Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1123 E. 2022/1225 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1123
KARAR NO : 2022/1225

DAVA : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
DAVA TARİHİ : 20/03/2021
KARAR TARİHİ : 13/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Silivri Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunmuş olduğu 20/03/2021 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ….., ….. adına kayıtlı bulunan … Evleri … Ada … Parsel …. Mah. ….. Cad. .. Sk. No:… D:3 Silivri/İstanbul adresinde bulunan taşınmazı satın almak için ….. ile anlaşma sağlandığını, taşınmaz üzerinde banka lehine 1. Derece 2.500.000,00TL. bedelli FBK geçerli olan ipotek bulunduğunun görülmesi üzerine ipoteğin kaldırılması için talep edilen kredi borcu bankadan sorulmuş, banka tarafından 800.000,00TL. meblağın yatırılması halinde ipoteğin kaldırılacağı müvekkiline bildirildiği, taraflar arasında ve bankayla yapılan anlaşma neticesinde 19.09.2016 tarihinde …..’in …bank A.Ş.’de bulunan …. IBAN numaralı hesabına 50.000,00TL. meblağ kaparo yatırıldığını, banka ile yapılan görüşmeler ve bankanın ipoteği fek edeceğinin müvekkilime kesin olarak bildirilmesi üzerine 30.09.2016 tarihinde 750.000,00TL. meblağ satıcının aynı hesabına ödendiğini, nitekim, müvekkili ve emlak aracısı … tarafından banka personeli ve banka müdürü ile yapılan görüşmeler neticesinde ipotek bedelinin satıcı …..’in … Iban numaralı hesabına yatırılması konusunda davalı bankanın çağlayan şubesi müdürü ….. tarafından müvekkiline yönlendirildiğini, banka müdürü ve personeli tarafından 30.09.2016 tarihinde müvekkilime telefonda paranın yattığını gördüğünü, ipotek fekki için yazıyı hazırladığını, operasyonda imzada olduğunu ve tapu devir işlemini gönül rahatlığı ile yapabileceklerini söylediklerini, banka müdürü ile …. numaralı …’a ait telefondan ve …. numaralı ….’e ait telefondan Silivri Tapu Müdürlüğü’nde de müteaddit defalar görüşülmüş ve banka müdürü hiçbir sorun olmadığını ve devir işlemini ipotekli olarak gerçekleştirmelerinde hiçbir sakınca olmadığını, …..’in hatırlı müşterileri olduğunu, asla bir sorun olmayacağını, güvenle işlemlerini yapabileceğini belirtildiğini, 03.10.2016 tarihi olan pazartesi günü müvekkillerinin ipotek fekki yazısını bankadan almak için gittiklerinde ise banka müdürü tarafından fek yazısının kendilerine verilemeyeceğini, müvekkilinin yatırdığı paranın hesaptan ödemeler için mahsup edildiğini belirtmiş ve ipoteği kaldırmadığını, bunun üzerine banka müdürü tarafından müvekkili ile görüşmeler yapıldığını bu işin çözüleceği hatanın kendilerinden kaynaklandığı belirtilmiş ancak bugüne kadar hiçbir çözüm üretilmediğini, bu süreçte satıcı …..’de hayatını kaybettiğini ve banka müdürü ve yetkilileri tarafından yapılan yönlendirmeler neticesinde müvekkilinin mağdur olduğunu, nitekim, taşınmaz üzerinde mevcut ipotek bugüne değin kaldırılmadığı gibi bugün ipotek bedeli müvekkilimden tahsil edilmek istendiğini, banka müdürü tarafından …..’e verilmemesi gerekli bir kredinin verildiği ve banka müdürünün kendi sicilinin bozulmaması için müvekkilim tarafından yatırılan paranın bu kredinin kapatılması için kullanıldığı, bu mağduriyeti müvekkili gibi başkalarının da aynı şekilde yaşadığı taraflarınca öğrenildiğini, tüm bu nedenlerle, bankayı araç olarak kullanmak suretiyle müvekkilini dolandıran ve banka müdürü vasfını kullanarak müvekkilime verdiği güveni kötüye kullanan şüphelilerin cezalandırılması için taraflarınca şikayette bulunulduğu ve Silivri Cumhuriyet Başsavcılığının … Sor. numaralı dosyası ile işbu soruşturma da devam ettiği, müvekkilinin muhatap bankaya güvenmiş, hayatı boyunca yaptığı birikimi bu evi almak için kullanmış ve mağdur olduğunu, nitekim, bugüne kadar müvekkilimin ödemiş olduğu para banka tarafından kredinin tahsili için kullanılmış ve müvekkilime iadesi yönünde de hiçbir bildirimde bulunulmadığı müvekkilinin bu işin çözüme kavuşturulacağı belirtilrek bugüne kadar hep oyalandığını, kötü niyetli olarak ve dürüstlük kurallarına aykırı şekilde davranan davalı bankanın işlemlerini hukuk düzeninin korumayacağı açık olduğu ipoteğin kaldırılacağı taahhütü ile müvekkilime taşınmaz bedeli ödettirilerek işbu dava konusu taşınmaz satın aldırıldığı ancak işbu ipoteğin halen kaldırılmadığı, tüm bu nedenlerle, huzurdaki işbu davayı açma zaruretinin doğduğu açıkladıkları nedenlerle ve fazlaya ilişkin tüm talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla; davalarının kabulü ile müvekkili adına kayıtlı bulunan İstanbul ili … İlçesi … Mah. … Ada … Parselde Kain 3 Numaralı Bağımsız Bölüm üzerinde davalı banka lehine mevcut davalı bankanın haksız şekilde kaldırmaktan imtina ettiği ipoteğin fekkine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA;
Davalı vekilini 22/04/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle: Davanın görevsiz mahkemede açıldığını, mahkememizin görevli olmadığını, ilgili davada müvekkili bankaya husumet yöneltilmesinin sebebinin, dava dışı ….. ile müvekkili banka arasındaki ilişki gereği dava konusu taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiğini, ilgili dava da müvekkili banka da taraf gösterildiğinden görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, dava konusu ipoteğe ilişkin düzenlenen resmi senet kapsamında belirlenen yetki kuralları gereği yetki itirazında bulunduklarını, ipotek bedeli üzerinden harç yatırılması gerekmekte olup eksik harç var ise; harcın tamamlanmaması durumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davanın eksik harç ile dava değeri tam gösterilmeden ikame edildiğini, davacı taraf dava dilekçesi ekine hukuka aykırı olarak delillerini eklemediğini,
dava konusu gayrimenkul üzerinde müvekkili banka lehine bulunan ipotek, haklı ve usulüne uygun olup davacının iddiasının aksine, müvekkili banka ve yetkilileri tarafından davacıya veya dava dışı …..’e ilgili ipoteğin fekkine ilişkin verilen bir taahhüt olmadığını, davanın değerinin tanıkla ispat sınırının çok üzerinde olduğunu, davacının iddialarının yazılı delille ispatı gerektiğini, usule ilişkin itirazının kabulüne, husumet itirazının kabulü ile davanın husumet yokluğundan reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava ; ipoteğin fekki (kaldırılması) istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkiyi saptamak gerekli olup, dava,davacı tarafından satın alınan taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin fekki istemi ile açılmış,davacı ile davalı arasında herhangi bir genel kredi sözleşmesi bulunmamaktadır.Genel kredi sözleşmesi davalı banka ile dava dışı eski tapu maliki ….. arasında imzalanmış olup somut olayda genel keredi sözleşmesinin tartışılması söz konusu olmayıp genel hükümlere göre çözümlenecek ayni bir hak talebine ilişkindir.Kaldıki davacı bu ilişkiyide reddetmeyerek veya borçsuzluk iddiasına yer vermeyerek banka tarafından hataya düşürüldüğü iddiasıyla huzurdaki davayı açmıştır.Sonuç olarak dava genel hükümler çerçevesinde ipoteğin fekki istemine ilişkin olup davanın,TTK’nun 4.maddesinde sayılan diğer anlatımla bu maddede 6098 sayılı TBK’na atıf yapan sözleşmelere ilişkin olmadığından mutlak ticari davalardan olmadığı ve davacının tacir sıfatının bulunmadığı,diğer anlatımla her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası(nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı,ipoteğin eski malik tarafından tesis edildiği anlaşıldığından uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.(Yüksek Yargıtay 20.Hukuk Dairesi’ninz03/04/2017 gün ve 2017/5220 esas,2017/2754 esas,İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37.Hukuk Dairesi’nin 19/09/2022 gün ve 2021/3052 esas,2022/2152 karar sayılı ilamlarında da belirtildiği gibi)
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir.Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır.Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan .davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiği, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Silivri …. Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilmek üzere Silivri Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak, mahkememizce verilen görevsizlik kararının istinaf edilmeden kesinleşmesi halinde yargı yerinin belirlenmesi amacıyla dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’ne gönderilmek üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oybirliği ile karar verildi13/12/2022

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪