Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/112 E. 2022/319 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/112
KARAR NO : 2022/319

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/02/2022
KARAR TARİHİ : 25/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA;
Davacı vekili Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 02/02/2022 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ; Müvekkili şirketin geri dönüşüm iş kolunda faaliyet gösteriğini, iş yerinde kullanmak üzere satıcı karşı tarafın 05/04/2021 tarih ve …. Referans numaralı proforma fatura, teknik özellikleri, teklif koşullarına ilişkin belgeleri sunulu kesme ve kırma makinesi (…) için 05/04/2021 tarih ve 130.000,00$ bedelli teklifini uygun bulduğunu ve anılı kesme ve kırma makinesi (…) için … A.Ş. ile 07/04/2021 tarih ve …. no’lu Finansal Kiralama Sözleşmesini akdedildiğini, anılı makinenin 24/06/2021 tarih ve …. fatura no’lu olarak 24/06/2021 tarihinde teslim edildiğini, satın alınan makinenin sık sık arızalandığını, müvekkilinin çalışamaz hale geldiğini, davalıya yapılan müracaatlardan sonuç alınamayınca müvekkili tarafından …. Makina San. Tic. Ltd. Şti.’nden görüş istendiğini, 18/08/2021 tarihli yazı ile makinenin sisteminde bulunan bıçakların işlenmeye çalışan plastik maddenin yoğun geldiği hallerde sıkışma esnasında ters istikamette döndüğü ve bu ters dönme işleminin üretimi olumsuz yönde etkilediği, ters istikamette dönme esnasında makine üretim yapmadığı halde elektrik tüketiminin devam ettiği, sıkışmanın sebebinin kesici bıçakların tasarım hatasından kaynaklı olduğu, bıçakların uç kısmında kırılmaların meydana geldiği, bu kırılmaların da sistemdeki geri dönüşlerden kaynaklandığı, makineye işlenecek plastiği taşıyan konveyör bantta malzeme miktarını ayarlayacak bir düzenek gerektiği, konveyör bandın yan taraflarından malzemenin dışarıya döküldüğü, buna önlem alınması gerektiği, konveyör banttan malzemenin dökülmemesi için işçinin bant üzerine çıkarak makinenin önünde biriken malzemeyi temizlemek zorunda kaldığı, önlem alınmadığı takdirde bunun iş kazasına sebebiyet vereceği, ayrıca makinede işlenecek olan atık malzemenin bir yıkama havuzundan geçirilmesinin bıçakların ömrünü uzatabileceği ve kesici ağızlarının değişebilir olmasının uzun süreçli çalışmalarda imalatın aksamasını engelleyeceğinin düşünüldüğünü yönünde görüş bildirildiğini, bunun üzerine İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası ile tespit talebinde bulunulduğunu, yapılan inceleme sonucu neticeten anılı makinenin amacına uygun çalışabilmesi için revizyon gerektiği, yeniden tasarlanıp üretilmesi gerektiği, kapsamlı bir mühendislik planlaması gerektiği, bu iş için 90 iş günü ve 600.000,00-TL revizyon bedeli gerektiğinin belirtildiğini, anılı raporun da davalıya bildirildiğini ve zararı karşılaması istenmiş ise de davalıya yapılan bu müracaattan da sonuç alınamadığını, müvekkili şirketin anılı makinenin sözleşmeyle kararlaştırılan standartlara sahip olmaması ve tasarım hatalı olmasından kaynaklı olarak zarara uğradığı gibi ayrıca makinenin tesliminden sonra sık sık arızalanması nedeniyle çalışamaz hale gelmesi, yapılmış anlaşma koşullarını yerine getirememesi, ara sıra yapabildiği satışlardan malların iade edilmesi, bu sebeple iadelerin nakliye masraflarına katlanmak zorunda kalması, imza aşamasına getirdiği sözleşmeleri taahhütlerini yerine getiremeyecek olması sebebiyle imzalayamaması, ayrıca hiç ciro yapamaz hale gelmesi sonucu müvekkili şirketin faaliyet giderlerini karşılamakta da zorlanması sebepleriyle de mağdur ve mutazarrır olduğunu, kiraya veren … A.Ş.’ye de müvekkili tarafından özetle makineden verim alınamadığını, zarara uğranıldığının bildirildiği, davalı yan ile arabuluculuk görüşmelerinde de anlaşmama sağlanamadığını, bu nedenlerle, fazlaya ilişkin hakları ve belirli hale geldikten sonra dava değerini yükseltme hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin anılı makinenin revizyonu için gereken 600.000,00 TL ve makinenin arızası sebebiyle oluşan zararlarlar nedeniyle şimdilik 1.000,00-TL’nin (ileride mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilecek zarar miktarı üzerinden fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak ve ıslah edilmek üzere) davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, alacağın tahsili istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK hükümlerine göre: Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir (HMK 19/1). Yetkinin kesin olmadığı davalarda yetki itirazı cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi halde dinlenemez (HMK 117/1). Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir (HMK 19/4). Yetki itirazından vazgeçilmiş ise yetki itirazı bulunmadığı kabul edilerek değerlendirme yapılmalıdır.
Yetki sözleşmesini düzenleyen HMK’nın 17. maddesinde “tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” düzenlemesine yer verilmiştir. Taraflarca aksi kararlaştırılabilen bir hususun kamu düzenine ilişkin olduğundan söz edilemez. Kamu düzenine ilişkin olmadığı için buradaki yetki, HMK 114/1-ç maddede düzenlenen dava şartı niteliğinde kesin yetki değildir. Taraflar aralarındaki sözleşmeyi her zaman değiştirebilir ve bazı hükümlerini de ortadan kaldırabilirler. Dava yetki sözleşmesinde belirtilenden başka yerde açılmış ve süresinde yetki itirazında bulunulmamış ise artık önceki yetki sözleşmesini ortadan kaldıran yeni bir yetki sözleşmesi kurulduğu ve dava açılan mahkemenin yetkili hale geldiğinin kabulü gerekir. HMK 17. madde açıkça tarafların iradesine önem verirken yetki sözleşmesindeki mahkemenin kesin yetkili olduğu ve bu yetkisinin taraflarca ortadan kaldırılamayacağı şeklinde bir sonuca ulaşılması da mümkün değildir. Anlatılanların sonucu olarak sözleşmedeki mahkemenin münhasır yetkisi davalının yetki itirazında bulunulması halinde mahkemece dikkate alınması gereklidir.
Dosya içerisinde bulunan sözleşmenin incelenmesinde, 5. Maddesinde “Taraflar sözleşmenin yorumundan ve uygulanmasından doğacak her türlü ihtilafın çözümünde yetkili yargı mercilerinin Karşıyaka/İzmir ve İstanbul Mahkeme ve İcra Müdürlükleri olduğunu kabul ve beyan etmişlerdir.” şeklinde yetki sözleşmesi yapıldığı, 6100 sayılı HMK’nin 17. maddesinde tacirler ve kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde açılabileceği yönünde düzenleme bulunduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanında yetki sözleşmesi ancak kesin yetki bulunmayan ve tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olmaları halinde geçerli olarak yapılabilir.
Bu açıklamadan sonra somut olaya gelindiğinde, taraflar tacir olup, bu bakımından öncelikle sözleşmedeki yetki şartı geçerlidir. Dosya içerisinde davalı şirkete dava dilekçesi tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından süresinde verilen cevap dilekççesi ile yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmış olup tacir olan taraflar arasında yapılan sözleşmedeki düzenleme dikkate alındığında, İstanbul Mahkemelerinin yetkisi münhasır yetki olup, bu nedenle davanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden mahkememizin yetkisizliğine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada; yetkili ve görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeni ile mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Yetkisizlik nedeni ile dava dilekçesinin REDDİNE,
3-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin yetkisizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle karar verildi. 25/03/2022

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪