarih ve 2014/2485 Esas, 2015/922 Karar sayılı kararı)”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; …. Hastanesi’nin davalı tarafından yapımı sırasında davacı ile davalı arasında hastanenin PVC Zemin Kaplama işinin davacı tarafça anahtar teslimi olarak yapılması konusunda eser sözleşmesinin kurulduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamakta olup söz konusu sözleşmenin yazılı olarak kurulup kurulmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Davalı vekili tarafından davacı tarafça dosyamıza fotokopisi sunulan 31/12/2021 tarihli iş sözleşmesi ile sözleşmedeki imza inkar edilmiştir. Davacı vekili tarafından mahkememiz huzurunda söz konusu sözleşmenin ıslak imzalı suretinin davalı tarafından imzalandıktan sonra müvekkiline gönderilmediği belirtilerek ıslak imzalı sözleşmenin uhdelerinde bulunmadığı belirtilmiştir. Her ne kadar davacı vekili tarafından 31/12/2021 tarihli iş sözleşmesine atıf yapılan ıslak imzalı 12/05/2022 tarihli ek protokol mahkememize sunulmuş ise de ek protokol ile atıf yapılan sözleşme içeriğinin davacı tarafından dosyaya sunulan fotokopi sözleşme olup olmadığının tespitinin mümkün olmaması ve fotokopi evrak üzerinden imza incelemesi yapılamayacağından 31/12/2021 tarihli iş sözleşmesine dolayısıyla da sözleşmedeki yetki kaydına mahkememizce itibar edilmemiştir. Davacı vekili tarafından söz konusu sözleşmenin davalı tarafından imzalanarak mail yolu ile müvekkiline gönderildiği belirtilerek bilgisayar kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması talep edilmiş ise de sözleşmenin gönderildiği iddia edilen mailin davalının ip adresinden gönderildiğinin tespit edilmesi halinde dahi sözleşme altındaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığının tespitinin yapılamayacak olması nedeni ile usul ekonomisi de gözetilerek davacının bu talebi mahkememizce yerinde görülmemiştir.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için öncelikle yetkili icra dairesinde usulüne uygun şekilde icra takibinin başlatılması gerekmekte olup itirazın iptali davaları bakımından yetkili icra müdürlüğünde açılmış usulüne uygun bir icra takibinin bulunması HMK’nın 114/2. anlamında özel dava koşuludur. Dosyamız arasına celp edilen icra dosyasının incelenmesinde davalı borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiği anlaşılmaktadır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin yukarıdaki kararında da belirtildiği üzere eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanan icra takiplerinin veya açılacak davaların kural olarak, davalının yerleşim yeri, sözleşmenin ifa edileceği yer (sözleşmenin yerine getirildiği yer) veya yetki sözleşmesi ile belirlenen icra dairelerinden/mahkemelerden birinde açılması gerekmekte olup bu tür sözleşmelerde para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen 6098 sayılı TBK’nun 89. maddesinin uygulama imkanı bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu işin yapıldığı yer Şırnak, davalının adresi ise Diyarbakır olup yetki kaydı içeren 31/12/2021 tarihli iş sözleşmesine yukarıda açıklanan gerekçelerle mahkememizce itibar edilmediğinden Büyükçekmece İcra Müdürlükleri uyuşmazlık konusu alacak bakımından yetkili olmadığı açıktır. Bu nedenle davalı tarafından icra müdürlüğünün yetkisine yapılan itiraz yerindedir. Açıklanan nedenlerle davacı tarafından yetkili icra müdürlüğünde açılmış bir icra takibinin varlığından söz edilmesi mümkün değildir. Davaya konu icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde açılmış bulunması ve bu hali ile itirazın iptali davasına konu edilmesinin mümkün olmaması nedeni ile HMK’nın 114/2 ve 115. maddesi uyarınca açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi ile davacının icra takibi açmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,
2-Şartları oluşmayan davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre hesaplanan ve tahsili gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 812,49 TL harçtan mahsubu ile hazineye irat kaydına, bakiye 632,59 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2. maddesi gereğince takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 3.120,00 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
11/04/2023

Katip …
☪e-imzalıdır.☪

Hakim …
☪e-imzalıdır.☪