Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1013 E. 2022/1126 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1013 Esas
KARAR NO : 2022/1126

DAVA : Ticari Ünvanın Korunması
DAVA TARİHİ : 14/11/2022
KARAR TARİHİ : 16/11/2022
K. YAZIM TARİHİ : 16/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Ünvanın Korunması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin müşteri katılımı ve şirket içi işbirliği için kurumsal düzeyde iletişim yazılımı çözümleri geliştiren; “iletişim kanalları oluşturmak- birleştirmek ve otomatikleştirmek” sloganı ile kurumsal iletişim çözümü pazarında 8 yılı aşkın süredir var olan bir yazılım şirketi olduğunu, müvekkili şirketin 05/08/2015 tarihinde Limited şirket olarak kurulmuş olup, daha sonrasında iş hacminin büyümesiyle birlikte 2019 yılında Anonim Şirket dönüşümünü de tamamlandığını, genel hatlarıyla müvekkili şirketin iş konusu; bilgisayar program, tablet, telefon, iletişim vb. cihazlar
için yazılımlar üretmek ve geliştirmek, veri hazırlama, onarma, düzenleme işlemleri veya hizmetleri
yapmak, her türlü bilgisayar sistemleri yazılım ve donanım destek ve danışmanlık hizmetleri vermek
vb. şeklinde tanımlanabileceğini, müvekkili şirketin, video kayıt ve görüşme entegrasyonu sağlayan
ürünlerin, … (… gibi) dağıtıcısı ve resmi çözüm ortaklarından olduğunu, davalı şirketin ise 10.08.2016 tarihinde müvekkili Şirket’ten 1 yıl
sonra aynı faaliyet alanında kurulduğunu, davalı yan da yine müvekkili şirkete benzer şekilde
network, güvenlik, iletişim yazılımı alanlarında çözüm sunan bir yazılım şirketi olup, faaliyet alanlarının müvekkili şirket ile aynı olduğunu, ve tıpkı müvekkili şirket gibi … gibi ürünlerin de
çözüm ortaklarından olduğunu aynı faaliyet ve sektör alanında daha sonradan kurulan davalı şirketin
müvekkili şirketin varlığından haberdar olmadığı iddiası hayatın olağan akışına ve basiretli tacir
sıfatına aykırı düşeceğinden kabul edilemeyecek olup, kasten iltibas yaratma ve müşteri çekme
gayesiyle aynı unvanla kurulduğunun düşünüldüğünü, ayrıca belirtmek gerekir ki; ….” markası 04.07.2018 tarihli ve … marka
tescil numarası ile müvekkili şirket adına tpe nezdinde tescilli bir
marka olduğunu, öyle ki; müvekkili şirketin, 2015 yılından beri “…”
markasını her türlü faaliyetinde ve envanterinde aktif şekilde
kullandığını, davalı şirket adına ise TPE nezdinde tescilli herhangi bir marka bulunmadığını, davacının kullanımlarının haksız nitelik taşıdığı, keza unvansal bir
kullanımının değil markasal bir kullanımının var olduğu, müvekkili şirketin marka haklarına tecavüz ettiği hususu ayrıca T.C.
Bakırköy … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … değişik iş sayılı
dosya kapsamında tanzim edilen bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, davalı yan tarafından, müvekkilinin sektörde tanınmış unvan ve tpe
nezdinde tescilli olan “…” markası ile gerek işitsel/fonetik
gerekse de görsel olarak birebir aynı “…” ismi/unvanı ile
kullanımlar gerçekleştirmesi önceki kuruluş tarihli müvekkili şirketin unvan haklarına açıkça tecavüz ve haksız rekabet teşkil
etmekte olup, tüketicileri/müşterileri unvan hakkı sahipliği
konusunda kasten yanıltmakta ve şüpheye düşürmekte, dürüstlüğe
aykırı şekilde kullanım gerçekleştirdiğini, davalı yan tarafından müvekkili şirketin tescilli “….” marka ve
unvan adı birebir kullanılmakta olup, müvekkilinin markası
üzerinden markalaşma çabaları ile ayrıca …. gibi arama
motorlarında da müvekkilinin markasının trafiğinden
faydalanılmaya çalışılmakta, ortalama bir tüketicinin nezdinde
karışıklığa yol açacak şekilde aynı ismin kullanılması sebebiyle
arama motoru algoritmasında (“….”, “….” ve dahi
doğrudan müvekkil şirketin unvanı olan “…. a.ş.”
aramalarında dahi) ilk sırada kendisini görünür kılarak menfaat sağladığını, zira …. arama motoruna müvekkili şirketin
sitesine girmek amacıyla müvekkil şirket’in doğrudan unvanı ve
markası olan “….” yazan tüketici/müşteri ilk olarak
davalı şirket ile karşılaşmakta ve doğal olarak şirketler arasında
karışıklığa yol açmakta, iltibasa neden olmakta ve kişi müvekkili
şirket sanıp davalı şirketle iletişime geçtiğini, anlaşılan odur
ki; davalı yan haksız ve kötü niyetli olarak müvekkili şirketin
marka adını kullanarak yarar sağlama faaliyeti güttüğünü, dosyanın karşı tarafa tebligat yapılmaksızın unvan hakkına tecavüz ve haksız rekabet konularında uzman bilirkişiye tevdi ile davalı yanın dürüstlüğe aykırı kullanımlarının tespiti neticesinde u TTK m
52 uyarınca unvan hakkına tecavüzün/ticari unvanın haksız kullanıldığının tespiti ve kullanımların
yasaklanması ile TTK’nın 52. maddesi gereği, davalı şirket unvanında geçen “…” ibaresinin ticaret sicilinden terkinini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, araçların ve ilgili malların/envanterlerin imhasını, masraf ve yargılama giderleri ile kanuni ve akdi vekâlet ücretinin
davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLER VE GEREKÇE: 5846 sayılı FSEK’nın 1 ve 1/A. maddelerinde amaç ve kapsamı düzenlenmiş olup, buna göre, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahiplerinin ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir.
Dava tarihinde geçerli olan 6102 sayılı TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde haksız rekabete ilişkin hükümler düzenlenmiştir.
TTK’nın 54/2. maddesine göre “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” Bu madde ile hakime, çevreye, zamana ve günün ekonomik koşullarına uyan, uyarlanabilen geniş ve değişik bir kıstas verilmiştir. Kanunun amacı, ekonomik alanda doğruluk ve dürüstlük esaslarının ihlâlini önlemek olup, 55. maddede de sınırlayıcı olmamak kaydıyla dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamalar gösterilmiştir. Haksız rekabet hükümleri, sadece rakiplerin ekonomik çıkarlarını değil, rekabete dayalı ekonomik düzenin de korunmasını amaçlar.
“…Davacı vekilinin duruşmalardaki beyanları ve dava dilekçesinde davasını tescilli tasarımları bakımından da oluşturulan haksız rekabetin önlenmesi ve oluşan zararın giderilmesi için açtığı anlaşılmakla, 5846 FSEK hükümlerine göre uyuşmazlığın Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir…” T.c. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi, …. Esas, … Karar.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık 506 sayılı KHK’nin 61 maddesi kapsamında marka hakkına tecavüz iddiasına dayanmaktadır. 71 madde gereğince “bu kanun hükmünde kararnamede ön görülen davalarda görevli mahkeme, ihtisas mahkemeleridir” hükmü mevcut olup, Bakırköy Adliyesinde Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olarak ihtisas mahkemesi mevcut bulunduğundan ve uyuşmazlıkta mülkiyet haklarından kaynaklandığından bu madde gereğince Asliye Ticaret Mahkemesi olarak mahkememiz görevsiz olduğundan HMK 114/C, 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair tarafların yokluğunda HMK 394/5 ve 341/1 madde gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.16/11/2022

Katip … Hakim …
☪e-imzalıdır.☪ ☪e-imzalıdır.☪