Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1148 E. 2022/1267 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1148 Esas
KARAR NO : 2022/1267

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/12/2022
KARAR TARİHİ : 22/12/2022
K. YAZIM TARİHİ : 23/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalının kardeş olduğunu, müvekkili ile davalının babaları, müteveffa …, vefatından önce S.S. …Yapı Kooperatifine (….) katıldığını, kooperatif bünyesinde bina yapımına başlandığını ancak bina yapımı tamamlanmadan ve tapu çıkmadan baba … vefat ettiğini, …’ın vefatıyla birlikte, müteveffanın kooperatifteki payı miras yoluyla eşine ve çocuklarına intikal ettiğini, Bakırköy Sulh Hukuk Mah. …. E. – …. K. Sayılı kararıyla Veraset İlamı çıkartıldığını, ilamda da belirtildiği üzere müteveffanın mirası toplam 16 pay olarak belirlenmiş ve mirasın 4 payı eşi …’a, 3 payı kızı …’e, 3 payı kızı …’a, 3 payı …’a ve 3 payı …’a intikal ettiğini, miras intikalinin ardından müteveffanın eşi …, 13.04.2005 tarihinde kooperatifteki kendi payını 4 çocuğuna devrettiğini ve neticeten müteveffa …’ın kooperatifteki payı her birine 1/4 pay olacak şekilde çocuklarına kaldığını, akabinde ise müvekkili, davalı …’ın miras payı olarak kalan kooperatifteki payını 230.000,00- TL bedel karşılığında devralmak üzere davalı ile sözlü olarak anlaştıklarını, belirlen bedelin bir kısmı bankadan bir kısmı elden olmak üzere 2014 Haziran – 2014 Aralık tarihleri arasında tamamı davalıya ödendiğini, bedel ödendikten sonra dükkan olarak kullanılan taşınmazı yıllarca da müvekkili … işlettiğini ve kiraya verdiğini Kira bedelleri de kiracı tarafından müvekkiline ödendiğini, kooperatife tapu çıktıktan sonra davalı, müvekkiline kooperatifteki hissesini devretmediği gibi bu husustaki taleplere de cevap vermediğini beyanla yargılama sürecinde geri dönülmesi imkansız zararların oluşmasının önüne geçmek üzere davalı … üzerine kayıtlı … hissesine ihtiyati tedbir konulmasını, mahkeme aksi kanaatteyse davalının … nezdindeki payına ”DAVALIDIR” şerhinin konulmasını, … nezdindeki, müvekkiline ait ancak davalı adına kayıtlı bulunan hissenin tespiti ile müvekkili adına tescilini, … nezdinde davalı adına gayrimenkul kaydı düzenlenmişse, gayrimenkullerin mülkiyetinin müvekkiline aidiyetinin tespiti ve müvekkili adına tescilini, şayet gayrimenkullerin … tarafından davalı adına tapuda tescili yapılmış ise gayrimenkullerin kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini ,yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Her ne kadar iş bu dava ticari dava niteliği taşıdığından bahisle mahkememizde ikame olunmuş ise de ;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Yargılamaya konu somut olaya gelince ; taraflar arasındaki uyuşmazlığın miras payının devredilip edilmediği noktasında toplandığı, kooperatif hukukundan kaynaklı bir uyuşmazlık olmadığı, eldeki uyuşmazlığın da yukarıda tanımlanan “ticari dava ” nitelik arz etmediği , uyuşmazlığın çözümünde mahkememizin değil Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevi hususunun HMK 114/1-c md de dava şartları arasında düzenlendiği , taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak görevi ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden redde dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK 114/1-c ve 115/2 md gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2- Taraflardan birinin,6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince ,
-Bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden ,
-Görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten,
-Kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren
2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiği, aksi taktirde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3-HMK’nun 20 md gereğince, kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlen- dirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtarına,
5- Yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine dair,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda karar verildi. 22/12/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır