Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/958 E. 2022/440 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/958
KARAR NO : 2022/440

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 16/11/2021
KARAR TARİHİ : 18/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekilinin Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu 16/11/2021 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkillerinin davalı şirkette pay sahibi olduklarını, şirkette %11,75 payları bulunduğunu, şirketin 1979 yılında kurulduğunu, kuruluştan itibaren müvekkillerinin de davalı şirkette pay sahibi oluklarını, davalı şirketin 500.000,00 TL sermayeli olduğunu payların 500.000 adet hisseye bölündüğünü, …..’in 356.250 TL %71.25, …..’in 85.000 TL %17,00, …..’in 29.380 %5,88, …..’in 29.370 %5,874 pay sahibi olduğunu, paylarının %88,25 gibi büyük oranının baba ve oğlu olan iki pay sahibi tarafından yönetildiğini, azınlık pay sahibi müvekkillerine, ortaklığın gidişatı ve hâlihazırdaki durumu hakkında bilgi verilmediğini, şirket dışına itildiklerini, menfaatlerinin ihlal edildiğini, özellikle tablolar, raporlar, mizanların ve ilgili fatura ve bir takım bilgilerin kendileriyle paylaşılmadığını, 07/07/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında ve ertelenen 18/08/2021 tarihli genel kurul toplantısı öncesinde, sırasında ve sonrasında birçok haklarının ihlal edildiğini, davalı şirkete ait 07/07/2021 tarihli 2020 mali yılı olağan genel kurul toplantısının, müvekkillerine iletilen gündem maddelerine istinaden yapıldığını, söz konusu toplantıda müvekkillerin olumsuz oyuna karşılık çoğunluk oylarıyla faaliyet raporuna ilişkin gündemin 2. maddesinin kabul edildiğini, finansal tabloların görüşülmesine ilişkin gündemin 3. Maddesine geçildiğinde TTK’nın 420. maddesine istinaden müvekkiller adına erteleme talep edildiğini, cevaplanmak üzere 25 adet sorunun davalı şirkete teslim edildiğini, ertelenen toplantının her ne kadar | ay içerisinde yapılması zorunlu olsa da davalı şirket tarafından ertelenen toplantının 18/08/2021 tarihinde yapılmasına ilişkin gündemin müvekkillerine gönderildiğini, Faaliyet raporunun okunmasına ilişkin gündem maddesi ilk toplantıda görüşülmesine rağmen ertelenen genel kurula ait gündem maddeleri arasında yine faaliyet raporunun okunmasına ilişkin madde eklendiğini, Toplanlının ise finansal tabloların okunması maddesiyle başladığını, müvekkillerinin vekaleten, pay sahiplerinden …..’in yönetim kurulu başkanı olarak, diğer pay sahibi …..’in ise yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak asaleten katıldıklarını, gündemin 2. Nolu maddesinde görüşülen ve Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan 2020 Yılı Faaliyet Raporunun kanuna aykırı olduğunu, Yıllık faaliyet raporunun, Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik 3/1-g maddesi gereğince “yönetim organı tarafından kununa ve bu yönetmeliğe göre düzenlenen, şirkerin ilgili yıla ilişkin faaliyetlerinin akışı ile her yönüyle finansal durumun doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtıldığı, şirketin gelişmesinin ve karşılaşılması muhtemel risklerin belirtildiği rapor” olarak tanımlandığını, dolayısıyla bu raporda şirketin gelişmesine ilişkin bilgiler, karşılaşması müuhtemel riskler ve bu bilgi ve risklere karşı yönetim kurulunun değerlendirmeleri yer almak zorundadır. Ayrıca söz konusu faaliyel raporları YTK 515. Maddesi kapsamında “dürüst resim ilkesine” uygun olması gerektiğini, ‘TTK’nın 516/1 maddesinde de belirtildiği üzere “Yönetim kurulunun yıltık faaliyet raporu. şirketin, o yıla ait faaliyetlerinin akışı ile her yönüyle finansal durumunu, doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtır. Bu raporda finansal durum, finansal tablolara göre değerlendirilir. Raporda ayrıca, şirketin gelişmesine ve karşılaşması muhtemel risklere de açıkça işaret olunur. Bu konulara ilişkin yönetim kurulunun değerlendirmesi de raporda yer alır.” şeklindeki ifadeden de yıllık faaliyet raporunun dürüst resim ilkesine uygun olması gerektiğini, faaliyet raporunun hem dürüst resim ilkesine hem de TTK’nın 515 ve devamı maddelerine açıkça aykırı olduğunu, geçiştirmelik kelimeler içeren soyut, gerçeklikten uzak bir içeriğe sabip olduğunu, davaya konu yıllık faaliyet raporundan hiçbir bilgi elde edilemediğini, tek kelime ile verdiği açıklamalardan şirketin faaliyet akışı ile ilgili hiçbir bilgi alınamadığımı, söz konusu bilgilerin gerçeği de yansıtmadığını, örnek olarak şirketin varsa yönetim kurulu üyeleri ile yaptığı işlemler olup olmadığı bölümünde cevap olarak “Yoktur” denildiğini, Fakat davalı şirketin şirkel merkezinin yönetim kurulu başkanı olarak görev yapan …..’e ait olduğunu, dolayısıyla yönetim kurulu üyesi kendisine ait bir işyerini kendi yönetim kurulu başkanı olduğu şirkete kiraya verdiğini, TTK’nın 395 ve devamı maddelerince genel kuruldan bu konuda izin almış olması gerekirken herhangi bir izin almadan kiralamaya devam ettiğini, benzer şekilde “Riskler ve yönetim organının değerlendirilmesi” bölümünde ise karşılaşılması muhtemel riskin olmadığının belirtildiğini, Covid-19 pandemisinin etkisini otomativ sektöründe de gösterdiğini, söz konusu pandemi dönemine ilişkin olarak alınan tedbirler, işyerinde işçiler kapalı ortamda hep birlikte çalıştıkları için covid vakasınım görülmesi halinde işyerinin karantinaya alınması halinde kredi borçlarının nasıl ödeneceği, siparişlerin nasıl teslim edileceği gibi durumlara ilişkin tek kelime açıklama yapılmadığını, geçerli bir yıllık faaliyet raporu olmadığı için söz konusu gündemde alınan kararın iptali gerektiğini, Gündem Görüşmelerinde Yıllık Faaliyet Raporu’nun Finansal Tabloların Görüşülmesinden Önce Yapılmasının Hukuka Aykırı olduğunu, davalı şirkete ait genel kurul toplantısında finansal tablolar görüşülmeden faaliyet raporunun okunduğunu, müvekkilleri adına söz konusu karar aleyhine olumsuz oy kullanıldığını, azınlığın finansal tablolarının ” görüşülmesinin ertelenmesinin talep etmesi ve buna ilişkin gerekçeleri ortaya koymasından sonra genel kurulun, bunların haklı ohup olmadığı noktasında karar alamayacağını, Gündemin 3. Nolu Maddesinde “2020 Yılma Ait Finansal Tabloların Okunması, Müzakeresi ve Oylanması.” İlişkin Kararın Hukuka aykırı olduğunu, finansal tablolara ilişkin gündem maddesi usule aykırı olarak ertelenen genel kurul toplantısında yani faaliyet raporunun okunmasına ilişkin maddeden sonra yapıldığını, Mmüvekkilleri adına olağan genel kurulda, olumsuz yönde oy kullanıldığını, Söz konusu üsüle aykırılik nedeniyle finansal tablolara ilişkin gündemin 3. maddesinin de iptali gerektiğini, TTK’nın 515. maddesinin, “Anonim şirketlerin finansal tabloları, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre şirketin malvarlığını, borç ve yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde çıkarılır”, şeklinde olduğunu, Dolaysıyla TTK’nın 514, 516 vc 517. maddelerine göre anonim şirketin finansal tablolarının TMS göre şirketin malvarlığımı, borç ve yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tamı, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde, şeffaf ve güvenilir olarak gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette çıkartılması gerektiğini, , davalı şirket tarafından hazırlanan finansal tabloların kanunda belirtildiği gibi tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, şeffaf ve güvenilir olmadığını, özellikle geçen yıl veya yıllarla karşılaştırmâmn mümkün olmadığını, sadece 31/12/2020 dönemi ile ilgili bilgiler içermekte olup, önceki yıla göre karşılaştırmalı tablo mevcut olmadığını, karşılaştırmanın yapılmadığı bir tablonun sunulmuş olması onun şeffaf ve güvenilir olmadığı sonuçlarına yol açtığını geçen yıla göre 2020 yılında karlılık yüzdesi kaçtır, geçen yıla göre 2020 yılındaki dönen varlıklar artmış mıdir, azalmış mıdır, pasif kaynaklarda geçen yıla göre değişim ne olmuştur gibi soruların cevabını bulmanın mümkün olmadığını, söz komusu finansal tablolardaki eksikliklerle ilgili bilgi edinmek isteyen müvekkillerinin gerek genel kurul toplantılarında gerekse de genel kurul sonrasında bir takım sorular sorduğunu, aldıkları cevaplar, sorulara cevap niteliği taşımadığını, bu durumun genel kurul toplantı tutanağında ve davalı şirket tarafından gönderilen cevaplarda da açıkça yer aldığımı, gündemin 3. nolu maddesinde “2020 Yılına Ait Finansal Tabloların Okunması, Müzakeresi ve Oylanması” ilişkin alınan kararın iptali gerektiğini, gündemin 4. Nolu Maddesinde görüşülen ve müvekkillerin olumsuz oylarına rağmen “Yönetim Kurulunun 2020 faaliyetinden dolayı ibrasının oylanması” başlıklı kararın iptali gerektiğini, İbra oylamasında öncelikle yönetim kurulu başkanının sonrasında ise yönelim kurulu başkan yardımcısının oylaması yapılmış, sonrasında ise yönetim kurulu 2020 faaliyetlerinden dolayı ibra edilmiştir denildiğini, ibra oylamasının birçok konuda hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davalı şirkete ait anonim şirketlere ait ibra oylaması öncelikle üyelerin her biri için ayrı ayrı daha sonra da tamamıyla ile ilgili bir oylama yapılması gerekmekleyken, huzurdaki davaya konu genel kurulda önce ayrı ayrı oylama yapılmış, sonrasında da davalı şirket yönetim kurulunun ibra edildiğinin belirtildiğini, yönetim kurulunun ibra oylaması yapılmadan yönetim kurulunun ibra edildiği kararı alındığını, öncelikli olarak yapılan ibra oylamasının usul bakımından iptale tabi olduğunu, davalı şirkette yönelimi elinde bulunduran yönetim kurulu başkanı ….. ve yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak görev yapan …..’in baba-oğul olmaları nedeniyle menfaat birlikteliği içerisinde olduklarını, …..’in, yönetim kurulu başkanı adına veya yönetim kurulu adına yönetici sıfatına sahip olduğu da gerek tutanaklarda gerekse de müvekkil tarafından sorulan soruların sonuncusunda açıkça belirtildiğini, kanun koyucu TTK m. 436/2 maddesinin bu durumlarla karşılaşılabileceği için açık bir şekilde düzenlendiğini, “Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönelim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarım kullanamaz. ” şeklindeki hükümden de anlaşılacağı üzere sadece yönetim kurulu ilyeleri değil yönetimde görevli pozisyonda imza yetkisine haiz bulunan kişilerin de ibra oylamalarında oy haklarını kullanamayacakları, yani oydan yoksun olacaklarını, eğer çoğunluk pay sahipleri kendi menfaatine olan ancak şirketin menfaatine aykırı olacak şekilde oy kullanırsa, bu oy verme serbestisi TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ile hakkın kötüye kullanılması yasağı ve hakların en az zarar verecek şekilde kullanılması ilkesine aykınlık teşkil edeceğini, TTK’nın 436. maddesinde açık bir düzenleme getirdiğini, Oydan yoksunluk “(2) Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz. (2) Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkiyini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. ” Söz konusu maddede de görüleceği üzere pay sahiplerinin genel kurulda ay hakkından yoksunluğu konusunda pay sahibinin kevdisi ve yakın çevresi ile ilgili olan konularda diğerinde ise yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde imza yetkisine ait kişilerin kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacağını, TTK bükümlerine uymadan gerçeğe aykırı bilança düzenleyen, faaliyet raporu tanzim eden yönetim kurulu üyelerinin TTK’nın 436/İ ve 436/2 maddelerine aykırı olarak oylamalara katıldıklarını, yönetim kurulu başkanı …..’e ilişkin ibra oylamasına oğlu olan yönetim kurulu başkan yardımcısı ve aynı zamanda şirkette imza yetkisine sahip yönetici konumundaki …..’in de katıldığını, Yapılan oylama sonucu ….., YK başkan yardımcısı ve aymı zamanda imzaya yetkili yönetici olan oğlunun 85.000 adet payı ile müvekkillerinin muhalefetine rağmen ibra edildiğini, …..’in de babasının yani yönetim kurulu başkanının 356.250 adet oyuyla müvekkillerin muhalefetine rağmen ibra edildiğini, “Yönetim kurulu başkanına ilişkin oylamaya YK başkan yardımncısı, aynı zamanda yönetici sıfatına sahip, YK başkanının oğlunun oylamaya katılmaması gerektiğini, gündemin 4. Maddesinde görüşülen ve müvekkillerin olumsuz oylarına rağmen “Yönetim Kurulunun 2020 faaliyetinden dolayı ibrasının oylanması” başlıklı kararın iptali gerektiğini, Gündemin 5. Nolu Maddesinde Yönetim kutulunun önerisi doğrultusunda ortaklara sadece 2016 ve 2017 yıllarına ait kar dağıtılması kararının hukuka aykırı olduğu için iptali gerektiğini, davalı şirket yönetim kurulu tarafından sadece 2016 ve 2017 yıllarına ait kar paylarının dağılılması teklif edilmiş ve müvekkillerin olumsuz oyuna rağmen çoğunluk oylarıyla kabul edildiğini, Fakat müvekkillerin kar paylarını kısıtlayan söz konusu kararın iptali gerektiğini, 6102 sayılı TTK Kapsamında Pay Sahibinin kar payı hakkı “Temel Kür Payı Hakkı” ve “İkinci Temettü (kar payı) Hakkı” olmak üzere ikiye ayrılarak düzenlendiğini, Kâr payı hakkının mali niteliği yanında bireysel ve şarta bağlı bir alacak hakkı olduğunu, Kâr payı hakkının hukuki niteliği irdelenirken, TTK’da yer verilen birinci temettü (temel kâr payı hakkı) ve ikinci temettünün hukuki niteliğinde bir ayrıma gitmek gercektiğini, birinci temettü yani pay sahibinin temel kâr payı hakkı kanunda vazgeçilmez bir hak olarak düzenlendiğini, ikinci temettü ise, önceki kanundan farklı olarak, müktesep hak niteliğini ancak esas sözleşme ile düzenlenmesi halinde kazandığını, Temel kâr payı hakkı, yani birinci temettünün dağıtılma zorunluluğu, esas sözleşmede başkaca bir düzenleme yoksa, şirketin ilgili faaliyet dönemine ait bilançosunda net dönem kârının varlığı halinde ortaya çıktığını, yani bilançoda net dönem kârı yoksa, şirketin üzerinde tasarruf edilebilir (kâr olarak dağıtılabilir) fonları olsa dahi böyle bir zorunluluk doğmadığını, Genel kurul kâr dağıtımına karar verecek olursa bunun ikinci temettü kapsamında olduğunu,. TTK m. 519’da bu hususun açıkça düzenlendiğini, Ticaret Kanunu’nun kâr payı ile ilgili hükümleri ve TTK m. 519 dikkate alındığında kanun uyarınca pay sahibinin temel kâr payının dağıtılması zorunlu olduğunu ve genel kurulun da kantn uyarınca dağıtılmasına karar vermekle yükümlü olduğunu, yönetim kurulunun yeterli yedek akçe olmasına rağmen, sadece 2016 ve 2017 yıllarına ait karların dağıtılması yönünde teklifine müvekkillerin muhalelet etmesin rağmen kabul edildiğini, Sonraki yıllara ait karların da dağıtılması gerektiğini, İkinci Kar Payı açısından: Diğer yandan genel kurulun pay sahiplerinin ikinci kar payı konusunda tasarruf yetkisi bulunsa dahi, alınan kar dağıtmama kararının dürüstlük kuralma uygun olması gerektiğini, davalı Şirket ikinci lemettü konusunda kar dağıtmama kararıyla da, pay sahiplerinin TTK m. 507 gereğince meşru hakkı oları kar payı hakkını kısıtlandığını, 2017 sonrasına ilişkin kar dağıtımı yapılmaması yönünde, müvekkilin tutanağa geçirdiği olumsuz oyuna rağmen, çoğunlukla karar alındığını, Genel kurulun ikinci kar payı hakkında keyfi şekilde karar verme yetkisine sahip olmadığını, 2. temettülerin de yukarıda açıklanan sebeplerle dağıtılmamasının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği için TTK’nın 445. maddesi gereği iptal edilmesi gerektiğini, söz konusu yıllarda, bilançosunda kar olmasına rağmen, ikinci temettüler içir yönetim kurulu kanunen kendisine yüklenen görevi ihlal ederek kar dağıtımı komusunda gündeme madde koymayarak dürüstlük kuralını ihlal ettiğini, Gündemin 6. Nolu Maddesinde 2020 yılı karının şirketin nakit dengesini bozmaması için dağıtılmaması yönünde alınan kararın butlanına karar verilmesi gerektiğini, 6. Gündem maddesinde 2020 yılına ail karların dağıtılıp dağıtılmayacağı yönündeki kararın oylaması yapıldığını, Müvekkillerinin söz konusu payların dağıtılmasının gerektiği yönündeki olumsuz oyu karşısında çoğunluk oylarıyla dağıtılmaması kararı alındığını, söz konusu kararın yukarıda da izah edildiği üzere TTK’nın 519. maddesine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, davalı şirketin “nakit dengesinin bozulmaması” gibi soyut ve bir anlam ifade etmeyen bir gerekçe kullanarak müvekkillerin vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal ettiğini, bu nedenle genel kurulun, bilanço karının varlığına rağmen pay sahiplerinin vazpeçilmez nitelikteki, ödenmiş esas sermayenin %5’i oranındaki lemel kar payını dağıtmama yönündeki kararının butlan ile sakat olduğunu, neticede; genel kurulun kanuna ve dürüstlük kuralına açıkça aykırı olduğu sabit bulunan 2, 3, 4, 5 nolu kararların iptalini, 6 nolu kararın butlanını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Davacılar vekilinin 18/04/2022 havale tarihli kimlik tespitli dilekçesi ile davadan feragat ettiği görülmüş ve vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davadan feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Davadan feragat, davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı olup feragatın geçerliliği için bunun davalı veya mahkeme tarafından kabul edilmesine veya davalının muvafakat etmesine gerek yoktur. Somut olayda, davacılar vekilinin feragat beyanı nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 307-312. maddeleri gereğince, davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Feragat yargılamanın ilk celsesinden sonra vuku bulduğundan Harçlar Kanunun 22. maddesi gereğince alınması gereken 80,70.-TL karar ve ilam harcının 2/3’üne tekabül eden 53,80 TL’nin peşin alınan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5,50 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekilinin davacılardan vekâlet ücreti talebi bulunmadığı anlaşıldığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 450,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy çokluğu ile karar verildi.18/04/2022

Başkan ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪